AKP, herkesin malumu olan cumhurbaşkanı adayını resmen açıkladı. Erdoğan’ın adaylığı hem parti içi çekişmelerin hem de AKP karşısında sistem içi ve sistem karşıtı güçlerin mücadelelerinin yoğunlaşacağı yeni bir süreç anlamına geliyor
AKP, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığını Ankara Ticaret Odası Kongre Merkezi’nde, 4 bin kişinin davetli olduğu bir törenle açıkladı.
Törene 17 Aralık operasyonu sürecinde istifa eden AKP’li milletvekilleri dışında bütün AKP kurucu kadroları ve eski bakan ve milletvekilleri de davet edildi.
Törene eşi Emine Erdoğan ve çocukları Bilal, Sümeyye ve Esra ile gelen Erdoğan’ın adaylığını Mehmet Ali Şahin açıkladı.
Şahin aday belirleme sürecinde uzun istişareler yürüttüklerini ve resmi başvuru için bütün AKP’li vekillerin imza verdiğini açıkladı.
Seçime kadar gerilim, kutuplaşma, çatışma, belirsizlik…
Diktatöryal eğilimleri nedeniyle hem sistem içi hem de toplumsal gerilimleri sürekli tırmandıran Erdoğan’ın şimdi de Çankaya için adaylığını açıklamış olması çatışmalı, gergin ve sürprizlere gebe bir seçim yarışı yaşanmasını da güvenceye alıyor.
Erdoğan’ın Mart 2014′te yüzde 45′e gerilemiş desteği ve parçalı muhalefetin sahip olduğu yüzde 55′lik oy ve bunun içinde Kürt hareketinin olası ikinci turu da hesaba katan pazarlık seçenekleri hiçbir şeyin garantili olmadığı bir süreç vaat ediyor.
Erdoğan’ın Cemaat ve TÜSİAD’ın desteğini almış CHP-MHP ittifakına karşı gerekli oy desteğini almak için sürekli kutuplaştırıcı ve toplumsal gerilimi tırmandıran bir dil kullanması sürpriz olmayacak.
Seçim kampanyaları Erdoğan yanlısı ve Erdoğan karşıtı gösterilere, kampanyalara dönüşecek.
Bu süreçte zamanı gelince paylaşılmak üzere bekletilen yeni yolsuzluk ve skandal dosyalarının açılması da sürpriz olmayacak.
Bütün bu olasılıkları hesap etmesi beklenen Erdoğan’ın kara propaganda, iktidar gücüyle desteklenen saldırı ve operasyonları devreye sokması da sürpriz olmayacak.
AKP’yi bekleyen sorunlar
AKP şimdi Erdoğan’ın olası seçim zaferinin ardından yola nasıl devam edeceği gibi sorularla karşı karşıya.
Başkanlık sistemine geçiş hayallerini gerçekleştiremese de Erdoğan köşke çıkması halinde anayasal yetkilerini kullanarak iktidarı fiilen tek elinde tutma niyetini beyan etmişti.
Öte yandan bu AKP’nin hem meclisteki hakimiyetini korumasını hem de yeni parti liderinin Erdoğan’a biatını gerektiriyor. Erdoğan’ın şahsıyla bütünleşmiş bir lider partisi olan ve son bir yıldır iniş sürecine geçmiş olan AKP’nin, önümüzdeki süreçte yeniden yükselişe geçmesi ve Erdoğan’ın en güçlü döneminde gerçekleştiremediği anayasal değişiklikleri yapacak bir güce kavuşması ise oldukça zor.
Bununla birlikte AKP’ye sahip çıkmakla birlikte Erdoğan’a mutlak olarak biat etmeyeceğinin sinyallerini veren Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ali Babacan vb kadroların partinin geleceğini şekillendirmede Erdoğan’ın beklentilerinden farklı tutumlar alabileceği de biliniyor.
Erdoğan paçayı kurtardı mı?
Ayrıca 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını şimdilik atlatmış ancak dosyası kabarmış, dengelerin giderek değiştiği ve AKP’ye ilişkin olumsuz yargıların yoğunlaştığı Ortadoğu’da pek çok savaş suçuyla ilişkilendirilen, mahkemelerin hakkında “Katil Erdoğan’ sloganı için yeterince olgusal dayanak var” dediği bir lider olarak Erdoğan’ın paçayı kurtardığını söylemek güç.
Yolsuzluk operasyonlarını iktidar gücü ile şimdilik savuşturan Erdoğan’ın olası Çankaya yolculuğu, iktidarı kaybetmesine ve sanık sandalyesine oturmasına giden yolu kapatmıyor. Aksine iktidar üzerindeki denetimini yitirme olasılığı nedeniyle Erdoğan açısından daha riskli bir süreci de beraberinde getiriyor.
Halkın soracak hesabı var
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı ve onun etrafında kenetlenecek CHP, MHP, Cemaat ve TÜSİAD’ın sistem içi muhalefeti Erdoğan’ı zorlayacak.
Ancak sandık siyasetinin iktidara sunduğu avantajlar ile sistem içi dirençleri kırabilen Erdoğan için asıl risk, Erdoğan’dan soracak çok hesabı olan halk muhalefeti. Çankaya yolu ya da olası bir zafer bu hesap defterini kapatmıyor.
Emri Erdoğan’ın verdiği doğudaki, batıdaki, Gezi sürecindeki polis terörünün, Roboski katliamının;
onun savaş kışkırtıcısı politikaları nedeniyle Suriye sınır hattında yaşanan “faili meçhul” saldırıların, Irak ve Suriye’deki mezhepçi terörün;
onun çözüm masallarıyla savaşı iç içe geçirdiği iktidarında ölen binlerce Kürt ve Türk gencinin, kadının, çocuğun;
onun iktidarında işyerlerinde ölen on binin üzerinde işçinin, Tuzla’nın, Kozlu’nun, Soma’nın;
onun iktidarında yüzde 1400 artış gösteren kadın cinayetlerinin;
onun saldırgan söylemleriyle gerici kuşatma altına alınan toplumsal yaşamın, özgürlüklerin;
katlettiği ormanların, derelerin, mahallelerin, kentlerin, tarihin, kültürün;
yağmaladığı, çaldığı, kasasına doldurduğu geleceğin hesabı sorulacak.
Bu hesabı Haziran 2013′te ayağa kalkan ve “mücadeleye devam” diyen halk soracak.
Sendika.Org