Selam,
Berrak bir suyun içerisinde rengârenk balıklar ve bitkileri gösteren belgeselleri mutlaka izlemişsinizdir. Derin suların içerisinde olmasına rağmen her yerin alabildiğine temiz ve berrak olduğu bu ortam izleyenleri adeta büyüler. Türlerin çokluğu, uyum içerisinde yaşaması ve adeta bir cenneti andıran bu ortama insan elinin değmemiş olması manidardır. İnsanın yaşadığı yüzeyde ise her geçen gün türler azalmakta, birbirine benzemekte ve doğal denge bozulmaktadır. Çünkü okyanusun derin sularının temiz ve berraklığına rağmen insanoğlunun kurduğu derin yapılar pislik ve giz içerisinde varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Bu yüzden insanoğlu kendi yarattığı-kurguladığı cehennemin içerisinde önünü göremez halde olduğundan cennetin ancak hayali ile yaşamını sürdürmeye çalışır.
Asırlardır iktidar-devlet olma hırsı ile yaşanan savaşların son perdesinde Partisi">Ak Parti ve cemaat çatışması herkesin gözlerinin önüne serildi. Serildi ancak bu bizim herşeyi görebildiğimiz anlamına gelmez. Çünkü bu kargaşa ve bulanık suyun içerisinde en fazla burnumuzun ucunu görebildiğimiz için arkasından geleni yada ana kirleticileri anlamamız çok zor. Yıllardır söylenen derin devlet söylemleri son olarak paralel devlet söylemi ile tarif edilmeye çalışılıyor. Aralarındaki farkı şimdilik es geçersek her durumda birden fazla yapının gizli hedeflerinin devleti ele geçirmek olduğu anlaşılıyor. Bu hedefte olan her yapının ise aralarında anlaştıkları tek bir husus var ki, o da kendi emellerini gizli tutabilmek için ortamın bulanık olması gerekliliğidir.
Gördüğünüz gibi derin devletten, vesayetlerden şikayet eden ve bunların üzerine gitmek için belirli sistemleri bozmak gerektiğini halka kabul ettirenler, kendine paralel devletlerin oluşmasına, palazlanmasına izin vermişler. Kendi elleriyle yarattıkları canavarlar için şimdi bizden yardım istiyorlar. Hala ders almamış olmalıyız ki, bu sözde canavardan kurtulmak için daha fazla bulanıklığa-kargaşaya neden olacak sistem değişikliklerini kabul etmemizi bekliyorlar.
Aslına bakarsanız bu yapıların oluşumunu gizleyen en büyük etmen devletin sır ve kargaşa içerisinde yapılandırılmış olmasıdır. Her gelen iktidar bu sırrı ya kendi de çözememekte ya da kendi sırlarını da içerisine ekleyerek yoluna devam etmektedir. Hal bu ki asıl ihtiyacımız olan bu sırrın kargaşanın ortadan kalkması olmalıdır.
Bu ise ancak şeffaflık ile sağlanabilir. Mademki devlet bizim bütünümüzü temsil etmektedir, bir nevi hepimizin ortak olduğu bir şirkettir, o zaman devletin bütün yapısı hakkında isteyen herkesin bilgi sahibi olması gerekir. Devlet yapılarının tamamı anlaşılır ve basit olmak zorundadır. İdaresi için oy verme yetkisine sahip olduğumuz bir yapının bilinemez gizler barındırması kabul edilemez.
Daha dünkü bir haberde Hanefi Avcı'nın şöyle bir beyanı vardı; 'Kamu kurumunda çalışan her kişi kendi elde ettiği bilgileri, cemaate aktarıyor. Bu yukarıda birleştiriliyor. Büyük bir havuz oluşturuyorlar." İlk bakışta bu bilgilerin cemaat elinde toplanması devlet için bir ayıp gibi görülebilir. Ancak bana göre bu bilgiler ikiye ayrılır. Birincisi kişi hak ve hürriyetlerinin ihlalini içeren bilgiler ki bunların bırakın cemaatin eline geçmesini devletin elinde olması bile başlı başına bir ayıptır. Teorik olarak mahkeme kararı ile dinlenen birisinin bile aranan suça delil olamayacak kayıtlarının imha edilmesi gerekir. İkincisi ise devletin kurumlarına ait bilgilerdir. Bu tür bilgilerin ise devletin mahremi olarak tutulmaya çalışılması yanlıştır. Elbette kamu güvenliğini ilgilendiren bilgilerin dışındaki bütün verilerin sadece cemaate değil bütün yurttaşlara açık olması gerekir. O zaman bu bilgilerden kendisine çıkar elde etmeye çalışacak yapılar da ortadan kalkacaktır. Çünkü bu verilerin onlarda olmasının herhangi bir avantajı olmayacaktır.  Tüm yapı halk tarafından denetlenebilecektir.  
Bu gün gelinen noktada şeffaflık şöyle dursun, hesap vermenin, denetlemenin dahi önü kapatılmak isteniyor. Ya da halk hesap verirken sorun kabul edilmeyen yapılar, kendileri hesap verme aşamasına geldiklerinde değiştirilmek isteniyor. Yapılacak değişiklik gerçekten eski sistemdeki sorunları çözmeye yönelik olabilir. Ancak zamanlama manidar!
Şeffaf bir yapılanmada iktidar, ele geçirilmesi gereken bir yapı olmaktan çıkar. Çünkü muktedir için çıkar sağlayacak bir tarafı kalmaz. Bu durumda iktidar kutsal bir emanet olarak değerlendirilir ve gönül vererek yapılır. Tabi bugün bu böyle bir yapı ancak hayaldir. Ama unutmayın her şey önce hayal etmekle başlar. Üstelik bu memlekette yaşayan herkesin hayali olan cennette ancak ölümden sonraya kalmış değil midir? Benim kurduğum hayalin gerçekleşmesi için ölmenize de gerek yok! İRFAN ALKAN-RADİKAL BLOG
Daha yeni Daha eski