Savunma mekanizmaları, birey kendisini tehdit altında hissettiğinde, bir amaca doğru yönelmişken engellendiğinde, içten veya dıştan ka...
Savunma mekanizmaları, birey kendisini tehdit altında
hissettiğinde, bir amaca doğru yönelmişken engellendiğinde, içten veya dıştan
kaynaklanan çatışmalar yaşadığında bilinçsiz olarak ortaya çıkan, benliğini
korumaya yönelik savunma araçlarıdır. Savunma mekanizmaları bireyin kaygılarını
geçici olarak giderip rahatlamasını sağlar. Bu geçici rahatlama, benliğin
korunması anlamında bazen olumlu olsa da, sıkıntı veren durumu asla gidermez.
Kaygı durumunda kendiliğinden harekete geçen bu araçların sıklıkla ve aşırı
derecede kullanılması ve bu mekanizmalara sığınılması bireyin davranışlarında
çeşitli anormalliklere, nevrotik sonuçlara yol açabilir.
“Bugün, Ermeni’lere soykırım yapılmıştır diyerek, Türk
milletini işlemediği bir suçla itham etmektedirler. Asıl amaçları, “Batı
Ermenistan” olarak tanımladıkları Doğu Anadolu bölgemizin bazı yerlerinin
Ermenistan’a bırakılmasıdır. Türkiye’ye sözde soykırımı kabul ettirerek
tazminat ödetmeyi düşünmektedirler.”
Bu savunma mekanizmalarının en yaygın olanlarını teker
teker görelim.
Yadsıma (inkâr etme)
Yeşilçam sinemasında “nayırr nolamaz” naraları sayesinde
yakından tanıdığımız bu savunma biçiminde birey yaşadığı ve kendisine acı veren
gerçekliği reddeder, yok sayar. Böylece benliğini tehdit eden durumdan
kurtulmuş olur. Beklenmedik şekilde bir yakınını kaybeden insanın “Hayır, o
ölmedi.” şeklinde verdiği tepkide de aynı savunmayı görebiliriz. Herkesin zaman
zaman kullandığı bu mekanizmanın sürekli kullanılması durumu bireyin gerçeklikten tamamen kopmasına yol açar.
“Sözde Ermeni sorunu dedikleri aslında Emperyalizmin
Osmanlı devletini yıkma ve paylaşma politikasının uzantısından başka bir şey
değildir. Sözde Ermeni soykırımı yalanı ile başlayan süreç bu propagandanın
ürünü olup gerçekte böyle bir mesele bulunduğu söylenemez
Sözde İddialarda
yer alan bir yer ve tarih yoktur. “
Bastırma (içe tepme)
Bu mekanizma bilinçaltına gönderme, bilinçten
uzaklaştırmaya çalışma olarak da bilinir. Amaç kaygı ve üzüntü veren olay ve
durumun unutulmaya çalışılmasıdır. Unutulmaya çalışılan olumsuzluklar yok
olmadıkları gibi, zaman zaman bilinç düzeyine çıkarak bireyi rahatsız ederler.
“1914'te Doğu cephesinde, Sarıkamış'ta 3 gün içinde 50
bin asker donarak hayatını kaybetmişti. Cephe tamamen çökmüştü. Büyük bir
felaket yaşanmıştı. Ardından Ruslar Ocak 1915’te karşı saldırıya başlamışlardı.
1915’te başlayan Çanakkale Savaşları Osmanlı ordusunun bir zaferi olmakla
birlikte modern Türkiye'nin tarihi açısından da önemli bir yerde duruyor.
Çanakkale Savaşları Kurtuluş Savaşı'nın hazırlık safhası olarak kabul
edilir...”
Yansıtma
Bu savunma mekanizması iki şekilde kendini gösterir.
Birincide, Kişi kendi yaşadığı sıkıntılı durumun,
yenilgilerinin sorumluluğunu ya da suçunu başkalarına yükler. Her türlü
sorumluluk ve fatura, kendi dışındaki kişilere, yöneticilere, sisteme, dış
güçlere ve düşmanlara yüklenir. İkincisinde ise, birey kendi yanlışlıklarını
başkalarında görür, başkalarını suçlar.
“II. Meşrutiyet’in ilanı nedeniyle Osmanlı ordusuna
alınmış olan Ermeniler, silahlarıyla firar ederek çete kurdular veya Rus
ordusuna katıldılar. Birinci Dünya Savaşı Sırasında, Ruslarla savaşan Osmanlı
ordusunu arkadan vurmuş ve Türkı köylerini basıp katliamlar yapmışlardır. Asıl
Ermeniler Türk’lere karşı soykırım yapmışlardır.
Bütün ulus devletlerinin kuruluşunda özellikle savaş
dönemlerinde istenmeyen bazı olaylar olmaktadır. Bizi soykırımla suçlayan
ülkeler acaba kendi yaptıklarını neden görmemektedirler. ABD, Fransa, İngiltere
kendi yaptıkları soykırımların üstünü özenle kapatmakta konuşulmasını bile
istememektedirler. Asıl soykırımcı onlardır”
Mantığa büründürme (akla uydurma)
Rahatsızlık veren duruma karşı birey akla uygun
gerekçeler bularak sıkıntılı durumu ortadan kaldırır. Sıkıntıya yol açan asıl
neden böylece gizlenmiş olur. Bu savunma mekanizmasında kişi sürekli olarak
davranışlarını ve inançlarını haklı gösterecek nedenler peşinde olduğundan,
karşıt kanıtları görmezden gelir ve kendi nedenlerinin sorgulanmasından
rahatsız olur.
“Rus ordusu bölgeyi işgal edince Ermeniler de onlara
katıldılar. Hükümet bu durumda 26 Mayıs’ta Tehcir Kanunu yayınladı. İç
bölgelerdeki Ermeniler ise, yapılan aramalarda cephaneler bulunduğu için
tehcire tabi tutuldular. Düşünün ki devlet ölüm kalım savaşındadır, 3 yıl önce
Rumeli ve Kafkasya’da 500 bin müslümanı kaybetmiştir. Kabaran duygular, savaş
koşullarının zaafiyetleri bu acı sonuçlara yol açmıştır. Planlı bir soykırım
yoktur.”
Özdeşim kurma
Birey rahatsızlık veren durumdan kurtulmak ve rahatlamak
için, kendisini bir yakınıyla veya herkesin saygı duyduğu biriyle
özdeşleştirir. “Köse torun dedesinin sakalıyla övünür” deyişi tam da bu savunma
mekanizmasını açıklar.
“600 yıllık Osmanlı Devleti sınırları içinde, özellikle
Istanbul’un fethiyle beraber imparatorluğun bütün topraklarında Müslüman, Rum,
Ermeni, Yahudi ve diğer etnik toplumlar asırlar boyu kardeşçe ve adaletli bir
şekilde yaşamışlardır. Böyle bir halkın soykırım yapması düşünülemez.”
Kendine yöneltme (kendine döndürme)
Birey yaşadığı olumsuzluğun yarattığı sıkıntılı durumdan
kurtulmak için olumsuz duygularını kendine yöneltir. Günlük dilde “acıların
çocuğu” diye ifade edilen duruma yönelir.
“Bizim hiçbir zaman bizden başka dostumuz olmadı zaten,
bakın sözde Ermeni soykırımı denilince nasıl da bütün dünya ağız birliği etmiş
gibi birleşip aynı nakaratı tekrarlıyor. İçerdeki düşmanlarımız da bunlara
çanak tutuyor. ”
Karşıt tepki kurma
Birey içinde bulundurduğu istek ve dürtülerinin verdiği
rahatsızlığı gidermek için bu duygularının tam tersi davranışlarlar
geliştirerek kendini korur. Böylece içinden gelen fakat baskılamak zorunda
kaldığı duyguları engelleyerek rahatlar.
“Bizim kültürümüzde, geleneğimizde, tarihimizde soykırım
yoktur. Hoşgörü, nerhamet, sevgi, kucaklama vardır. Türkler her zaman
başkalarının dini, dili, inancı, rengi ne olursa olsun, onları kardeş
bilmişlerdir. Anadolu topraklarında yüzyıllarca
Ermeni, Kürt, Rum, Süryani’lerle birlikte yaşamışız, yediğimiz ekmeği
paylaşmışız. İster Hırıstiyan olsun ister Yahudi, ayrım gözetmeden birlikte
yaşamanın örneğini vermişiz.”
Kaçma
Bu savunma mekanizmasında problem önemsiz gösterilir,
problemden etkilenilmemiş gibi duyarsız, davranılır. Böylece kişi aslında içten
içe büyük sıkıntı duyduğu şeyden biraz olsun kurtumuş, kendini rahatlatmış
olur.
“ Ermeni iddiaları abartılıdır, o zamanki nüfus sayımları
belli, söylendiği kadar Ermeni zaten yok, olsa olsa en fazla 300 bin Ermeni ölmüştür
tehcir sırasında. Sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili Avrupa Birliği
kararları bizim için yok hükmündedir. İstedikleri kadar Soykırım desinler
sadece kendilerini tatmin ederler, kendileri çalıp kendileri oynamaktadırlar.”
Bireyin, bir alanda yaşanan yetersizlik duygularını, başka bir alanda başarı sağlayarak ortadan
kaldırmaya çalışması durumu.
“Benim bir sürü Ermeni arkadaşım var onlarla hiç sorun
yaşamadık. Hiçbir zaman da yok sen Ermeni’sin Türk’sün muhabbeti olmadı. Aynı
Türk gibiydi zaten.”
Hayal Kurma
Birey, düş kurma fantezi geliştirme diye de bilinen bu
savunma mekanizmasında, sıkıntılı durumdan kurtulmak için kendine olmasını
istediği bir hayal alemi yaratır böylece gerçeklikten uzaklaşarak biraz olsun
rahatlanılmış olur.
“Bugün etnik kimlikler üzerinden siyaset yapmak
emperyalizmin oyununa gelmek demektir. Asıl yapılması gereken sınıf
siyasetidir. Yaşadığımız sorunların çözümü ancak sınıf savaşıyla mümkündür.
Ermeni ve Türk fark etmez sınıf kardeşliği esasyır. Sömürü düzeni yıkıldığında
böyle bir sorun zaten kalmayacaktır.” (YILMAZ MURAT BİLİCAN-T24)