Başbakan Erdoğan’ın 1 Temmuz 2014 tarihi itibarıyla Yüksek Seçim Kurulu’na sunduğu mal beyanında, taşınmaz mal bilgileri, taşınır mal bilgileri, banka ve menkul değerler ile alacaklar kalemleri yer aldı. Eski beyana göre “taşınır mal bilgileri”nin eklenmesi dikkati çekti.
Başbakan Erdoğan’ın “Taşınmaz Mal Bilgileri” kalemi eski beyanıyla aynı oldu. Bu kalemde “Güneysu-Dumankaya Köyü 2.000 metrekare arsa (Maliyeti 10 bin TL)” ifadesi yer aldı.
Yeni “Taşınır Mal Bilgileri” kaleminde ise “Binek Otomobil (Maliyeti 234.080 TL)” ifadesi eklenmiş oldu.
Başbakan Erdoğan’ın eski mal beyanında “Banka ve Menkul Değerler”kaleminde “Banka hesaplarında toplam 3.390.384 TL, 25.000 Pound, 1999.867 $” ifadesi yer alıyordu. Yeni “Banka ve Menkul Değerler” kalemi şöyle oluştu:
“Banka hesaplarında toplam 4.404.192,13 TL, 200.000 $.”
Başbakan Erdoğan’ın mal beyanındaki “Alacaklar” kalemi ise değişmeden 500.000 TL olarak kaldı.
Yeni beyana göre Başbakan Erdoğan’ın resmi mal bildiriminde 234 bin 80 TL’lik bir binek otomobil ve 1 milyon 13 bin 808 TL 13 kuruşluk, dolar hesabında ise 133 dolarlık bir artış görüldü. Pound hesabı ise yeni beyanda görülmedi.
Ancak Erdoğan’ın servetinin perde arkası, Soner Yalçın’ın son kitabında gizli.
Gazeteci Yalçın, çok konuşulan kitabı “Kayıp Sicil / Erdoğan’ın Çalınan Dosyası”nda Erdoğan’ın “mal beyanına” dair çarpıcı bilgiler paylaştı.
İşte Kayıp Sicil’den bazı bölümler:
“(…)Tarih: 15 Nisan 1994
Erdoğan belediye başkanı olarak yaşamında ilk kez mal beyanı verdi:
İstanbul Arnavutköy ilçesi Bolluca köyünde 376 metrekare arsa (tahmini bedeli 100 milyon lira); Rize Güneysu ilçesinde 2000 metrekare tarla (500 milyon lira); İstanbul Beyoğlu (200 milyon lira) ve Maltepe ilçelerinde (500 milyon lira) birer daire[1] ve Burak Gıda Tic. ve San. Ltd. Şti.’de yüzde on hissesi ile 100 bin Alman Markı ve 50 bin ABD Doları ile eşine ait on bilezik, on beşibirlik.
Bir yıl sonra...
Tarih: 10 Ocak 1995
Maltepe’deki daire buharlaştı.
İstanbul’daki arsanın değeri 200 milyon, Rize’deki tarla 1 milyar lira oldu. Eh toprak bu, değerleniyor...
Dairesinin fiyatı patladı; 200 milyondan 500 milyona çıktı.
Mark’ta 30 binlik bir azalma oldu; elinde 70 bin mark kalmıştı.
700 milyon liraya alınan yeni Ford otomobil beyana eklendi. Herhalde 500 milyon liralık daireyi satıp, üstüne 200 milyon lira ekleyip otomobil aldılar! Gerçek sonra ortaya çıkacaktı; otomobil 29 Aralık 1994 tarihinde 469 milyon 863 bin liraya alınmıştı!
Erdoğan 1996 yılında mal bildiriminde bulunmadı.
Niye?
Bilmiyoruz...
Bir yıl sonra mal beyanını verdi.
28 Şubat 1997’de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu dinci faaliyetlerle ilgili bir dizi önlem alınca Erbakan’ın DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ile kurduğu koalisyon hükümeti yıkıldı. Erdoğan devlete hemen yeni mal varlığını bildirdi.
Aslında...
Bu Erdoğan’ın temel kişilik özelliğiydi: zor’u görünce geri adım atıyor, kolay’ı gördükçe üzerine gidiyordu. Psikiyatr Dr. Cemal Dindar, Bi’at ve Öfke kitabında Erdoğan’ın bu kişilik özelliğine dair tespitlerde bulundu. Okumanızı tavsiye ederim.
Biz Erdoğan’ın mal varlığına bakmaya devam edelim...
Tarih: 10 Mayıs 1997
İstanbul’daki arsanın değeri 350 milyon liraya; Rize’deki tarlanın değeri 1.5 milyar liraya çıktı. Rize’deki tarla neredeyse her yıl 500 milyon lira değer kazanıyordu! Bakalım bu artış ne kadar sürecek?
Dairesinin değeri yüzde yüz artışla bir milyon lira oldu.
Dolar mevduatı aynıydı; Markta 2500 artış vardı.
Bu arada Emniyet Gıda’nın yüzde 40 hissesi karşılığı 240 milyon lira mal beyanına girdi. Yeni mi ortak olmuştu?
Emine Erdoğan’ın ziynet eşyalarında dokuz beşibirlik azaldı.
Otomobilin değeri iki milyar lira oldu. Bu değer artışlarına artık yorum yapmak istemiyorum; sanırım elinizdeki kitabın okuyucusu olarak siz bunu değerlendirirsiniz!
Burak Gıda 17 Mart 1997’de kapatıldığı için mal beyanına girmedi. İyi de bir önceki beyanda da bildirilmemişti ama bir açıklama yoktu. Öyle de olsa böyle de olsa fark etmiyor; Erdoğan kafasına estiği gibi mal beyanında bulunuyor.
Tarih: 1 Aralık 1998
İstanbul’daki arsanın değeri bir buçuk milyar liraya; Rize’deki toprağın değeri 3000 liraya fırladı.
Nee!
Ben Rize’deki bahçeyi kafama taktım arkadaş; böyle bir değer artışı görülmedi! Gelecekte ne olacağını merak ediyorum.
Beyoğlu’ndaki daire satıldı. Muhtemelen Erdoğan’ın Kasımpaşa’daki baba yadigârı evden kalan son daireydi.
Kartal’dan 12 milyar liraya 1800 metrekare arsa alındı.
Emniyet Gıda’daki hissesi yüzde 40’tan yüzde 20’ye indi ama değeri; 240 milyon liradan 40 milyar liraya yükseldi. Bu çıkışlara akıl erdirmek zor.
Dolar ve mark mevduatı bu kez beyan edilmedi. Ne oldu bu dövizlere acaba?
Emine Erdoğan’dan iki bilezik daha azaldı.
Bu arada Ford otomobil değiştirildi; dokuz milyar 500 milyon liraya Passat alındı.
Erdoğan’ın belediye başkanlığındaki mal beyanı böyleydi.
Diyeceksiniz ki...
Koskoca İstanbul Belediye Başkanı bu kadar baştan savma mal bildiriminde nasıl bulunur? Devlet müfettişleri bu mal beyanları üzerine soruşturma yapınca, “Siyasi geleceğimle oynamak için üzerime ne müfettişler gönderdiler” diyecekti!
Evet...
Müfettişler mal varlığını araştırdı.
İstanbul Büyükşehir Belediye şirketlerine (BİT) yönelik müfettiş soruşturmaları sonucunda, Erdoğan’ın mal varlığının incelenmesine karar verildi.
Müfettişler bu amaçla; 08.03.2002 tarih ve 42/8, 133/12, 11/6, 77/5, 31/15 sayı ile “tevdi raporu” düzenleyerek Yargıtay Başsavcılığı’na gönderdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan soruşturma sonucunda, Ankara Cumhuriyet Savcısı Bekir Selçuk tarafından 05.06.2002 tarihinde 2002/22385 hazırlık sayısıyla iddianame düzenlendi.
Düzenlenen iddianame Ankara Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi ve anılan mahkeme tarafından da, Erdoğan hakkında haksız mal edindiği kanaatiyle kamu davası açıldı.
Erdoğan için bu ne ilk ne de son dava olacaktı...(…)”
BİR DE BAŞBAKANLIK DÖNEMİ VAR
Başbakan’ın verdiği mal beyanlarının üzerinde hep bir sır örtüsü var. Erdoğan'ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde servetindeki belirsizlik, Başbakanlığı döneminde de devam etti.
Tek bir farkla; servetin boyutu artık çok daha büyüktü.
İşte Soner Yalçın'ın “Kayıp Sicil / Erdoğan’ın Çalınan Dosyası” kitabında Erdoğan'ın Başbakanlık dönemindeki serveti:
"(...)Tarih: 16 Aralık 2003 
Erdoğan, başbakan olduktan dokuz ay sonra mal beyanını verdi. Oysa parti kurulurken mal beyanına ne kadar çok önem verdiklerini açıklamıştı! “Dün dün”dü!
Son olarak, 10 Eylül 2001’de mal beyanında bulunmuştu; iki yıl üç ay sonra bakalım mal varlığında ne gibi değişiklikler vardı?
İstanbul’daki arsa ilk kez artmamıştı; yine 40 milyar liraydı.
Aksilik... Rize’deki tarlada da değer artışı yoktu; yine 10 milyardı.
Nakit de aynıydı; ve dolar ile euroda da artış ya da azalma yoktu.
Oğlu Burak’a borcunu hâlâ ödememişti.
Emine Erdoğan’ın altınlarında artış ya da azalma yoktu.
2001’de Emine Erdoğan’a alınan Passat otomobil duruyordu.
Erdoğan başbakan oldu ama ticaretteki hisseleri de değer kazanmadı. Sadece...
Ortakları arasında Sabri Ülker’in damadı Orhan Özokur’un kardeşi Atilla Özokur’un da bulunduğu, 100 milyar sermayeli Yenidoğan Gıda Paz. ve Tic. A.Ş.’nin, yüzde 12 hissesi, 12 milyar liralık değeriyle Erdoğan’ın mal beyanına girdi.
Tesadüf; şirket Erdoğan’ın mal beyanı verdiği hafta kuruldu. Ortaklar arasında –artık Erdoğan’ın oturduğu evden tanıdığınız Reşat Sözen, kardeşi Mustafa Erdoğan, eniştesi Ziya İlgen, Ülker Grubu’na yakın Ergün Bodur vardı.
Erdoğan’ın diğer şirketleri gibi, bu yeni şirket de Ülker Grubu’nun ürünlerini dağıtacaktı.
Anımsayınız; bir ara Ülker Grubu’yla Erdoğan’ın arası “zenginlik” demeci yüzünden açılmıştı. Demek ki zaman dargınlığı giderdi. Kavgaları bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren Anayasa’nın 82. maddesi...
Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler Hakkında Kanun...
Bunlar, milletvekillerinin yapamayacakları görev ve işleri belirliyor.
Buna göre:
TBMM üyeleri, devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinde ve bunlara bağlı kuruluşlarda; devletin veya diğer kamu tüzel kişilerinin doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak katıldığı teşebbüs ve ortaklıklarda; özel gelir kaynakları ve özel imkânları kanunla sağlanmış kamu yararına çalışan derneklerin ve devletten yardım sağlayan ve vergi muafiyeti olan vakıfların, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alamaz, vekili olamazlar, herhangi bir taahhüt işini doğrudan veya dolaylı olarak kabul edemezler, temsilcilik ve hakemlik yapamazlar.
Yasa açık...
Üstelik Erdoğan sadece milletvekili değil, başbakan!
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı şirket kuruyor! Tarihimiz Erdoğan’la bunu da gördü!
Başka söz etmeye gerek var mı? Geçelim...
Erdoğan dokuz aylık başbakanlığına bir de düğün sıkıştırdı.
“Bunun mal varlığıyla ne ilgisi var” demeyin. Erdoğan erkek evi; Anadolu’da insanlarımız düğün için tarlasını-bahçesini satıyor; yani masraflı bir iş. Üstelik erkek tarafının siyasi ağırlığı da var. Erdoğan’ın cebinden ne paralar çıkmıştır. Hadi bir bakalım...
23 yaşındaki Necmettin Bilal; Trabzonlu, kolej mezunu 16 yaşındaki Reyyan Uzuner ile 10 Ağustos 2003’te Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Salonu’nda, 14 bin kişinin katıldığı görkemli düğünle evlendi.1
Vay... Vay... Anımsayınız; Burak Erdoğan’ın sade nikâh töreninde 30 kilo altın gelmişti; üstelik
Erdoğan düğün döneminde siyasi yasaklıydı.
14 bin kişi kaç kilo altın getirdi acaba? Bilmiyoruz...
Bilal’in düğününün baba Erdoğan’ın gelirine hiçbir katkısı olmadı! Biz demiyoruz, mal bildirimi öyle diyor!
Burak’a gelen altınları, dövizleri biliyoruz; mahkemelere bile konu oldu. Bilal’in düğün “geliri” nereye gitti acaba?
Medyaya yansıyan; genç çift 24 Ağustos 2005’te ABD Maryland’de 261 bin 500 dolara villa sahibi oldu. Düğün geliri bu eve mi gitti? Olamaz... Evi mortgage sistemiyle, 30 yıl boyu borçlanarak aldılar.
Ama...
Bilal Erdoğan, ABD’li makyaj malzemesi üreticisi Bellapierre Cosmetics’in ürünlerini Türkiye’de satmak için, Maye Dış Ticaret isimli şirkete ortak oldu.
Sonra Mis Hediyelik Eşya Sanayi Ticaret Limited Şirketi’ni kurdu. ABD’de de Virginia eyaletinde
Tyson’s Corner AVM’de stant açarak Türkiye’ye ihracata başladı.
Ticari sermaye olarak kullanılmış olabilir...
Düğünden önce de ticari ortaklıklar kurmuştu:
Bilal Erdoğan BMZ Group Denizcilik ve İnşaat A.Ş.’yi kura¬rak 24 Mayıs 2013’te denizcilik sektörüne girdi.
Şirketin adı belli:
“B”ilal... “M”ustafa... “Z” iya...: BMZ! Ne yaratıcı!
Kuruluş sermayesi üç milyon lira olan şirketin hissedarları; halası Vesile’nin kocası Ziya İlgen ile amcası Mustafa Erdoğan’dı.
Bak laf lafı nasıl açıyor. Gel de Burak Erdoğan’a hak verme! O da düğün yaptı ve 30 kilo altını babasına verdi.
Bilal ne yapıyor; şirket üstüne şirket kuruyor. Oysa...
Burak Erdoğan sıfırdan neler yaptı. Yazmalıyım...
A. Burak Erdoğan, amcası Mustafa Erdoğan, eniştesi Ziya İlgen ile 10 Nisan 2006’da, bir milyon YTL sermayeyle Turkuaz Denizcilik ve Ticaret Anonim Şirketi’ni kurdu.
Sonra bu şirkete ne oldu? Hep karıştırılıyor; yazayım:
Turkuaz Denizcilik Anonim Şirketi, dördüncü ayını doldurduğu gün isim değişikliğine gitti. 264
14 Nisan’da Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan kuruluş kararına göre bir milyon YTL sermaye ile kurulan şirkette Burak Erdoğan’ın yüzde 25 oranında hissesi vardı. Eniştesi İlgen ile amca Mustafa Erdoğan da şirkete aynı oranda ortaktı. Şirketin yüzde 10 hissesi Mustafa Gündoğan’a, yüzde 15’i de Burak Erdoğan’ın kayınpederi Osman Ketenci’ye aitti.
18 Ağustos 2006’da Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan konuya ilişkin 10 Ağustos tarihli yönetim kurulu kararına göre; Turkuaz Denizcilik’in yeni adı BUMERZ A.Ş. oldu. Bu ne biçim isimdi?
Burak Erdoğan’ın ‘BU’su, Mustafa Erdoğan’ın ‘M’si ve Erdoğan’ın ‘ER’i alınıp önce ‘BUMER’ oluşturuldu.
Arkasından enişte Ziya İlgen’in Z’si konularak BUMERZ ha¬line getirildi! Dâhiyane! Bu arada kayınpedere ayıp edilmiş, ismi filan konmamış!
Şirketin isim değişikliğine aynı isimle (Turkuaz) faaliyet gösteren bir başka denizcilik şirketinin bulunması nedeniyle gittiği belirtildi.
Burak Erdoğan başarılı bir işadamıydı. Babasına verdiği bor¬cu geri istemiyor ve bununla birikte işlerini büyütüyordu.
6 ay sonra, 19 Ocak 2007’de MB Denizcilik Taşımacılık Şirketi’ni kurdu. MB Denizcilik, kuruluşundan 18 gün sonra altı Şubat 2007 tarihinde babasının yakın dostu Hasan Doğan’ın sa-hibi olduğu Gürgem Denizcilik’ten “Safran 1” adlı yük gemisini satın aldı. Bütün uzunluğu 95.54 metre olan 4300 tonluk gemiyi satın alırken 500 bin doları peşin veren Ahmet Burak Erdoğan, geri kalan bir milyon 850 bin dolarıysa 36 aylık taksitle ödedi. Erdoğan, oğlu Burak’ın aldığı gemiyle ilgili eleştiriler üzerine, “Benim ailemde komisyoncu bulamazsınız” dedi. “Bazıları çık¬mış çocuğumun şu anda kurduğu bir şirketle uğraşıyor. Benim oğlumun bir başka ortağıyla beraber iki ortaklı bir şirketleri var, doğrudur. Aldıkları gemi 16-17 yıllık ufak kosterdir, fiyatı da belli. 2.5 milyon dolar civarında bir gemi. 500 bin dolar peşinatla ve banka kredisiyle kısmen kendi sermayelerini ortaya koyarak aldıkları bir gemidir. Bundan sonra zaten kendi kazancıyla bunun taksidini ödeyecek noktadadır. Ayrıca eniştemin, kardeşimin de kurdukları bir şirket vardır. Ne yapacaklardı, oturup da bu ülkede geleni gideni mi seyredeceklerdi?”
Burak Erdoğan’ın “Safran 1” gemisinin taşımacılık işleri iyi gidince, “Sakarya” adını verdiği “Eternal Confidence” isimli ge¬miyi filosuna kattı. Burak Erdoğan, 170 metre uzunluğunda, 23 metre genişliğindeki 19.953 GRT’luk kuru yük gemisi için 10 mil¬yon 500 bin dolar ödedi.
Bitmedi, dedik ya Burak Erdoğan çok başarılı bir işadamı diye; 12 Mart 2012 tarihinde sermaye artışına giderek ortağı Mert Mecit Çetinkaya’nın elindeki hisseleri aldı ve şirketin yüzde 99 hissesine sahip oldu.
17 Aralık’tan sonra sosyal medyaya sızdırılan kasetle gündeme gelen Pretty ise Erdoğan’ın son gemisinin adı. Tek başına 91.971 ton yük taşıyabilen, 15 milyon dolarlık gemi için Albaraka Türk’ün düşük faizli kredi kullandırdığı, kamuoyuna yansıyan son telefon konuşmalarıyla ortaya çıktı.
Bu arada...
Bu şirketler nedeniyle Bilal ile Burak’ın arasının soğuk oldu¬ğu iddia edildi. Neyse, kardeşler arasına girmeyelim...
Nereden nereye geldik yine...
Dönelim düğün masraflarına...
Eeee, Erdoğan’ın cebine/kasasına bu düğünden para-altın girmediğini anladık da...
Düğün masrafı için de bir para çıkmadığı görülüyor!
Tarih: 18 Şubat 2012
Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanlığı döneminde; bir işadamının eşinden düşük faizli özel kredi aldığı, bazı işverenlerin villalarında tatil yaptığı ve bir film yapımcısının otel masraflarını üstlendiği ortaya çıkınca istifa etmek zorunda kaldı.
Düğünde 14 bin kişi için harcanan para kimin cebinden çıktı? Herhalde Bilal’in...
Burası Doğu ülkesi; insanlar şark kurnazlığıyla övünür!
AKP kurulurken mal varlığıyla ilgili söylediklerini yine anım¬satmayacağım; Başbakan Erdoğan 2004’te mal beyanı vermedi...
Tarih: 3 Şubat 2005
İstanbul’daki arsa ve Rize’deki tarla yine değer kazanmadı! 1990’lı yıllarda ne hızlı değer kazanıyorlardı; Erdoğan başbakan olunca değer kazanmaz oldular!
Euro ve dolar mevduatı aynıydı. Faiz de mi almıyordu? Erdoğan, “faiz günah” diye bankaya yatırmıyor muydu?
Yazmazsam çatlarım:
Hadi belediye başkanlığı ya da tüccarlığını anlarız; fakat koskoca Türkiye Cumuriyeti’nin başbakanının mal varlığı içinde dolar ve euro bulunması siyasi etik açısından ne kadar doğru? Neyse, biz de kime ne anlatıyoruz; “Milli Görüş” terk edileli yıllar oldu.
Ve o yıl...
Erdoğan, gıda şirketlerindeki tüm hisselerini 1.2 trilyona sat¬tı. Alanlar kardeşi Mustafa Erdoğan ve eniştesi Ziya İlgen idi. Satış, mal beyanından bir gün önce 2 Şubat 2005’te gerçekleşti. Daha önce de mal bildiriminden hemen önce şirket kurmuş¬lardı! Neyse, artık bunları yazmaya gerek bile duymuyorum. Muhtemelen...
Erdoğan’ın hisse satışı da kâğıt üzerindeydi.
Muhalefet partileri, başbakanın ticaret yapmasını haklı olarak doğru bulmuyor, eleştiriyorlardı.
Başbakan Erdoğan ne yanıt veriyordu; “Ne yapayım, geçine¬miyorum, mecburen ticaret yapıyorum!” Şimdi burada “etik” filan diye yazmaya gerek var mı? Yok.
Başbakan Erdoğan’ın cebi hisse satışından para gördü. Gördü ama buna rağmen oğlu Burak’a borcunu ödemedi. Bu arada helal olsun Burak’a, bir gün bile “baba borcunu ver” demedi. Üstelik sermayeyi nereden bulduysa, gemiler satın aldı! Sermayesi düğünde takılan altınlar olamazdı; onları babasına borç vermişti! Burak’ın sermayesinin kaynağı neydi acaba?
Deniz Feneri Davası’nın Almanya’da açılmasına birkaç yıl kalmıştı. Ne mi demek istiyorum, sabrediniz...
Emine Erdoğan’ın altınlarında artış veya azalma yoktu. Fakat, önceki mal beyanında, 174 cumhuriyet altınının değeri 14.300 TL gösterilirken; bu yıl aynı miktar altının değeri iki katına; 27.500 TL’ye çıkmıştı. Takıların değeri ise 7.500 TL idi.
Yastık altında değer kazanan altınlar! Olabilir.
Ancak...
Emine Erdoğan’ın babası Cemal Gülbaran 22 Mayıs 2004’te ölünce,1 beş kardeşe miras olarak,
Üsküdar Zeynep Kâmil Hacı
1 Cemal Gülbaran iki yıl önce felç geçirdi ve evinde bir Bulgar hizmetçi tarafından bakıldı. Nedense beş kardeşten hiçbiri babalarını yanına almadı.267
Cafer Mahallesi Arakiyeci Sokak’ta bulunan Gülbaran Apart-manı’ndaki iki daire ve Çapoğlu Apartmanı’ndan bir daire kaldı.
Emine Erdoğan’ın çocukluğu ve genç kızlığının geçtiği bahçe içindeki ev müteahhide verilmiş ve iki daire alınmıştı. İşte bu 120’şer metrekarelik dairelerin birisi 100.000 TL’ye Oyakbank’ta çalışan Kadir Çavuş’a; diğeri 92.500 TL’ye Hüseyin Çıtak’a satıldı. 70 metrekarelik daireyiyse bir fabrikada işçi olarak çalışan Hüseyin Yazıcı, 65.000 TL’ye satın aldı. Toplam tutar 257 bin 500 TL beş kardeş arasında eşit olarak paylaştırıldı. Emine Erdoğan’ın payına düşen 51.500 lira gelir olarak gösterilmedi.
Unutuldu herhalde...
Belki de düğün masrafı olarak gitti diyeceğim ama yasa ge¬reği bunların hepsinin mal beyanında gösterilmesi gerekiyordu. Yapmadılar. Bu konuda Erdoğan mahkemelere gitti; ifadeler ver¬di ama yine de nitelikli bir mal bildiriminde bulunmadı.
İşte bir örnek daha...
Başbakan Erdoğan başbakanlığının ikinci yılında ikinci dü¬ğünü yaptı...
Tarih: 11 Temmuz 2004
Erdoğan kardeşlerin üç numarası Esra Erdoğan, ABD Indiana Üniversitesi’nde okurken, –Üç yıldır New York’ta yaşayan– Berat Albayrak ile tanıştı. Gençler birbirine âşık oldu.
Ve –tıpkı Bilal’in düğünü gibi– Lütfi Kırdar Kongre Salonu’nda, çoğunluğu işadamı ve politikacı olan 7000 davetlinin katılımıyla dünya evine girdi.
Mal bildirimine bakınca bu düğünün de, baba Erdoğan’ın bütçesini olumlu ya da olumsuz anlamda etkilemediği görülüyor. Yorum yok.
Çift yaşamak için ABD’ye gitti. Herhalde bu takılar da yeni yaşam için kullanıldı!..1
Biz Erdoğan’ın mal beyanına bakmaya devam edelim...
Erdoğanlar, otomobili değiştirmedi; fakat Passat’ın değeri yıl¬lar geçmesine rağmen 10 milyardan 25 milyara çıktı!
1 Erdoğan 1990’lı yılların başında dünürü Sadık Albayrak ile kavgalıydı. Albayrak Milli Gazete yazarıydı ve Yenilikçiler-Gelenekçiler mücadelesinde, Gelenekçiler safındaydı. Erdoğan’ı partiye sokulmuş virüs olarak nitelendiriyordu. (7.1.1994, Milliyet) Albayrak dünür olunca bir daha ne köşe yazdı ne de konuştu. Çiftliğine çekildi. Büyük oğlu Serhat Albayrak da Pakize Şule Akbulut ile evli.268
Nasıl mütevazı yaşıyorlar değil mi; bir dönem “kaçak” evde oturdukları gibi, “eski” otomobil kullanıyorlardı!
Bu algının yıkılmasına neden olacak 17 Aralık Operasyonu’na daha yedi yıl vardı... Biz ise henüz 2006 yılındayız...
Tarih: 7 Şubat 2006
İstanbul’daki arsanın değeri 40.000 lira ve Rize’deki tarlanın değeri 10.000 liraydı; değişmemişti. Ne oldu da bunlar artık hiç değer kazanmaz oldu! Allah... Allah...
Banka hesaplarındaysa resmi açıklamalarına göre; şirket hisselerinin satışından; emekli ikramiyesi ve maaşından oluşan 1.361.290 lira ve 120.000 dolar vardı. (Nihayet emekli maaşı, mal bildirimine girdi!)
Otomobil Passat yenilendi. Eski otomobil kaça satıldı yenisi kaça alındı; bunu yazmaya gerek duymadılar! Artık devlette soran da yoktu.
Altınlar artık adet olarak beyan edilmedi; toplam değeri 35.640 liraydı. Bir çeyrek altın kadar artış vardı!
Burak’a borç herhalde ödenmişti; mal bildiriminde belirtil¬mesi gerekiyordu ama yoktu!
(Şu mal bildirimi Almanya’da olsa; Alman Cumhurbaşkanı istifa etmekle kalmaz harakiri yapardı herhalde!)
Devam edelim...
Başbakan Erdoğan’ın İstanbul’daki hayatında değişiklik oldu.
İstanbul-Üsküdar 3. Bölge Kısıklı’da, 15 bin 20 metrekarelik bir alana villalar yapıldı. Arazi, Atatürk döneminin bakanlarından Yusuf Kemal Tengirşenk’in torunları Tayyibe İlter ve Meryem Çiçek Tünger’e aitti. Altı villa karşılığı alınan arazide, toplam 11 villa yapıldı.
Erdoğan’ın “kiracıyım” dediği her biri 1727 metrekarelik beş arsaya sahip beş villada; oğlu Bilal, kızı Esra, kardeşi Mustafa ve kız kardeşi Vesile İlgen oturmaya başladı.
Evler iki oğlu ve kız kardeşinin eşi üzerine kayıtlıydı. Resmi kayıtlara göre, 25 Ağustos 2006’da her villayı bir milyon TL ödeyerek almışlardı.
Erdoğan’ın bu eve ödediği kira mal bildiriminde yok. Tıpkı Ankara Keçiören’deki ev gibi!
Bir başbakan kirada oturduğu zaman bedelini ödemek zorun¬da; yoksa hakkında yasal işlem yapılması kaçınılmazdır.
Görülüyor ki, Erdoğan kafasını sokacağı bir eve hiç sahip ola¬madı! Yerseniz!..
Forbes dergisi, Erdoğan’ı dünyanın en zengin sekizinci başba¬kanı olarak gösterdi.
Olur mu canım; Erdoğan’ın o yıl başbakan olarak aldığı maaş, 7.690 lira idi! Üstelik İstanbul ve
Ankara’da kirada oturuyor!
Forbes uçuyor!
Biz, Erdoğan’ın mütevazı mal bildirimine devam edelim...
Tarih: 12 Ekim 2007
Artık siz de ezberlediniz; İstanbul ve Rize’deki malların değe¬rinde yine artış yok!
Bankadaki mevduat 1.803.854 liraya çıktı. Bir de euro hesabı açıldı; 9.890 euro vardı.
Ayrıca... Erdoğan’ın adını bilmediğimiz bir şahıstan, 312.500 lira alacağı vardı.
İşte Türkiye Cumhuriyeti başbakanına yakışan budur; borcu olan değil; borç veren başbakan! Seçim meydanlarında bu argümanı niye kullanmadılar acaba?
Otomobil aynıydı.
Altınlar para değeri olarak da artık bildirimde yoktu. Uçmuştu.
Ve nedense...
Erdoğan başbakanlık koltuğuna oturmaya devam etmesine rağmen, sonraki üç yıl mal beyanında bulunmadı!
Yoruldu adamcağız herhalde! Erdoğan gibi birinin mal bildiriminde bulunması kolay mı? Hem ülkeyi idare etsin hem mal bildirimi versin; koskoca başbakanın başka işi mi yok! Üç yıl din¬lenmesi en doğal hakkıdır...
Tarih: 1 Mart 2010
İstanbul ve Rize’de bir dönem hızla değer kazanan arsa ve tarla artık hep aynı değerde. Şaka bir yana, Erdoğan Türkiye devletiyle alay mı ediyor?
Bankadaki parası 562.255 lira artarak, 2.366.109 lira oldu.
Alacağı da artış göstermişti: 500 bin liraydı. Burada bir dakika duralım...
Üç yıl önce alacağı para 312.500 liraydı; üç yıl sonra bu rakam 500 bin liraya yükseldi. Aradaki fark nereden kaynaklanıyor?270
Ya Erdoğan borç vermeye devam etti...
Ya da borç verilen 312.500 lira üç yıllık faiziyle 500 bin lira oldu. Hangisi?
Mal bildiriminde ayrıntı yok!
Erdoğan’ın tefecilik yaptığına inanmak zor; ama insanın kafasında şüphe doğmuyor değil; nihayetinde Erdoğan yılların tüccarı!
Bu arada beyana göre altınlar gibi otomobil de uçup gitmişti...
Tarih: 16 Haziran 2011
Erdoğan’ın bu son beyanında artık tahmin edersiniz ki, İstanbul ve Rize’deki arsayla tarlanın değeri aynıydı! Bu gidişle aradan 100 yıl geçse de bunların değer kazanacakları yok! Keşke daha önce satsaydı! Neyse canım, bize ne adamın mal varlığından...
Bankadaki mevduatı 3.390.384 TL’ye çıktı.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan’ın döviz mevduatı arttı; 25.000 euro oldu.
Hesapta bir de nereden geldiği belli olmayan, 199 bin 867 dolar vardı.
Ve borçlu kim ya da kimler ise, hâlâ Erdoğan’a 500.000 lirasını ödememişti! Ayıp yahu! Adamı sessiz gördüler parasını vermiyorlar!
Şaka bir yana...
Hep tekrarlıyorum; Erdoğan, devlete mal beyanı vermeyi hiç önemsemedi; yasalar mecbur kıldığı için evrakları baştan savma doldurup verdi.
Son üç yılda mal beyanında bulunması da bunu teyit ediyor.
Hatırlayınız; Bilkent Oteli’ndeki AKP kuruluş toplantısında medyaya ne diyordu; “Sadece genel başkan değil hepimiz mal beyanında bulunacağız!”
Gördük!
Erdoğan’ın mal varlığı hâlâ konuşuluyor, tartışılıyor...
Üstelik sadece Türkiye’de değil....
Wikileaks belgelerinde gördük. ABD Büyükelçisi Eric Edelman, 30 Aralık 2004’te başkentine şu bilgiyi geçti:
“Görüştüğümüz iki kişi bize Erdoğan’ın İsviçre bankalarında sekiz ayrı hesabının olduğunu söyledi.”(...)"ODATV.COM
Daha yeni Daha eski