Zaman zaman tartışılan, hatta hararetle tartışılan bir konu; Mevlana’nın bir Moğol ajanı olduğu iddiası bu defa da Adil. Medya web si...
Zaman zaman tartışılan, hatta hararetle tartışılan bir konu;
Mevlana’nın bir Moğol ajanı olduğu iddiası bu defa da Adil. Medya web sitesinde
kendisine yer buldu.
Prof. Dr. Mikail Bayram'ın “Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla
Ahi Evren Mevlana Mücadelesi'” adlı kitabıyla başlayan söz konusu tartışmayı
sayfalarına taşıyan site konuyla ilgili olarak bir de video yayınladı.
Prof. Dr. Bayram; adı geçen kitabında Mevlana ile Nasreddin
Hoca arasındaki gerginliğin zaman zaman inanılmaz boyutlara vardığını da belirtmiş
ve “kaynaklara göre Mevlana, Nasreddin Hoca'yı cinsi sapıklıkla suçlayarak onu
ahlaki çöküntü içinde bir adam olarak göstermeye çalıştı” açıklaması yapmıştı.
Söz konusu kitabında “Nasreddin Hoca'nın çocuğu olmadığı
için Mevlana ve çevresi onunla alay etti. Hoca'yı hadım ve eşcinsellikle
suçladı, hatta Mevlana divan- ı Kebir'inde Nasreddin Hoca'ya 'zürriyetsiz' diye
hitap etti'' diyen Bayram iddialarının Ahmet Eflaki adlı eski bir tarihçi
tarafından da doğrulandığının altını çizdi.
Kitabında; “Mevlana bir Moğol ajanıydı. Mevlana'ya maaş bile
bağladılar. Türkmen çocuğu olan Nasreddin Hoca ise Moğolların Anadolu'yu
hâkimiyet altına almalarına karşı direndi. Kaldı ki Mevlana'nın öldürttüğü bile
söyleniyor Nasreddin Hocayı. Öte yandan bilinenin aksine Mevlana'nın halk dostu
olduğu da tartışılır. Metinlerin hemen hemen hepsi Farsça., yani saray dilinde,
ayrıca sarayda dönen entrikalarda da bizzat yer aldığı söyleniyor. Örneğin
hükümdar olmak isteyen Gıyasettin Keyhüsrev’i desteklemiş, Keyhüsrev hükümdar
olan babası Alaaddin Keykubat’ı öldürerek Mevlana'nın dileği yerine gelmiştir.
Bunun yanında ahiler saray tarafından ezilip zulüm görürken Mevleviler maddi
olarak ihya edilmiştir. O zaman Anadolu'yu neredeyse duman eden Moğollar neden
Mevlevilere hiç dokunmamış? "kim olursan" gel sözü biraz havada
kalıyor sanki” cümlelerine yer veren Bayram ayrıca Mevlana’nın “eşcinselliği”
meselesine de değinmiş.
“Gelelim eşcinsellik boyutuna...Şemsi i Tebrizi'nin
ölümünden tutun da Mevlana'nın cinsel tercihine kadar içinde bir çok
cevaplanmamış soru bulunduran tuhaf bir birliktelik söz konusu” cümleleriyle
meseleye giren Bayram hemen ardından; “Mevlana ile Şemsi i Tebrizi neden üç
buçuk yıl tuhaf bi şekilde beraber yaşadı?, günlerce odalara kapanıp neler
yaptı? Şemsi-i Tebrizi neden Mevlana'yı iki kez terk etti? Şemsi i Tebrizi'nin
ölümünün arkasındaki sır perdesi ne?, onu Mevlana'nın oğlu mu öldürdü?, eğer bir
cinayet sonucu öldürüldüyse bundan Mevlana'nın haberi var mıydı?, yoksa bunu
gerçekleştiren bizzat Mevlana'nın kendisi miydi?, onun ölümünden sonra dünyaya
küsüp inzivaya çekilen Mevlana bu acıyı çabuk unutup teselliyi kuyumcu
Selahhattin Efendi de mi bulmuştu?” cümleleriyle devam ediyor.
“Sorular... sorular... sorular... Eserleri ve felsefesiyle
günümüzde bile hala çok konuşulan Mevlana'nın yaşamındaki sır perdesi bi türlü
aralanamıyor. Mevlana acaba kendi cinsine mi ilgi duyuyordu?, bu nasıl bir
aşktı?, "gel ne olursan ol gel. bin kere tövbe etsen gene gel."
sözlerini acaba bir vicdan muhasebesi yüzünden kendine mi söylüyor?, Tebrizi'nin
ölümü ya da ikisi arasında yaşanan enteresan eylemleri mi kast ediyor?
Öte
yandan Mevlana'nın hemen hemen her şeyi olan Şemsi i Tebrizi'nin bazı
kaynaklarda yok sayılması inanın araştırmacı bi yazar olarak beni fazlasıyla
üzüyor. Bazı gerçekler artık aydınlanmalı. tarihimizle yüzleşmeliyiz” diyerek
Mevlana’yı bu güne kadar hiç konuşulmayan bir argümanla birlikte dillendiren
Prof. Dr. Mikail Bayram’ın bu meseleyle ilgili olarak, haberimizin başında
sözünü ettiğimiz videosunu aşağıda ilginize sunuyoruz.