Adıyamanlı Ermeni devrimci Missak Manuşyan, beraberindeki 22 antifaşist direnişçiyle birlikte 70 yıl önce bugün Naziler tarafından idam ...
Adıyamanlı Ermeni devrimci Missak Manuşyan, beraberindeki 22 antifaşist direnişçiyle birlikte 70 yıl önce bugün Naziler tarafından idam edildi.
Geçen yıl bugün için yazdığım yazıya “Fransa için öldüler” diye başlamıştım, Missak Manuşyan ve yoldaşlarının direnişini hatırlatmak için yazdığım yazıya. Bu sene Paris’te arkadaşları ile birlikte idam edilen Manuşyan ve 22 anti faşist direnişçinin ölümlerinin 70. yıldönümü. Bu direniş hareketi ve onun acı bir şekilde bastırılması Fransız yurtseverliğinin tarihinin de en değerli sayfalarından biri olmaya devam ediyor. 21 Şubat 1944 Fransa’sında Manuşyan’ın liderliğinde savaşan ve yaşamını yitiren direnişçilerin anısına bu sene de yazmak istedik. Bu grubun mücadelesi o zamanki Nazi işbirlikçisi olmuş Fransızların geleneğinin bugünki temsilcisi Front National (Milliyetçi Cephe)’in etkisini artırdığı günümüzde de anımsanmayı hakediyor. Fransızlar da bu grubu unutmuyorlar ve bugün başta Paris olmak üzere bu grup anısına anma toplantıları düzenleniyor. L’Humanité gazetesi de direnişçilerin öldürülmesinin 70. yılı anısına 52 sayfalık özel bir ek veriyor. Bizimle aynı toprakların çocuğu olan Manuşyan’ın ve arkadaşlarının hikayesini bir kez daha hatırlatalım.
Adıyaman doğumlu bir Ermeni olan Manuşyan 1934’te Fransa’da Komünist Parti’ye ve Ermenilerin yoğunlukta olduğu çeşitli uluslardan mültecilerden oluşan MOİ grubuna katılır. Parti faaliyetlerine aktif bir şekilde katılan Manuşyan, Fransa’da Alman işgalini takip eden dönemde tutuklanır, sonra serbest bırakılır. Bırakıldıktan sonra direniş hareketine katıldığı gibi, 1943’te 22 erkek ve bir kadından oluşan, uluslararası grubun askeri yönetimi de Manuşyan’ın sorumluluğundadır. Bu grup Manuşyan’ın liderliğine girmeden 1942’den itibaren bağımsız olarak Paris’te Almanlara karşı eylemler örgütlemiş olan militanların bir araya gelmesiyle kurulmuştur. Grubun üyeleri birçok silahlı eylem gerçekleştirir, sabotaj, bombalama, Nazi askerlerinin öldürülmesi ve trenlerin raydan çıkarılması gibi eylemler yaparlar. En büyük eylemleri de, 28 Eylül 1943’te Fransa’dan sorumlu SS subayı Julius Ritter’in öldürülmesidir. Bu eylemden sonra grup üyeleri Fransız işbilikçilerin de yardımıyla 16 Kasım 1943’te yakalanırlar. Manuşyan 21 Şubat 1944’te 21 yoldaşıyla idam edilmiştir. İçlerindeki tek kadın olan Olga Bancic Stuttgart’a gönderilir ve 10 Mayıs 1944’de giyotinle öldürülür.
Kızıl bir afiş
Komünist şair Louis Aragon’un şiirine ve Leo Ferré’nin şarkısına da ismini veren L’affiche Rouge (Kırmızı Afiş) bu esnada Almanlar tarafından direnişi bastırma politikasının bir ürünü olarak ortaya çıkan afiştir. Bu afişin amacı yabancıları düşman gibi göstermek ve Fransızlara yabancıların onların ülkelerini tehlikeye attıklarını benimsetmektir. Ancak Gestapo tarafından hazırlanan Manuşyan grubu propaganda afişlerinin üzerine her gece direnişçiler tarafından “Mort pour la France - Fransa için öldüler” yazılır ve Almanlara karşı mücadelenin simgesine dönüşür bu direnişçiler.
Komünist şair Louis Aragon’un şiirine ve Leo Ferré’nin şarkısına da ismini veren L’affiche Rouge (Kırmızı Afiş) bu esnada Almanlar tarafından direnişi bastırma politikasının bir ürünü olarak ortaya çıkan afiştir. Bu afişin amacı yabancıları düşman gibi göstermek ve Fransızlara yabancıların onların ülkelerini tehlikeye attıklarını benimsetmektir. Ancak Gestapo tarafından hazırlanan Manuşyan grubu propaganda afişlerinin üzerine her gece direnişçiler tarafından “Mort pour la France - Fransa için öldüler” yazılır ve Almanlara karşı mücadelenin simgesine dönüşür bu direnişçiler.
Afiş üzerinde grubun en aktif elemanlarından 10 kişi resmedilmiştir. İşgalciye ve faşizme karşı mücadele eden grup üyeleri, şiddet yanlısı yabancılar, Fransa’nın huzurunu bozan teröristler olarak gösterilmeye çalışılır. Gerçi grubun tümü içerisinde yalnızca 3 Fransız vardır, çünkü Manuşyan grubu, direniş örgütlenmesi içerisinde uluslararası bir gruptur. Grubun üyeleri çoğunlukla Sovyetler Birliği Komünist Partisi çizgisine bağlıydılar. Manuşyan grubu 23 komünist direnişçiden oluşuyordu, bunlardan 20’si “yabancıydı” Franko İspanyası’ndan kaçan ve Pireneler’deki Fransız kamplarına hapsedilen İspanyollar, faşizme karşı direnen İtalyanlar, Ermeniler, 1942 yılında gerçekleşen Fransa’daki en kapsamlı Yahudi toplu tutuklamalarından kurtulmuş Yahudiler... Ve başlarında da Anadolulu bir Ermeni olan Missak Manuşyan… Direniş hareketinin başarıya ulaşmasıyla bu 23 komünist yurtsever, Fransa’da sol geleneğin önemli simgeleri oldular. Bu kahramanlar, bize bugün de yurtseverlik ve direnişin komünistlerin, işbirlikçilik ve ihanetin ise faşistlerin tekelinde olduğunu hatırlatıyor.
HAKKI BAŞGÜNEY-SOL.ORG-19 ŞUBAT 2014
------------------------------------------------------------------------
68 yıl önce bugün Paris’te Naziler tarafından kurşuna dizilen 22 komünistin parçası olduğu direniş grubunun lideri Adıyaman doğumlu Missak Manuşyan’ı ve mücadelelerini hatırlatmak amacıyla bu grubun öyküsünü ve Nazizme karşı direnişlerini hatırlamalı.
Bu önemli direniş grubunun lideri Missak Manuşyan, Adıyaman doğumlu bir Ermenidir. 1915'teki "Büyük Felaket" sırasında babasını kaybeden, ailesi dağılan ve kardeşi Karabet ile birlikte bir Kürt aile tarafından kurtarılan Manuşyan, Ermeni cemaati aracılığıyla önce Suriye’ye götürülür, sonrasında ise Fransa’ya, Marsilya şehrine gider. Burada yeni bir hayat kurmaya çalışan Manuşyan, önce marangozluk yapar, sonra da Citroen fabrikalarında işçi olur. Zorlu çalışma hayatının yanı sıra, giderek edebiyata ilgi duymaya başlar, şiirler yazar ve edebiyat dergileri çıkarır.
1934'te Komünist Parti'ye ve Ermenilerin yoğunlukta olduğu çeşitli uluslardan mültecilerden oluşan MOİ grubuna sonra katılır. Fransa’da Alman işgalini takip eden dönemde tutuklanır, sonra serbest bırakılır. 1943'te 22 erkek ve bir kadından oluşan, uluslararası grubun askeri yönetimi Manuşyan'ın yetkisindedir. 1942 sonunda bu grup Paris'te Almanlara karşı eylemler örgütlemeye başlar. Ortalama olarak iki günde bir silahlı bir eylem gerçekleştirirler. Sabotaj, bombalama, Nazi askerlerinin öldürülmesi ve trenlerin raydan çıkarılması gibi eylemler yaparlar. En büyük eylemleri de, 28 Eylül 1943'te Fransa’dan sorumlu SS subayı Julius Ritter'in öldürülmesidir. Bu eylemden sonra grup üyeleri 16 Kasım 1943'te yakalanırlar. Manuşyan 21 Şubat 1944'te 21 yoldaşıyla idam edilmiştir. İçlerindeki tek kadın olan Olga Bancic Stuttgart'a gönderilir ve 10 Mayıs 1944'de giyotinle öldürülür.
L'affiche Rouge (Kırmızı Afiş) bu esnada, esasen Almanlar tarafından direnişi bastırma politikasının bir ürünü olarak çıkar. Amaç yabancıları düşman gibi göstermek ve Fransızlara yabancıların onların ülkelerini tehlikeye attıklarını benimsetmektir. Sabotaj, cinayet, bombalamalar oluyorsa, bunların hepsi komünistler ve yabancılar tarafından yapılmaktadır, propagandası yapılmaya çalışılır. Ancak Gestapo tarafından hazırlanan Manuşyan gurubu propaganda afişlerinin üzerine, direnişçiler tarafından "Fransa için öldüler" yazılır.
Afiş üzerinde söz konusu grubun en aktif elemanlarından 10 kişi resmedilmiştir. Yaptıkları işgalciye ve faşizme karşı mücadele etmek iken, grup üyeleri şiddet yanlısı yabancılar, Fransa’nın huzurunu bozan kişiler olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Gerçi elemanların tümü içerisinde yalnızca 3 Fransız vardır, çünkü Manuşyan grubu, direniş örgütlenmesi içerisinde uluslararası bir gruptur. Grubun üyeleri çoğunlukla Sovyetler Birliği Komünist Partisi çizgisine bağlıdır.
Manuşyan grubu 23 komünist direnişçiden oluşuyordu, bunlardan 20’si yabancıydı – Franko İspanyası'ndan kaçan ve Pireneler’deki Fransız kamplarına hapsedilen İspanyollar, faşizme karşı direnen İtalyanlar, Ermeniler, 1942 yılında gerçekleşen Fransa’daki en kapsamlı Yahudi toplu tutuklamalarından kurtulmuş Yahudiler... ve başlarında da Anadolulu bir Ermeni olan Missak Manuşyan bulunuyordu. Manuşyan komünist direniş hareketinin bir parçasıydı ve Paris bölgesi "Gönüllü ve Partizanlar Birliği – Göçmen İşgücü»nün sorumlusuydu. Bu direniş grubu Fransa’nın Val-de-Marne şehrindeki Ivry-sur-Seine’deki komünist mezarlığında gömülüdürler ve burada anılarına bir anıt da dikilmiştir.
Manuşyan Grubu'nun 23 üyesi:
Celestino Alfonso (İspanyol, 27)
Olga Bancic (Romanyalı, 32)
Joseph Boczov (Macar, 38)
Georges Cloarec (Fransız, 20)
Rino Della Negra (İtalya, 19)
Thomas Elek (Macar, 18)
Maurice Fingercwejg (Polonyalı, 19)
Spartaco Fontano (İtalyan, 22)
Emeric Glasz (Macar, 42)
Jonas Geduldig (Polonyalı,26)
Léon Goldberg (Polonyalı, 19)
Szlama Grzywacz (Polonyalı,34)
Stanislas Kubacki (Polonyalı,36)
Arpen Tavitian (Ermeni, 44)
Césare Luccarini (İtalyan,22)
Missak Manouchian (Ermeni, 37)
Marcel Rayman (Polonyalı, 22)
Roger Rouxel (Fransız, 18)
Antoine Salvadori (İtalyan, 43)
Willy Szapiro (Polonyalı,29)
Amédéo Usséglio (İtalyan, 32)
Wolf Wajsbrot (Polonyalı, 18)
Robert Witchitz (Fransız, 19)
Missak Manuşyan, kurşuna dizilerek idam edilmesinden kısa bir süre önce, tutulmakta olduğu Fresnes cezaevinden eşi Melinée Manuşyan'a yazdığı son mektubunda şöyle demektedir:
Fresnes, 21 Şubat 1944Sevgili Melinee, benim sevgili küçük yetimim,Birkaç saat sonra bu dünyada olmayacağım. Öğleden sonra saat üçte kurşuna dizileceğiz. Bu bana, yaşamımdaki herhangi bir kaza gibi geliyor; inanmıyorum, ama gene de seni bir daha hiç göremeyeceğim. Sana ne yazabilirim? Kafamın içinde her şey karmakarışık, ama aynı zamanda apaydınlık.Kurtuluş ordusu'na gönüllü bir asker olarak katılmıştım ve zaferin ve nihai hedefin eşiğindeyken can veriyorum. Sağ kalacak ve yarının özgürlük ve barışını tadacak olan herkese mutluluklar diliyorum. Fransız halkının ve özgürlük için dövüşen herkesin, bizim anımızı saygıyla anacaklarını biliyorum. Ölüm anında, alman halkına ya da başka herhangi bir kimseye nefret beslemediğimi duyuruyorum; Herkes, ceza ya da ödül biçiminde hak ettiğini alacaktır. Alman halkı ve diğer halklar, artık fazla sürmeyecek olan savaştan sonra barış ve özgürlük içinde yaşacaklardır. herkese mutluluklar... Sadece seni yeterince mutlu edememiş olmaktan ötürü derin bir üzüntü duyuyorum; senin de her zaman arzu ettiğin gibi sana bir çocuk verebilmeyi o denli isterdim ki. Bu yüzden, savaştan sonra mutlaka evlenmeni ve benim mutluluğum için bir çocuk sahibi olmanı ve benim son isteğimi yerine getirmek üzere, seni mutlu edecek biriyle evlenmeni istiyorum. Bütün eşyamı ve diğer maddi varlığımı sana ve yeğenlerime bırakıyorum. Fransız kurtuluş ordusunun bir neferi olarak öldüğüme göre, savaştan sonra benim eşim sıfatıyla savaş emekliliği ödeneği hakkını talep edebilirsin.Beni onurlandırmak isteyen dostların yardımıyla, okunmaya değer şiirlerimi ve yazılarımı yayımlamalısınız. Olanaklı olursa anımı Ermenistan'daki akrabalarıma iletmelisiniz. Az sonra 23 yoldaşımla birlikte, ama hiçbir kötülük yapmadığım ya da yaptıysam da kin duyarak yapmadığım için gözümü kırpmadan ve vicdanı rahat bir insanın huzuru içinde öleceğim.Bugün hava güneşli. sevgili karım ve sevgili dostlarım; yaşama, güneşe ve doğanın o çok sevdiğim güzelliklerine bakarken veda edeceğim. Bana kötülük yapan ya da yapmayı istemiş olan herkesi bağışlıyorum; ancak canını kurtarmak için bize ihanet edenleri ve bizi satanları asla bağışlamayacağım. Seni ve senin yanısıra kızkardeşini ve uzak yakın tüm dostları sımsıkı kucaklıyorum; hepinizi kalbimin bir köşesine yerleştiriyorum. Elveda. dostun, yoldaşın ve kocan...
Bu grubun anısına komünist şair Aragon bir şiir yazar, ve bu şiir Leo Ferré tarafından bestelenir.
Kızıl Afişİstediğiniz ne zaferdi ne gözyaşı,
Ne hüzünlü org ne papazın son duası.
On bir yıl nedir ki on bir yıl...
Yaptığınız kullanmaktı silahlarınızı:
Ölüm gözünü kamaştırmaz Partizanın.
Asıldı yüzleriniz kentlerimizin duvarlarına,
Gece ve sabah karasıydınız, korkutucu, süzgün.
Bir afiştiniz, kızıl bir kan lekesi gibi,
Adlarınızı bile söylemek öylesine güçtü ki,
Gelip geçende dehşet etkisi yaratın istediler.
Sizi kimse Fransız olarak görmez gibiydi,
Gün boyu bakmadan geçti gitti insanlar.
Kimi parmaklar durmadı ama karartmada
’FRANSA İÇİN ÖLDÜLER’ yazdı resimlerinizin altına.
Bambaşka bir sabaha o gün başlayan
Tekdüze rengi vardı bir şeyde kırağının,
Şubat sonuydu, son anlarınızdı,
Sizlerden biri konuştu sessiz sakin:
Herkese mutluluklar,
Geride kalan herkese mutluluklar!
Ölürken kin yok içimde ey Alman halkı
Elveda zevk ve acı.
Elveda güller, elveda hayat, elveda rüzgar ve aydınlık!
Ve sen evlen mutlu ol sık sık düşün beni,
Bir gün bütün güzelliklerin arasında olacaksın,
Herşey sona erdiğinde Erivan’da.
Görkemli kış güneşi tepeyi aydınlatıyor :
Doğa o denli güzel ve yüreğim öyle yanıyor ki!
Zafer dolu adımlarımızı izleyecek adalet…
Melinee’m, ey aşkım, ey yetimim benim!
Sana yaşamanı, çocuk doğurmanı söylemek isterdim…
Tüfekler çiçek açtığında yirmi üç kişiydiler
Vaktinden önce canını veren yirmi üç kişi
Yirmi üç yabancı, ama yirmi üç kardeş
Yaşamı uğruna ölecek kadar seven yirmi üç kişi
Düşerken toprağa “FRANSA” diye haykıran 23 kişi…SOL.ORG-21 ŞUBAT 2012
Hiç yorum yok