RTÜK, TRT Türk'te yayınlanan, "Ömer Tuğrul İnançer ile Gönül Dünyamız" programında "Hamile kadınların sokağa çıkması terbiyesizliktir" sözlerinin yayın ihlali oluşturmadığına karar verdi.
RTÜK yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Üst Kurul üyeleri Doç. Dr. Ahmet Yıldırım, Ali Öztunç, Süleyman Demirkan ve Esat Çıplak tarafından yapılan yazılı başvuruda, programda, yorumcunun kadınlara yönelik kullandığı ifadelerin, 6112 Sayılı Yasanın, "yayın hizmetlerinin hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamayacağına, ırk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, özürlülük, siyasi ve felsefi düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremeyeceğine ve teşvik edemeyeceğine, toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamayacağına, toplumda cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremeyeceğine" ilişkin yayın ilkeleri yönünden değerlendirilmesi ve gerekli yaptırımın uygulanması istendi.
'Yayın ihlali yok'
Başvuru üzerine hazırlanan uzman raporunda ise TRT Türk'te yayınlanan programda Üst Kurul Üyelerinin işaret ettikleri yayın ilkelerinin ihlalinin söz konusu olmadığı belirtildi.
Buna karşın raporda, aile içi şiddet, karı-koca geçimsizliği, boşanma gibi toplumsal sorunların, özellikle geleneksel değer ve kazanımların modernlik karşısında erozyona uğramasının bir sonucu olduğu şeklindeki çıkarımlar perspektifinde yer yer felsefi derinliği bulunan bir yaklaşımın izleyiciye aktarıldığı ifade edildi.
Raporu bugünkü toplantısında görüşen Üst Kurul, oy çokluğuyla söz konusu programda yayın ihlali olmadığına dolayısıyla herhangi bir müeyyide uygulanmamasına karar verdi.
Raporda, İnançer'in ortaya koyduğu evli kadın ve erkeğin eş olmadığı yönündeki yaklaşımın, "eş" ve bu kelimeden türeyen "eşitlik" kavramlarının mutlak olmadığına ilişkin genel geçer ancak felsefi derinliği olan bir vurgudan ibaret olduğu bildirildi.
'Ben karımla eşit değilim'
İnançer'in, "Ben eş demem. Yani ister kabul edin, ister etmeyin. Eş, yoktur. Eşitlik yoktur. Ben senle eşit değilim, ben karımla eşit değilim, çocuğumla eşit değilim. Sen hiç kimseyle eşit değilsin. Bir hak zuhur ettiğinde benim herhangi bir yere senin başka yere mensubiyetin haktan istifade etme eşitliğini bozmaz. Bundan ibarettir eşitlik" şeklindeki açıklamasının da aslında birey olarak hiç kimsenin birbirinin eşi olamayacağının, kimsenin kimseye eşit olamayacağının felsefi bir düşünce olarak ifade edildiği vurgulandı.
Raporda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesi'ne de atıf yapılarak, şunlar kaydedildi:
RTÜK yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Üst Kurul üyeleri Doç. Dr. Ahmet Yıldırım, Ali Öztunç, Süleyman Demirkan ve Esat Çıplak tarafından yapılan yazılı başvuruda, programda, yorumcunun kadınlara yönelik kullandığı ifadelerin, 6112 Sayılı Yasanın, "yayın hizmetlerinin hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamayacağına, ırk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, özürlülük, siyasi ve felsefi düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremeyeceğine ve teşvik edemeyeceğine, toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamayacağına, toplumda cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremeyeceğine" ilişkin yayın ilkeleri yönünden değerlendirilmesi ve gerekli yaptırımın uygulanması istendi.
'Yayın ihlali yok'
Başvuru üzerine hazırlanan uzman raporunda ise TRT Türk'te yayınlanan programda Üst Kurul Üyelerinin işaret ettikleri yayın ilkelerinin ihlalinin söz konusu olmadığı belirtildi.
Buna karşın raporda, aile içi şiddet, karı-koca geçimsizliği, boşanma gibi toplumsal sorunların, özellikle geleneksel değer ve kazanımların modernlik karşısında erozyona uğramasının bir sonucu olduğu şeklindeki çıkarımlar perspektifinde yer yer felsefi derinliği bulunan bir yaklaşımın izleyiciye aktarıldığı ifade edildi.
Raporu bugünkü toplantısında görüşen Üst Kurul, oy çokluğuyla söz konusu programda yayın ihlali olmadığına dolayısıyla herhangi bir müeyyide uygulanmamasına karar verdi.
Raporda, İnançer'in ortaya koyduğu evli kadın ve erkeğin eş olmadığı yönündeki yaklaşımın, "eş" ve bu kelimeden türeyen "eşitlik" kavramlarının mutlak olmadığına ilişkin genel geçer ancak felsefi derinliği olan bir vurgudan ibaret olduğu bildirildi.
'Ben karımla eşit değilim'
İnançer'in, "Ben eş demem. Yani ister kabul edin, ister etmeyin. Eş, yoktur. Eşitlik yoktur. Ben senle eşit değilim, ben karımla eşit değilim, çocuğumla eşit değilim. Sen hiç kimseyle eşit değilsin. Bir hak zuhur ettiğinde benim herhangi bir yere senin başka yere mensubiyetin haktan istifade etme eşitliğini bozmaz. Bundan ibarettir eşitlik" şeklindeki açıklamasının da aslında birey olarak hiç kimsenin birbirinin eşi olamayacağının, kimsenin kimseye eşit olamayacağının felsefi bir düşünce olarak ifade edildiği vurgulandı.
Raporda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesi'ne de atıf yapılarak, şunlar kaydedildi:
"Felsefi anlamda derinlik içeren kavramlara ilişkin açıklamalar, gündelik ve toplumsal sorunlara ışık tutan kimi yorum ve düşüncelerin açıklanmasını da bu çerçevede değerlendirmek mümkündür. Bununla birlikte AİHM'nin ortaya koymuş olduğu birçok içtihadı nitelikteki karar da bu durumu destekler mahiyettedir. AİHM'nin vermiş olduğu kimi kararlarda sarf edilen düşüncenin toplum üzerinde şok etkisi yaratması halinde bile kısıtlanamayacağı dile getirilmiş düşünceyi kısıtlayan davalı ülkeler mahkum edilmiştir. Sonuç olarak TRT Türk logosu ile yayın yapmakta olan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun, yukarıda mezkur tarih ve saat diliminde ekrana getirmiş olduğu program yayını ile gerek yorumcunun ortaya koyduğu ifadelerin bağlamından koparılmaksızın değerlendirilmesi, gerekse ortaya koyulan ifadelerin siyaset felsefesi, hukuk sosyolojisi gibi interdisipliner alanlarca da çoğu kere tartışılan, müzakere edilen ve üzerinde felsefi düşünce üretilen kavramlara dönük olması ve hangi kavramın hangi maksatla ortaya koyulduğunun yorumcu tarafından ifade edildiğinin anlaşılması; bununla birlikte ifade özgürlüğünün esas olması, sınırlandırılabilecek hallerin açık ve sarih olarak sayılması çerçevesinde şikayete konu ifadelerin bahsi geçen hallerden herhangi birisi içinde değerlendirilemeyişi ve son olarak sunulan diğer bulgular ve argümanlar ışığında yapılan değerlendirme sonucunda 6112 sayılı Kanunu ihlal etmediği kanaatine ulaşılmıştır."