Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, El-Bab bölgesinde 16 askerin hayatını kaybettiği saldırılar sırasında ÖSO mensuplarının bü...
Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, El-Bab bölgesinde
16 askerin hayatını kaybettiği saldırılar sırasında ÖSO mensuplarının büyük bir
bölümünün cepheden kaçtığını yazdı. Takan ayrıca “TSK koridorlarında ocak
ayından itibaren subay ve astsubaylarda çok sayıda istifaların olacağı hatta
bordo berelilerden toplu istifalar geleceği konuşuluyor” iddiasını aktardı
En az 16 askerin hayatını kaybettiği, 85’inin de yaralandığı El-Bab’ın batısındaki Akil dağı bölgesi |
MHP’nin muhalif kanadının yayın organı Yeniçağ Gazetesi’nin
Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, bugün (23 Aralık) yayımlanan “IŞİD’in elindeki
silahlar ve cepheden kaçan ÖSO…” başlıklı yazısında Fırat Kalkanı’na ilişkin
önemli iddiaları gündeme getirdi.
Ahmet Takan, El-Bab bölgesinde 16 askerin hayatını
kaybettiği saldırılar sırasında ÖSO mensuplarının büyük bir bölümünün cepheden
kaçtığını yazdı.
IŞİD saldırısında yaralanan bir subayın “IŞİD’in uçak
dışında her türlü silahı var. ABD, Rus ve hatta Türk yapımı. Yer altında
konteynerleri var” şeklindeki sözlerini aktaran Takan, yazısında “TSK
koridorlarında ocak ayından itibaren subay ve astsubaylarda çok sayıda
istifaların olacağı hatta bordo berelilerden toplu istifalar geleceği
konuşuluyor” iddiasında bulundu.
Söz konusu yazının tam metni şöyle:
El Bab…
Kışın ayazında buzunda kavuruyor bizi!..
Kahraman Türk askeri, tüm engellere, bombalı araçlara, canlı
bombalara, hendekler içine tuzaklanmış yüzlerce EYP’ye ve üstüne hava
şartlarının aleyhimize olmasına rağmen mücadeleye devam ediyor. Orada normal
bir savaş yok, çatışma yok. Havanın sisinden, pusundan, gecenin karanlığından
istifade ile Mehmetçiğin üzerine gönderilen intihar eylemcileri ile mücadele
var.
Çok çetin şartlarda yürüyor kahpelerle mücadele. Bu
zorluklar sadece mücadelenin yürüdüğü coğrafya ile de sınırlı değil!..
Genelkurmay Başkanlığı, 122. gününe giren Fırat Kalkanı
operasyonunda bugüne kadar bilgilendirme notlarını hep sabahın erken
saatlerinde bizlere ulaştırırdı. Yeni bir gelişme olduğunda da mutlaka
güncelleme yapılırdı. Önceki gün, sabah saatlerinde yürek yakan
bilgilendirmelerle ile başladık güne. Akşam saatlerinde artan şehit ve yaralı
bilgi notlarını okudukça kahrolduk. Dün sabah e-postalarımızda Genelkurmay’ın
bilgilendirme notu yoktu. Millî Savunma Bakanı Fikri Işık’ın TBMM’de yapacağı
konuşma için beklenildiğini tahmin ettik. Fikri Işık, genel kurula bilgi
verirken şehit sayısının 16’ya çıktığını bildirdi. Işık’ın konuşmasını
tamamlamasından ardından e-postalarımıza düştü Genelkurmay’ın bilgilendirme
notu bu sefer. Sayılar.. Kahpelerin verdiği zayiatlar..
Kendi payıma, bana ayrılan bu kıymetli sütun sınırlarında
Türk Silahlı Kuvvetlerinin her türlü kahpe sürüsüne karşı yürüttüğü eşsiz
mücadelede çok titiz ve kılı kırk yaran bir anlayışla hareket ettiğimi
belirtmek isterim. Bölge kaynaklarından ne kadar sağlam bilgi alsam da
-özellikle şehit ve yaralıların sayısı ve durumu hakkında- resmi açıklamaların
gelmesini beklerim. Önceki gün de benzer bir durumu yaşadım. El Bab’dan gelen
şehit ve yaralı haberleri bugüne kadarkilerden çok farklıydı. Hak veriyorum.
Toplumsal psikoloji ve de şehit ailelerini düşünerek karargah açıklamalarını
peyder pey zamana yayarak yaptı.
Ancak, anlayışınıza sığınarak bugüne kadar takip ettiğim bu
çizgiden küçük bir sapma yapacağım. Çünkü, bazı şeylerde yutkunmak, hata
yapanlara, kötü yönetenlerine örtü oluyor. Gerçek manada hataların ve
sıkıntıların toplum tarafından öğrenilmesine ve idarecilerin buna çare
üretmesine engel oluyor. Kilis’teki, Gaziantep’teki hastanelerden normal
hastalar taburcu edilip, her yer yaralı ve ağır yaralı Mehmetçik ile dolarken
ve civar illere de yaralı kahramanlarımız taşınırken sus pus kalamayız. Hele,
Ankara’nın göbeğinde oturup masamızda sıcak çaylarımızı yudumlarken, birçok
yaralı yakınına (dün) ikindi vakti haber verilebildiğini ve onların
çaresizliğine şahit olurken bu sorumluktan kaçamayız. Hele, açıklanan şehit
sayısına rağmen bölgede birçok kayıp askerden haber alınamadığını bölgedeki
askeri kaynaklardan dinledikten sonra, yapılan “bu sıkıntılarımızı ve içinde
bulunduğumuz moral ve motivasyonu herkese bildir” imalarından kaçamayız.
El Bab’da mücadele veren kahraman Mehmetçiğimizin hangi
birliklere mensup olduğuna dair teknik ayrıntılara girmeyeceğim. Hepsi çok iyi
eğitilmiş ve seçkin kahramanlar. Meskûn mahal operasyonlarının başladığı günden
itibaren Diyarbakır Sur’da “Bismillah” dediler. Oradan, Silopi’ye, Cizre’ye,
Şırnak’a… geçtiler. “Suriye’ye girilecek” dediler. Gözlerini kırpmadılar. Bu
geçen zamanı bir hesap edin!.. Aylardır ev yüzü görmeyenler var. Her fırsatta
büyük devlet olduğumuzu iddia edenler, tenekede su ısıtıp yıkanan, gıda
sıkıntısı çeken Mehmetçiğimizi duymadılar. ÖSO denen derme çatma yapı ile Fırat
Kalkanı operasyonunu yürüten Mehmetçiğimiz yine de yılmadı. El Bab’ın düşmesi
için gelinen en stratejik noktada yapılacak taarruz için tüm planlamalar
yapıldı. Önceki gün harekete geçildi. Yapılan planlamaya göre Mehmetçik ile
ÖSO’ya ait 400 civarında güç IŞİD’in stratejik bölgesini ele geçirecekti.
Yaralı olarak şu an hastanede yatan bir subayımızın anlatımına göre; taarruza
geçildiğinde IŞİD’in attığı ilk mermilerden sonra ÖSO mensuplarının büyük bir bölümü
cepheden kaçtı. Mehmetçikle birlikte sadece 40 civarında ÖSO mensubu kaldı.
Çatışmalar o kadar şiddetliydi ki saat 12.30 sularında yaralanan bir subayımız
ancak 17.30 sularında bölgeden alınabildi. IŞİD’in kahpeleri yaralı ve
şehitlerimizin konulduğu araçlara da
saldırıyordu. Şimdi hasta yatağında konuştuğum subayımızdan 2 cümle
nakledeceğim:
“IŞİD’in uçak dışında her türlü silahı var. ABD, Rus ve
hatta Türk yapımı. Yer altında konteynerleri var.”
Evet!.. El Bab’daki büyük fotoğrafın küçük bir karesi bu!..
Birliklerimizde asker temin etme sıkıntısı var. Bedelli
bedelli geldik bu hale!.. Aynı rütbeli aynı personel, operasyondan operasyona
gidiyor. Dinlenmeye, bir soluk almaya fırsat bulamadılar. Askerimizin moral ve
motivasyonunu bozan unsurlar ve yapılar ortada. Sağa sola çamur atmak yerine
gerçeklerle yüzleşebilecek kadar da yiğit olunmalı. TSK koridorlarında Ocak
ayından itibaren subay ve astsubaylarda çok sayıda istifaların olacağı hatta
Bordo Bereliler’den toplu istifalar geleceği konuşuluyor.
Hastane ziyaretleri ile pansuman yarayı iyileştirmiyor!..