Basın emekçileri sendikalarına gazetecilerin temel sorunlarının neler olduğunu sorduk. Sendikaların listeleri farklı ama üç noktada anlaşıyorlar: Sendika düşmanlığı, sansür ve işsizlik. İşte Haber-Sen'in sıralaması.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde basın sendikalarına gazetecilerin temel sorunlarını sorduk.
Sendikaların ortaklaştığı sorunlar örgütlenmenin önündeki engellere, sansür ve otosansür ve işsizlik.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası Haber-Sen gazetecinin temel sorunu olarak on madde sıralayarak “10 Ocak bizim için mücadele ve dayanışma günüdür artık” diyor.
Haber-Sen’e göre gazetecilerin en temel sorunları şunlar:
1- Bütün sektörlerde olduğu gibi basında da örgütlenme özgürlüğünün olmaması en temel sorunlardan birisidir. Örgütlenme hakkı maalesef kağıt üzerindedir. Sektörde sendikalı çalışan sayısı yok denecek kadar azdır. Sendikaya üye olanlar işten çıkarılmakla tehdit ediliyor, istifa ettiriliyor. TRT’de de ise soruşturmalarla sürgünlerle sendikadan istifa ettiriliyor.
2- Yandaş medyadan sonra yandaş sendika yaratıldı, emek mücadelesinin içi boşaltıldı.
3- Basında iş güvencesi patronun ya da yöneticinin (bu bazen en alt düzeyde de olabilmektedir) iki dudağı arasında. Yöneticiler bunu tamamıyla keyfi olarak kullanıyor. Medya patronları ve üst düzey yöneticileri basın emekçilerini ekonomik krizlerde ilk tasarruf edilecek kalem olarak görüyor.
4- Editöryal bağımsızlık hiçbir yayın organında yok. Müdahale her düzeyde yapılıyor ve bu normal karşılanıyor artık.
5- Siyasi iktidar medyayı icraatlarının propagandasını yapmak zorunda olan araçlar olarak görüyor. Siyasi iktidar her türlü araçla medya kuruluşlarına müdahale ediyor. TMSF eliyle medyanın sahiplik yapısını değiştirildi. Değişen sahiplik yapısı sonucunda çok sayıda basın emekçisi işten çıkarıldı.
6- Bu sorunlar sansürü ve otosansürü besliyor artık klasik anlamda sansür yok diyebiliriz, onun yerini otosansür aldı. Sendikasız, iş güvencesi olmayan basın emekçisi otosansürün gönüllü uygulayıcısı haline getirildi.
7- RTÜK hükümet komiseri gibi çalışmaya başladı. Hükümet icraatlarını öven kurumlara dokunulmazken eleştirel haber ve program yayınlayanlar cezalandırılıyor.
8- Halkın cebinden çıkan para ile yayın yapan TRT siyasi iktidarın özel kanalı gibi çalışıyor. Hiçbir muhalif sese TRT’de yer verilmiyor. TRT’de işini yapmak isteyen emekçiler pasifize edildi.
9- Basın sektöründe çalışanlar kendileri emekçi olarak görmüyorlar, ciddi boyutlarda sınıf bilinci yoksunluğu ve yabancılaşma var. Yaptığı işe, mesleğine ve topluma yabancılaşan basın emekçileri kendilerini patron, bakan, bürokrat gibi görmeye başlıyor maalesef.
10- Basın özgürlüğü aslında halkın haber ve bilgi alma özgürlüğüdür. Özgür basının olmaması halkın gerçeklere ulaşmasının engellenmesidir. Halkın gerçeklere ulaşması için örgütlenme özgürlüğü, iş güvencesi, editöryal bağımsızlık olmazsa olmazıdır sektörün. 10 Ocak uzun zamandır çalışanlar için bayram olarak kutlanmamaktadır
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde basın sendikalarına gazetecilerin temel sorunlarını sorduk.
Sendikaların ortaklaştığı sorunlar örgütlenmenin önündeki engellere, sansür ve otosansür ve işsizlik.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası Haber-Sen gazetecinin temel sorunu olarak on madde sıralayarak “10 Ocak bizim için mücadele ve dayanışma günüdür artık” diyor.
Haber-Sen’e göre gazetecilerin en temel sorunları şunlar:
1- Bütün sektörlerde olduğu gibi basında da örgütlenme özgürlüğünün olmaması en temel sorunlardan birisidir. Örgütlenme hakkı maalesef kağıt üzerindedir. Sektörde sendikalı çalışan sayısı yok denecek kadar azdır. Sendikaya üye olanlar işten çıkarılmakla tehdit ediliyor, istifa ettiriliyor. TRT’de de ise soruşturmalarla sürgünlerle sendikadan istifa ettiriliyor.
2- Yandaş medyadan sonra yandaş sendika yaratıldı, emek mücadelesinin içi boşaltıldı.
3- Basında iş güvencesi patronun ya da yöneticinin (bu bazen en alt düzeyde de olabilmektedir) iki dudağı arasında. Yöneticiler bunu tamamıyla keyfi olarak kullanıyor. Medya patronları ve üst düzey yöneticileri basın emekçilerini ekonomik krizlerde ilk tasarruf edilecek kalem olarak görüyor.
4- Editöryal bağımsızlık hiçbir yayın organında yok. Müdahale her düzeyde yapılıyor ve bu normal karşılanıyor artık.
5- Siyasi iktidar medyayı icraatlarının propagandasını yapmak zorunda olan araçlar olarak görüyor. Siyasi iktidar her türlü araçla medya kuruluşlarına müdahale ediyor. TMSF eliyle medyanın sahiplik yapısını değiştirildi. Değişen sahiplik yapısı sonucunda çok sayıda basın emekçisi işten çıkarıldı.
6- Bu sorunlar sansürü ve otosansürü besliyor artık klasik anlamda sansür yok diyebiliriz, onun yerini otosansür aldı. Sendikasız, iş güvencesi olmayan basın emekçisi otosansürün gönüllü uygulayıcısı haline getirildi.
7- RTÜK hükümet komiseri gibi çalışmaya başladı. Hükümet icraatlarını öven kurumlara dokunulmazken eleştirel haber ve program yayınlayanlar cezalandırılıyor.
8- Halkın cebinden çıkan para ile yayın yapan TRT siyasi iktidarın özel kanalı gibi çalışıyor. Hiçbir muhalif sese TRT’de yer verilmiyor. TRT’de işini yapmak isteyen emekçiler pasifize edildi.
9- Basın sektöründe çalışanlar kendileri emekçi olarak görmüyorlar, ciddi boyutlarda sınıf bilinci yoksunluğu ve yabancılaşma var. Yaptığı işe, mesleğine ve topluma yabancılaşan basın emekçileri kendilerini patron, bakan, bürokrat gibi görmeye başlıyor maalesef.
10- Basın özgürlüğü aslında halkın haber ve bilgi alma özgürlüğüdür. Özgür basının olmaması halkın gerçeklere ulaşmasının engellenmesidir. Halkın gerçeklere ulaşması için örgütlenme özgürlüğü, iş güvencesi, editöryal bağımsızlık olmazsa olmazıdır sektörün. 10 Ocak uzun zamandır çalışanlar için bayram olarak kutlanmamaktadır