HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Stalin’e Karşı “Generaller Komplosu”!

"Bir hafta ya da daha uzun süren gösteri davalarından farklı olarak, askerî mahkemedeki kapalı duruşma sadece bir gün sürdü. O bir gü...

"Bir hafta ya da daha uzun süren gösteri davalarından farklı olarak, askerî mahkemedeki kapalı duruşma sadece bir gün sürdü. O bir gün içinde Ulrich, Stalin’le bir araya geldi ve Stalin, Molotov, Kaganoviç ve Yezhov’un yanında bütün sanıkların kurşuna dizilerek ölüme mahkûm edilmeleri talimatını verdi. Karar, Ulrich tarafından saat 23.35’de açıklandı ve aynı gece Ulrich ve Vişinski’nin önünde infaz yerine getirildi"

Kızıl Ordu Komutanı Tukaçevski

Tarihteki Diktatörlük Karşıtı Darbeler (II): Stalin’e Karşı “Generaller Komplosu”!

Stalin, 1937 yılının Büyük Temizlik’leri sırasında, Kızıl Ordu üst düzey generallerinin kendisine karşı bir “komplo” içinde olduklarından kuşkulandı ve onları temizlemeye karar verdi. Fakat ülkede ve Parti’de temizliklerin büyük hoşnutsuzluk yarattığını bilen Stalin, büyük saygınlığı olan bu komutanları ortadan kaldırmak için “komplo” yapmış olmalarını yeterli görmedi. Bu komutanlar, “Alman gizli servisleriyle ilişki halindeydiler ve bir darbe yaparak ülkeyi Nazilere teslim etmek” istiyorlardı. Stalin bu iddiayı inandırıcı kılabilmek için derhal gerçek bir komplonun hazırlıklarına girişti. Stalin’in “inandırıcı belgelere dayanan” planı şöyle uygulandı: 

Generaller, Hitler-Stalin ortaklığının Sahte Belgeleriyle Tasfiye Edildi 

“1936 Aralık ayında Alman politik polis şefi Heydrich, (Stalin’in ajanı) Skoblin’den, Tukaçevski ve Kızıl Ordu’nun diğer üst düzey komutanlarının Stalin’e karşı bir komplo hazırladıklarını ve kendi ülkelerindeki ‘parti bürokrasisi’nin vesayetinden aynı şekilde kurtulmak isteyen bazı Wehrmacht (Alman Genel Kurmayı) generalleriyle ilişki içinde oldukları haberini almıştı. Skoblin, bu enformasyonu destekleyici hiçbir doküman ortaya koyamasa da, Heydrich bu bilgide Kızıl Ordu’yu zayıflatmak için bir imkân görmüştü. Hitler’in danışmanı Janke, yanında istihbarat işlerinden sorumlu Hess de olmak üzere, Heydrich’e, Skoblin’den gelen bilgilerin doğruluğu hakkında şüpheleri olduğunu söylemiştir. Japon gizli servisinden aldığı bilgilerin yanı sıra, elindeki verilere dayanarak, Skoblin’in eşi Pleviskaya’nın (Rus halk müziğinin tanınmış bir şarkıcısı) uzun yıllardır GPU ajanı olduğunu ve Skoblin’in verdiği bilginin Stalin tarafından yönlendirildiğini ona anlatmıştır. Janke, Stalin’in bu sahte enformasyonla Tukaçevski’nin emri altındaki “isyancı generalleri ” halletmek hedefi güttüğü ve aynı zamanda Alman Wehrmacht komutanlığına darbe indirmek istediği görüşündeydi. Ona göre, Stalin parti içi nedenlerden dolayı, Tukaçevski ve çevresinin halledilme bahanesinin o sıralar SSCB’nin en tehlikeli düşmanı olarak algılanan Nazi Almanya’sından kaynaklanmasını istemekteydi.” (Vadim S. Rogovin,1937- Stalin’in Terör Yılı –henüz yayınlanmamış çeviri, çev: Selçuk Eralp, orijinal kitapta s. 418)         

“Heydrich, Skoblin’in versiyonunu derhal Hitler’e iletmiş ve o da Stalin için bu versiyonu teyit edecek dokümanların hazırlanması emrini vermiştir. Schellenberg’e göre, Hitler, ‘Rus ordusu askerî komutanlığının budanarak zayıflatılışının onu belirli bir süre Batıya karşı rahatlatacağını’ hesaplamaktaydı. Bu operasyonun Rusya için devrimden sonraki en büyük yıkım olacağı görüşünü savunan Heydrich en yakın çalışma arkadaşlarına şu açıklamada bulundu: ‘Stalin Skoblin’in bu enformasyonuyla bizi yanlış yola sokmak istese bile, Kremlin’deki amcacığı yalanının katışıksız doğru olduğunu ispatlayacak yeterli kanıtlarla besleyeceğim.’ 

“Sovyet generalleriyle Wehrmacht komutanlığı arasındaki gizli ilişkiler üzerine dokümanlar düşünülüp taşınılmış bir manevrayla imal edilmeliydi. Hitler’in emri üzerine Alman silahlı kuvvetlerinin gizli arşivlerinin saklandığı odalara gece baskını düzenlendi. Bu arada (Kızıl Ordu komutanı) Tukaçevski’nin elyazısı mektuplarının orijinalleri, Sovyet ve Alman komuta kademelerinin temsilcilerine ait konuşma kayıtları, v.b.çalındı. Baskının izlerini silmek için bir yangın sahneye konarak arşivin Sovyet-Alman askerî işbirliğine (Nazi’ler iktidara gelmeden önce Sovyetlerle Almanya arasında askeri alanda yakın işbirliği vardı. G.Z.) ilişkin belgelerinin depolandığı dolaplar imha edildi.

“Çalınan dokümanlara dayanarak, sadece elyazısının değil, aynı zamanda mektup yazma stilinin titiz bir şekilde taklit edildiği Tukaçevski’ye ait sahte bir mektup imal edildi. İçinde Tukaçevski ve aynı fikirdeki arkadaşlarının iktidarı ele geçirme planlarından bahsedilen bu mektubun üzerine Abwehr’e (Alman genelkurmayı karşı istihbaratı) ait ‘çok gizli’ ve ‘sadece ilgililere’ mühürleri vuruldu. Hitler, sahte mektubu tetkik etmiş ve kenarına, Tukaçevski’yle güya ilişki içinde olan Alman generallerinin takip altına alınması gerektiği notunu düşmüştür. 

“Hitler’in şahsen incelediği dosyada, Sovyet generallerinin sözümona verdikleri enformasyon karşılığı aldıkları yüksek meblağ tutan paraları imzalarıyla kanıtladıkları sahte makbuzlar da vardı. Ayrıca Alman gizli servisinin sahip olduğu SSCB ve Almanya’nın komuta kademesindekiler arasındaki ilişkiler üzerine ‘komplo’ ve ‘soruşturma malzemeleri’yle ilgili Alman subaylarının ‘gizlice dinlenmiş’ konuşmalarının raporları yer almaktaydı. 

“Bir sonraki görev, tüm bu malzemeyi Stalin’e ulaştırmaktı. Bunun için yanlış bilgilendirme çabaları Çekoslovakya’ya kaydırıldı. O zamanlar Çekoslovak hükümeti, Alman genişleme politikasına karşı durabilmek için SSCB’ye dayanıyordu. Operasyonun bu safhasından Çekoslovak devlet başkanı Benes savaş sonrası çıkan anılarında bahseder. Benes, Alman hâkim çevrelerinin Moskova’daki hükümetin kısa bir zaman içinde ordudakilerden oluşan güçlü komplocu bir grup tarafından devralınacağını beklediklerini Almanya’daki Çekoslovak elçisi Mastni’nin 1937 Şubat ayında kendisine bildirdiğini anımsamakta. 8 Mayıs’da Benes, Stalin’e hitaben gizli bir yazıda ona Kızıl Ordu’daki bir komplodan bahsetmiş ve bunların aynı şekilde kendi ülkelerinde iktidarı devralma hazırlığı yapan bir grup Nazi karşıtı Alman generaliyle ilişki içinde olduklarını bildirmiştir.

“Daha bu olaylardan önce Alman gizli servisi ordunun önde gelenleriyle ilgili sahte haberlerin Sovyet ajanlarının eline geçmesini sağlamıştır. İşte bu şekilde Pravda Berlin muhabiri A. Klimov, Alman subay çevrelerinde ısrarla Alman faşistleriyle Kızıl Ordu’nun en üst komuta kademesindekiler arasındaki ilişki konuşulmakta ve ‘bu bağlamda Tukaçevski’nin ismi geçmekte’ diye haber yapmıştı.” (Agy, s. 419)

“Gestapo ajanı Giering, Stalin-Hitler provokasyonunun seyrindeki mekanizmadan, Sovyet gizli servis mensubu L. Trepper’e savaş esnasında övgüyle bahsetmiştir. Arka plandaki bu enformasyonla Trepper, bu provokasyonda ‘Stalin ve Hitler görevi paylaşmışlardır; birincisi komplonun fikriyatını oluşturdu, ikincisi ise onu yürürlüğe koydu’ diye yazmıştı. (Agys. 420) 

“Tukaçevski’ye ve silahlı kuvvetlerin diğer önde gelen komutanlarına karşı provokasyon Stalin’in de, Hitler’in de çıkarlarına hizmet etti. Stalin bu sayede, kendisine yönelebilecek örgütlü en son gücü yok etme olanağına sahip oldu. Hitler kendi açısından Stalin’in eliyle Sovyet askerî elitini imha etmek için Kızıl Ordu’nun kapasitesinin düşürülmesi fırsatından yararlandı. 

Schellenberg haklı olarak şu saptamada bulunuyordu: ‘Tukaçevski vakası Stalin-Hitler ittifakının ilk illegal girizgâhıydı.’” (Agy, s. 424) 

Gerçekten Bir Darbe Komplosu Var mıydı? 

“’Gerçekten askerî bir komplo var mıydı’ sorusuna Troçki şöyle cevap veriyordu: ‘Her şey komplonun nasıl tanımlandığına bağlıdır. Stalin’in bakış açısından, her hoşnutsuzluk, hoşnutsuzlar arasındaki her yakınlaşma, hükümetin iflah olmaz politikasının önünü kesmek için neler yapılması gerektiğine dair her türlü eleştiri ve akıl yürütme bir komplodur. Totaliter bir rejimde, şüphesiz ki, her muhalefet bir komplo nüvesidir.’ Troçki,  generallerin orduyu ‘GPU’nun moral bozucu entrikalarına karşı koruma’ çabasını böyle bir ‘nüve’ olarak değerlendirir. ‘Onlar, savunmanın çıkarlarını korumuşlardır. (Agy, s. 459) 

Bununla birlikte, Stalin’in generallere karşı komplosunun derinde bazı nedenleri daha olduğu bilinmektedir. Stalin’in, muhaliflerin aleyhinde delil toplama çabası, gelip Stalin’e çarpmış ve bu araştırma sırasında, Stalin’in, Çarlığın gizli polisi Okhrana’ya rapor verdiği ortaya çıkmış, bu bilgi zaten rahatsızlık içinde olan Kızıl Ordu komutanlarına ulaşmış ve komutanlar, Stalin’e karşı ölümcül derecede önemli bir delil bulduklarını düşünerek gerçekten bir darbe planı yapmışlardır. Generalleri zaten tasfiye etmeyi planlayan Stalin’i bir an önce harekete geçmeye zorlayan, hakkındaki bu bilginin generallere ulaştığını anlaması olmuştur:

“İlk teşhir davasının hazırlıkları sırasında Stalin, (o zamanki NKVD şefi. G.Z) Yagoda’ya, eğer NKVD temizliklerinin muhtemel bazı kurbanlarının, Okhrana’nın, Çarın gizli polisinin ajanları olarak faaliyette bulunduklarını gösterebilirse bunun yararlı olacağını belirtmiştir. (Bir devrimcinin Okhrana’ya hizmet etmiş olması, düşünülebileceği gibi SSCB’de en utanç verici bir suç olarak değerlendirilmekteydi.)

“Yagoda, NKVD subayı Stein’e, haklarında dava açılması istenen eski Bolşeviklerin itibarını sarsacak dokümanları polis arşivlerinde arayıp bulması talimatını verir. Stein böyle dokümanları bulamaz ama buna karşılık beklenmedik bir şekilde, aralarında elyazısıyla formüle edilmiş Stalin’e ait, onun yıllarca Çarcı Okhrana için çalıştığına dair şüpheye yer bırakmayan raporların da olduğu Çar gizli polis şef yardımcısı Vissarionov’un dokümanlarıyla karşılaşır.

“Stein, bu dokümanları Yagoda’ya iletirse başına ne geleceğini kavradığı için ondan gizler. Dokümanları bir arkadaşına, İçişleri Halk Komiseri Balitzki’ye göstermek için Kiev’e gider. Balitzki ve Kaznelson bu dokümanları bir bilirkişi titizliğiyle incelediklerinde gerçek olduklarını bir nebze bile şüpheye yer bırakmayacak şekilde saptarlar. Dokümanlardan kayıtsız şartsız güvendikleri iki kişiye bahsederler: Yakir ve Kosior. Yakir de, ‘Stalin’e karşı şahsi antipatisi bilinen’ Tukaçevski’yle konuşur. Kaznelson bu sırra ortak edilen şahıslar olarak Gamarnik ve Kork’u da saymaktadır.

“Artan dehşetin sorumlusu tiran ve caninin gerçek bir devrimci bile olmadığı, bir dalavereci ve o kadar nefret edilen Okhrana’nın bir yaratımı olduğu anlaşılınca, komplocular eyleme geçmek için birbirlerine daha da yaklaşmışlardı. Yaşamlarını hep birlikte tehlikeye atarak, tahta çıkmış olan ‘ajan provokatörü’ ortadan kaldırıp ülkelerini kurtarmaya karar verdiler.” (Agy, s. 473) 

“Komploya girişecek olanlar kesinlikle biliyorlardı ki, parti ve ordu önderlerini gittikçe daha fazla yutmaya yönelen dehşetengiz kanlı temizliği, sadece Stalin’i zorla halletmekle durdurabilirlerdi. Yalnızca bu şekilde Tukaçevski, Yakir ve mücadele arkadaşları, başları üzerinde asılı insafsız kılıcı uzaklaştırabilirlerdi. 

“Kaznelson’un Orlov’a bahsettiği gibi, generaller henüz ‘güçlerin toplanması’ aşamasındaydılar ve darbe için son ve kesin plan henüz hazırlanmamıştı. Tukaçevski şöyle bir harekât tarzına eğilimliydi: ‘Stalin ve Voroşilov’u, ülke savunmasının akut problemlerini görüşmek üzere ordu ileri kademesindekileri topluca toplantıya çağırmaya ikna edecekti. Bu danışma toplantısında komplocular Stalin’i tutuklarken, aynı esnada Kızıl Ordu’nun iki elit alayı, yalnızca Stalin ve Yejov’un  emrindeki NKVD birliklerinin muhtemel ilerleyişini durdurmak için Kremlin’e girişleri tutacaktı.” (Agy, s. 473)

“Komplocular arasında, Stalin’i tutukladıktan sonra ona karşı nasıl davranılacağı konusunda iki görüş vardı. Tukaçevski ve diğer generaller, Stalin’i derhal kurşuna dizip ardından Merkez Komitesi plenumunun toplanması ve onu ele veren dokümanların orada gözler önüne serilmesi düşüncesindeydiler. Kosior, Balitski gibi ordudan olmayan diğerleri ise, Stalin’i Merkez Komitesi plenumuna götürmeyi ve devrim öncesi faaliyetiyle ilgili ajanlık ve provokatörlük suçlamalarını yüzüne karşı orada yapmayı gerekli görüyorlardı. (Agy, s. 474)

“…generallerin SSCB’de askeri diktatörlük kurmak gibi bir niyetleri yoktu. Bolşevik düzeni yeniden kurmak istiyorlardı ve Stalin’i devirmek için MK’nin çoğunluğunu yanlarına çekebilecek bir gerekçeyi bu nedenle seçmişlerdi. Stalin gerçekten Okhrana’nın bir ajanı (birçok ciddi tarihçinin doğruluğundan emin olmadığı bu mesele bugüne kadar açıklığa kavuşmamıştır) olsa bile, bu suç iktidardayken işlediği suçlarla hiçbir şekilde boy ölçüşemez. Ancak Stalin’in diktatör olarak suçları ya resmî olarak en üst parti organları tarafından onaylanmıştı (örneğin ‘kulakların’ sürgününde veya muhalif faaliyet nedeniyle yapılan baskılarda olduğu gibi) ya da sıkı bir gizlilik atmosferinde, en üst parti görevlilerinin bile haberi olmaksızın (Kirov cinayetinde veya dosyalar ve davalardaki sahtekârlıklarda olduğu gibi) gerçekleşmişti. Stalin’in ajan provokatör olarak kendi partisine karşı faaliyeti, o zamanki parti mentalitesi açısından onun hâkimiyetinin gayrimeşruluğuna ilişkin en ikna edici kanıt olarak işe yarayacaktı. (Agy, s. 480) 

İşkence ve İnfaz

“Şubat-Mart (Merkez Komitesi) Plenumu’ndan sonra komutanlara yapılan baskının boyutları çok ileri düzeye ulaştı. 1 Ocak’tan 30 Mart 1937’ye kadar politik nedenlerle 577 kişi Kızıl Ordu’dan atılmışsa, 1 Nisan’la 11 Haziran (basında önde gelen sekiz ordu komutanı davasının yakında başlayacağına dair haberin çıktığı gün) arasında bu sayı 4.370 kişiye ulaştı. Ordudaki devlet suçlarını soruşturan NKVD özel şubesinin şefi Leplevski, Nisan ve Mayıs aylarında, tutuklanması gereken komutanların ve siyasi komiserlerin isim listesini onaylanmak üzere her gün Voroşilov ve Gamarnik’e gönderiyordu. Voroşilov ve Gamarnik (o da tutuklanacağını öğrenince daha sonra intihar etmiştir, G.Z.) böyle yüzlerce evraka imza attı. (Agy, s. 424)

“Aynı esnada NKVD özel şube eski şefi Gai ve eski İçişleri Halk Komiser vekili Prokofiev NKVD’nin işkence odalarında Tukaçevski ve diğer generallerin Yagoda’yla (o sırada Yagoda da NKVD şefliğinden düşmüş ve işkenceye uğratılmıştı. G.Z.) komplocu ilişkilerin içinde olduklarına dair ifade veriyorlardı. NKVD’den eski bölüm şef yardımcısı Voloviç, Tukaçevski’nin bir askerî darbe hazırladığını iddia ediyordu. (Agy, s. 425) 

“Generallerin elinden bir karşı hareket için gerekli her türlü olanağı almak için Stalin, onları alıştıkları ortamdan ayırmaya karar vermişti. Komutanların görev yerlerinin değiştirilmesine, Nisan ortasında Feldman’ın Savunma Halk Komiserliği’ndeki kadro sorunları idari şefliği makamından alınarak Moskova Askerî Bölge şef muavinliği makamına ve Uboreviç’in iki vekilinin de Belarus askerî bölgesi dışında bir göreve atanmalarıyla başlanmıştır.

“10 Mayıs’da Politbüro, ordu yüksek komuta kademesindekilerin görev yerlerindeki yeni değişiklikleri içeren talimatnameyi kabul etti. Yakir, Kiev askerî bölgesi komutanıyken Leningrad askerî bölgesi komutanı oldu. Tukaçevski komuta kademesinde aşağıya kaydı,  Savunma Halk Komiseri vekilliği görevinden affedildi, ikinci derecede bir görev olan Volga Askerî Bölge Komutanlığına atandı. Tukaçevski bu karardan üç gün sonra Stalin tarafından kabul edildi. Stalin, ona, Kuibyşev’e naklinin, arkadaşı Kuzmina’nın ve haber subayının casuslukla suçlanmaları ve tutuklanmaları nedeniyle olduğunu açıkladı. Tukaçevski’nin son makalesi Krasnaia zvezda [Kızıl Yıldız] gazetesinde, 6 Mayıs 1937’de yayınlandı. (Agy, s. 426)

(Kendisinden işkenceyle ifade alınan, Kızıl Ordu generallerinden. G.Z.) “Primakov’un soruşturma dosyasından bellidir ki, o 1937 Mayıs-Haziran tahkikatı sırasında ‘faşist komplo’ üzerine uydurma bilgilerin yanında birçok komutanın gerçek tavırlarıyla ilgili enformasyon da vermişti: Bir yandan zorla kolektifleştirmeden ve sonuçlarından hoşnutsuzluk (eldeki hayvanların imhası, köyün çöküşü, köylü ekonomisinde ‘itinalı bir elden’ yoksunluk), diğer yandan (Stalin’in ordu içindeki, askeri işlerden anlamayan beceriksiz ve yeteneksiz generali, G.Z.) Voroşilov’un ordu içinde nasıl bir etkisinin olduğu. Primakov’a göre, Kolordu komutanı N. W. Kuibyşev, ‘Voroşilov’un ya Chmelnizki gibi uşaklara ya da Kulik gibi aptallara veya Şapoşnikov gibi her şeye evet diyen moruklara ihtiyacı var’ demişti. (s. 428) 

“24 Mayıs’ta Politbüro, ‘İşçi Köylü Kızıl Ordusundaki Komplo’ üzerine karar aldı. Bu kararda Benes’in Stalin’e gönderdiği yazıdan söz edilmekte, ‘komplocuların Alman genelkurmayı ve Gestapo’nun ortak katkısıyla askerî bir darbe sonucu Stalin’i, Sovyet hükümetini ve tüm parti ve devlet organlarını devirmeyi ve askerî bir diktatörlük kurmayı’ planladıkları ileri sürülmekteydi.

“28 Mayıs’ta Yakir, 29 Mayıs’ta Uboreviç tutuklandı. Merkez Komitesi’nin partiden atma kararı, tutuklanmalarından hemen sonra, 30 Mayıs ya da 1 Haziran’da alındı. Bu kararda Yakir ve Uboreviç, ‘Sağcıların ve Troçkistlerin askerî-faşist komplosuna katılmakla’ ve ayrıca artık sadece Almanya için değil, Japonya ve Polonya için de casusluk yapmakla suçlandılar.

“1950’li yılların ortalarında, 1960’lı yılların başlarında yapılan soruşturmalarda, generallere karşı davanın hazırlanmasına katılmış kişiler, önde gelen ordu mensuplarına yönelik ‘vahşice, zalimce sorgulama metotlarının’ uygulandığını anlatmışlardır. Aynısını 1938’de tutuklanan sorgucular da söylemişlerdir. Örneğin Uşakov, generallere karşı uyguladığı aynı metotlara maruz kaldıktan sonra, ‘bizzat ben Lefortovo hapishanesinde (sadece orada değil) parti ve Sovyet iktidarının düşmanlarını dövdüm ama hiçbir zaman dövülenlerin acılarıyla ve hisleriyle ilgili bir fikrim olmamıştı’ diye anlatmış, ayrıca ‘B. M. Feldman benim yanımda antisovyetik askerî komploya katıldığını itiraf etti’ demişti. ‘Ayın 25’inde Tukaçevski’yi bana verdiler, ayın 26’sında itiraf etti ve ayın 30’unda Yakir’i aldım. Bu üçlü sorgulamayı tek başıma, yardımcısız… yaptığım için ve birkaç gün sonra bu meselenin sonuçlanması ve duruşma için devredilmesi gerektiği talimatını aldığımdan, hemen hemen hiç uyumadan onlardan olabildiğince fazla veri ve komplocu çıkarttım. Hatta dava günü, sabah erken Tukaçevski’den Apanasenko ve bazı başkaları üzerine ek itiraflar aldım.’ ‘Başkaları’ arasında örneğin Timoşenko da vardı.” (Agy, s. 430) 

“Stalin, NKVD organlarının ‘Sovyet iktidarına karşı Alman faşistlerince teşvik ve finanse edilmiş bir askerî-politik komployu’ açığa çıkarmış olduğunu ilan etti. Komplonun siyasi önderleri olarak, Troçki, Buharin, Rikov, Rudzutak, Karahan ve Yenukidze’yi; ‘askerî düzeydeki’ elebaşları olarak, Yagoda, Tukaçevski, Yakir, Uboreviç, Kork, Eideman ve Gamarnik’i saydı. Stalin bu on üç kişiden onunu Alman ajanı, geri kalan üçünü (Rikov, Buharin ve Gamarnik) ‘Alman Reichwehr’i için casusluğun organizatörleri ve destekçileri’ diye tanımladı. (Agy, s. 432)

“Böylesine üst kademedeki insanların neden Reichwehr’in ‘köleleri’ ve ‘mahkûmları’ı haline dönüştüklerinin izahına gelince Stalin, bazılarının ‘mesleklerinde yükseltilmeyince’ hoşnutsuz olduklarını ve ayrıca Almanya’daki ‘tecrübeli ve güzel gizli servis ajanı’ Josephine Gensi’nin ‘kadınsı çekiciliğini’ kullanarak Karahan, Yenukidze, Tukaçevski ve Radzutak’ı elde ettiğini söylemiştir. (Agy, s. 433) 

“Dava günü gazetelerde SSCB savcısının bir açıklaması yayınlandı. Sekiz generale karşı soruşturma sonuçlanmış ve ‘askerlik görevlerine (yeminlerine) sadakatsizlik, vatana, SSCB halklarına ve Kızıl Ordu’ya ihanetten’ suçlu bulunmuşlardı. Haberde, soruşturmalar aracılığıyla, sanıkların ve aynı zamanda Gamarnik’in de, ‘SSCB’ye karşı düşmanca bir politika izleyen bir yabancı devletin önde gelen askerî çevreleriyle bağlantı içerisinde bulunduklarının’ saptandığı ifade ediliyordu. Kolayca tahmin edilebileceği gibi, kastedilen Almanya’ydı. Devamla, sanıkların bu devletin askerî gizli servisi için çalıştıkları ve yine bu devletin askerî çevrelerine Kızıl Ordu’nun durumu üzerine düzenli rapor verdikleri, Kızıl Ordu’yu zayıflatmak için zararlı faaliyette bulundukları iddia ediliyordu. Böylece Kızıl Ordu’nun savaşta yenilmesini sağlayacaklardı. Neticede ‘amaçları, SSCB’de toprak sahipleri ve kapitalistlerin iktidarının yeniden kuruluşuna katkıda bulunmaktı.’” (Agy, s. 441) 

“Bir hafta ya da daha uzun süren gösteri davalarından farklı olarak, askerî mahkemedeki kapalı duruşma sadece bir gün sürdü. O bir gün içinde Ulrich, Stalin’le bir araya geldi ve Stalin, Molotov, Kaganoviç ve Yezhov’un yanında bütün sanıkların kurşuna dizilerek ölüme mahkûm edilmeleri talimatını verdi. Karar, Ulrich tarafından saat 23.35’de açıklandı ve aynı gece Ulrich ve Vişinski’nin önünde infaz yerine getirildi. (Agy, s. 443) 

Gün Zileli - 6 Ağustos 2016 - www.gunzileli.com - gunzileli@hotmail.com

Business News