Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başlattığı "kızlı-erkekli üniversiteli evlerine baskın yapılacak" tartışmasına Zaman gazetesi yazarı Bülent Korucu, Başbakan'ın talimatına Kur'an'dan ayetlerle cevap vererek  "Öncelikle şunu belirtmek lazım; özel hayatı ve hane dokunulmazlığını beşerî hukuktan önce dinî hukuk garanti altına almıştır" dedi.
Korucu ayrıca Hz. Ömer'den de bir örnek verip "Bir kısım kaygılı demokratlara, 'Başbakan Erdoğan’ın dindarlığı, ileri sürdüğünüz gibi demokratlığından daha baskınsa endişe etmeyin' demek yerinde olacak." diyerek göndermede bulundu.
Başbakan Erdoğan'ın vali, kaymakam ve belediye başkanlarına sık sık “Hepinizin bir Ömer olmasını istiyorum." dediği biliniyor.
Bülent Korucu da Hazreti Ömer'in bir eve yaptığı baskın olayını anlatarak mesaj verdi.
Korucu'nun yazısının ilgili kısmı şöyle:
"Öncelikle şunu belirtmek lazım; özel hayatı ve hane dokunulmazlığını beşerî hukuktan önce dinî hukuk garanti altına almıştır. Söylediğimiz kural, Hucurât Sûresi 12. ayette şöyle ifadesini buluyor: “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” Birbiriniz hakkında zan (kötü düşünce) içine girmeyin, bu zanları doğrulamak üzere tecessüs etmeyin (casusluk yapmayın), zanlarınızı gıybet ve dedikodu vasıtasıyla yayıp topluma mal etmeyin.
HZ. ÖMER NE YAPMIŞTI
Ayetin özeti böyle. Uygulamayla ilgili de çok çarpıcı bir olay şöyle anlatılır: “Hz. Ömer, bir gece Medine’de dolaşıyordu. Evlerden birinden şarkı sesleri duydu. Hemen duvara tırmanıp içeri girdiğinde hoşlanmadığı bir manzara gördü ve içerideki adama çıkıştı. Adam: “Ey Mü’minlerin Emiri, dur, acele etme. Eğer ben, Allah’a karşı bir bakımdan hata işlediysem, sen üç bakımdan hata işledin: 1- Allah Teâlâ, “Birbirinizin gizli hâllerini araştırmayın.” (Hucurât 49/12) buyurduğu hâlde, sen ayıp araştırdın. 2- Allah, “Evlere kapılardan girin!” (Bakara 2/189) buyurduğu hâlde, sen duvara tırmandın. 3- Allah, “Ey iman edenler! Kendi evleriniz dışındaki evlere, sahiplerinden izin isteyip onlara selâm vermeden girmeyiniz. Böyle yapmanız sizin için daha münasiptir. Olur ki düşünür, hikmetini anlarsınız.” (Nûr 24/27) buyurduğu hâlde, sen evime izinsiz girdin ve üstelik selam da vermedin.” diye karşılık verdi. Hz. Ömer: “Eğer ben seni affedersem, sen de beni affeder misin?” dedi. Adam kabul edince, Hz. Ömer “Affettim” diyerek evden çıkıp gitti. (Kenzu’l-Ummâl, 3/808 hadis no: 8827)
Bir kısım kaygılı demokratlara, “Başbakan Erdoğan’ın dindarlığı, ileri sürdüğünüz gibi demokratlığından daha baskınsa endişe etmeyin” demek yerinde olacak.
Gelelim konunun diğer boyutuna... Dünyanın her yerinde her siyasî parti kendi dünya görüşünü bir kısım icraatlarla yansıtır. Clinton kürtajla ilgili kolaylaştırıcı politikalar uygularken, Bush’un ilk işi bunları kesmek olmuştu. Hâlâ başkanlık seçimlerinin önemli tartışma konularından biridir. Bunun gibi belli alanlarda nüansta oynamalar her zaman gündeme gelir. Siyasiler kendileri ve tabanlarının görüşlerini en azından dillendirir, mümkün mertebe hayata geçirmeye çalışır. Ama yapacakları milli ve beynelmilel hukukla sınırlıdır. Karikatürize edildiği gibi bir müdahaleye ne yürürlükteki mevzuat ne de ahlak ve demokrasi teorisi izin veriyor. Her iki taraf da siyaset yapıyor. Bu biraz işin doğasında var. Lakin sosyal yansımaları siyasî kazançların ötesinde olabilecek risklere dikkat etmeliyiz.
Sosyal meselelere polisiye tedbirlerle yaklaşmak umulanın aksi sonuçlar doğurur. Kızlı-erkekli evleri bir sorun olarak görüyorsanız, ailelerin yakınmalarına duyarsız kalmayacaksanız yolu var. Yurt hizmetini nitelik ve nicelik olarak cazip hale getirirseniz, şikâyeti olanlara alternatif sunulur. Şikâyeti olmayanlar için yapacak hiçbir şey yok. Herkesin hayatı ve tercihi kendine…"
Odatv.com
Daha yeni Daha eski