Onları gördü. Arkasından yaklaştı.
Tetiğe beş kez asıldı; dört mermi hedefini buldu.
Bütün dünyaya “Hayal et” diyen efsane şarkıcı yere serilmişti. Başı karısının elleri arasında kalmıştı.
Vuran, “Kafamın içinde bîr ses, ‘Yap bunu, yap bunu’ diye bağırıp duruyordu” diyecekti. Öldürdükten sonra, elinde bir kitap, oracıkta kalmış, sayfaları çeviriyordu:
J. D. Salinger’in çok sayıda dilde 100 milyona yakın satmış 1951 tarihli romanı, “Çavdar Tarlası Çocukları -The Catcher in the Rye”  gençlik bunalım ve isyanlarının klasiği!
 
John Lenon kariyerinde yeniden yükselmeye başladığı bir dönemde, Beatles hayranı olduğunu iddia eden ve akli dengesi yerinde olmadığı öne sürülen, ama çocukluğunda üstün zekalı teşhisi konulan Mark David Chapman tarafından, 8 aralık 1980′de New York’ta kaldığı otelin önünde öldürüldü.
Bir İngiliz olmasına rağmen New York aşığı olan ve orada hayatını sürdüren Lennon, Nixon yönetimi sırasında ulusal tehlike olarak hedef gösterilmiş ve sınırdışı edilmek istenmişti. Çünkü Lennon, insanları yazdığı ve bestelediği parçalarıyla; katıldığı televizyon programlarında cesur, özgür açıklamalarıyla; peşinde dolanan kameralara verdiği zekice cevaplarıyla ve yaratıcı eylemleriyle her daim barışa çağırıyor, Vietnam Savaşı’nı sorgulatıyordu. Bunu o kadar başarılı yapıyordu ki kitleleri mıknatıs gibi kendine çekiyordu.
Yıllarca süren araştırmalardan sonra “John Lennon’u kim öldürdü?” kitabını yazan İngiliz hukukçu ve gazeteci Fenton Bressler, kimi tanıklıklara ve belgelere dayanarak şu iddiada bulundu:
Katil Mark David Chapman, hayalkırıklığına uğramış eski bir fanatik hayran değil; beynine kumanda edilen bir tetikçidir.”
Ona göre, 1971′den, “Imagine”den itibaren, “Beatles sonrası ” Lennon, siyasi angajmanlarıyla “derin ABD”yİ ürkütmüş, aşırı sağın hedefi olmuş, 1980 Öncesi dört yıllık Demokrat Carter döneminde devletin onu kuşatması zayıflamış, ama Reagan’ın seçimleri kazanmasıyla yeniden tahtaya konmuştu…
Ve Beyrut gibi Özel bir yerde belli bir süre geçirmiş “katil”in, askeri eğitimli silah tutuşuyla ardı ardına çektiği tetiğinin arkasında, “sağın rövanşı” ve onların kadim “Lennon problemi” vardı.
Vurulmadan Önce, aynı gün, Lennon’un son sözlerinden biri şu olmuştu:
“Ölmediğim sürece devam edeceğim.”
Devam edeceklerinden biri, epeydir kimliğinin asli parçası olan “siyasi tavır”dı.
Gündelik hayatı şiddetle de dolu olan bir adamın, dünyadaki şiddete karşı “barış” mücadelesi.

Öldürülen efsanevi müzisyen John Lennon’ın eşi Yoko Ono, kocasının kanlı gözlüğünün fotoğrafını Twitter’dan paylaşarak silahsızlanma mesajı verdi.
Ono, öldüğü sırada Lennon’un taktığı gözlüğün fotoğrafının altına “John Lennon 8 Aralık 1980′de öldüğünden bu yana ABD’de silahla 1.057.000′den fazla kişi vurularak öldürüldü. Hep beraber, birleşelim ve Amerika’ya barışı getirelim” diye yazdı.
Dosya:Chapter 27 afişi.jpgChapter 27 2007 yılı yapımı bir  Biyografi, Dram, Suç filmi. Jack Jones’un “Let Me Take You Down” adlı kitabından uyarlanmış olan bu film John Lennon’un hayranı da olan katili Mark David Chapman’ı anlatılıyor.
Filmin ismi Mark David Chapman’ın olay günü cebinden çıkan Salinger’ın 26 bölümlük romanı ‘The Catcher in the Rye’ dan gelmektedir.
Derleyen:Sibel ÇAĞLAR
www.dunyalilar.org
 
 
Daha yeni Daha eski