Cemaat medyası da AKP’nin “özel örgütünü” deşifre etmeye girişti. Postmedya.com’da yayımlanan imzasız yazıda “emin olun, ‘Paralel devlet’ silahı, gün gelir, SETA ve SDE’cileri de vurur” denildi
İnternet medyasında Cemaat’e yakın diye bilinen postmedya.com sitesinde yayımlanan “SETA ve SDE’nin siyaset, MİT, bürokrasi ve medya yapılanmaları” başlıklı yazıda AKP’nin hukuk dışı özel örgütlenmesi olduğu iddia edilen bir “paralel” yapıdan söz edildi.
AKP Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) ile Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) kadrolarının isim isim rolleriyle tarif edildiği yazıda AKP’nin MKYK üyesi ve SDE Başkanı Yasin Aktay ve SETA Washington eski koordinatörü ve MİT Basın ve Halkla ilişkiler Müşaviri Nuh Yılmaz üzerinde özellikle duruluyor.
Yazı, Cemaat’i “paralel devlet” olmakla itham eden AKP’ye örtülü bir tehditle bitiyor:
“Gün gelir devran döner, bugün Cemaati bitirmek maksadıyla ortaya attıkları ‘Paralel devlet’ yaftası, kendilerine karşı kullanılan bir silah oluverir! Ve bu silahın tesir gücünü şimdiden kimse kestiremez. Kendi konumlarına bakmadan, ‘Paralel devlet’ yaftasına ona buna kara çalmak maksadıyla kullanıp meşrulaştırırlarsa; emin olun, ‘Paralel devlet’ silahı, gün gelir, SETA ve SDE’cileri de vurur!”
Söz konusu haberden satırbaşları:
AKP’ye ve Erdoğan’a çok büyük sorunlar olarak döner
Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk skandalının ortaya çıktığı 17 Aralık’tan bu yana, Başbakan Tayyip Erdoğan ve yandaş medya, yolsuzlukları gündemden düşürmek ve merkez medyaya daha cazip farklı bir konu sunmak maksadıyla, “Paralel Devlet” argümanını kullanıyor. Bir yandan Ergenekon ve Balyoz’a yeniden yargılamayı gündeme getiren Erdoğan, diğer yandan da HSYK’yı kendine bağlamak için yasal düzenleme yaparak yolsuzluk sarmalından kurtulmak için algı yönetimi taktikleri uyguluyor. Bu stratejinin kısa vadede başarılı olduğu da söylenebilir. Ancak, açık şekilde günü kurtarma çabaları olan bu çalışmaların bir süre sonra AKP’ye ve Erdoğan’a çok daha büyük sorunlar olarak dönmesi kaçınılmaz.
“Paralel devlet”
Cemaate yönelik “Paralel Devlet” tanımını MİT soruşturmasından sonra, 12 Şubat 2012′de yayınlanan “Devlet ‘paralel devlet’e karşı” başlıklı yazısında Sabah’ın adını MİT’teki aynı adlı daireden aldığı belirtilen “Özel İstihbarat” biriminin editörü Ferhat Ünlü kullandı. Ünlü, o gün bu gündür, Cemaate yönelik olarak ‘Paralel Devlet’ tanımını ilk olarak kendisinin kullandığını ifade etse de Türkiye’deki kullanımı da eskiye dayanıyor. 2000′li yılların ortalarından itibaren sol basında tüm cemaat ve tarikatların kastedilerek ‘Paralel Devlet’ tanımını kullanmaya başladıkları görülüyor.
Ferhat Ünlü, ‘Paralel Devlet’ tanımını 12 Şubat 2012′de kullanmıştı ancak 13 Şubat’ta, Hürriyet’ten Şükrü Küçükşahin’in “Hakan Fidan‘ın ana görevi” başlıklı yazısında, Fidan’ın 2010′da göreve geldiğinde, Gülen Cemaati’nin devlette örgütlendiği iddialarına ilişkin, “Paralel bir örgütlenmeye devlet içinde izin vermemek ana görevimiz” dediğini yazdı. Yani ‘paralel’ ifadesi, MİT’in dehlizlerinde çoktan dolaşıma sokulmuştu bile. (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19904891.asp)
Cemaat “Paralel devlet”se, SETA ne oluyor?
“Paralel Devlet” artık itici ve illegaliteyi çağrıştıran algısı nedeniyle Cemaat karşıtlığının sloganı haline getirildi. Hakan Fidan’ın bundan 4 yıl önce göreve geldiğinde ifade ettiği “Paralel bir örgütlenmeye devlet içinde izin vermemek ana görevimiz” sözlerini bugün Başbakan Tayyip Erdoğan açıktan açığa, “İnlerinize gireceğiz” sözlerini de ekleyerek kullanıyor. SETA ve SDE gibi kuruluşlar da Erdoğan’a çok güçlü destek veriyor.
Bu ifadeyi kullananların kuramsal bir çarpıtma halinde olduklarını bir kenara bırakıp soralım;
Peki, Cemaat ‘Paralel devlet’se, AKP’nin özellikle dış politikalarını belirleme noktasında etkili olan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) ne oluyor? SETA’da görevli Hatem Ete, Taha Özhan ve Ufuk Ulutaş gibi isimler, hükümet politikalarında son derece etkili isimler. Bu isimler TRT gibi devletin televizyonlarında hem de Sabah ve Star gibi AKP’li gazetelerde program yapıyor ve köşe yazıyor. SETA’da aldıkları kararları hem hükümet çevrelerinde kabul ettirmek için nüfuz kullanıyor hem de AKP medyasında gündeme getirerek nüfuz alanları oluşturuyorlar.
MİT’in medya sorumlusu Nuh Yılmaz
SETA’nın kurucularından olan Washington eski koordinatörü N.Y., bunların içinde önemli bir isim. N.Y., Türkiye’ye döndükten bir süre sonra, 2013′ün Ağustos ayında, MİT Basın ve Halkla ilişkiler Müşavirliği’ne atandı. SETA’cı Nuh Yılmaz, şimdi MİT’in medya ağını yönetiyor. Bunlar bilinen isimler, bir de bilinmeyenler var. SETA’ya resmen üye olmayıp, çalışmalarını yakından izleyen, toplantılarına katılan ve alınan kararlarda etkin rol oynayan bürokratlar ve medya dünyasından isimlerin olduğu biliniyor. Bunda ne var demeyin, az sonra açıklaması gelecek. Bir bürokrat, akademisyen ve gazetecinin, SETA’ya resmi kaydı olmasa da çalışmalarına katılıp kararlarda etin rol alması ve alınan bu kararları, resmi görevli olduğu yapılarda tatbik etmesi de bir ‘Paralel Devlet’ yapılanmasının emaresi olabilir mi?
AKP’nin özellikle iç ve Ortadoğu’ya yönelik politikalarının belirlenmesinde son derece önemli bir kuruluş olan Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE), hükümetle paralel çalışmaları açısından diğer önemli bir örnek. SDE’nin başkanlığını Prof. Dr. Yasin Aktay yürütüyor. Aktay aynı zamanda AKP’nin Merkez Karar ve Yürütme Kurulu’nun üyesi. Yani Aktay, AKP’nin beyin takımındaki en önemli isimlerden biri. Aktay’ın özellikleri bununla da bitmiyor. Aktay, Yeni Şafak’ta da güncel, siyasi ve hukukla ilgili konularda köşe yazarlığı yapıyor. Bunlara ek olarak da Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor.
AKP medyası, MİT, SDE iç içe
Yasin Aktay’ın dışında SDE’de siyaset ve medya dünyasından birçok önemli isim var. SDE’nin Yüksek İstişare Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini Star Gazetesi Medya Grup Başkanı Mustafa Karaalioğlu yürütüyor. Kurulda, Kanal A Genel Müdürü Alper Tan gibi medyadan isimlerin yanı sıra siyaset, medya ve iş dünyasından da önemli görevlerde bulunan insanlar yer alıyor. Bir isim daha var ki, o ayrı bir analiz konusu yapacağız: Yeminli Mali Müşavir Sinan Tavukçu.
MİT’e yakınlığı ile bilinen Haber 10 adlı internet sitesinde de yazan Sinan Tavukçu‘nun, 2012′de MİT Müsteşar Yardımcılığına getirilen eski Brüksel Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa’nın kayın biraderi olduğu belirtiliyor. Tavukçu’nun MİT’in medya ağında yer alan önemli bir isim olduğu iddia ediliyor. (http://www.sde.org.tr/tr/content/kurullar/807)
SETA’da olduğu gibi SDE’ye de resmen üye olmayıp, çalışmalarını yakından izleyen, toplantılarına katılan ve alınan kararlarda etkin rol oynayan bürokratlar ve siyasiler var. SDE’de toplanıp kararlar alıyorlar ve bunları görevli oldukları kurumlarda tatbik ediyorlar. SETA için sorduğumuzu SDE için de soralım: “Bir bürokrat, akademisyen ve gazetecinin, SDE’ye resmi kaydı olmasa da çalışmalarına katılıp kararlarda etin rol alması ve alınan bu kararları, resmi görevli olduğu yapılarda tatbik etmesi de bir ‘Paralel Devlet’ yapılanmasının emaresi olabilir mi?”
Habertürk de “Paralel Devlet”in mi
Sadece SETA ve SDE de değil. Mesela Başbakan Tayyip Erdoğan ve Numan Kurtulmuş’a birlikte siyaset yapmalarını öğütleyip, HAS Parti’nin kendisini feshedip AKP’ye katılmasını sağlayan Emin Saraç Hocaefendi de siyasetle ilgisi ve ayrıca Erdoğan’la Kurtulmuş’un onun tavsiyesine uyması, Saraç Hocaefendi’yi “Paralel Yapı” lideri mi yapar? Saraç’ın siyasetin yanı sıra iş, bürokrasi ve medya dünyasından görüşlerine önem veren, Kurtulmuş ve Erdoğan gibi tavsiyelerini dinleyen başka birçok seveni de var. Onlar da ‘Paralel Devlet’ üyesi mi? Saraç’ın oğlu Fatih Saraç, şu Ciner Medya Grubu’nun başında. Habertürk de ‘Paralel Devlet’in yayın organı mı?
Cemaate ‘Paralel Devlet’ diyenler, Milli Görüş’ün başlangıcında etkili olan İskenderpaşa Cemaatini ve bürokraside, siyasette, iş dünyasında ve medyada sevenleri, müntesipleri olan diğer tarikat, cemaat veya farklı inançların kuruluşlarına gönül veren insanları nerede konumlandıracaklar?
“Paralel devlet” silahı gün gelir
İçinde AKP’de birçok bakan ve milletvekili bulunduran, bürokrasi de binlerce gönül vereni olan Birlik Vakfı’na ne diyeceksiniz?
Mesela Numan Kurtulmuş’a AKP’de siyaset yapmasını tavsiye eden Emin Saraç Hocaefendi’nin ‘Paralel Yapı’ lideri olarak yaftalanması için AKP’ye ters düşmesi mi gerekiyor?
Bir kanaat önderinin hayatının her alanında sevenlerinin olması, onun düşüncelerine önem vermeleri, sevmeleri  ve saymaları suç mudur?
Birilerini karalamak için çok kolayca kullanabilen tanımların aslında kendilerini vurduğunu SETA ve SDE’dekiler bilmiyor mu? Bilmeme ihtimalleri zayıf.
SETA ve SDE’cilerin şunu gayet iyi bilmesi gerekiyor;
Gün gelir devran döner, bugün Cemaati bitirmek maksadıyla ortaya attıkları ‘Paralel devlet’ yaftası, kendilerine karşı kullanılan bir silah oluverir! Ve bu silahın tesir gücünü şimdiden kimse kestiremez.
Kendi konumlarına bakmadan, ‘Paralel devlet’ yaftasına ona buna kara çalmak maksadıyla kullanıp meşrulaştırırlarsa;
Emin olun, ‘Paralel devlet’ silahı, gün gelir, SETA ve SDE’cileri de vurur!
Daha yeni Daha eski