Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

"Ne kedisiz ne felsefesiz!"

NE, KEDİLERİN FELSEFESİ Mİ? Hepimizin bir hayat felsefesi var; belki bunu yazıya dökemedik ama gündelik yaşantımızda buna uygun da...


NE, KEDİLERİN FELSEFESİ Mİ?

Hepimizin bir hayat felsefesi var; belki bunu yazıya dökemedik ama gündelik yaşantımızda buna uygun davranıyoruz. Sanal alemdeki hesaplarımızda hangimizin bir mottosu yok ki? Eskiden motorlu taşıtlarımızın arka cam ya da tamponları üzerine yazılanlara ne demeli? Azıcık da olsa bir felsefemiz var ve bu felsefe yer yer en yakın arkadaşımızınkiyle neredeyse aynı olabiliyor ama bazen de daha önce hiç tanımadığımız birininkiyle -ki şimdi onunla sıkı bir dost olmuşuzdur. Fakat sonuçta felsefeden öyle uzak da değiliz. Fakat olsak da ne olur? Türkçe baskısı için Aslı Alpar'ın resimlediği Nur Taran'ın akıcı çevirisiyle sunulan İtalyan yazar Federica Sgarbi'nin Kedilerin Felsefesi Filozların Kedileri kitabında da denildiği gibi "Başlangıcı sırnaşık bir dokunuş olan felsefeyi kim istemez ki?"

Felsefe tamam da kedilerin felsefesi mi? Hani şu bir kap su koymazsak ya da kaldırım kenarlarına biraz mama serpmezsek yaşayamayacaklarını varsaydığımız hayvanlar hakkında bir felsefe olabilir mi? Fakat tam da bu "bir kap su" ve "biraz mama" değişik ve yeni bir bakış açısı değil mi?

Elbette eskiden şehrin pek çok yerinde çeşmeler olurdu ve kediler dahil pek çok hayvan bu çeşmelerden tıpkı insanlar gibi kolayca yararlanabilirdi. Artık şehrin sokaklarındayken kana kana su içebileceğimiz çeşmeler kurudu, kurutuldu hatta anıları bile yok edildi. Bugün bizler bile suyu ancak pet şişeden (kap) içebiliyorsak hayvanlar için bir kap su koymak ihtiyacı da oluşacak elbette.

Artık çoğumuz yemek artıklarını kedilere sunamayacağımız kadar yüksek katlarda oturuyoruz. Çöpler ağır kapaklarıyla kediler için ulaşılmaz metal konteynırlar içinde. Kaldırım kenarlarına mama bırakmak zorunda hissediyoruz –bu sayede (en güçlü ve şanslı kedilerin tombul hayvanlara dönüştüğünü gözlemleyebildiğimiz halde) cılız ve güçsüzlere de ulaşabileceğimiz umuduyla.

Bu yaptığımız aslında basbayağı türcülük karşıtlığına girebilecek bir bakış açısı, basbayağı bir felsefe.
Bir kap su, biraz mama ile aslında çirkin, yaralı, sakat, yaşlı kedileri gözetiyoruz, onların yaşam hakkına saygı duyuyoruz.

Bir felsefeci olan yazar Federica Sgarbi Kedilerin Felsefesi Filozofların Kedileri kitabında daha da ileri giderek bu bakış açımızı evlerimize taşımamız gerektiğini söylüyor. Hepimizin bildiği bir gerçeği, güzel, sevimli, mini minnacık kedilerin kolayca bir yuva bulabileceği hatırlatan Sgarbi diğerlerini sokakta ya da barınakta bırakmamız gerektiğini vurgulayarak bizi türcülük karşıtlığıyla tanıştırıyor.

Bir gönüllü olarak hayvan barınağına gidiyor ve oradaki kedilere (ve köpeklere) evlat edinilecekleri birer yuva bulmaya çalışıyor. Yerel gazete ile anlaşıyor ve sayfalarında kedilerin fotoğraflarını ve kısa hikayelerini hayvanlara bir yuva bulmak amacıyla okurlarla paylaşıyor.

Kedilerin Felsefesi Filozofların Kedileri kitabı kitabında bizi pek çok kediyle tanıştırıyor Sgarbi ve onların hikayeleri eşliğinde kedilerin felsefesini oluşturuyor. Her bölümün sonunda da bir filozoftan yardım alarak görüşlerini perçinliyor. Immanuel Kant'tan Bertrand Russell'a dek pek çok filozofun kendi kedileriyle ilişkisine de değiniliyor kitapta.

Felsefe aslında bize uzak değil. Federica Sgarbi de bir yakının "felsefenin uygulamaya dair bir şey olmadığı" şeklindeki yaygın klişeyi kullanması üzerine bunun doğru olmadığını kanıtlamak için bir gündelik yaşam deneyimini felsefi olarak ele alıyor. Sonuç elimizdeki bu ilginç kitap.

Türcülük, hayvan barınakları, pet shoplarda hayvan satışı, "hediyelik hayvan," "hayvan bakmak" mı evlat edinmek mi, hane halkından her bireyin hayvan edinmek konusunda tutumu gibi konular üzerinden hayvanlara yaklaşımımızı ve bakışımızı sorgulamamızı sağlayacak bir felsefe sunumu. Fakat aynı zamanda eğlenceli ve duygusal bir metin.

Sevil Tarla - RADİKAL GAZETESİ KİTAP EKİ

SON YAZIDAN