Kemal Sunal’ın filmleri sosyal bir hiciv, eleştiri, alay
yanında “toplumsal gerçekliğin” komedi üzerinden gerçekleştirildiği toplumsal
eleştirinin en önemli örnekleri ile doludur. Kemal Sunal filmleri din
karşıtlığı değil, dini alet etme karşıtlığının en güzel örnekleridir.
Yeni Akit bir blog yazarının yazısını internet sitesinde
yayımlarken “Deniz Balaban, İslam’a en büyük zararı veren Yeşilçam’ın baş
aktörlerinden olan Kemal Sunal hakkında ‘Kemal Sunal Filmleri Özelinde Eski
Türk Filmlerinin Zararları’ başlıklı çarpıcı bir blog yazısı kaleme alarak
gerçek yüzlerini ortaya koydu” ifadelerini kullanmış.
Söz konusu yazıda Kemal Sunal filmlerinin izlenir olmasını
özetle; “Günümüzde bazı kanalların hiç durmadan haftada en az bir iki kere,
90’larda ise özel televizyon furyasının başlaması ile birlikte, neredeyse
sinema filmi yayınlayan tüm kanalların bıkıp usanmadan verdiği Kemal Sunal
filmlerinden en azından birkaçını izlemeyen yoktur. Televizyon kanallarının çok
işine gelir bu tür filmler çünkü hiç maceraya atılmadan, ‘tutar mı tutmaz mı’
endişesi yaşamadan, stabil bir reyting oranı tutturmak işten bile değildir. Bir
milyonuncu kez de yayınlasanız, mutlaka izleyecek ve gülecek birileri vardır
(yurdumun tedbirsiz Müslümanları başta olmak üzere maalesef)” şeklinde
özetlemiş.
Bunu yaparken bugün hala onlarca kanalda binlerce dizi,
magazin, spor ve farklı programlar olmasına rağmen Kemal Sunal filmlerinin
izlenme oranı yüksek olmasının nedenselliğini es geçmiş.
Görüleceği üzere gerici anlayışın sözde düşünce
insanlarından birisi ve bunu yayımlayan akit kurumu, şimdi de kalkmış tam da
ölüm yıldönümünde Kemal Sunal’ı hedef alarak onun İslamiyet’e en büyük zararı
verdiği üzerinden aşağılık bir karalamaya girişmiş.
Bu gerici heriflerin dertleri elbette bellidir.
Kemal Sunal filmleri yüksek oranda izlenmeye devam
etmektedir. Ve Kemal Sunal filmlerinin içeriği ve eleştirel bakışı hala güncel
olup, bu nedenle de günümüz izleyenleri tarafından hala beğeni ve kabul
görmektedir. Zaten asıl mesele budur. Özellikle iktidarın oy kaynağı olan
seçmen kitlesi ve o kitlenin yeni yetme çocukları başta olmak üzere bu filmleri
izlemekteler ve alt ve orta tabaka mensubu yoksul ve umutsuz insanlar bugünleri
ile dünleri arasında bir bağ kurabilmektedirler. Bu rahatsızlık verici bir
durumdur. Bu rahatsızlığı da “Muhafazakar diye geçinen televizyon kanallarının,
bu filmleri gece gündüz yayınlamasına ne demeli onu bilemiyorum?” cümlesinde
görmek mümkündür.
Kemal Sunal’ın filmleri sosyal bir hiciv, eleştiri, alay
yanında “toplumsal gerçekliğin” komedi üzerinden gerçekleştirildiği toplumsal
eleştirinin en önemli örnekleri ile doludur.
Bunların içinde en önemli temalardan birisi ise inançları
kendi çıkarları ve amaçları uğruna kullanan feodal, yarı feodal, bezirgan, “din
adamları” ve din adamları ile işbirliği yapan kasaba tüccarları ve köylü-kentli
tacir tipler değil midirler?
Din üzerinden giden, kendine ve çevresine alan açıp güç
kazandıran üfürükçüsü, şeyhi, şıhı, yobazı ve zübük siyasetçisi yalan mıydı?
Elbette hayır.
Kemal Sunal filmleri din karşıtlığı değil, dini alet etme
karşıtlığının en güzel örnekleridir.
Örneğin bir filminde aynı işi yaptığı halde daha az ücret ödenmesine
itiraz ettiğinde, ücret ödeyenin “o sendikalı” cevabı karşısında ben de
“Harranlıyım” diye yanıtlamasındaki içeriği ve pratiği sayfalar dolusu “işçi
hakları ve sendikal mücadele” yazısı ile ancak anlatabilir ama o kadar etkili
olamazsınız.
İşte sizi ve asıl sizin ağababalarınızı, dini araç olarak
kullanan bezirganları rahatsız eden bunlardır.
Siz o kadar kötü ve haksızlık yanlısısınız ki; din üzerinden
kurduğunuz tahakküm düzenine karşı en ufak bir eleştiriye dahi tahammülünüz
yok. Çünkü tutunacak tek dalınız, varlığınızı sürdürecek tek aracınız din.
Örneğin bir tane manşetiniz var mı IŞİD katliamları
eleştirisiyle ilgili, IŞİD ve benzeri katil şeriat sürüleri ile ilgili bir tane
eli ayağı düzgün haberiniz var mı? Ezidilere yapılan zulmün yazısını, kız
çocuklarına tecavüzün ve esir pazarlarını ve daha önemlisi bunun
nedensellikleri ile ilgili eleştirel yazılarınızı ne zaman okuyabileceğiz sizin
internet sitenizde?…
Hiçbir zaman…
Çünkü siz iyi, güzel, güleç, aydınlık ve eşitlik adına olan
her şeye karşı, belli bir düzen ve o düzenin devamı olan ve olması gereken
herkesin ve her şeyin bir şekilde yanındasınız.
Unutmayın Kemal Sunal ve onun gibileri bu ülkenin yüz
akıdırlar. Verdikleri aldıklarından çoktur. Borçlu gitmemişler, alacaklı gitmişlerdir.
Ya siz,
Bir eli uçkurlarında, bir eli ceplerinde olan ya sizler…
Oğlan çocuklarının tecavüzünü haber yapmayan sizler,
Kutsal dediğiniz topraklara gidip viagradan kalp krizi
geçirerek öleni şehit ilan eden sizler,
Hüseyin Üzmez ve benzerleri için ağıtlar yakan sizler,
Tecavüze, kadın köleliği ve esaretine karşı çıkmayan sizler,
Gerçek demokrasi ve adaletten ödü kopan sizler,
O kadar borçlusunuz ki bu ülkeye, o kadar çok vermeden
aldınız ki, yatacak yeriniz olmayacak eminiz ama hesabı burada görülmeli
hepinizin… (İSMAİL TOPKAYA – SENDİKA.ORG)