Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani Diyarbakır’da bir araya geldi.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar ve Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu’nun bu buluşma hakkındaki görüşlerini aldık.
Prof. Dr. Sancar Barzani’nin Türkiye’nin iç politika hesaplarına alet olmayacağını belirtirken, Dr. Şeyhanlıoğlu Barzani ve Erdoğan’ın “Kürtlerin hamiliğini BDP, PKK ve Suriye’deki PYD’nin çizgisinden almak istediklerini” söylüyor.
“Hükümet hem yerel seçimler için hem barış sürecinde özellikle KCK ve PKK’nin sert uyarıları karşısında bir sıkışma yaşıyor. Bu sıkışmayı böyle bir manevrayla hafifletmek gibi bir hesabı da olabilir başbakanın.”
Sancar politikacıların bu tip hamleler yaptığını söylüyor, ancak Barzani’nin bu hesapların farkında olup olmamasını önemli buluyor.
“Barzani gibi deneyimli ve önemli bir liderin farkında olmaması düşünülemez. Barzani gibi bir liderin Türkiye’nin iç politika hesaplarına alet olmayı düşünecek kadar kısır davranmasını da beklemem ihtimal dahilinde değil. Böyle bir yaparsa çok şaşırtıcı olacaktır. ”
O halde neden geliyor Barzani? Sancar bu soruya onun da kendi hesapları olabileceğini hatırlatarak cevap veriyor.
“Elbette ittifaklar konusunda kendi kaygı ve beklentileri de vardır. İran ve Irak merkezi hükümetleriyle belli sorunlar yaşadıkları biliniyor. Rojava’da durum hassasiyetini koruyor. Hem Irak Bölgesel Yönetimi başkanı olarak hem de Kürtlerin büyük kısmının nezdinde manevi bir lider olarak bu ziyareti kendi politikalarının bölgesel yönetim ve Kürtler açısından nasıl daha iyi olabileceğine dair arayışın parçası olarak görecektir. Barzani’nin mesajlarının da bu yönde olmasını bekliyorum.”
''Kürtler arasında bir çatışmayı derinleştirmek anlamına gelebilecek ya da böyle bir sonuç doğuracak bir tavır içinde olması da beklenmemeli.”
Dr. Şeyhanlıoğlu'nun iki liderin buluşmasını değerlendirirken yaptığı vurguysa Sancar’dan farklı.
Buluşmanın siyasi içeriğine dikkat çeken Şeyhanlıoğlu, bunun barış süreciyle ilgili olarak Barzani ve Erdoğan’ın mutabık olduğunu gösterdiğini söylüyor.
“İkisi de fikir olarak birbirine yakın kişilerdir. Barzani eylüldeki seçimlerden de büyük bir başarıyla çıkmıştı. Erdoğan da aynı şekilde Türkiye’nin en kuvvetli kişisi sayılır.
“Türkiye içinde ve Kuzey Irak’ta bir PKK gücü ikisinin de çok kabullenemediği bir şey. İkisi de bu güce karşı sayılır. Diyarbakır PKK’nin kalesi olarak görülür. Bu buluşma bir çeşit Barış ve Demokrasi Partisi'ne (BDP) meydan okumadır.
“Kürtlerin hamiliğini BDP, PKK ve Suriye’deki Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) çizgisinden alıp daha muhafazakar ve daha barışçıl tarafa taşımak istiyorlar.”
Sancar buna değinirken Barzani’nin lideri olduğu Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) hem Suriye’deki PYD hem de Türkiye’deki PKK ile aralarında bir gerilim olduğunun herkesçe bilindiğini belirtirken Barzani’ye dair önemli bir tespitte bulundu.
“Kürt siyasi hareketinin bütünü olarak nitelediğimiz PKK, KCK, BDP, PYD hepsi bir şekilde birbiriyle bağlantılı, bir tarafta bunlar diğer tarafta da Irak’ta Barzani ve KDP, Suriye’de El Parti... Bu iki taraf arasında hem Suriye’deki gelişmeler hem de bölgedeki başka durumlar nedeniyle gerilim var.
“Barzani’nin kendisiyle diğer Kürt tarafı arasındaki anlaşmazlıkları Türkiye hükümeti veya Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) üzerinden yürütmeye kalkacağını düşünmüyorum.
“Bu görüşmeyi o açıdan kendisine bir avantaj olarak değerlendirecek kısır bir tavır takınacağını sanmıyorum.
“Bunun kendisi için de Kürtler için de ciddi olumsuz sonuçları olacağını farkındadır.”
Sancar BDP’den gelen eleştirilerin ise yersiz olmadığını ancak BDP’den sert bir tavır gelmeyeceğini söyledi.
“BDP tarafının sitemleri ve eleştirileri yersiz değil, nezaketen veya aralarındaki hukuka binaen bilgi verilebilirdi, doğru. Ama bu sitemleri sert politik tavırlara dönüştürmek de bence yanlış bir tercih olur. BDP’lilerin böyle sert bir tutum alacağına da sanmıyorum.”
Barzani’nin BDP ile görüşmemesini “çok anlamlı” bulan Şeyhanlıoğlu ise Kürt Konferansı’nın da sürekli ertelediğini hatırlatarak “Barzani’nin Türkiye’yle beraber süreci inisiyatifine almaya çalıştığı” değerlendirmesini yaptı.
Bu noktada Barzani’nin vereceği mesajların önemli olduğunu söyleyen Mithat Sancar, her halükarda bu görüşmenin Kürtlerin bölgesel varlık olarak kabul edildiğini gösterdiğini vurguladı.
“Sonuçta bölgedeki Kürtler ve dünya kamuoyunun ilgililerinin gözünde Kürtlerin ve Kürdistan’ın altını çizen bir görüşme olacaktır.
“Sürece somut bir katkısı olması beklenir mi bilemem, ama zararı olmayacaktır. Kürt sorunun uzun vadede çözümüne katkı sunacaktır. Uzun vadede Kürtlerin bölgedeki varlığı, hakları ve Türkiye’yle ilişkileri açısından önemlidir.”
Görüşmenin “barış sürecine verilen bir vurgu” niteliğinde olduğunu ifade eden Hüseyin Şeyhanlıoğlu mesajı şöyle yorumladı:
“Barış sürecinin yolu Diyarbakır’dan geçiyor ama bizim istediğimiz kişilerle geçiyor, deniyor.”
“Zannediyorum Türkiye bu ilişkileri yoluna koymaya çalışıyor, diğer yandan Barzani de kendi ilişkilerini normalleştirmeye gayret ediyor.”
Şeyhanlıoğlu ise Barzani-Erdoğan yakınlaşmasının Bağdat’ta olumlu karşılanmayacağını düşünüyor: “Bu yakınlaşma Irak Merkezi Yönetimi’nde de, Amerika Birleşik Devletleri'nde de, İran’da da hoş karşılanmayacaktır.”BİA
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar ve Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu’nun bu buluşma hakkındaki görüşlerini aldık.
Prof. Dr. Sancar Barzani’nin Türkiye’nin iç politika hesaplarına alet olmayacağını belirtirken, Dr. Şeyhanlıoğlu Barzani ve Erdoğan’ın “Kürtlerin hamiliğini BDP, PKK ve Suriye’deki PYD’nin çizgisinden almak istediklerini” söylüyor.
Buluşmanın Amacı
Sancar, Başbakan Erdoğan’ın bu buluşmayı planlarken iç siyaset hesaplarından hareket etmiş olduğunu, bu ziyareti kendi durumuna, kendi politikalarına bir destek olarak düşündüğünü belirtiyor.“Hükümet hem yerel seçimler için hem barış sürecinde özellikle KCK ve PKK’nin sert uyarıları karşısında bir sıkışma yaşıyor. Bu sıkışmayı böyle bir manevrayla hafifletmek gibi bir hesabı da olabilir başbakanın.”
Sancar politikacıların bu tip hamleler yaptığını söylüyor, ancak Barzani’nin bu hesapların farkında olup olmamasını önemli buluyor.
“Barzani gibi deneyimli ve önemli bir liderin farkında olmaması düşünülemez. Barzani gibi bir liderin Türkiye’nin iç politika hesaplarına alet olmayı düşünecek kadar kısır davranmasını da beklemem ihtimal dahilinde değil. Böyle bir yaparsa çok şaşırtıcı olacaktır. ”
O halde neden geliyor Barzani? Sancar bu soruya onun da kendi hesapları olabileceğini hatırlatarak cevap veriyor.
“Elbette ittifaklar konusunda kendi kaygı ve beklentileri de vardır. İran ve Irak merkezi hükümetleriyle belli sorunlar yaşadıkları biliniyor. Rojava’da durum hassasiyetini koruyor. Hem Irak Bölgesel Yönetimi başkanı olarak hem de Kürtlerin büyük kısmının nezdinde manevi bir lider olarak bu ziyareti kendi politikalarının bölgesel yönetim ve Kürtler açısından nasıl daha iyi olabileceğine dair arayışın parçası olarak görecektir. Barzani’nin mesajlarının da bu yönde olmasını bekliyorum.”
''Kürtler arasında bir çatışmayı derinleştirmek anlamına gelebilecek ya da böyle bir sonuç doğuracak bir tavır içinde olması da beklenmemeli.”
Dr. Şeyhanlıoğlu'nun iki liderin buluşmasını değerlendirirken yaptığı vurguysa Sancar’dan farklı.
Buluşmanın siyasi içeriğine dikkat çeken Şeyhanlıoğlu, bunun barış süreciyle ilgili olarak Barzani ve Erdoğan’ın mutabık olduğunu gösterdiğini söylüyor.
“İkisi de fikir olarak birbirine yakın kişilerdir. Barzani eylüldeki seçimlerden de büyük bir başarıyla çıkmıştı. Erdoğan da aynı şekilde Türkiye’nin en kuvvetli kişisi sayılır.
“Türkiye içinde ve Kuzey Irak’ta bir PKK gücü ikisinin de çok kabullenemediği bir şey. İkisi de bu güce karşı sayılır. Diyarbakır PKK’nin kalesi olarak görülür. Bu buluşma bir çeşit Barış ve Demokrasi Partisi'ne (BDP) meydan okumadır.
“Kürtlerin hamiliğini BDP, PKK ve Suriye’deki Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) çizgisinden alıp daha muhafazakar ve daha barışçıl tarafa taşımak istiyorlar.”
BDP’nin tavrı
Barzani’nin ziyareti sırasında BDP’yle görüşme yönünde bir girişiminin olmaması da bu konuda tartışılan noktalardan biriydi.Sancar buna değinirken Barzani’nin lideri olduğu Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) hem Suriye’deki PYD hem de Türkiye’deki PKK ile aralarında bir gerilim olduğunun herkesçe bilindiğini belirtirken Barzani’ye dair önemli bir tespitte bulundu.
“Kürt siyasi hareketinin bütünü olarak nitelediğimiz PKK, KCK, BDP, PYD hepsi bir şekilde birbiriyle bağlantılı, bir tarafta bunlar diğer tarafta da Irak’ta Barzani ve KDP, Suriye’de El Parti... Bu iki taraf arasında hem Suriye’deki gelişmeler hem de bölgedeki başka durumlar nedeniyle gerilim var.
“Barzani’nin kendisiyle diğer Kürt tarafı arasındaki anlaşmazlıkları Türkiye hükümeti veya Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) üzerinden yürütmeye kalkacağını düşünmüyorum.
“Bu görüşmeyi o açıdan kendisine bir avantaj olarak değerlendirecek kısır bir tavır takınacağını sanmıyorum.
“Bunun kendisi için de Kürtler için de ciddi olumsuz sonuçları olacağını farkındadır.”
Sancar BDP’den gelen eleştirilerin ise yersiz olmadığını ancak BDP’den sert bir tavır gelmeyeceğini söyledi.
“BDP tarafının sitemleri ve eleştirileri yersiz değil, nezaketen veya aralarındaki hukuka binaen bilgi verilebilirdi, doğru. Ama bu sitemleri sert politik tavırlara dönüştürmek de bence yanlış bir tercih olur. BDP’lilerin böyle sert bir tutum alacağına da sanmıyorum.”
Barzani’nin BDP ile görüşmemesini “çok anlamlı” bulan Şeyhanlıoğlu ise Kürt Konferansı’nın da sürekli ertelediğini hatırlatarak “Barzani’nin Türkiye’yle beraber süreci inisiyatifine almaya çalıştığı” değerlendirmesini yaptı.
Barış süreci
Diyarbakır’daki görüşme gündeme geldiğinden beri bunun barış sürecini ne yönde etkileyeceği de konuşulan başlıklardan biriydi.Bu noktada Barzani’nin vereceği mesajların önemli olduğunu söyleyen Mithat Sancar, her halükarda bu görüşmenin Kürtlerin bölgesel varlık olarak kabul edildiğini gösterdiğini vurguladı.
“Sonuçta bölgedeki Kürtler ve dünya kamuoyunun ilgililerinin gözünde Kürtlerin ve Kürdistan’ın altını çizen bir görüşme olacaktır.
“Sürece somut bir katkısı olması beklenir mi bilemem, ama zararı olmayacaktır. Kürt sorunun uzun vadede çözümüne katkı sunacaktır. Uzun vadede Kürtlerin bölgedeki varlığı, hakları ve Türkiye’yle ilişkileri açısından önemlidir.”
Görüşmenin “barış sürecine verilen bir vurgu” niteliğinde olduğunu ifade eden Hüseyin Şeyhanlıoğlu mesajı şöyle yorumladı:
“Barış sürecinin yolu Diyarbakır’dan geçiyor ama bizim istediğimiz kişilerle geçiyor, deniyor.”
Olası tepkiler
Sancar görüşmelerin Irak Merkezi Yönetimi’ne meydan okuma havasında geçeceğini düşünmüyor, Irak Merkezi Yönetimi’yle Barzani yönetimi arasındaki ilişkilerin bir ara sertleşmesine rağmen son zamanlarda normalleştirmek için görüşmeler yapıldığını hatırlatıyor.“Zannediyorum Türkiye bu ilişkileri yoluna koymaya çalışıyor, diğer yandan Barzani de kendi ilişkilerini normalleştirmeye gayret ediyor.”
Şeyhanlıoğlu ise Barzani-Erdoğan yakınlaşmasının Bağdat’ta olumlu karşılanmayacağını düşünüyor: “Bu yakınlaşma Irak Merkezi Yönetimi’nde de, Amerika Birleşik Devletleri'nde de, İran’da da hoş karşılanmayacaktır.”BİA