Başbakan Erdoğan hafta sonu Trabzon Araklı ziyaretinde yeni bir “acı sırrını” ilk kez açıklayıp, “Benim kızım imam hatip okuyamamayla karşı karşıya kaldı. Hey gidi günler hey! Ben kızımı Araklı'ya gönderdim kimseye duyurmadan, burada okudu. Kimseye duyurmadan ha, ilk defa açıklıyorum. Burayı bitirdikten sonra da yurt dışına gönderdim, gitti Amerika'da okudu. Ondan sonra gitti İngiltere'de mastırını yaptı. Demek ki başörtülü de okuyabiliyormuş” dedi.
Ancak Odatv, Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ı gerçekte niye Araklı’ya gönderdiğini ortaya çıkardı.
Trabzon Araklı’dan bize ulaşan değerli okurlar sağolsun “efsane”nin başka boyutlarını da gözler önüne serdi.

KARABELA KİM
Önce 24 Ağustos 2013’te Araklı Haber’de yayınlanan bir haberi aktaralım.
Hasan Karabela Kimdir?” başlıklı haberde şunlar anlatılıyor:
“1950 yılında Araklı’ya bağlı (Burnak) Taştepe Köyü’nde dünyaya geldi. İlkokulu Araklı Kastanelik Köyü'nde bitirdi. İmam hatip okulunun 5 yılını İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde okudu. Daha sonra Trabzon İmam Hatip Lisesi’ne gelerek oradan 1972 yılında mezun oldu. Aynı yıl İstanbul İslam Enstitüsüne girdi. 1976 yılında İstanbul İslam Enstitüsü’nü bitirdi.
1976 yılında okulu bitirmesinin ardından da Bayburt İmam Hatip Lisesinde meslek dersleri öğretmeni olarak ilk görevine başladı. 1977 de aynın okulda müdür yardımcısı olarak göreve başladı. Daha sonra kendi isteğiyle 1982 yılında Araklı İmam Hatip Lisesi’ne tayin edildi.
Hasan Karabela 1981 yılında kısa dönem askerlik görevini bitirdikten sonra Araklı İmam Hatip Lisesi’nde müdürü olarak vazifeye başladı. Bu görevi 2011 yılına kadar burada devam etti.
2011 yılında ise Trabzon İmam Hatip Lisesi Müdürlüğü’ne atandı.
İstanbul’daki okuduğu dönemde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın en yakın arkadaşı olan Hasan Karabela, 28 Şubat sürecinde kızı Sümeyye Erdoğan’ı Araklı’da kendi müdürlüğünü yaptığı Araklı İmam Hatip Lisesi’nde okuttu.
Başbakan Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan İstanbul’da başörtüsü mağduru. Ya başını açacak, ya okula gitmeyecekti. Trabzon’da ise bu zulümün henüz sahneye konmadığı günlerdi. Başbakan Erdoğan arkadaşı Karabela’yı aradı. Sümeyye’yi ona emanet etti. Sümeyye Araklı İmam Hatip Lisesi’nde sessizce eğitim gördü.
Ama dostluk bir o kadar daha pekişti. Tam 8 yıldır Karabela Başbakan’dan hiçbir şey istemedi. Başbakan kendisini her seferinde ziyaret etti ama O görüşmekle yetindi.
‘Okul Müdürleri Rotasyonu’ çerçevesinde Trabzon İmam Hatip Lisesi müdürlüğüne atandında çok sevdiği yakın dostu Zekeriya Taşan Trabzon İmam Hatip Lisesi müdürlüğünden Of Anadolu İmam Hatip Lisesi müdürlüğüne atanmasını kabul etmedi, Yani mahkemeye gitti. Taşan, mahkemeye gidince Karabela, Trabzon’a gidip göreve başlamadı. Boşalttığı Araklı İmam Hatip Lisesi müdürlüğüne ise yeni atanan müdür oturmuştu. Karabela, sonucu bekliyordu ki, Başbakanlık Danışmanlığına atama kararnamesi geldi.
2011 yılından beri Hasan Karabela Başbakan Tayyip Erdoğan’ın müşavirliğini yürütmektedir. Evli ve ikisi kız üçü erkek olmak üzere 5 çocuk babasıdır.”

ŞU AN GÖRÜŞMÜYORLAR
Haberden anlaşılan şu: Erdoğan, kızını teslim ettiği Hasan Karabela’yı devr-i iktidarında Trabzon İmam Hatip Lisesi Müdürü yapamadı, ama Danışmanı yaptı.
Arşivlere dalınca Odatv’de de Karabela ile ilgili bir başka habere rastladık. 12 Nisan 2011 tarihli haberde Başbakan Erdoğan’ın, Fatih İmam Hatip Lisesi’nden sınıf arkadaşı olan ve kızı Sümeyye Erdoğan’ın başörtüsüyle okulu bitirmesini sağlayan Danışmanı Hasan Karabela’nın oğlu Dr. Yunus Karabela’yı Trabzon’dan milletvekili adayı yaptığı anlatılmış.

Trabzon Araklı’dan gelen son haberler bunlardan daha önemli ve ilginç. Bir okur şu bilgileri veriyor:
“Hasan Karabela’nın danışmanlığı halen devam ediyor. Ancak bu günlerde Hasan isyanlarda, daha doğrusu 1- 2 yıldır isyanlarda, çünkü Hasan artık Erdoğan'a ulaşamıyor. Ulaşsa da kendini daha çok dini konularda uyarıyordu, şimdi dinletemiyor ve görüşemiyor. Kimbilir belki de Araklı’ya geldiğinde de görüşememişlerdir.”
Bu Araklı işi giderek Matruşka’ya dönecek ve Erdoğan’ın başını fena ağrıtacak gibi... Kızını emanet ettiği insanı bile dinlemeyecek hale geldiyse, vay anasını sayın seyirciler!..
Ama daha 1992’de Rize’de, “Babamın oğlu dahi olsa benimle aynı davayı paylaşmıyorsa, ben öyle bir kardeş tanımıyorum” dememiş miydi?
Müyesser Yıldız-Odatv.com
Daha yeni Daha eski