Bir aydan uzun süredir Abdullah Öcalan ile görüşmeleri engellenen İmralı Heyeti, Kandil ziyaretinin ardından bir açıklama yaptı. AKP ve Erdoğan’ın; Öcalan’a yönelik tecrit, PKK’yi çatışmaya sürüklemeye çalışan adımlar ve HDP’ye yönelik saldırılar ile süreci bitirip savaşı başlatmak istediğini söyleyen heyet, sandık güvenliği ve barış ortamının sürmesi için çağrı yaptı
Abdullah Öcalan ile görüşmeleri engellenen İmralı heyeti, Kandil’de KCK yetkilileri ile bir araya geldi ve görüşmenin sonuçlarını Diyarbakır’da bir basın toplantısı ile değerlendirdi. Heyet adına açıklamayı HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken yaptı.
KCK yetkilileri ile 6 saat süren bir görüşme yaptıklarını, 2,5 yıldır devam eden çözüm sürecinde önemli bir aşamaya gelindiğini söyledi ve Tayyip Erdoğan ile AKP hükümetinin müzakere masasını devirmeden önceki aşamayı şöyle değerlendirdi:
  • İki yıl boyunca devam eden diyalog aşamasından sonra tarihi Dolmabahçe Mutabakatıyla tarafların müzakereleri başlatma iradesini ortaya koyması,
  • Dolmabahçe Mutabakatı’ndaki on maddenin taraflar arasındaki uzun görüşme ve istişarelerden sonra kabul edilmesi,
  • İmralı’da Sayın Öcalan’ın da hazır bulunduğu toplantıda bir İzleme Heyetinin kurulması, bu İzleme Heyetinin son Newroz Manifestosunun açıklanmasından bir hafta sonra adaya gitmesi ve taraflar arasında asgari müştereklerde uzlaşma sağlanması durumunda Sayın Öcalan tarafından KCK’ye, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı silahlı mücadele yerine demokratik siyasi mücadelenin kararlaştırılacağı Kongre toplanması çağrısının yapılması,
  • Sayın Öcalan’ın Newroz manifestosunda da belirtildiği gibi, TBMM bünyesinde oluşturulan bir Hakikatleri Araştırma ve Yüzleşme Komisyonu aracılığıyla Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt Meselesi ve demokratikleşme sorunu ile ilgili olarak geçmişe dönük bir yüzleşme temelinde demokratik siyasi çözümün geliştirilmesi,
  • İzleme heyetinin devreye girmesiyle amaçlanan hedeflerden biri olan toplumun sürece dahil olması, sürecin şeffaf bir şekilde ilerlemesi, toplumun karar alma süreçleri ile ilgili denetim görevini yerine getirmesi mekanizmalarının sağlanması.
‘Erdoğan ve AKP süreci bitirip savaş başlatmak niyetinde’
30 yıllık çatışma sürecinin sonlandırılması ve 100 yıllık Kürt sorununun demokratikleşme ile birlikte çözülmesi için heyet olarak üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye çalıştıklarını ifade eden Baluken, Öcalan’ın da büyük özveri ve fedakarlıkla, çoğunlukla tek taraflı hareket ettiğini, bu noktaya büyük ölçüde Kürt hareketinin dayatmalarıyla gelindiğini dile getirdi.
Baluken, Tayyip Erdoğan’ın İzleme Heyeti’ni yanlış bulduğu, Dolmabahçe Mutabakatı’nın doğru olmadığı, mutabakattaki 10 maddenin demokrasiyle ilgisi olmadığı, ortada masa olmadığı, devletin kirli pazarlıklara girmeyeceği ve son olarak Kürt sorununun olmadığı gibi söylemlerinin, inkar ve asimilasyon merkezli devlet anlayışının devam ettirileceğinin mesajı olduğunun altını çizdi.
Erdoğan’ın açıklamalarının hemen sonrasında Ağrı provokasyonunun, Roboski sınırında ordunun sınır dışına çıkarılmasının, HDP’ye yönelik hakaret ve tehdit dilinin, başlatılan gözaltı furyasının, tek merkezden planlanan ırkçı linç saldırılarının, HDP Genel Merkezi’nin kurşunlanmasının da bu politikanın görünümü olduğunu ifade etti.
Tecrit tepkisi: ‘Önderliğimize yaklaşım, sürece yaklaşımdır’
20-25 Nisan tarihlerinde hükümet temsilcileri ile görüşerek uyarılarını yaptıklarını hatırlatan Baluken, son olarak Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin devrilmek istenen masaya kart olarak sunulmasına tepki gösterdi:
Tecridi gündemleştirmek ateşe benzinle gitmektir. Tecridi gündemleştirmek barışı kanlı çarmıha yeniden germektir. Bizim açımızdan bugüne kadar AKP hükümetinin süreç içerisinde pek çok sekter yaklaşımı tolore edilmiş olmasına rağmen barış önderliğinin konumu asla kanıksanacak bir durum olarak ele alınmamıştır. Bugün de aynı tutumumuz geçerlidir. AKP hükümetini derhal bu tecrit uygulamasından vazgeçmeye davet ediyoruz. Barış isteniyorsa, gerilim yaratılmak istenmiyorsa AKP hükümetini Sayın Öcalan’a doğru yaklaşmaya çağırıyoruz.
Kandil’deki görüşmede “Önderliğimize olan yaklaşım sürece dair yaklaşımdır” değerlendirmesinde bulunduklarını aktaran Baluken, sürecin askıya alındığı bu koşullarda AKP’nin Kürt halkına sürecin devamlılığı üzerinden mesaj vermesini de “samimiyetsizlik” olarak niteledi.
‘Saldırıların arkasında Erdoğan ve AKP var’
İdris Baluken açıklamasında HDP’nin Adana ve Mersin il başkanlıklarına yönelik bombalı saldırılara değindi. Saldırıların arkasında her fırsatta HDP’yi hedefleştiren, nefret diliyle ötekileştiren cumhurbaşkanı, başbakan ve AKP’li yetkililerin olduğunun açık olduğunu belirten Baluken, “Cumhurbaşkanı,  Başbakan ve hükümet yetkililerinden timsah gözyaşı anlamına gelen kınama mesajlarını değil; bu saldırı politikalarını durdurmalarını, olası yeni provokatif saldırılara karşı etkin ve samimi tedbirleri almaya davet ediyoruz. Bu saldırılar seçim süreci ve sandık güvenliği açısından da demokratik ortamın tamamen ortadan kalktığını göstermektedir. Her gün partimizi ‘zorla, silahla, tehditle oy topluyor’ diye suçlayanların gerçek yüzü bu saldırılarla bir kez daha tüm halkımız tarafından görülmüştür. Bu saldırıların kararlılığımızı ve mücadele inancımızı arttırma dışında hiçbir işe yaramayacağını tüm halkımıza bir kez daha duyuruyoruz” dedi.
Kadınlar ve gençler başta olmak üzere tüm halkı AKP’nin ortadan kaldırdığı sandık güvenliğini sağlamaya ve sorumluluk almaya davet eden Baluken, seçimlerde provokasyona gelmeden, barışçıl ve demokratik yol ve yöntemlerle hareket etmeyi sürdüreceklerini kaydetti.
‘Barış AKP insafına bırakılamayacak kadar değerli’
Baluken konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
Biz de heyet olarak tüm halkımızı ve demokrasi güçlerini, sivil toplum örgütlerini ve demokratik kitle örgütlerini bu çatışmasızlık sürecine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Bu konuda da AKP hükümetinin savaş arayışlarına sona ermesini, kalıcı barışla ilgili üzerlerine düşen sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini tekrar hatırlatıyoruz. Yine kadın ve gençlik başta olmak üzere tüm halklarımızı çatışmasızlığa, çözüme, sürece, barışa sahip çıkmaya; AKP’nin bu politikalarına karşı tüm seçim sürecinde etkin ve demokratik mücadeleye davet ediyoruz.
Unutulmamalı ki, AKP’nin bu tutumları süreci bitirme ve savaşı başlatma tutumlarıdır. Bu tutuma karşı müzakere isteyen, çözüm isteyen, barış isteyen tüm çevrelerin HDP etrafında kenetlenmesi, HDP şahsında mücadeleyi, TBMM’ye taşırması son derece hayati ve tarihidir. Barışın AKP’nin insafına bırakılmayacak kadar değerli olduğunu tekrar tüm halkımız ve kamuoyu ile paylaşır, barışa olan inancımızı kararlı bir şekilde vurgularız.
Daha yeni Daha eski