Cumhuriyet'ten Nilgün Cerrahoğlu, İran'da buluğa eren kız çocuklarının 'örtünme bayramına' dair bir yazı yazdı Pazar g...
Cumhuriyet'ten Nilgün Cerrahoğlu, İran'da buluğa eren kız
çocuklarının 'örtünme bayramına' dair bir yazı yazdı Pazar günü (26 EKİM 2014-DHİH). Okullarda
örtünen kızlar için yapılan törenler ile 'model kadın' örneğinin çocukluk
çağında benimsetilmesi amacı güdüldüğünü vurguladı. İran Devrimi'nin ilk
zamanlarında olmayan bu uygulamanın sonradan icat edildiğini söyledi. Bu bayram
günü tören ile, tatlı tepsileri ile, ailelerin okula gelip kızlarının fotoğraf
ve videolarını çektiği mutlu tablo tasviri yaptı...
Peki biz Türkiye'de ne gördük?
Türkiye'de ise okul önlerinde, üstelik buluğa ermiş küçük
kızlar da değil, üniversite kapısındaki genç kadın ve kızlar, ikna odalarında
'ya eğitim ya örtü' denilerek zorba uygulamalar yaşadı. İşte bazı ülkeler
örtünmeyi gülerek oynayarak kutlarken aile katılımı ile törenleştirebilirken,
kimi ülkeler tek tipçi zihniyet ile ağlatarak ve eğitim hakkından yoksun
bırakma tehdidi ile zorbalıklara imza atıyor...
Konunun tek tipleştirme yönü benziyor. Ancak bir temel fark
var ki birinde rıza diğerinde zorlama var. Herkes kendisinin güle oynaya
seçeceği bir konu olarak görmüyor bu tek tipleştirmeyi. Birine göre kötü ile
diğerine göre kötü olan farklı. İrandaki bu uygulamayı yererken hangisinin
zorla hangisinin rıza ile olduğunu da hatırlamak lazım... İran'da farklı din
mensuplarına, dinde yeri olmayan bir baskı da var elbette. Bu baskının İslam dininde de yeri yok. Ancak
bahse konu mevzu, ailelerin kızları için kutlama yapması olduğuna göre burada
rıza var gibi görünüyor.
****
Bugüne kadar cemaat çevrelerini başörtü eylemlerine destek
vermemekle, düzene yaranmakla suçlayan hükümete yakın çevrelere bir hatırlatma
lazım. Ak Parti yönetimi ilk hükümetlerinde aynı o cemaatçiler gibi başörtü
konusuna dokunmama stratejisi izledi. Hatta 'bunun zamanı geldi' diyen bazı
yüksek ses sahiplerine de cevaplar verildi...
Demek ki bunun makul bir nedeni oluyormuş. Bir yerde tam
varlık gösterebilene kadar korkutmamak vs gibi gerekçeler olabilir.
Bugün gelinen yerde cemaat yapılanması denilen kadroların,
hukuk içinde idda edilen örgütlenmesini her şekilde tartışmak medyanın ve
millet iradesinin hakkıdır. Ona her yorumu yapabiliriz. Ancak buralardan
vurmayı doğru bulmuyorum.
Cerrahoğlu'na dönersek, bugün o kalem sahibinin de en doğal
hakkıdır İran'daki törene negatif yorum veya tek tipleştirme gerekçeli
eleştiriler yapmak. Ancak bunu kınarken bunun tam zıddı deneyimlediğimiz farklı
baskı uygulamaları hiç olmamış gibi davranmak, bu toplumun ve halkın büyük bir
kesiminin mağduriyetini yok saymak, sadece kutuplaşmayı arttırıyor. Ve bir
zihniyetin darbeye uzanma cesareti nedeni ile bugünki ayrışmaları yaşadığımızı
da inkar etmezsek bir yerde buluşabiliriz. Yani demokrasi esası gözetmeden iki
otoriter ideolojiden birinin model dayatması... O nedenle insanlar siyasal
islamcı bilinen partilerde çözüm aradı.
Öte yandan yıllarca kendini müesses nizama kabul ettirmek
için sessiz görünüp ardından harekete geçen cemaat kadrolarının darbe
davalarındaki hesap sorma rolü de inkar edilemez. Bu rol üstlenilirken Hrant
Dink cinayeti ihmalleri ve darbe davalarındaki adaletsizlikler ise bu
kadroların sınıfta kaldığı yerler olmuştur.
****
Hükümet bugün, dünün baskıcı rejimini unutarak İran'da
örtünen kızları eleştiren düşünceye bakınca, tabloyu daha iyi görebilir.
Cemaat'in seçimlerde veya çeşitli platformda CHP ile
işbirliği eğer gerçekten bugüne kadar ki ayrışmaların geçmesine imkan
tanıyacaksa buna sevinmek lazım. Ancak Ergenekon davalarında yaşanan
adaletsizlikler nedeni ile cemaate haksızlığa uğradıkları için makul bir kin
duyanlar, 'önce hükümetle işbirliği yapıp cemaatten kurtulalım sonra da
millettin iradesinden, eski karanlık uygulamalar ile, devlet organlarını
devreye sokarak kapatmalar ile vs şekilde kurtuluruz' diyor olabilirler. Ya da
aynı şekilde cemaat kadroları ile işbirlği yapıp önce hükümetten sonra bu
kadrolardan kurtulalım diyenler de olabilir. Bunlar siyasi konular görünmekle
birlikte aslında toplumsal özgürlüklerde son derece önemli. Hazmetmiş insanlar,
kadrolar aslolandır.
Bu sebeple kimsenin kimseye güvenmediği Türkiye ortamında kargaşa,
terör daha kolay kaşınır hale gelmiştir. Fena halde bölünmüşlük aslında her
kesime zarar verecek.
Bu ülkede insanlar kızı örtündü diye bir kutlama yapınca bu
kimi neden rahatsız eder? İnsanlar başını açadabilir, örtedebilir. Bundan laik
düşüncenin korkmamayı öğrenmesi lazım. Yarın açılan yetişkin bir kadına da
arkadaşları yemek verebilir. Bu tamamen bireysel bir konu. İşte hala buraları
kaşıyan, hala kimin hangi inancın hangi uygulamasını nasıl kutlayacağından,
Ramazan'da boğazdan geçen teravih teknesinden rahatsız olanlar var. Bu nedenle
bu ayrışma, bu savaş çok kötü oldu diyelim de anlamak isteyen ne dediğimizi
anlasın.
****
Biz başörtünün de açıklığın da, dekoltenin de
konuşulmasından bıktık. Birileri bunları konuştukça diğerleri dekolteyi
kapatmaya, bir diğer kesim de, irade ile bir dini vecibeyi yapanalara gerici,
acınan insan statüsü biçmeye çalışıyor.
Elbette kadını zorla kapatıp onu her türlü sömüren, haklarını gasp
etmeyi ilke edinen zihniyeti desteklemiyelim. Bu kadının kendini
tanımlamasıdır. Bu kimine göre kapanıp topluma mesafeli durma anlamı taşırken kimi
için ise toplumda daha rahat hareket etme işlevi taşıyor olabilir. Bırakın
herkes rahat ettiği gibi yapsın. Laikilik ve eşitlik çelişmez merak etmeyin.
Nice başörtüsüz erkek bu ülkede laikliğe karşı uygulama getirdi. Onları
eleyemezken örtülü kadını seçip elemek en hafif tabir ile acizlik değil mi,
bırakın örtülü kadın da bağımsız düşünebilsin. Kimseye gebe olmasın. Kadının
örtüsünden başka kontrol edilecek çok şey var bu ülkeyi ele geçirme
iddialarının uçuştuğu ortamda... (SERRA KARAÇAM - http://serrakaracam.blogspot.com.tr/)