Yeni-Osmanlıcı akıl eskisini aratmayacak. Seçimlerde ilkel akılların biat kültürüne dayanarak aldığı aldığı sonuçlarla fütuhatlara yöneleceğini gösteriyor. 15 Mart 2011’de başlayan Suriye olaylarının en küçüğünden en büyüğüne kadar tüm kanlı olayların birinci derece faili olan diktatör Erdoğan üç yılın çabalarından sonuç alamayınca bu kez açık müdahale ve açık işgale yönelmeye başladı.
21 Mart Newroz bayramı gününde eli kanlı selefi canilerin saldırısıyla başlayan Kesab olayları, Suriye sahil şeridine yönelik selefi bir girişim olan “Enfal operasyonu” olarak kayıtlara geçiyordu. Enfal ganimet demektir. Kuran’danki bir sürenin adı olan Enfal, akıllara ziyan bir kıyım ve katliamın, yetkisi kimden alınmış belli olmayan “kafir”lere karşı savaşın ganimetinin paylaşım oranlarını tespit eder. O sürede aynı zamanda barışa kanat açarlarsa sende barışa kanat aç denilerek savaşa karşı barış savunulur. Ama selefi cinayet şebekelerinin Erdoğan’dan aldıkları feyizle tek amaçları kıyım olunca herkesi kafir ilan etmekten kolay bir şey kalmamış olur.
Suriye Sahili Alevilerin, Hıristiyanların yoğun olduğu bir alandır. Bu almanı kafirleştirip ölüm ve yıkımla cezalandırmaya çalışmak buradan da ganimetler üzerinde bir paylaşım yapmak Yeni Osmanlıcı diktatör Erdoğan’ın bu savaştaki payını belirlemek açısından büyük önem taşıyor. Tanrı kuranda Allahın ve peygamberin ganimetten payı 1/5’tir der. Diktatör Erdoğan da Suriye savaşından istediği pay buna yakındır. Lazkiye’nin 1/5 olan kuzey kırsalı üzerine yapılan paylaşım Suriye’yi bölme planlarının bir boyutu olarak sahnelenmektedir.
Lazkiye’den 12 km uzakta Nehir el Arab denilen ırmaktan kuzeye doğru olan bölgede özerk bir alan kurma çabası eski Osmanlının yeni temsil etmektedir. Cumhuriyetin laik verilerini yerle bir eden bu akıl, bırakın kendi halkına çektirdiği zulmü, hırsızlıklarını, hortumculuğunu, aydınlar üzerine yürütülen ölüm denklemlerini bir kenara, ülkenin kaderini bataklığa sürecek bir devletler arası savaş macerasına da sürmektedir. Yurtta sulh cihanda sulh dönemi kapanmış, hasta adam Osmanlı yeni bir gömlekle yaşama devam etmek için ilk abesini işlemek üzere Suriye’ye savaş açma hazırlıklarına girişmiştir.
Diktatör Erdoğan’ın açmaya çalıştığı savaş, haksız bir savaştır, kirli bir savaştır. Türkiye’nin bu savaştan kazanacağı hiçbir şey yoktur. Sonu gençlerimizin ölümüyle bitecek olan böylesi bir savaşın kazananı olmayacaktır. Bu çabalar Suriye’yi bölmeye çalışsa da sonuçta bölünmeye en elverişli ülke olan Türkiye bölünecektir. Emperyalist planların hedefi de tam anlamıyla budur. I. Sevr’i yaratanların torunları aynı akılla II. Sevri organize etmelere burada anlam buluyor.
Anadolu’dan Suriye’ye akan tankların yazacağı kanlı hikayenin sonucunda tarihi düşmanlıklar parçalanmış bir bölge ve tek kazanını emperyalist sermaye olan bir ekonomi olacaktır.
Türkiye üzerinden Suriye’ye akan tankların hikayesi de böylesi yayılmacı bir amaç için, sonuç alınması mümkün olmayan bir cehennem ateşini yakmak için organize edilmektedir. MİHRAÇ URAL-1 Nisan 2014 / Salı