Son zamanlarda yeniden kendini ortaya çıkartmaya çalışan, her fırsatta Kürt hareketine ve devrimcilere saldıran Aydınlık gazetesi ve çevresinin çıktığı bütün zamanlar devrimcilere saldırdığını, onları ihbar etmek için uğraştığını bilenler biliyor. Gezi direnişi ile birlikte yeniden halk arasında olmak için uğraşan, AKP iktidarının faşist saldırıları ile birlikte kendini mazlum, ezilmiş olarak gösteren Aydınlık çevresi aslında bu eziklik psikolojisi ve derin devletin her daim tetikçisi olma görevini eskilerde de yapıyordu. Doğu Perinçek’in önderliğinde örgütlenen çevrenin yayın organı olan Aydınlık gazetesi, özellikle 70′li yıllarda devrimcileri tek tek, isim isim ihbar etmesi, onları devlete yakalatması ile ünlüydü. O yıllarda çıkan hemen hemen bütün sayılarında dönemin devrimci örgütlerine saldıran, eylemlerini ihbar edercesine yazan Aydınlık gazetesinin en önemli dönemi 1980 faşist darbesine yaklaştığımız yıllardı. Özellikle 1979 yılında yaptığı yayınlarla devrimci örgütleri özellikle de Kürt hareketini hedef alan gazetenin söylemleri bugün Kürt hareketini hedef alan söylemleri ile birebir benzeşen söylemlerdi. Hükümeti o günde eleştiren gazete hiçbir şekilde devlete bir toz kondurmuyor, yaptığı bütün yayınlarda bunu açık açık belli ediyordu.
Temmuz 1979 yılında bir suikastla öldürülen TİKP Gaziantep il başkanı Zeki Ön’ün üzerinden Kürt hareketine saldıran gazete, Zeki Ön’ün öldürülmesinden bir gün sonra attığı manşetle Kürt hareketini açık hedef haline getirmiştir.
5 Temmuz 1979 Aydınlık “TKİP MK Üyesi Çamkıran: Zeki Ön’ün katili Apocu Müslim Erikli’dir “
Direk isim göstererek, hiçbir delil olmadan yapılan bir bu yayın sadece o gün sürmemiştir. Aydınlık bir kaç gün daha bu yayınlara devam etmiş, bununla da yetinmeyerek açıkça polisi göreve çağırarak ismini verdiği devrimcilerin yakalanmasını istemiştir.
Jiyan | Jiyan!
1o Temmuz 1979 “Yayınımız Apocu çeteyi paniğe uğrattı Gaziantep emniyeti Zeki Ön’ü öldüren Apocuların üzerine gitmiyor. ” Bu yayından iki gün önce ise,’Apocu katilleri tek tek saptıyoruz’ manşeti ile yine devrimcilerin isimlerini birinci sayfadan vermekte, iç sayfalarda adreslerini, isimlerini tek tek yazmaktadırlar. Bu yayınların tek sebebi gelişen devrimci mücadele ve o günlerde büyümeye başlayan Kürt hareketini daha başlarda ezmekten başka birşey değildir.
Bu haberlerin dışında ise 6 Temmuz 1979 tarihli manşetinde açık açık sıkıyönetimi Kürt hareketine karşı göreve çağırmaktadır. Kürdistan da gazetelerinin dağıtımı yapılmadığı gerekçesini bahane olarak kullanan gazete; “Sıkıyönetim Apoculara karşı önlem alacak mı?” manşeti ile bugünlerde bile halen dayandığı bahaneyi kullanmaktadır. “Devlet içlerindeki gizli güçlere dayanan Apocular, sıkıyönetim bölgesinde güpegündüz yol kesip, dağıtım kamyonlarını durduruyor”
Daha çeşitlendirebileceğimiz örnekleri olan haberler ile Aydınlık gazetesi aslında kuruluşundan bugüne kadar ne için var olduğunu açık açık göstermektedir. Bugünlerde bir kaç sefer arşivini istediğim halde arşivi vermeyen gazete aslında bu geçmişi ile övünmüyor değil. açık açık övünüyor ancak bugün kendini devrimci göstermesinin önünde bir engel olarak da görüyor olacak ki bir çok kişinin arşive girmesini istemiyor. Bugün bazı kesimler tarafından devrimci olarak gösterilmek istense de Aydınlık ve çevresi açık bir şekilde devrimcilerin düşmanıdır. Bir kaç günlük bir yayınından da anlaşılacağı gibi Türkiye de derin devlet ile açık bir biçimde işbirliği içindedir. Bunların yanı sıra devrimci örgütleri, Kürt örgütlerini tek tek tam sayfa yayınlamışlar, isim isim devrimcileri ihbar etmişlerdir.Bugün Kürt hareketi ve devrimciler üzerinden yaptığı yayınlar da bunun açık birer göstergesidir. Biraz da Ahmet Arif’in dediği gibi “tanı bunları / tanı da büyü”
H.TUNÇ-JİYAN.ORG-@hayritunc