"Erdoğan, yenilediği güvenle, darbecilerden doya doya intikam almak için dayanılmaz bir istek duyabilir. Ama ülkenin çıkarına olan bu çirkin sayfayı en kısa zamanda kapatmak, kalabalıkları sokaklardan çekmek, iç barışı sağlamaktır. Aksi takdirde .... Aksi takdirde ne olabileceğine dair çevremizde çok örnek var"


Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu verilerine göre Türkiye’de 7,000 bin civarında hâkim, 4,500 civarında savcı var.

Darbe girişiminden sonra Erdoğan bunların yaklaşık üç bininin gözaltına alınmasını ve haklarında soruşturma yürütülmesini emretti.

Bu her dört yargıç ve savcıdan birinin devre dışı kalması demektir.

Ve dünya tarihindeki en büyük yargı tasfiyelerinden biridir.

Belki de en büyüğüdür.

Bu kıyım zaten iş yükü altında kıvranmakta olan mahkemeleri felç edecek.

Bu yargıdaki ilk tasfiye de değil.

Erdoğan ve yakınları hakkında rüşvet iddialarının ortaya atıldığı 2013 Aralık ayından bu yana sayısız yargıç ve savcı kovuşturuldu, sürüldü, yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. Yapılan yasa değişikleri ile zaten entipüften olan bağımsızlığı neredeyse tamamen ortadan kalktı.

Özetlemek gerekirse Türkiye’deki yargı sistemi tilki girmiş kümese benzedi. Tilkinin kim olduğunu söylememe bilmem gerek var mı.

Gelelim diğer göz altılara. Son gelen haberlere göre 3000’e yakın savcı ve hâkimin yanında 10,000 subay, astsubay ve er de göze altına alındı.

Etti 13,000 kişi. 

Bunların her birini sorgulamak için üç saat gerektiğini farz edelim. 13,000 çarpı 3 eder 39,000 saat. Bu da eder 1,625 gün, veya dört buçuk yıl.

Hazırlanacak iddianamede her bir sanık için iki sayfa ayrıldığını farz edersek iddianamenin uzunluğu 26,000 sayfa olur.

Bu iddianamenin yazılması, okunması, avukatlara, sanıklara dağıtılması ne kadar zaman alır tahmin etmek çok zor. Hadi .... Bir yıl diyelim. Etti beş buçuk yıl.

Mahkeme ne kadar sürer?

Sanıkların her birine bir saat ayrıldığını farz edecek olursak sorgulama için 13,000 saat gerekecek. Gene hesap makinesini çıkaralım ve bir buçuk yıl diyelim.

Etti toplam yedi yıl.

Ben sorgulamanın ve yargı sürecinin kesintisiz 24 saat süreceği varsayımı üzerinden gittim. On iki saat sürerse dava da on dört yıl sürecek demektir.

Doğru ve eksik olan varsayımlar var bu hesaplamada. Sanık sayısı on üç bini muhakkak aşacaktır. Nitekim aştı. Ve tahsis edilen savcı sayısı da süreyi kısaltacaktır. Ama bunlar davanın dünyanın en kalabalık sanıklı ve en uzun sürecek davalarından biri olacağı gerçeğini pek değiştirmeyecek.

Bu kadar çok sanıklı bir davanın altında kalkacak mahkeme bir tek yerde var: Ahiret.

Yapılması gereken – ama mantıklı olduğu için yapılması mümkün olmayan – üst düzey bürokratları ve rütbeli elebaşlarını süratle yargılayıp cezalandırmak, geriye kalanları evlerine yollamaktır. Bu olayı bir an önce ülkenin gündeminden kaldırmaktır. Nasıl ölü gömülmeden acı azalmaya başlamazsa, yargılama sonuçlanmadan kamu vicdanında açılan yara kapanmaz.

Hatırlatmakta yarar var: Milyonlarca kişinin öldüğü İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Nazi rejimini yargılamak için kurulan Nuremberg Mahkemesi’nde sanık sayısı sadece 24 idi.

Bütün Nazi yapısını yargılamaya kalksalardı yargılama bugün hala devam ediyor olabilirdi.

                                                    *

Erdoğan, yenilediği güvenle, darbecilerden doya doya intikam almak için dayanılmaz bir istek duyabilir.

Ama ülkenin çıkarına olan bu çirkin sayfayı en kısa zamanda kapatmak, kalabalıkları sokaklardan çekmek, iç barışı sağlamaktır.

Aksi takdirde .... Aksi takdirde ne olabileceğine dair çevremizde çok örnek var.

                                                    *


NOT: Bu yazıyı Pazartesi gün yazmıştım. O günden bu yana gözaltılar, kovulmalar falan neredeyse beş misli arttı. Ama yazıyı değiştirmedim. Çünkü altını çizdiğim noktaların altındaki çizgi kalınlaştı, o kadar. (METİN MÜNİR – T24.COM)
Daha yeni Daha eski