HIDE
GRID_STYLE
TRUE
SHOW_BLOG

''Kimin 'in'de olduğunu Allah görüyor''

Fethullah Gülen'den Başbakan'a 'in' yanıtı geldi. Başbakan Erdoğan, hafta sonu Karadeniz gezisinde ''Devlette par...

Fethullah Gülen'den Başbakan'a 'in' yanıtı geldi. Başbakan Erdoğan, hafta sonu Karadeniz gezisinde ''Devlette paralel yapı olmaz. İninize gireceğiz didik didik edeceğiz'' demişti. Gülen, bugün yayınlanan son açıklamasında ''Kimin 'in'de olduğunu Allah görüyor'' ifadelerini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Fethullah Gülen cemaatine ilişkin söylediği "Devlete paralel yapı olmaz. İninize gireceğiz didik didik edeceğiz" sözlerine Fethullah Gülen'den yanıt geldi. Gülen, "seviyesizlik" olarak gördüğü konuşmalara, "kimin inde olduğu görülüyor" diyerek yanıt verdi. Gülen "kimsenin hıyanetini deşifre etme vazifemiz yok" dediği konuşmasında, "eğer üzerine yürüyen varsa, müdahale etmek durumunda değiliz" diye ekledi. Gülen'in konuşmasının sonunda, daha ılımlı mesajlar vermesi dikkat çekti.
'Müslümanlıktan uzaktırlar'
"Birbirinin ayağını kaydıran, istemediği insanlara çelme takan, nâsezâ nâbecâ sözlerle insanları karalayan insanlar, Müslümanlık deseler de ondan fersah fersah uzaktırlar. Din deseler de ondan fersah fersah uzaktırlar. Müslümana “çete” diyen, “şebeke” diyen, “eşkıya” diyen ve onları inlere sığınmış goriller gibi, maymunlar gibi gören... bunlar partallaşmış düşüncelerin sözlere, düşüncelere, ifadelere aksedişinden başka bir şey değildir ve bunlarla hiçbir eğri düzeltilemez. İnsanlığın beklediği o hakikatler hiçbir zaman bunlar sayesinde kazanılamaz.
'Seviyesizliğin ifadesidir'
* Hakka-hakikate hizmet edenler, adanmışlar.. Ömürlerini bazıları itibarıyla cami pencerelerinde -iffetlerine toz kondurmamak için- geçiren insanlar.. O cami pencerelerini “in” şeklinde görme; iki metre genişliğindeki tahta kulübeleri “in” şeklinde görme, sırf halka el açmamak, dilenmemek, hak yememek için hayatlarını belli bir darlık içinde o darlığa mahkum ederek geçirmek isteyen insanların o darlıklarını “in” gibi görme, esasen “in”in neden ibaret olduğunu bilmemenin ifadesidir. Evet, böyle diyecekler ve sizi bu tür düşüncelerle mâşerî vicdanda belli şeylere mahkum etmek isteyecekler ama bunların hepsi seviyesizliğin ifadesidir.
'Kimin 'in'de olduğu görülüyor'
* Kimin “in”de olduğunu Allah görüyor. Hazreti Ruh-u Seyyidu’l-Enâm da onu görüyor. Mele-i A’lânın sakinleri de şahittir. Bunlar bir şey yapıyorlardır ve bunlar bu yaptıkları şeylerden dolayı ta’n u teşnîye maruz kalabilirler. “İnlerdeki maymunlar, goriller, ayılar, sırtlanlar, yılanlar, çıyanlar gibi…” “İn” deyince onlar anlaşılır. Bu türlü töhmetler, ittihamlar karşısında kalabilirler. Fakat böylesine seviyesizliğe böyle seviyesizce mukabelede bulunmamak lazım. “Allah bizi de sizi de affetsin!”, “Allah kalblerimizi ıslah eylesin!” demekle mukabelede bulunmak lazım.
'Beddualarım Twitter'da çarpıtıldı'
* Bir tavzihte daha bulunmak istiyorum. Siz şahitsiniz ben burada dedim ki: “Eğer birileri... biz de dâhiliz buna ve bize nisbet edilen insanlar da... Eğer onlar ve biz, bir yanlışlık yapıyorsak, Allah’ın ahkâmına göre, Cenâb-ı Hakk’ın murâd-ı Subhânîsine göre, adalet-i Kur’aniye’ye göre, modern hukukun adalet sistemine göre, bir yanlışlık yapıyorsak şayet, topluma hıyanet sayılacak bir yanlışlık yapıyorsak şayet, geleceğimizi karartma adına bir yanlışlık yapıyorsak şayet, Allah evlerimize ateş salsın, bizi yerin dibine batırsın!..” Bir şeye güvenerek böyle dedim. İnanıyorum ki, sizin içinizde, şu farklı kategorilere rağmen, şu gayr-i mütecânis toplumun değişik kategorilerdeki farklı renk, desen, şekil ve şivelerine rağmen, böyle bir şeye sukût etmiş insan yoktur inşaallah ve dolayısıyla da inşaallah Allah onların evlerine ateş salmaz. Sonra da dedim: “Hakka ve hakikate karşı saygısızlığı kim yapıyorsa, harâmîliği kim yapıyorsa, hırsızlığı kim yapıyorsa, milletimizin halâsı adına, arınması adına, aklanması adına, aklık peşinde koşanların aklanması adına, Allah onların evlerine ateş salsın.” Ama görüyorum ki sadece bu son kısmı bir yönüyle İnternette, “tweet”lerde, gazetelerde neşretmek suretiyle meseleyi çarpıtma hıyanetini irtikâb eden, kara ruhlu, kara düşünceli, kara vicdanlı, kara kalemli bir sürü kara-kapkara insan var. Meseleler böyle çarpıtılınca, bir kesime de meseleler öyle gidiyor; dolayısıyla toplumun değişik kesimleri birbirinden kopuyor ve uzaklaşıyor. Tavzihte bulunma lüzumunu hissettim; çünkü çirkin, densiz, seviyesiz bir iftira ve çarpıtmaydı.
'Haziran fırtınasında dine karşı gelenler...'
* Haziran fırtınasında dine-diyanete karşı gelenler, kesme, biçme, yapıştırma, montajlama şeklinde o türlü bantları öyle yaptı, piyasaya sürdü ve bir şeyi karartmaya çalıştılar. Fakat oyunları tutmadı. O adliye içinde hakkaniyete bağlı, adalete bağlı, kalbiyle, ruhuyla, latîfe-i rabbânisiyle dipdiri hâkimler de vardı. İnşaallah hepsi öyle olsun, inşaallah hepsi öyledir. Ve Cenâb-ı Hak onlara o mevzuda doğruyu, isabeti gösterdi ve doğru ve isabetli bir karar verdiler, sıyrılma imkânı oldu.
'Kimsenin hıyanetini deşifre etme vazifemiz yok'
* Kimsenin hıyanet ve denâetini deşifre etme gibi bir vazifemiz yok. Fakat birileri onu yapmışsa, yapıyorsa şayet, ele almışsa, üzerine yürümüşse, o da bizi aşan bir mevzu. O mevzuda müdahale etme durumunda değiliz. Elli defa değiştirmeden sonra, operasyondan sonra, hâlâ birileri çıkıp böyle yapıyorsa, deriz ki: “Ne yapalım değiştirdiniz, aynı adamlar aynı şeyleri yapıyorlar. Değiştiriyorsunuz yine aynı şeyleri yapıyorlar. Ne yapalım!..”
Ama birileri tarafından bazı şeyler deşifre edilmişse ve onu önleme bizim elimizden gelmiyorsa şayet, o mevzuda isnâdât karşısında herhalde tavzih adına, tashih adına bir şey söylemek... kendini dine, imana, hizmete vakfetmiş bu insanların itibarı adına, onların karalanmaması adına onu da bir vecibe biliyoruz.
'Kimseyi kündeye getirme düşüncemiz yok'
* Kimsenin bir müslümana karşı çelmeye getirme, onu elenseye alma, onu kündeye getirme gibi bir düşüncesi yok. Allah herkesi istediği şeyde payidar eylesin. Daha ilerisine, daha ilerisine, daha ilerisine… Türkiye’de zirveyi tutmanın dışında, isterse Avrupa’da da zirveyi tutsunlar, Asya’da da zirveyi tutsunlar, Afrika’da da zirveyi tutsunlar; liyakatleri varsa ve mâşerî vicdanın kabulüne mazhar iseler olsunlar, öyle dua edelim. Allah payelerini artırsın, arş-ı kemalata yükseltsin onları.
'Birine çete, eşkıya gibi bakarsanız...'
* “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez / Toplu çarptıkça yürekler, onu top sindiremez.” Yüreklerin toplu çarpmasını sağlamak lazım. Birine çete, birine eşkıya, birine “in”deki goril, maymun gibi bakarsanız, gönüller bu ölçüde yıkılırsa, bunlar bir yönüyle mantık ve maslahatın gereği iltizamlarını devam ettirseler bile kalben sizi duadan dûr ederler. Ama biz etmeyeceğiz, duadan dûr etmeyeceğiz. Allah topyekun milletimizi payidar eylesin. Payesini ta arşa çıkarsın. Efradı beyninde adaletin teessüsüne onları muvaffak kılsın. “Milletin efradı beyninde olmazsa adalet / Çakılır zemine arşa çıkan paye-i devlet.” Ona meydan vermemek için milletin efrâdı beyninde adaletin tesisine bakmak lazım.

Hiç yorum yok