“Ergenekoncu” diye tutuklanan veya görevden alınan askeri personelden boşalan kadroların yerine AKP ile ittifak halinde olan “Feto”cu suba...
“Ergenekoncu” diye tutuklanan veya görevden alınan askeri personelden boşalan kadroların yerine AKP ile ittifak halinde olan “Feto”cu subaylar getirilmişti. Şimdi yıllar sonra ittifakların bozulmasıyla bu kez darbeci onlar oldu
KALKIŞMA
Kendi iç dinamiklerine göre gelişememiş olan Türkiye
burjuvazisi, Cumhuriyet yıllarında devlet tarafından adeta şımartılarak
geliştirilmeye çalışılmış, kendi ayakları üzerinde duramaması nedeniyle de,
işbirlikçi karakteri öne çıkmıştır. Dolayısıyla devlet aygıtı bir burjuva
devleti yerine diğer sermaye guruplarıyla paylaşılan oligarşik bir iktidar
biçimi şeklinde oluşmuştur.
Başından bu yana cılız olan bu yapı, emperyalizmle
ilişkileri zorunlu kılmış, aynı zamanda oligarşi içerisinde payların yeniden
sık sık belirlenmesini gündeme getirerek krizlere neden olmuştur.
Cumhuriyet tarihi boyunca bize askeri cuntalar olarak
yansıyan kriz dönemleri, sermayenin hangi yüzünün pastadan daha fazla pay
alacağının belirlenmeye çalışıldığı kapışma günleridir.
İki gündür izlediğimiz darbe girişiminin özü, uzun süredir
devam eden oligarşi içi çatışmanın çözüm bulunamaması sonucu vardığı noktadır.
TÜSİAD’ın ekonomiden sık sık memnuniyetini ifade ettiği
mevcut durumun, memnun olmayan sermaye güçlerince, Yüksek Askeri Şûra’nın
toplanacağı günün arifesine getirilmesiyle değiştirilmek istenmesi, sorunun
değerlendirilmesi gereken diğer bir boyutudur.
Bu noktada 2007 yılında yaşanılan ve tarihte yerini
e-muhtıra olarak almış olan olayı da hatırlatalım.
Şimdi “paralel yapı” denilen “Feto”cular o zaman AKP ile
ittifak halindeydi. Devlet içindeki “Ergenekon” örgütünden bahsedilmeye
başlanmıştı. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın açıklamasına göre MİT, 3 Temmuz
2002 günü aldığı bir ihbarla Ergenekon’dan haberdar olmuştu. “Ergenekon”un
varlığını ilk kez Erol Mütercimler 1997 yılında bir TV programında dile
getirmiş, bunu da 1991 yılında Devrimci Sol örgütünce öldürülen emekli
Tümgeneral Memduh Ünlütürk’ten duyduğunu belirtmişti. “Ergenekon”
yapılanmasının AKP ye karşı darbe yapacağı gerekçesiyle ordu içinde yapılması
gereken operasyon, bu isimle sürdürülmüş, darbeci kadro “temizlenerek”, demokrasi “kurtarılmış”tı.
Operasyonun yapılabilmesi için gerekli izni verecek olan,
“Cumhuriyetin” teminatı olduğu söylenen TSK’nin Genel Kurmay Başkanı Yaşar
Büyükanıt, Cumhurbaşkanı seçimleri arifesinde, “Cumhuriyetin temel değerlerine,
devletin üniter yapısına, laik demokratik devlete sözde değil özde bağlı bir
cumhurbaşkanının seçileceğini umut …” ettiğini söylerken, başbakan ile yaptığı
Dolmabahçe görüşmeleri sonucu, sesini kesmiş, TSK içinde yapılacak bu
operasyona onay vermişti. Sonrasında Ergenekon örgütüne yönelik ilk soruşturma
ise 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda 27 el bombası bulunması
sonucunda başladı.
“Ergenekoncu” diye tutuklanan veya görevden alınan askeri
personelden boşalan kadroların yerine AKP ile ittifak halinde olan “Feto”cu
subaylar getirilmişti. Şimdi yıllar sonra ittifakların bozulmasıyla bu kez
darbeci onlar oldu.
İnsan merak ediyor, acaba şu an boşalan kadroların yerine
hangi ittifakın kadroları dolduracak, yarının darbecileri kimler olacak?
Evet, olan şeyin adı “kalkışma”dır. Fakat bu kalkışma
söylendiği gibi demokrasiye karşı bir saldırı değil kozların paylaşımı
kalkışmasıdır. (İSKENDER DENİZ - GEZİTE.ORG)