HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ, sekiz dilde yazılmış bir mektupla ulusal ve uluslararası kamuoyuna seslenerek Diyarbakır-Su...
HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ, sekiz dilde
yazılmış bir mektupla ulusal ve uluslararası kamuoyuna seslenerek
Diyarbakır-Sur’da, Cizre’dekine benzer bir katliamın önlenmesi için tüm
insanlık ailesinin harekete geçmesini istedi.
HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ, sekiz dilde
yazılmış bir mektupla ulusal ve uluslararası kamuoyuna seslenerek
Diyarbakır-Sur’da, Cizre’dekine benzer bir katliamın önlenmesi için tüm
insanlık ailesinin harekete geçmesini istedi.
Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça,
İspanyolca yayımlanan mektupta Eş Başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen
Yüksekdağ, “Sur’da da aynı vahşetin yaşanmaması için ablukaların bir an önce
kaldırılması gerektiğini ifade ediyoruz. Tüm dünyanın gözü önünde yaşanan ve
insanlık tarihinin en acımasız katliamlarından biri olan Cizre Katliamı’nın
Sur’da da tekrarlanmaması için ablukanın acilen kaldırılması gerekiyor. Askeri
abluka kalkmalı ve hayati tehlike içinde olan insanlar güvenli bir şekilde
tahliye edilmelidir” ifadesini kullandı.
Demirtaş ve Yüksekdağ ulusal ve uluslararası kamuoyuna şöyle
seslendi: “Sur’da yaşananlar ve yaşanacaklar tüm insanlık ailesini
ilgilendirmektedir. Türkiye’de ve bölge genelinde istikrarın sürdürülebilir
olabilmesi için uluslararası siyasi aktörlerin ve kamuoyunun duyarlılık
göstermesi gerekmektedir. Türkiye’deki gelişmeler karşısında özgürlük, barış ve
demokrasi ekseninde bir tutum belirlemek artık son derece acil bir ihtiyaç
haline gelmiştir.”
Eş Başkanlar mektupta Sur halkıyla dayanışma çağrısında
bulundu: “Tüm ulusal ve uluslararası demokratik kurum ve platformları Sur’da
yaşanan siyasi ve insani krize karşı açık bir şekilde tepkilerini ifade etmeye,
Sur halkıyla dayanışmaya çağırıyoruz”
HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın
mektubunun tam metni şöyle:
Sur’daki katliamı önleyelim...
Bugüne kadar 7 Kürt kentinin 21 ilçesinde onlarca mahalleyi
kapsayacak şekilde 58 kez ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında kimliği tespit edilebilen
290 yurttaş yaşamını yitirmiştir. Sokağa çıkma yasağı ve abluka Diyarbakır’ın
Sur ilçesinde tam 91 gündür devam etmektedir. Diyarbakır Valiliği’nce, hiçbir
yasal ve Anayasal dayanağı olmadan 2 Aralık 2015’te ilan edilen son ablukada
bugüne kadar kimliği tespit edilebilen 24 kişi yaşamını yitirdi.
Sur ilçesi kültürel, sosyal, ekonomik ve tarihi anlamda
Diyarbakır’ın kalbi konumundadır. Sur ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı
tam anlamıyla askeri bir ablukaya dönüşmüş durumdadır. Sokağa çıkma yasakları
Anayasa’da ifade edilen yaşam hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, seyahat hakkı
başta olmak üzere en temel hak ve özgürlükleri ifade eden ve devletin
sorumluluğunu ortaya koyan maddelere de açıkça aykırıdır. Ekonomik, sosyal ve
kültürel hayatın durduğu, elektrik ve suyun olmadığı, eczane ve fırınların
kapalı olduğu bir ortamda çocuklar, kadınlar ve yaşlılar birer birer tüm
dünyanın gözü önünde yaşamlarını yitirmektedir. Asker, polis ve bir takım
paramiliter güçlerin ortaklığıyla yürütülen ablukada, insanlığın ortak inanç ve
kültür mirası olarak kabul edilen kutsal mekânlar harabeye çevrilmektedir.
UNESCO kültür mirası listesinde bulunan Diyarbakır Surları tank ve top
atışlarıyla hasara uğratılmaktadır. Sur içinde bulunan 500 yıllık Kurşunlu Camii,
Hasırlı Camii, 1700 yıllık Saint Mary Kilisesi,
Surp Giregos Kilisesi ve Protestan kiliseleri tahrip edilen ve
kullanılamaz hale getirilen tarihi yapılardan sadece bir kaçıdır.
Ablukanın halen devam ettiği Cizre’de sadece ‘Vahşet
Bodrumları’ndan bugüne kadar 178 cenaze çıkarılmıştır. Otopsiye giren aileler
cenazelerin tamamının tanınmayacak kadar yanmış olduğunu belirtmektedirler.
Otopsi işlemlerinin yapılabilmesi için yakılan cenazelerin Türkiye’nin çeşitli
yerlerine gönderilmiş olması, yakınlarını kaybeden aileler için tam anlamıyla
bir işkenceye dönüşmüştür.
Sur’da da aynı vahşetin yaşanmaması için ablukaların bir an
önce kaldırılması gerektiğini ifade ediyoruz. Tüm dünyanın gözü önünde yaşanan
ve insanlık tarihinin en acımasız katliamlarından biri olan Cizre Katliamı’nın
Sur’da da tekrarlanmaması için ablukanın acilen kaldırılması gerekiyor. Askeri
abluka kalkmalı ve hayati tehlike içinde olan insanlar güvenli bir şekilde
tahliye edilmelidir.
Sur’da yaşananlar ve yaşanacaklar tüm insanlık ailesini ilgilendirmektedir.
Türkiye’de ve bölge genelinde istikrarın sürdürülebilir olabilmesi için
uluslararası siyasi aktörlerin ve kamuoyunun duyarlılık göstermesi
gerekmektedir.
Türkiye’deki gelişmeler karşısında özgürlük, barış ve
demokrasi ekseninde bir tutum belirlemek artık son derece acil bir ihtiyaç
haline gelmiştir.
Tüm ulusal ve uluslararası demokratik kurum ve platformları
Sur’da yaşanan siyasi ve insani krize karşı açık bir şekilde tepkilerini ifade
etmeye, Sur halkıyla dayanışmaya çağırıyoruz.
Figen Yüksekdağ – Selahattin Demirtaş
Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanları
1 Mart 2016