HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Chavez’den sonraki ilk yerel seçimde Şili’nin gölgesi Venezüella’nın üzerinde – Francisco Domingez

Yerel seçim kampanyası, Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro hükümetini güçsüzleştirmeyi hedefleyen “ekonomik sabotaj” planlarında bi...

Yerel seçim kampanyası, Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro hükümetini güçsüzleştirmeyi hedefleyen “ekonomik sabotaj” planlarında bir yükseliş yaratıyor. Venezüella Dayanışma Kampanyası’nın sekreteri Francisco Dominguez,11 Kasım’da yayımlanan yazısında onlarca yıl önce Şili’de Salvador Allende tarafından karşılaşılan durumdan farklı olmayan bir tehditten söz ediyor. Dominguez Venezüella’nın seçilmiş hükümeti ile küresel dayanışma sergilemenin bu dönemde yaşamsal önem taşıdığını vurguluyor ve Martin Luther King’in bir sözünü hatırlatarak yazısını sonlandırıyor: “Her şeyin sonunda düşmanlarımızın sözlerini değil, dostlarımızın sessizliğini de hatırlayacağız.”  – Sendika.Org

Şili’nin gölgesi Venezüella’nın üzerine düşüyor - Francisco Dominguez
Venezüella’da 8 Aralık tarihinde yerel seçimler gerçekleşecek. Her bir eyalet valiliği için çekişmeler yaşanacak. Venezüella’nın hareketli demokrasisine uygun olarak, sağcı koalisyon da Chavist adaylar da ülkede baştan aşağı vızır vızır kampanya yürütüyor.
Bu yerel seçim, Venezüella’da bundan önce gerçekleşen seçimlere göre oldukça farklı bir içerikle gerçekleşiyor ve Hugo Chavez’in ölümünden sonra yapılan ilk seçim olacak.
Bu seçimler ayrıca, Nisan’da yapılan başkanlık seçimlerine sağcı muhalefetin verdiği şiddetli tepkinin ardından da ilk seçim olma özelliğine sahip.
Venezüella’nın anti-demokratik muhalefeti, devlet başkanlığı için gizli oy ilkesiyle yapılan seçimlerin sonucunu, seçilmiş Nicolas Maduro hükümetini koltuğundan etmek için kullandı. Seçim sonuçlarında hile yapıldığını iddia ettiler; ancak buna dair hiçbir kanıt gösteremediler.
Bununla birlikte, sağcı lider Henrique Capriles kendi destekçilerini “öfkelerini açığa vurmaları” için cesaretlendirdi. Bu açıklamaları; 13 masum insanın ölümüyle, yakılan araçlarla; sağlık merkezlerine, ulusal seçim konseyi binalarına ve hükümetin önde gelen isimlerinin evlerine dönük saldırılarla sonuçlanan bir şiddet dalgası takip etti.
Sağcı muhalefet, ortaya attığı seçim sonuçlarında oynama olduğuna dair yanlış iddiasını uluslararası alana taşıma girişimlerinde de bulundu. Muhalefetin siyasi liderleri, Şili’nin aşırı sağcı partisi Bağımsız Demokratik Birlik’in (UDI) senatörü Jovino Novoa gibi sağcı siyasetçileriyle bir araya gelmek için dünyanın farklı yerlerine ziyarette bulundu.  Bağımsız Demokratik Birlik’in kuruluşu, Pinochet diktatörlüğü tarafından cesaretlendirilmiş ve kuruluşuna destek olunmuştur. Novoa, herkesin bildiği gibi 1979-1982 yılları arasında askeri diktatörlüğün genel hükümet müsteşarı olarak hizmet vermiştir.
Şilili sağcılarla kurulan bu bağ, bir anlam ifade ediyor. Venezüella’daki muhalefet – Şilili benzerlerinin 40 yıl önce yaptığı gibi – Devlet Başkanı Maduro hükümetini düşürmek ve istikrarsızlaştırmak için ekonomik savaş yürütüyor.
Yaşamsal gıdalar ve diğer günlük temel ihtiyaçlarda yokluk yaşanmasını örgütlüyor; elektrik santrali, metro ve petrol rafinerileri gibi kilit tesislere dönük sabotaj saldırıları gerçekleştiriyorlar.
Tüm bunlar, Şili’de eski ABD Başkanı Nixon’un “Allende’yi devirmek ve iktidara gelmesini engellemek” için izlediği “ekonomiyi feryat ettirme” stratejisini yansıtıyor.
Şili’de olduğu gibi, Venezüella sağı da orta sınıfların yanı sıra en fakir ve en savunmasızlar arasında kargaşa ve umutsuzluk yaymak için medya üzerinden pskilolojik savaş yürütüyor.
Batı’nın ana akım medyası, bu kampanyaya gönülden ve eleştirmeksizin destek sunuyor. Kasım ayında Washington Post “Venezüella İç Patlama Yolunda” başlığı atarken, sanki sözleşmişçesine Miami Herald da “Venezüella’da Umutsuzluk” başlığını attı. FT ise onları “Caracas’ta Kaos” ile takip etti. Foreign Policy dergisinde “ABD, Venezüella’nın İflasına Hazır mı?” diye bir bölüm vardı.
Şili’de demokratik yollarla seçilmiş Salvador Allende’nin ayağının kaydırılmasına benzer şekilde, Venezüella’da da ABD’nin tezgahları işliyor.
ABD dış politikasının ana gövdesini, vergi mükelleflerinin milyonlarca dolarını politik, sosyal açıdan ve medya alanında muhaliflerin kasasına akıtarak, ülkenin iç işlerine aktif olarak müdahale etmek oluşturuyor.
Devlet Başkanı Maduro, Venezüella sağının seçimler için kampanya yürütmek yerine “başkaldırıya”odaklandığını söyleyerek sağın istikrarsızlaştırma çabalarını ifşa ediyor.
Venezüella’nın eski başkan yardımcısı Jose Vicente Rangel –şu anda çok saygın bir gazeteci– Chavist liderlere, bakanlara ve subaylara dönük suikast düzenleme arayışında olan muhalefetin terör gündemine ilişkin bir uyarı yaptı. Rangel ayrıca metroya, teleferiklere, devletin petrol kuruluşlarına, su rezervlerine, süpermarketlere ve elektrik kuruluşlarına dönük terör saldırılarına ilişkin de uyardı.
Maduro, muhalefetin aşırı uçlarının “topyekun çöküş” arayışında olduğunu, kaos ya da en azından toplumun endişeli kesimleri arasında güçlü bir etki yaratmak için Venezüella ekonomisindeki zorlukları istismar ettiğini söylüyor. Muhalefet, hükümetin devrildiğini görebilecekleri bir “toplumsal patlamayı” kışkırtmayı umuyor.
Bu kapsamda, endişe verici bir mesele var. O da aralarında bir düzine generalin, amirallerin ve eski bir savunma bakanının bulunduğu Venezüellalı 45 emekli subayın, Maduro hükümetinin yerini alması için askeri müdahaleyi destekleme yönündeki son açıklaması. Subaylar, bunun “Bir hükümet darbesi olmayacağını”; “Bağımsızlığı savunma” olduğunu iddia ediyorlar.
Muhalefet, belediye yerel seçimleri Maduro hükümetine karşı gerçekleşecek bir plebisit olarak nitelendiriyor. Maduro’nun yaşayacağı bir gerilemenin yeni bir hükümete yol açması gerektiği yönündeki fikri popülerleştirmek için çabalıyorlar.
Bu temelsiz bir argüman çünkü Chavizm yanlısı güçler mecliste üçte iki çoğunluğa, 23 eyalet valiliğinin 20’sine, 23 eyalet meclisinin 22’sine sahip ve ayrıca Maduro yakın zamanda altı yıl sürecek yeni bir başkanlık dönemine başladı.
Dahası, son yapılan anketler, hükümet koalisyonunun yerel yöneticiliklerin çoğunu kazanacağını gösteriyor.
Önümüzdeki haftalarda muhalefetin anti-demokratik kesimlerinden yapılan Maduro hükümetine son verme çağrıları daha da keskinleşeceğe benziyor. Muhalefet eğer dış destekçileriyle birlikte planlarını başarılı bir şekilde gerçekleştirebilirlerse, Venezüella’daki toplumsal ilerleme ile demokraside bir gerilemeye yol açacaklar.
40 yıl önce Şili’de olduğu gibi, Venezüellalı çoğunluğun 15 yılı aşkın sürede elde ettiği tüm demokratik, toplumsal, politik ve ekonomik hakları ayakları altına alacak berbat bir rejimin yükselişini görebiliriz.
Şili’de Pinochet diktatörlüğü 17 yıl sürdü ve tahminlere göre 10.000 bin insan katledildi. Bu nedenle Venezüella’daki durum riskli ve sonuçları çok ağır olabilir.  Bir geriye gidiş, Latin Amerika’nın tümündeki ilerlemeye büyük bir darbe olacaktır.
Venezüella’nın seçilmiş hükümeti ile küresel dayanışma sergilemek yaşamsal önem taşıyor. Bir zamanlar Martin Luther King’in dediği gibi, “Her şeyin sonunda düşmanlarımızın sözlerini değil, dostlarımızın sessizliğini de hatırlayacağız.”
*Francisco Dominguez, Middlesex Üniversitesi’nde Latin Amerika Çalışmaları kürsüsünün yöneticisi ve Venezüella Dayanışma Kampanyası’nın sekreteri 
[Venezuelanalysis’teki İngilizce orijinalinden Gizem Kutlu tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir.]

Business News