CHP'de rahatsızlık yarattığı belirtilen "Laik devlet özgür toplum için aydınlar bildirisi"ni aralarında 21 milletvekilinin de bulunduğu 199 isim imzaladı. Bildiride kamuda başörtüsünün anayasal suç olduğu savunuldu.
CHP'nin ulusalcı kanadının etkin isimleri Dilek Akagün Yılmaz, Birgül Ayman Güler ve Süheyl Batum'un öncülüğünü yaptığı "Laik devlet özgür toplum için aydınlar bildirisi"ni 21'i milletvekili toplam 199 kişi imzaladı. Ataol Behramoğlu, Müjde Ar, Nasuh Mahruki, Şahin Mengü, Gülriz Sururiz, Tuncay Özkan, Müjdat Gezen, Levent Kırca, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Edip Akbayram, Ali Sirmen ve Mustafa Mutlu'nun da aralarında bulunduğu 199 kişi arasında CHP milletvekilleri sayısının ne kadar olacağı merakla bekleniyordu. Partinin başörtüsü konusunda sessiz kalmasını eleştiren bir bildiri olması nedeniyle parti içinde rahatsızlık yarattığı kamuoyuna yansıyan bildiriye 21 milletvekili imza attı. Bildiriye, Yılmaz, Güler, Batum ve Balbay'ın yanı sıra şu milletvekilleri imza koydu:
"Gürkut Acar, Turgut Dibek, Kemal Ekinci, Oktay Ekşi, Refik Eryılmaz, Recep Gürkan, Namık Havutça, Mehmet Siyam Kesimoğlu, Ali İhsan Köktürk, Emre Köprülü, Mehmet Şevki Kulkuloğlu, Tanju Özcan, Malik Ecder Özdemir, Ramazan Kerim Özkan, Ali Rıza Öztürk, Nur Serter, Kadir Gökmen Öğüt."
KAMUDA BAŞÖRTÜSÜ SUÇ
Bildiride şöyle denildi:
ATATÜRK'TEN MİRAS: Laik devlet, özgür toplumun temeli, demokrasinin güvencesi, Büyük Atatürk’ün Türk ulusuna bıraktığı en büyük emanetidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin vazgeçilmez yapı taşı olan laiklik, Atatürk ilke ve devrimlerinin ve çağdaş hukuk devletinin temelini oluşturmuş ve kuldan birey, ümmetten ulus yaratarak insanımıza en büyük onuru yaşatmıştır.
AÇIKÇA İHLAL: Yaşamlara ve aile yaşamına müdahale etmeyi kendine hak gören, tek tip birey ve tek tip bir gençlik yaratmayı amaçlayan, fetvayı, yasaların üstünde gören, toplumsal sorunlara bilimsel değil, dinsel referanslarla çözüm arayan, tüm kamu kurumlarında hızla kadrolaşan ve bir din devleti yaratma hayalini adım adım uygulayan AKP’nin baskıcı ve anti-demokratik müdahaleleri anayasayı, yasaları ve başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere tüm yüksek yargı kurumları kararlarını açıkça ihlal etme boyutuna ulaşmıştır.
ANAYASAL SUÇ: Kadın kıyafetini siyaset yapmanın aracı kılarak, kadın sömürüsünün en çarpıcı örneklerini sergileyen iktidar partisi, okullarda başlattığı türban baskısını, kamu görevlilerini kapsayacak şekilde genişleterek anayasal suç işlemiş, daha sonra bu suça TBMM’ni de ortak ederek sorumluluğuna siyasi paydaşlar aramıştır. Öğretim sisteminde 4+4+4 darbesiyle başlatılan gericileşme, devlet kuruluşu olan okullarda hem kız çocuklarına hem de öğretmenlere türban baskısıyla pekiştirilmektedir. Görünüşte dini, gerçekte ise siyasi bir simge olarak kullanılan bu araçla, kamu hizmetinde eşitlik ve tarafsızlık ilkelerinin zemini ortadan kaldırılmıştır.
DİNİ GEREKÇELER: Siyasi iktidar, dünyevi kurallara dayandırılması gereken devlet işlerini, dini gerekçelere dayandırmaya başlamıştır. Halkımızın büyük bir bölümü laik devlet ilkesini benimsemiş ve içselleştirmiştir. Böyleyken, halkın siyasal temsilcileriyle kanaat önderlerinin şu ya da bu nedenle yılgınlığa düşmeye, davadan geri durmaya, doğruları savunmaktan vazgeçmeye hakları yoktur. Gelinen bu noktada laiklik ilkesinden taviz vermek gericiliğe teslim olmak demektir, böylesi bir teslimiyetin bedeli ise ödenemeyecek kadar büyüktür. Bizler, din bezirganı iktidar ve siyasetçilerin, hoşgörü kandırmacası ardında toplumun bireylerini 'başörtülü bacım başörtüsüz kadın' veya 'dindar nesil - ayyaş nesil' biçiminde ayırıma tabi tutmasını kabul etmeyeceğimizi; dini değerlerimizi siyasi çıkarlarına alet etmelerine göz yummayacağımızı; laik devleti ortadan kaldırmalarına asla rıza göstermeyeceğimizi; laik ve demokratik Cumhuriyetten, Atatürk ilke ve devrimlerinden asla ödün vermeyeceğimizi din devleti kurmaya kalkışanların, halka hesap vermesi için çalışacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.
CHP'nin ulusalcı kanadının etkin isimleri Dilek Akagün Yılmaz, Birgül Ayman Güler ve Süheyl Batum'un öncülüğünü yaptığı "Laik devlet özgür toplum için aydınlar bildirisi"ni 21'i milletvekili toplam 199 kişi imzaladı. Ataol Behramoğlu, Müjde Ar, Nasuh Mahruki, Şahin Mengü, Gülriz Sururiz, Tuncay Özkan, Müjdat Gezen, Levent Kırca, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Edip Akbayram, Ali Sirmen ve Mustafa Mutlu'nun da aralarında bulunduğu 199 kişi arasında CHP milletvekilleri sayısının ne kadar olacağı merakla bekleniyordu. Partinin başörtüsü konusunda sessiz kalmasını eleştiren bir bildiri olması nedeniyle parti içinde rahatsızlık yarattığı kamuoyuna yansıyan bildiriye 21 milletvekili imza attı. Bildiriye, Yılmaz, Güler, Batum ve Balbay'ın yanı sıra şu milletvekilleri imza koydu:
"Gürkut Acar, Turgut Dibek, Kemal Ekinci, Oktay Ekşi, Refik Eryılmaz, Recep Gürkan, Namık Havutça, Mehmet Siyam Kesimoğlu, Ali İhsan Köktürk, Emre Köprülü, Mehmet Şevki Kulkuloğlu, Tanju Özcan, Malik Ecder Özdemir, Ramazan Kerim Özkan, Ali Rıza Öztürk, Nur Serter, Kadir Gökmen Öğüt."
KAMUDA BAŞÖRTÜSÜ SUÇ
Bildiride şöyle denildi:
ATATÜRK'TEN MİRAS: Laik devlet, özgür toplumun temeli, demokrasinin güvencesi, Büyük Atatürk’ün Türk ulusuna bıraktığı en büyük emanetidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin vazgeçilmez yapı taşı olan laiklik, Atatürk ilke ve devrimlerinin ve çağdaş hukuk devletinin temelini oluşturmuş ve kuldan birey, ümmetten ulus yaratarak insanımıza en büyük onuru yaşatmıştır.
AÇIKÇA İHLAL: Yaşamlara ve aile yaşamına müdahale etmeyi kendine hak gören, tek tip birey ve tek tip bir gençlik yaratmayı amaçlayan, fetvayı, yasaların üstünde gören, toplumsal sorunlara bilimsel değil, dinsel referanslarla çözüm arayan, tüm kamu kurumlarında hızla kadrolaşan ve bir din devleti yaratma hayalini adım adım uygulayan AKP’nin baskıcı ve anti-demokratik müdahaleleri anayasayı, yasaları ve başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere tüm yüksek yargı kurumları kararlarını açıkça ihlal etme boyutuna ulaşmıştır.
ANAYASAL SUÇ: Kadın kıyafetini siyaset yapmanın aracı kılarak, kadın sömürüsünün en çarpıcı örneklerini sergileyen iktidar partisi, okullarda başlattığı türban baskısını, kamu görevlilerini kapsayacak şekilde genişleterek anayasal suç işlemiş, daha sonra bu suça TBMM’ni de ortak ederek sorumluluğuna siyasi paydaşlar aramıştır. Öğretim sisteminde 4+4+4 darbesiyle başlatılan gericileşme, devlet kuruluşu olan okullarda hem kız çocuklarına hem de öğretmenlere türban baskısıyla pekiştirilmektedir. Görünüşte dini, gerçekte ise siyasi bir simge olarak kullanılan bu araçla, kamu hizmetinde eşitlik ve tarafsızlık ilkelerinin zemini ortadan kaldırılmıştır.