"Bir hafta ya da daha uzun süren gösteri davalarından farklı olarak, askerî mahkemedeki kapalı duruşma sadece bir gün sürdü. O bir gün içinde Ulrich, Stalin’le bir araya geldi ve Stalin, Molotov, Kaganoviç ve Yezhov’un yanında bütün sanıkların kurşuna dizilerek ölüme mahkûm edilmeleri talimatını verdi. Karar, Ulrich tarafından saat 23.35’de açıklandı ve aynı gece Ulrich ve Vişinski’nin önünde infaz yerine getirildi"
Kızıl Ordu Komutanı Tukaçevski
|
Tarihteki Diktatörlük Karşıtı Darbeler (II): Stalin’e Karşı “Generaller Komplosu”!
Stalin, 1937 yılının Büyük Temizlik’leri sırasında, Kızıl Ordu üst düzey generallerinin kendisine karşı bir “komplo” içinde olduklarından kuşkulandı ve onları temizlemeye karar verdi. Fakat ülkede ve Parti’de temizliklerin büyük hoşnutsuzluk yarattığını bilen Stalin, büyük saygınlığı olan bu komutanları ortadan kaldırmak için “komplo” yapmış olmalarını yeterli görmedi. Bu komutanlar, “Alman gizli servisleriyle ilişki halindeydiler ve bir darbe yaparak ülkeyi Nazilere teslim etmek” istiyorlardı. Stalin bu iddiayı inandırıcı kılabilmek için derhal gerçek bir komplonun hazırlıklarına girişti. Stalin’in “inandırıcı belgelere dayanan” planı şöyle uygulandı:
Stalin, 1937 yılının Büyük Temizlik’leri sırasında, Kızıl Ordu üst düzey generallerinin kendisine karşı bir “komplo” içinde olduklarından kuşkulandı ve onları temizlemeye karar verdi. Fakat ülkede ve Parti’de temizliklerin büyük hoşnutsuzluk yarattığını bilen Stalin, büyük saygınlığı olan bu komutanları ortadan kaldırmak için “komplo” yapmış olmalarını yeterli görmedi. Bu komutanlar, “Alman gizli servisleriyle ilişki halindeydiler ve bir darbe yaparak ülkeyi Nazilere teslim etmek” istiyorlardı. Stalin bu iddiayı inandırıcı kılabilmek için derhal gerçek bir komplonun hazırlıklarına girişti. Stalin’in “inandırıcı belgelere dayanan” planı şöyle uygulandı:
Generaller, Hitler-Stalin ortaklığının Sahte Belgeleriyle Tasfiye Edildi
“1936 Aralık ayında Alman politik polis şefi Heydrich,
(Stalin’in ajanı) Skoblin’den, Tukaçevski ve Kızıl Ordu’nun diğer üst düzey
komutanlarının Stalin’e karşı bir komplo hazırladıklarını ve kendi
ülkelerindeki ‘parti bürokrasisi’nin vesayetinden aynı şekilde kurtulmak
isteyen bazı Wehrmacht (Alman Genel Kurmayı) generalleriyle ilişki içinde
oldukları haberini almıştı. Skoblin, bu enformasyonu destekleyici hiçbir
doküman ortaya koyamasa da, Heydrich bu bilgide Kızıl Ordu’yu zayıflatmak için
bir imkân görmüştü. Hitler’in danışmanı Janke, yanında istihbarat işlerinden
sorumlu Hess de olmak üzere, Heydrich’e, Skoblin’den gelen bilgilerin doğruluğu
hakkında şüpheleri olduğunu söylemiştir. Japon gizli servisinden aldığı
bilgilerin yanı sıra, elindeki verilere dayanarak, Skoblin’in eşi
Pleviskaya’nın (Rus halk müziğinin tanınmış bir şarkıcısı) uzun yıllardır GPU
ajanı olduğunu ve Skoblin’in verdiği bilginin Stalin tarafından
yönlendirildiğini ona anlatmıştır. Janke, Stalin’in bu sahte enformasyonla
Tukaçevski’nin emri altındaki “isyancı generalleri ” halletmek hedefi güttüğü
ve aynı zamanda Alman Wehrmacht komutanlığına darbe indirmek istediği görüşündeydi.
Ona göre, Stalin parti içi nedenlerden dolayı, Tukaçevski ve çevresinin
halledilme bahanesinin o sıralar SSCB’nin en tehlikeli düşmanı olarak algılanan
Nazi Almanya’sından kaynaklanmasını istemekteydi.” (Vadim S. Rogovin,1937-
Stalin’in Terör Yılı –henüz yayınlanmamış çeviri, çev: Selçuk Eralp, orijinal
kitapta s. 418)
“Heydrich, Skoblin’in versiyonunu derhal Hitler’e iletmiş ve
o da Stalin için bu versiyonu teyit edecek dokümanların hazırlanması emrini
vermiştir. Schellenberg’e göre, Hitler, ‘Rus ordusu askerî komutanlığının
budanarak zayıflatılışının onu belirli bir süre Batıya karşı rahatlatacağını’
hesaplamaktaydı. Bu operasyonun Rusya için devrimden sonraki en büyük yıkım
olacağı görüşünü savunan Heydrich en yakın çalışma arkadaşlarına şu açıklamada
bulundu: ‘Stalin Skoblin’in bu enformasyonuyla bizi yanlış yola sokmak istese
bile, Kremlin’deki amcacığı yalanının katışıksız doğru olduğunu ispatlayacak
yeterli kanıtlarla besleyeceğim.’
“Sovyet generalleriyle Wehrmacht komutanlığı arasındaki
gizli ilişkiler üzerine dokümanlar düşünülüp taşınılmış bir manevrayla imal
edilmeliydi. Hitler’in emri üzerine Alman silahlı kuvvetlerinin gizli
arşivlerinin saklandığı odalara gece baskını düzenlendi. Bu arada (Kızıl Ordu
komutanı) Tukaçevski’nin elyazısı mektuplarının orijinalleri, Sovyet ve Alman
komuta kademelerinin temsilcilerine ait konuşma kayıtları, v.b.çalındı.
Baskının izlerini silmek için bir yangın sahneye konarak arşivin Sovyet-Alman
askerî işbirliğine (Nazi’ler iktidara gelmeden önce Sovyetlerle Almanya
arasında askeri alanda yakın işbirliği vardı. G.Z.) ilişkin belgelerinin
depolandığı dolaplar imha edildi.
“Çalınan dokümanlara dayanarak, sadece elyazısının değil,
aynı zamanda mektup yazma stilinin titiz bir şekilde taklit edildiği
Tukaçevski’ye ait sahte bir mektup imal edildi. İçinde Tukaçevski ve aynı
fikirdeki arkadaşlarının iktidarı ele geçirme planlarından bahsedilen bu
mektubun üzerine Abwehr’e (Alman genelkurmayı karşı istihbaratı) ait ‘çok
gizli’ ve ‘sadece ilgililere’ mühürleri vuruldu. Hitler, sahte mektubu tetkik
etmiş ve kenarına, Tukaçevski’yle güya ilişki içinde olan Alman generallerinin
takip altına alınması gerektiği notunu düşmüştür.
“Hitler’in şahsen incelediği dosyada, Sovyet generallerinin
sözümona verdikleri enformasyon karşılığı aldıkları yüksek meblağ tutan
paraları imzalarıyla kanıtladıkları sahte makbuzlar da vardı. Ayrıca Alman gizli
servisinin sahip olduğu SSCB ve Almanya’nın komuta kademesindekiler arasındaki
ilişkiler üzerine ‘komplo’ ve ‘soruşturma malzemeleri’yle ilgili Alman
subaylarının ‘gizlice dinlenmiş’ konuşmalarının raporları yer almaktaydı.
“Bir sonraki görev, tüm bu malzemeyi Stalin’e ulaştırmaktı.
Bunun için yanlış bilgilendirme çabaları Çekoslovakya’ya kaydırıldı. O zamanlar
Çekoslovak hükümeti, Alman genişleme politikasına karşı durabilmek için SSCB’ye
dayanıyordu. Operasyonun bu safhasından Çekoslovak devlet başkanı Benes savaş
sonrası çıkan anılarında bahseder. Benes, Alman hâkim çevrelerinin Moskova’daki
hükümetin kısa bir zaman içinde ordudakilerden oluşan güçlü komplocu bir grup
tarafından devralınacağını beklediklerini Almanya’daki Çekoslovak elçisi Mastni’nin
1937 Şubat ayında kendisine bildirdiğini anımsamakta. 8 Mayıs’da Benes,
Stalin’e hitaben gizli bir yazıda ona Kızıl Ordu’daki bir komplodan bahsetmiş
ve bunların aynı şekilde kendi ülkelerinde iktidarı devralma hazırlığı yapan
bir grup Nazi karşıtı Alman generaliyle ilişki içinde olduklarını bildirmiştir.
“Daha bu olaylardan önce Alman gizli servisi ordunun önde
gelenleriyle ilgili sahte haberlerin Sovyet ajanlarının eline geçmesini
sağlamıştır. İşte bu şekilde Pravda Berlin muhabiri A. Klimov, Alman subay
çevrelerinde ısrarla Alman faşistleriyle Kızıl Ordu’nun en üst komuta
kademesindekiler arasındaki ilişki konuşulmakta ve ‘bu bağlamda Tukaçevski’nin
ismi geçmekte’ diye haber yapmıştı.” (Agy, s. 419)
“Gestapo ajanı Giering, Stalin-Hitler provokasyonunun
seyrindeki mekanizmadan, Sovyet gizli servis mensubu L. Trepper’e savaş
esnasında övgüyle bahsetmiştir. Arka plandaki bu enformasyonla Trepper, bu
provokasyonda ‘Stalin ve Hitler görevi paylaşmışlardır; birincisi komplonun
fikriyatını oluşturdu, ikincisi ise onu yürürlüğe koydu’ diye yazmıştı. (Agys.
420)
“Tukaçevski’ye ve silahlı kuvvetlerin diğer önde gelen
komutanlarına karşı provokasyon Stalin’in de, Hitler’in de çıkarlarına hizmet
etti. Stalin bu sayede, kendisine yönelebilecek örgütlü en son gücü yok etme
olanağına sahip oldu. Hitler kendi açısından Stalin’in eliyle Sovyet askerî
elitini imha etmek için Kızıl Ordu’nun kapasitesinin düşürülmesi fırsatından
yararlandı.
Schellenberg haklı olarak şu saptamada bulunuyordu:
‘Tukaçevski vakası Stalin-Hitler ittifakının ilk illegal girizgâhıydı.’” (Agy,
s. 424)
Gerçekten Bir Darbe Komplosu Var mıydı?
“’Gerçekten askerî bir komplo var mıydı’ sorusuna Troçki
şöyle cevap veriyordu: ‘Her şey komplonun nasıl tanımlandığına bağlıdır.
Stalin’in bakış açısından, her hoşnutsuzluk, hoşnutsuzlar arasındaki her
yakınlaşma, hükümetin iflah olmaz politikasının önünü kesmek için neler
yapılması gerektiğine dair her türlü eleştiri ve akıl yürütme bir komplodur.
Totaliter bir rejimde, şüphesiz ki, her muhalefet bir komplo nüvesidir.’
Troçki, generallerin orduyu ‘GPU’nun
moral bozucu entrikalarına karşı koruma’ çabasını böyle bir ‘nüve’ olarak
değerlendirir. ‘Onlar, savunmanın çıkarlarını korumuşlardır. (Agy, s. 459)
Bununla birlikte, Stalin’in generallere karşı komplosunun
derinde bazı nedenleri daha olduğu bilinmektedir. Stalin’in, muhaliflerin
aleyhinde delil toplama çabası, gelip Stalin’e çarpmış ve bu araştırma
sırasında, Stalin’in, Çarlığın gizli polisi Okhrana’ya rapor verdiği ortaya
çıkmış, bu bilgi zaten rahatsızlık içinde olan Kızıl Ordu komutanlarına ulaşmış
ve komutanlar, Stalin’e karşı ölümcül derecede önemli bir delil bulduklarını
düşünerek gerçekten bir darbe planı yapmışlardır. Generalleri zaten tasfiye
etmeyi planlayan Stalin’i bir an önce harekete geçmeye zorlayan, hakkındaki bu
bilginin generallere ulaştığını anlaması olmuştur:
“İlk teşhir davasının hazırlıkları sırasında Stalin, (o
zamanki NKVD şefi. G.Z) Yagoda’ya, eğer NKVD temizliklerinin muhtemel bazı
kurbanlarının, Okhrana’nın, Çarın gizli polisinin ajanları olarak faaliyette
bulunduklarını gösterebilirse bunun yararlı olacağını belirtmiştir. (Bir
devrimcinin Okhrana’ya hizmet etmiş olması, düşünülebileceği gibi SSCB’de en
utanç verici bir suç olarak değerlendirilmekteydi.)
“Yagoda, NKVD subayı Stein’e, haklarında dava açılması
istenen eski Bolşeviklerin itibarını sarsacak dokümanları polis arşivlerinde
arayıp bulması talimatını verir. Stein böyle dokümanları bulamaz ama buna
karşılık beklenmedik bir şekilde, aralarında elyazısıyla formüle edilmiş
Stalin’e ait, onun yıllarca Çarcı Okhrana için çalıştığına dair şüpheye yer
bırakmayan raporların da olduğu Çar gizli polis şef yardımcısı Vissarionov’un
dokümanlarıyla karşılaşır.
“Stein, bu dokümanları Yagoda’ya iletirse başına ne
geleceğini kavradığı için ondan gizler. Dokümanları bir arkadaşına, İçişleri
Halk Komiseri Balitzki’ye göstermek için Kiev’e gider. Balitzki ve Kaznelson bu
dokümanları bir bilirkişi titizliğiyle incelediklerinde gerçek olduklarını bir
nebze bile şüpheye yer bırakmayacak şekilde saptarlar. Dokümanlardan kayıtsız
şartsız güvendikleri iki kişiye bahsederler: Yakir ve Kosior. Yakir de,
‘Stalin’e karşı şahsi antipatisi bilinen’ Tukaçevski’yle konuşur. Kaznelson bu
sırra ortak edilen şahıslar olarak Gamarnik ve Kork’u da saymaktadır.
“Artan dehşetin sorumlusu tiran ve caninin gerçek bir
devrimci bile olmadığı, bir dalavereci ve o kadar nefret edilen Okhrana’nın bir
yaratımı olduğu anlaşılınca, komplocular eyleme geçmek için birbirlerine daha
da yaklaşmışlardı. Yaşamlarını hep birlikte tehlikeye atarak, tahta çıkmış olan
‘ajan provokatörü’ ortadan kaldırıp ülkelerini kurtarmaya karar verdiler.”
(Agy, s. 473)
“Komploya girişecek olanlar kesinlikle biliyorlardı ki,
parti ve ordu önderlerini gittikçe daha fazla yutmaya yönelen dehşetengiz kanlı
temizliği, sadece Stalin’i zorla halletmekle durdurabilirlerdi. Yalnızca bu
şekilde Tukaçevski, Yakir ve mücadele arkadaşları, başları üzerinde asılı
insafsız kılıcı uzaklaştırabilirlerdi.
“Kaznelson’un Orlov’a bahsettiği gibi, generaller henüz
‘güçlerin toplanması’ aşamasındaydılar ve darbe için son ve kesin plan henüz
hazırlanmamıştı. Tukaçevski şöyle bir harekât tarzına eğilimliydi: ‘Stalin ve
Voroşilov’u, ülke savunmasının akut problemlerini görüşmek üzere ordu ileri
kademesindekileri topluca toplantıya çağırmaya ikna edecekti. Bu danışma
toplantısında komplocular Stalin’i tutuklarken, aynı esnada Kızıl Ordu’nun iki
elit alayı, yalnızca Stalin ve Yejov’un
emrindeki NKVD birliklerinin muhtemel ilerleyişini durdurmak için
Kremlin’e girişleri tutacaktı.” (Agy, s. 473)
“Komplocular arasında, Stalin’i tutukladıktan sonra ona
karşı nasıl davranılacağı konusunda iki görüş vardı. Tukaçevski ve diğer
generaller, Stalin’i derhal kurşuna dizip ardından Merkez Komitesi plenumunun
toplanması ve onu ele veren dokümanların orada gözler önüne serilmesi
düşüncesindeydiler. Kosior, Balitski gibi ordudan olmayan diğerleri ise, Stalin’i
Merkez Komitesi plenumuna götürmeyi ve devrim öncesi faaliyetiyle ilgili
ajanlık ve provokatörlük suçlamalarını yüzüne karşı orada yapmayı gerekli
görüyorlardı. (Agy, s. 474)
“…generallerin SSCB’de askeri diktatörlük kurmak gibi bir
niyetleri yoktu. Bolşevik düzeni yeniden kurmak istiyorlardı ve Stalin’i
devirmek için MK’nin çoğunluğunu yanlarına çekebilecek bir gerekçeyi bu nedenle
seçmişlerdi. Stalin gerçekten Okhrana’nın bir ajanı (birçok ciddi tarihçinin
doğruluğundan emin olmadığı bu mesele bugüne kadar açıklığa kavuşmamıştır) olsa
bile, bu suç iktidardayken işlediği suçlarla hiçbir şekilde boy ölçüşemez.
Ancak Stalin’in diktatör olarak suçları ya resmî olarak en üst parti organları
tarafından onaylanmıştı (örneğin ‘kulakların’ sürgününde veya muhalif faaliyet
nedeniyle yapılan baskılarda olduğu gibi) ya da sıkı bir gizlilik atmosferinde,
en üst parti görevlilerinin bile haberi olmaksızın (Kirov cinayetinde veya
dosyalar ve davalardaki sahtekârlıklarda olduğu gibi) gerçekleşmişti. Stalin’in
ajan provokatör olarak kendi partisine karşı faaliyeti, o zamanki parti
mentalitesi açısından onun hâkimiyetinin gayrimeşruluğuna ilişkin en ikna edici
kanıt olarak işe yarayacaktı. (Agy, s. 480)
İşkence ve İnfaz
“Şubat-Mart (Merkez Komitesi) Plenumu’ndan sonra komutanlara
yapılan baskının boyutları çok ileri düzeye ulaştı. 1 Ocak’tan 30 Mart 1937’ye
kadar politik nedenlerle 577 kişi Kızıl Ordu’dan atılmışsa, 1 Nisan’la 11
Haziran (basında önde gelen sekiz ordu komutanı davasının yakında başlayacağına
dair haberin çıktığı gün) arasında bu sayı 4.370 kişiye ulaştı. Ordudaki devlet
suçlarını soruşturan NKVD özel şubesinin şefi Leplevski, Nisan ve Mayıs
aylarında, tutuklanması gereken komutanların ve siyasi komiserlerin isim
listesini onaylanmak üzere her gün Voroşilov ve Gamarnik’e gönderiyordu.
Voroşilov ve Gamarnik (o da tutuklanacağını öğrenince daha sonra intihar
etmiştir, G.Z.) böyle yüzlerce evraka imza attı. (Agy, s. 424)
“Aynı esnada NKVD özel şube eski şefi Gai ve eski İçişleri
Halk Komiser vekili Prokofiev NKVD’nin işkence odalarında Tukaçevski ve diğer
generallerin Yagoda’yla (o sırada Yagoda da NKVD şefliğinden düşmüş ve
işkenceye uğratılmıştı. G.Z.) komplocu ilişkilerin içinde olduklarına dair
ifade veriyorlardı. NKVD’den eski bölüm şef yardımcısı Voloviç, Tukaçevski’nin
bir askerî darbe hazırladığını iddia ediyordu. (Agy, s. 425)
“Generallerin elinden bir karşı hareket için gerekli her
türlü olanağı almak için Stalin, onları alıştıkları ortamdan ayırmaya karar
vermişti. Komutanların görev yerlerinin değiştirilmesine, Nisan ortasında
Feldman’ın Savunma Halk Komiserliği’ndeki kadro sorunları idari şefliği
makamından alınarak Moskova Askerî Bölge şef muavinliği makamına ve Uboreviç’in
iki vekilinin de Belarus askerî bölgesi dışında bir göreve atanmalarıyla
başlanmıştır.
“10 Mayıs’da Politbüro, ordu yüksek komuta
kademesindekilerin görev yerlerindeki yeni değişiklikleri içeren talimatnameyi
kabul etti. Yakir, Kiev askerî bölgesi komutanıyken Leningrad askerî bölgesi
komutanı oldu. Tukaçevski komuta kademesinde aşağıya kaydı, Savunma Halk Komiseri vekilliği görevinden
affedildi, ikinci derecede bir görev olan Volga Askerî Bölge Komutanlığına
atandı. Tukaçevski bu karardan üç gün sonra Stalin tarafından kabul edildi.
Stalin, ona, Kuibyşev’e naklinin, arkadaşı Kuzmina’nın ve haber subayının
casuslukla suçlanmaları ve tutuklanmaları nedeniyle olduğunu açıkladı.
Tukaçevski’nin son makalesi Krasnaia zvezda [Kızıl Yıldız] gazetesinde, 6 Mayıs
1937’de yayınlandı. (Agy, s. 426)
(Kendisinden işkenceyle ifade alınan, Kızıl Ordu
generallerinden. G.Z.) “Primakov’un soruşturma dosyasından bellidir ki, o 1937
Mayıs-Haziran tahkikatı sırasında ‘faşist komplo’ üzerine uydurma bilgilerin
yanında birçok komutanın gerçek tavırlarıyla ilgili enformasyon da vermişti: Bir
yandan zorla kolektifleştirmeden ve sonuçlarından hoşnutsuzluk (eldeki
hayvanların imhası, köyün çöküşü, köylü ekonomisinde ‘itinalı bir elden’
yoksunluk), diğer yandan (Stalin’in ordu içindeki, askeri işlerden anlamayan
beceriksiz ve yeteneksiz generali, G.Z.) Voroşilov’un ordu içinde nasıl bir
etkisinin olduğu. Primakov’a göre, Kolordu komutanı N. W. Kuibyşev,
‘Voroşilov’un ya Chmelnizki gibi uşaklara ya da Kulik gibi aptallara veya
Şapoşnikov gibi her şeye evet diyen moruklara ihtiyacı var’ demişti. (s. 428)
“24 Mayıs’ta Politbüro, ‘İşçi Köylü Kızıl Ordusundaki
Komplo’ üzerine karar aldı. Bu kararda Benes’in Stalin’e gönderdiği yazıdan söz
edilmekte, ‘komplocuların Alman genelkurmayı ve Gestapo’nun ortak katkısıyla
askerî bir darbe sonucu Stalin’i, Sovyet hükümetini ve tüm parti ve devlet
organlarını devirmeyi ve askerî bir diktatörlük kurmayı’ planladıkları ileri
sürülmekteydi.
“28 Mayıs’ta Yakir, 29 Mayıs’ta Uboreviç tutuklandı. Merkez
Komitesi’nin partiden atma kararı, tutuklanmalarından hemen sonra, 30 Mayıs ya
da 1 Haziran’da alındı. Bu kararda Yakir ve Uboreviç, ‘Sağcıların ve
Troçkistlerin askerî-faşist komplosuna katılmakla’ ve ayrıca artık sadece
Almanya için değil, Japonya ve Polonya için de casusluk yapmakla suçlandılar.
“1950’li yılların ortalarında, 1960’lı yılların başlarında
yapılan soruşturmalarda, generallere karşı davanın hazırlanmasına katılmış
kişiler, önde gelen ordu mensuplarına yönelik ‘vahşice, zalimce sorgulama
metotlarının’ uygulandığını anlatmışlardır. Aynısını 1938’de tutuklanan sorgucular
da söylemişlerdir. Örneğin Uşakov, generallere karşı uyguladığı aynı metotlara
maruz kaldıktan sonra, ‘bizzat ben Lefortovo hapishanesinde (sadece orada
değil) parti ve Sovyet iktidarının düşmanlarını dövdüm ama hiçbir zaman
dövülenlerin acılarıyla ve hisleriyle ilgili bir fikrim olmamıştı’ diye
anlatmış, ayrıca ‘B. M. Feldman benim yanımda antisovyetik askerî komploya
katıldığını itiraf etti’ demişti. ‘Ayın 25’inde Tukaçevski’yi bana verdiler,
ayın 26’sında itiraf etti ve ayın 30’unda Yakir’i aldım. Bu üçlü sorgulamayı
tek başıma, yardımcısız… yaptığım için ve birkaç gün sonra bu meselenin
sonuçlanması ve duruşma için devredilmesi gerektiği talimatını aldığımdan,
hemen hemen hiç uyumadan onlardan olabildiğince fazla veri ve komplocu
çıkarttım. Hatta dava günü, sabah erken Tukaçevski’den Apanasenko ve bazı
başkaları üzerine ek itiraflar aldım.’ ‘Başkaları’ arasında örneğin Timoşenko
da vardı.” (Agy, s. 430)
“Stalin, NKVD organlarının ‘Sovyet iktidarına karşı Alman
faşistlerince teşvik ve finanse edilmiş bir askerî-politik komployu’ açığa
çıkarmış olduğunu ilan etti. Komplonun siyasi önderleri olarak, Troçki,
Buharin, Rikov, Rudzutak, Karahan ve Yenukidze’yi; ‘askerî düzeydeki’
elebaşları olarak, Yagoda, Tukaçevski, Yakir, Uboreviç, Kork, Eideman ve Gamarnik’i
saydı. Stalin bu on üç kişiden onunu Alman ajanı, geri kalan üçünü (Rikov,
Buharin ve Gamarnik) ‘Alman Reichwehr’i için casusluğun organizatörleri ve
destekçileri’ diye tanımladı. (Agy, s. 432)
“Böylesine üst kademedeki insanların neden Reichwehr’in
‘köleleri’ ve ‘mahkûmları’ı haline dönüştüklerinin izahına gelince Stalin,
bazılarının ‘mesleklerinde yükseltilmeyince’ hoşnutsuz olduklarını ve ayrıca
Almanya’daki ‘tecrübeli ve güzel gizli servis ajanı’ Josephine Gensi’nin
‘kadınsı çekiciliğini’ kullanarak Karahan, Yenukidze, Tukaçevski ve Radzutak’ı
elde ettiğini söylemiştir. (Agy, s. 433)
“Dava günü gazetelerde SSCB savcısının bir açıklaması
yayınlandı. Sekiz generale karşı soruşturma sonuçlanmış ve ‘askerlik
görevlerine (yeminlerine) sadakatsizlik, vatana, SSCB halklarına ve Kızıl
Ordu’ya ihanetten’ suçlu bulunmuşlardı. Haberde, soruşturmalar aracılığıyla,
sanıkların ve aynı zamanda Gamarnik’in de, ‘SSCB’ye karşı düşmanca bir politika
izleyen bir yabancı devletin önde gelen askerî çevreleriyle bağlantı içerisinde
bulunduklarının’ saptandığı ifade ediliyordu. Kolayca tahmin edilebileceği
gibi, kastedilen Almanya’ydı. Devamla, sanıkların bu devletin askerî gizli
servisi için çalıştıkları ve yine bu devletin askerî çevrelerine Kızıl Ordu’nun
durumu üzerine düzenli rapor verdikleri, Kızıl Ordu’yu zayıflatmak için zararlı
faaliyette bulundukları iddia ediliyordu. Böylece Kızıl Ordu’nun savaşta
yenilmesini sağlayacaklardı. Neticede ‘amaçları, SSCB’de toprak sahipleri ve
kapitalistlerin iktidarının yeniden kuruluşuna katkıda bulunmaktı.’” (Agy, s.
441)
“Bir hafta ya da daha uzun süren gösteri davalarından farklı
olarak, askerî mahkemedeki kapalı duruşma sadece bir gün sürdü. O bir gün
içinde Ulrich, Stalin’le bir araya geldi ve Stalin, Molotov, Kaganoviç ve
Yezhov’un yanında bütün sanıkların kurşuna dizilerek ölüme mahkûm edilmeleri
talimatını verdi. Karar, Ulrich tarafından saat 23.35’de açıklandı ve aynı gece
Ulrich ve Vişinski’nin önünde infaz yerine getirildi. (Agy, s. 443)
Gün Zileli - 6 Ağustos 2016 - www.gunzileli.com - gunzileli@hotmail.com