Çok izlenen diziden sinemaya uyarlanan ‘Behzat Ç. Ankara Yanıyor’un ekibi dün akşam Beyoğlu’ndaydı… Kalabalık bir öğrenci grubuyla sinemada filmi izleyen ekip daha sonra Seksek Bar’da bir söyleşi gerçekleştirdi. Senarist Mehmet Erdem, yönetmen Serdar Akar ve oyuncu Seda Bakan’ın katıldığı, gecenin geç saatlerine kadar sürdü. Özellikle senarist Mehmet Erdem’in anlattığı anekdotlar salonu eğlendirdi. Söyleşide herkesin merak edeceğini düşünüp kimse sormadan iyi haberi verdi; “Nejat İşler’in sağlığı gayet iyi, merak edilecek bir şeyi yok.” Bir de pek iyi olmayan bir haber; dizinin sinema uyarlamasının 10 bölüm olacağı konuşuluyordu. Yeterli gişe yapamazsa bu ihtimal azalacak.

Konuşmalardan bazı notları burada aktaralım…

“OĞLUM BATMAN Mİ ÇEKİYORUZ?”
Mehmet Erdem: Diziyi bitirdik Serdar abi Mart ayında sinema filmi için benden bir hikâye istedi. 50 sayfa yazıp verdim. Her yer yanıyor, yıkılıyor… “Ne yapıyoruz oğlum Batman mi çekiyoruz böyle?” dedi. Ben de bir deneyelim abi dedim. “Tamam ama senaryo 80 sayfayı geçmesin” dedi. Yazdım; 150 sayfa, kısaltamıyorum. Bu sefer onun için kızdı “Bu film 4 saat sürer” dedi. Kısaltmak için oturuyoruz ama her defasında daha da uzuyor. Sonunda bazı sahneleri atarak kısaltabildik.

EN ÇOK ŞAŞIRDIĞIMIZ OLAY
Mehmet Erdem: Filmde Gezi olaylarından etkilendiğimizi düşünenler var ama çekimler 1 Haziran’da başladı ve Gezi olaylarını çağrıştıran simgesel şeyleri senaryoda daha önce yazmıştık. Hatta şöyle diyeyim Gezi olaylarındaki penguenin karşılığı olarak görülen panda sahnesini NTV’de çektik. Sonra bu tesadüfe biz de çok şaşırdık. Biz çekim yaparken kanalın kapısında protesto yapılıyordu. Ama filmin ‘Gezi filmi’ olarak algılanmasından memnunum. Bazı Gezi sahnelerini çıkardığımız konuşuluyor ama Gezi’yle ilgili yalnızca bir sahneyi çıkardık. Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe taraftarlarının polisle çatıştığı sahneyi. Filmin DVD’sinde olacak ama bütün kesilen sahnelerle birlikte.

BEHZAT Ç. SENARYOSU İÇİN BATMAN’DAN ETKİLENDİM
Mehmet Erdem: İlla bir şeyden etkilendirecekseniz hikâyeyi yazarken Potemkin Zırhlısı’ndan ve Batman Rises’dan etkilendiğimi söyleyebilirim. Halk ve yöneticiler, devlet arasındaki çatışmalar hep ilgimi çeker konu olarak.

FİLMDE NEŞET ERTAŞ NEDEN YOK?
Serdar Akar: Evet dizide çok vardı. Burada da gündüz bir meyhane sahnesinde denedik ama iyi gitmediği için kullanmadık. Bir de istediğimiz türkülerin telifini alamadık.

10 BÖLÜM SİNEMA ZOR
Serdar Akar: Çok zor ama deneyeceğiz.
Mehmet Erdem: Gişede 300 bin yaptı şu anda. Filmi kurtardı ama 10 bölüm çekmek için daha fazla gişe gerekiyor. Bu nedenle biraz riske girmiş durumda…

EN BEĞENDİKLERİ SAHNE
Mehmet Erdem: “Ne yazmışım be!” dediğim bir sahne yok ama “Amma oynamışlar be!” dediğim sahne var. Akbaba’nın evinde tek sahne olarak geçen, dizinin 78. bölümü… Bir önceki bölümü “gece uzun, konuşacak şey çok, sabaha kadar konuşacağız” repliğiyle bitirmişim. Serdar abiye gece mesaj attım; “geze tek bir odada geçen, cinayet olmayan bir bölüm yazmak istiyorum, nasıl olur?” diye. Yanıt bekliyorum gelmiyor. Gelse yazacağım hemen. “Tamam tamam, vazgeçtim” dedim. Sabah kalktım mesaj gelmiş; “Neden vazgeçtin ki harika fikirmiş.” Hemen yazmaya başladım.

ONUR ÜNLÜ BANA “SEN NE GICIK ADAMSIN” DİYORDU
Mehmet Erdem: Bir gün yapımcı arayıp, “Leyla ile Mecnun’un yönetmeni Onur Ünlü, Behzat Ç. İle ortak bölüm çekmek istiyor, güzel fikir, ne dersin?” dedi. Baktım neymiş diye; bizim diziyle alakası yok, çok saçma, niye yapıyoruz ki böyle bir şey? Buluştuk bir balık lokantasında, Onur Ünlü sahneleri anlatıyor ben hepsine “Yok bu olmaz” diyorum. “Sen ne gıcık adamsın” dedi bana, ben de ona “Sen de gıcıksın, aradan çekil biz Burak’la konuşalım” dedim. Sonra dizinin senaristi Burak Aksak’la oturup yazdık. Allahtan ‘Leyla ile Mecnun’ tuttu, yoksa izleyicimiz bizi affetmezdi.

GERÇEK HAYATTA DA KÜFÜR EDERİM
Seda Bakan: Dizide bir kere küfür ettim ama gerçek hayatta özellikle trafikte küfür ediyorum. Evde bir kere etmiştim vaktiyle; annem kızıp kovmuştu. Sonra dikkat etmeye başladım etmemeye. Dizinin ilk sezonu bittiğinde annemlerin yanına gittim. “Napıyonuz la?” dedim. Annem bana “Sana nereden başlayayım, ilkokuldan mı? Öğrettiğim önce şey boşa gitmiş” dedi. Tekrar konuşmamı düzelttim.

PAVYON KONUSUNDA TECRÜBELİYİZ
Mehmet Erdem: Pavyon konusunda tecrübeliyiz, filmdeki sahneler bu nedenle başarılı. Diziyi çekerken Doktor dediğimiz bir tanıdığımızın pavyonunu kullanıyoruz. Bize hesap ödetmiyor dizi dışında gittiğimizde de. Bir akşam biraz içip otele gitmişim. Sadi aradı, “Gelsem sana bir bira içebilir miyiz?” diye. Olur dedim. Oturduk biraz, “Gel seni pavyona götüreyim” dedim. Sadi hayatında hiç pavyona gitmemiş. Yola çıktık, artık kafam çok güzelmiş demek ki, Doktor’un mekanı yerine yanındaki pavyona girmişiz. Kadınları yanımıza çağırıp muhabbete başladık. Kadınlar bira içiyor, “neden viski içmiyorsunuz ki?” diyorum. Bir ara assolisti de çağırdım yanımıza. Sonra hesap geldi, çok fena bir şeydi şimdi söylemek istemiyorum burada. Ben garipsedim tabii durumu; Doktor’un yerinde sanıyorum kendimizi. “Doktor nerede?” diyorum, “Merak etme gelecek gelecek” diyorlar. Baya kötü bir geceydi.

EMRAH SERBES’LE ALT ALTA ÜST ÜSTE
Mehmet Erdem: Emrah Serbes'le aramız çok iyidir. Alt alta üst üsteyiz sürekli. Ankara’da okuduğumuzda aynı öğrenci evinde kalıyorduk. İstanbul’a taşındım benim alt katıma taşındı. Sonra başka bir yere geçtim, “Abi ben de senin üst sokağına taşındım” dedi. İki üç gündür Bodrum Gümüşlük’teki evimde kalıyordu. Dün aradı; “Ben de senin üst sokağına taşınacağım” dedi.

Daha yeni Daha eski