AKP’nin 13 yıllık iktidarı halka karşı işlenen suçlarla
dolu. Erdoğan’ın başında bulunduğu suç şebekesinin halka karşı işlediği suçlar
saymakla bitmezken soL gazetesi bugünkü sayısında bu suçların bir kısmını
derledi.
Erdoğan’ın halka karşı işlediği suçlardan sadece bazıları:
1) İŞÇİ KATLİAMLARI
Yeni Türkiye’nin iş adamlarının ellerinde yükseleceğini belirten Erdoğan, patronlara “Sizler bir iş adamı gibi bu ülkenin yönetilmesini istemez misiniz? Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye de öyle yönetilmelidir” sözleriyle seslenmişti. Patronları yanına alan Erdoğan iktidarı sermayenin kârına kâr katarken işçilerin payına ise ölüm düşüyor. 13 yıllık AKP iktidarında binlerce işçi hayatını kaybederken, binlercesi de yaralandı. Adeta bir katliam olan iş cinayetlerinden birinci derecede sorumlu patronlar ise mahkeme önüne çıkarılmadı. AKP iktidarı çıkardığı yasalar, almadığı önlemler ve göz yumduğu ölümler nedeniyle hayatını kaybeden her işçi için ayrı ayrı yargılanacak.
- İş güvenliğinin hiçe sayıldığı kaçak çalışan madenlerde bugüne kadar binlerce işçi hayatını kaybederken felaketin en büyüğü 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da yaşandı. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olayı ‘olağan şeyler’ olarak nitelendirirken yüzlerce işçinin hayatını kaybettiği faciayı bu işlerin fıtratında var diyerek meşrulaştırma yoluna başvurmuştu. Olaydan sonra Soma’ya gelen Erdoğan ve ekibini protesto etmek isteyen vatandaşa yumruk atarken, Başbakanlık Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel de vatandaşa attığı tekme ile hatırlanıyor.
- Soma’da resmi rakamlara göre 301 işçi hayatını kaybederken, ülke tarihinin en büyük işçi katliamının altında yatan en büyük neden Erdoğan ve AKP hükümetinin maden patronlarına verdiği açık destek oldu. Yıllarca en ufak denetim yüzü görmeyen madenlerde işçiler hayatını kaybederken AKP ve patronlar kasalarını doldurmakla meşguldü.
- İktidarını inşaat sektörü ile ayakta tutan AKP, başta TOKİ olmak üzere inşaatlarda işçilere ölüm saçıyor. Hemen hergün bir işçi inşaatlarda hayatını kaybediyor. AKP’nin inşaatlarda neden olduğu işçi cinayetlerinin son örneği Erdoğan’ın Ak Saray’ı yapılırken hayatını kaybeden işçi oldu. Cumhurbaşkanlığı Sarayı inşaatında çalışan Savaş Oğuz’un ölümüne ilişkin açılan davada bilirkişi tarafından Saray’da iş güvenliği olmadığını saptadı. Buna karşın Saray’ın savunmasında suçlanan yine hayatını kaybeden işçi oldu...
- AKP iktidara geldiği günden bu yana kayıtlara yansıyan iş cinayeti sayısı 15 binden fazla.
2) HAZİRAN DİRENİŞİ DOSYASI
AKP’nin suç dosyasını en çok kabartan günler kuşkusuz Haziran günleriydi. Ayağa kalkan halka karşı işlenen suçların bazıları şöyle:
- Berkin Elvan, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Medeni Yıldırım ve Hasan Ferit Gedik... Haziran Direnişi’nde yaşanan ölümlere ilişkin konuşan Erdoğan “polis emri ben verdim” diyerek tüm bu cinayetleri sahiplenmişti.
- Barış Ceylan, Hakan Yaman, Sarper Gürcan, Çağdaş Küçükbattal, Hülya Aslan, Murat Can Top ve Erdal Sarıkaya... Haziran Direnişi sırasında AKP’nin polisinin attığı gaz bombası ve plastik mermiler sonucu gözünü kaybeden onlarca yurttaştan sadece birkaçı. Yurttaşlarına acımasızca saldırılması talimatını veren Erdoğan.
- Uluslaraarası Af Örgütü tarafından hazırlanan rapora göre;
- Eylemler sırasında görevlerini yerine getiren gazeteciler, doktorlar ve avukatlar polis saldırısına uğradı.
- Gözaltına alınan kadınlardan birçoğu polisin sözlü cinsel tacizine, cinsel hakaretine, cinsel şiddettine ve bazı vakalarda ise fiziksel cinsel tacize maruz kaldı.
-Haziran Direnişi boyunca plastik ve gerçek mermi kullanıldı. Binlerce kişi yaralandı. Resmi olmayan gözaltılar ve gözaltında işkenceler yapıldı.
- Gezi Davaları’nda birçok yurttaş hukuksuz şekilde tutuklanarak cezaevine konuldu.
3) HUKUK AYAKLAR ALTINDA
AKP’nin 13 yıllık iktidarında “adalet sarayları” Erdoğan’ın ceza kurumlarına dönüştü. Erdoğan’ın karşısında kim yer aldıysa cezaevlerine dolduruldu. Bir dönem ittifak yaptığı cemaatle birlikte kendisine muhalefet eden herkesi cezaevine koydu.
- Ergenekon, Balyoz, Odatv, Devrimci Karargah ve KCK operasyonlarıyla yüzlerce kişi tutuklandı. Sahteliği kanıtlanan üretilmiş “deliller”den ibaret davalarda birçok hukuk skandalı yaşandı. Bugünlerde bu operasyonlar sadece Cemaat’in üzerine yıkılmaya çalışırken, davaların savcısı olduğunu haykıran Erdoğan ise unutulmadı.
- Hakkında “Alevi” fişlemesi yapılan ve sahte deliller üretilen Yarbay Ali Tatar ve Ergenekon’un kasası olarak suçlanan Kuddisi Okkır, bu sahte suçlamalar nedeniyle hayatlarını kaybetti. Erdoğan, hukuksuz tutuklamaların neden olduğu ölümler için de yargılanacak.
- Yüzlerce kişi en ufak bir kanıt (sahte deliller hariç) sunulmadan yıllarca özgürlüklerinden edildiler.
- AKP-Cemaat ittifakının dağılmasının ardındansa en büyük suç Erdoğan’ı eleştirmek oldu. Onlarca kişi “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine konuldu.
- Taksim’i halka kapatan Erdoğan, 1 Mayıs’ta Taksim yasağını delen üç Komünist Parti üyesinin tutuklanmasının da sorumlusu. Erdoğan, halka Taksim’i kapattığı için de komünistlerin özgürlüğünü çaldığı için de yargılanacak.
4) KADIN CİNAYETLERİ
AKP’nin hesabını vereceği en büyük suçlardan birisi de kuşkusuz kadın cinayetleri. AKP iktidarında kadın cinayetleri tam yüzde 1400 arttı. Hemen hergün bir kadın cinayeti yaşanırken, AKP'lilerin yaptıkları gerici açıklamalar bu cinayetleri teşvik ediyor. “6 yaşındaki çocuk evlenebilir”, “kadınlar herkesin içinde kahkaha atmamalı”, “en az 3 çocuk”, “kürtaj cinayettir” açıklamalarının propagandasını yapan herkes kadına karşı işlenen suçlardan dolayı yargılanacak.
YOLSUZLUK, RANT VE PEŞKEŞ
AKP 13 yıl boyunca kurduğu yasa dışı ekonomik çıkar çarkıyla sayısız suça imza attı. Bakanların karıştığı yolsuzlukşar, yandaşlara peşkeş çekilen kamu kuruluşları, adrese teslim edilen ihaleler ve daha bir çoğu AKP'den hesabı sorulacaklar listesine yazıldı. İşte o başlıklar
5) BALIK BAŞTAN KOKUYOR
AKP denilince ilk akla gelenler ayakkabı kutularından istiflenen deste deste paralar, yatak odalarında gizlenen para kasaları, fısıltıyla yapılan telefon görüşmeleri, “evdeki paraları sıfırlayın” talimatları oluyor.
“17-25 Aralık Büyük Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu” adıyla anılan ve başkanlığını Tayyip Erdoğan’ın yaptığı 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin dört bakanı ile üç bakan çocuğunun dahil olduğu soruşturma dosyası ülkenin en büyük yolsuzluk skandalını ortaya çıkardı.
Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın savcılık kararıyla ifadeye çağrıldığı ancak ifade vermeye bile gitmediği ve kısa bir süre sonra dosyanın kapatıldığı Türkiye’nin bu en büyük yolsuzluğu, “rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık” suçlarını içeren bir olaydı. Dosyayı takip eden savcılar görevlerinden alındı, hukuk tanımaz yöntemlerle konu sümen altı edildi. Skandala adı karışan dört bakan istifa etmek zorunda kalırken, Erdoğan Cumhurbaşkan'ı oldu.
6) SERVİS EDİLEN İHALELER
Devletin her türlü kurumunda kadrolaşan AKP, kamuda dönen ekonomik çarkı da yandaşlarına ihale eden bir düzen kurdu. Bunun en meşhur örneği “Ali Dibo” vakası, nerdeyse simge olan bir isim haline geldi: AKP’nin yarattığı bir yolsuzluk düzeni markası!
Ali Dibo skandalı, dönemin AKP Grup Başkanvekili ve Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, bir bürokrata verdiği ve içeriğinde Hatay ilindeki arkadaşı olan partililere ihale verilmesi yönündeki direktiflerini gösteren el yazılı belgenin araştırılması sonucu patlak veren skandal. Yapılan soruşturma sonucu Hatay ilinde, 271 adet kamu ihalesinin tamamının partinin 17 AKP'li yerel yönetici tarafından kazanıldığı ortaya çıkmıştı. Ali Dibo bir simge… Bu düzenin Çorum, İstanbul, Samsun, Sinop, Ankara, Kırklareli, Gümüşhane, Bolu, Afyonkarahisar, Adana ve Amasya başta olmak üzere pek çok kentte kurulduğu ortaya çıktı.
7) YANDAŞLAR SEMİRTİLDİ
AKP döneminde özellikle yandaş şirketler inanılmaz boyutlarda karlar elde ettiler. Bu yandaşlar bir kısmı yolsuzluk operasyonu sırasında ifşa olmuştu. Ağaoğlu, Kolin, Limak, Çalık... AKP döneminde özelleştirmelerde, büyük ihalelerde, satılan kamu arazilerinde hep aynı isimleri görmek mümkün. Birçokları, tabii bu kirli çarkın başındaki “reis”e payını vererek, kasalarını doldurdu.
8) HALKIN MALLARI PEŞKEŞ ÇEKİLDİ
AKP dönemi Türkiye tarihinin en büyük özelleştirmelerine tanık oldu. Halkın biriktirdiği bütün ortak değerler, birkaç yıllık karına, halk yararı gözetmeden usulsüz şekilde satıldı. Örnek mi, saymakla bitmez!
Akla ilk gelenlerden biri, Türkiye'nin en büyük kamu kuruluşlarından olan Tüpraş'ın özelleştirilmesi ve buradaki hukuksuzluk. TÜPRAŞ’ın yüzde 14,76’lık hissesi kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarla, yasadışı olarak İsrailli işadamı OFER’e 446 milyon dolara satıldı. Ancak 6 ay sonra TÜPRAŞ’ın yüzde 51’lik hissesi ihaleyle satıldığında gerçek fiyatın, bu rakamın çok üstünde olduğu anlaşıldı. 6 ay arayla yapılan biri ihaleli, diğeri ihalesiz iki işlem karşılaştırıldığında, AKP hükümetinin İsrailli Ofer ailesine 755 milyon dolar kazandırdığı ortaya çıktı. Danıştay, ihalesiz satışın yasalara aykırılığını karara bağladı. Fakat yargı kararı yerine getirilmedi.
SAVAŞ SUÇLARI DOSYASI KABARIK
Şimdi Cmhurbaşkanlığı zırhının arkasına saklanan Erdoğan, önümüzdeki yıllarda savaş suçu işlediği için Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanabilir. Erdoğan’ı “insanlığa karşı suçlu” yapan gerekçelerin başında bir ülkenin egemenlik haklarını hiçe sayarak sınırları içine terör gruplarının sızmasını sağlamak geliyor.
9) SINIRLARI TERÖRE AÇTI
Erdoğan ve hükümeti 900 km’lik bir sınıra sahip olduğu komşusu Suriye’ye yönelik İslamcı terör örgütlerinin geçişlerini sınırı açarak kolaylaştırdı. Türkiye üzerinden Suriye’ye giren on binlerce cihatçı terörist sayıları binlerle ifade edilen sivili katletti.
Barış Derneği ve Adalet İçin Hukukçular Derneği’nin “Suriye Halkına Karşı İşlenen Savaş Suçları-2014” raporuna göre “Suriye’de silahlı grupların planladıkları ve sahiplendikleri insanlık dışı katliamlar sonrasında dahi, Türkiye ilişkileri kesmemiş tersine, istenenin yerine getirildiği oranda bu çeteler ile Türkiye hükümeti arasındaki ilişkiler kuvvetlenmiştir”.
Amerikan NBC televizyonunun, Suriye’de rejim güçleriyle savaşan muhaliflere Türkiye üzerinden uçaksavar füzeleri ulaştırıldığı bilgisine de yer verilen söz konusu raporda emekli CIA operasyon şefi Philip Giraldi’nin ve emekli NSA üst düzey yöneticisi Thomas Drake’in de aralarında olduğu 12 emekli ajanın imzası bulunan ve Obama’ya sunulduğu Rusya tarafından onaylanan bir mektuptan da söz edilerek mektupta “13-14 Ağustos 2013 tarihlerinde, Batı destekli muhalif güçlerin Türkiye’de büyük ve gayrinizami bir askeri kalkışma için geniş çaplı hazırlıklara başladıklarını öğrendik. Üst düzey muhalif askeri komutanlarla Katar, Türkiye ve ABD istihbarat uzmanları arasındaki ilk görüşmeler, Antakya’da eskiden Türk ordusuna ait olan ve şimdi ÖSO ve onun destekçileri tarafından komuta merkezi olarak kullanılan bir askeri karargahta yapıldı” ifadeleri de yer aldı.
10) KATLİAMLARDAN SORUMLU
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nce (HRW) geçen yıl yayınlanan raporda da İslamcı terör çetelerinin Suriye'nin Lazkiye şehrinde 190 sivili öldürdüğü kaydedilerek, bunlardan 67'si infaz edildiğine dikkat çekildi. Katliamın Alevilere yönelik planlı bir saldırı olduğunu da belirten HWR raporuna göre katliamcı çete mensupları Suriye’ye Türkiye üzerinden giriş yaptı.
Türk hükümet yetkililerini savaş suçlusu olarak niteleyen satırlara da yer verilen raporda “evrensel yargı yetkisi ilkesi ve ulusal yasaları uyarınca Türkiye'nin, Suriye'de savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediğinden, bu suçların işlenmesine iştirak ettiğinden şüphelenilen veya komuta sorumluluğuna sahip kişileri soruşturma ve kovuşturma sorumluluğu” da bulunuyor. Bu, başta Erdoğan olmak üzere Türk yetkililerine “savaş suçu işledikleri” suçlamasıyla Uluslararası eza Mahkemesi’nde yargılanmaları yolunu açıyor.
Suriye resmi haber ajansı SANA’nın “Erdoğan AB İnsan Hakları ve Uluslararası Cinayet Mahkemelerinde Yargılanacak” başlığıyla verdiği bir habere göre AİHM, Uluslararası Cezadan Kaçmakla Mücadele Örgütü Başkanı Lübnanlı Avukat Mey Hansa’nın Suriye’de savaş suçları ve insanlığa karşı cinayetler işlediği iddiasıyla Başbakan Erdoğan aleyhine açtığı davayı kabul etti.
11) SAVAŞ İÇİN PROVOKASYON
Erdoğan ve iktidarının Suriye’ye savaş açılması provokasyon girişiminde bulunduğu da ortaya çıkmıştı. Bu da Erdoğan’ın uluslararası mahkemelerde sanık sandalyesine oturması için en önemli kanıtlardan biri sayılıyor. Hükümet, istihbarat, Dış İşleri ve Genelkurmay Başkanlığı yetkilileri arasında geçtiği ileri sürülen konuşmaların sızması AKP’nin savaş suçu işlediği ve Başbakan Erdoğan’ın Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından yargılanabileceği iddialarını güçlendirdi.SOL.ORG