Türkiye Komünist Partisi (TKP) tarafından yayınlanan "TKP Diyor ki" bülteninin bugünkü "Daha 17 yaşında..." başlıklı sayısında şöyle denildi:
Erdal’ı asanlar, ülke gençliğine “ileri giden asılır”ı öğretmek istemişti. 33 yıl sonra aynı kafadalar. Boşuna…
25 Eylül 1964 doğumlu lise öğrencisi Erdal Eren 13 Aralık 1980'de, işlemediği mahkemece bilinen bir suçtan dolayı, yaşı büyütülerek 17 yaşında idam edildi. Olayın gerçekleştiği 2 Şubat 1980 tarihinde Erdal Eren 16 yaşını bile bitirmemişti.
12 Eylül faşizmi ABD'nin doğrudan yönlendirmesiyle, burjuvazinin çıkarlarını korumak, paranın padişahlığını sürdürmek için, emekçilere, devrimcilere, Kürtlere, milyonlarca insana kalleşçe saldırdı. Bugünki iktidarın hem felsefesi 12 Eylül’dür hem de dayanakları.
Erdal’ın idamından 30 küsür yıl sonra bu ülkenin gençleri gericilik karşısında geri basmayacaklarını Haziran direnişinde göstermiş oldular. 12 Eylülcülerin tarih karşısındaki asıl büyük yargılaması, darbe çocuğu gerici hükümetin “darbe davası” müsameresi ile değil, Haziran direnişiyle başlamıştır.
Erdal Eren’le Ali İsmail Korkmaz arasında 31 “yaş” fark var. Erdal, 12 Eylül cuntacıları tarafından katledilmemiş olsaydı, daha 19 yaşındayken üniformalı faşist tetikçiler tarafından katledilen Ali İsmail belki onun oğlunun yaşında olacaktı.
Ne demişti Erdal, son mektubunda? “Evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. Ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar.”
Erdal Eren’leri, Ali İsmail Korkmaz’ları oldukça bu ülke yıkılmaz!
