"#HAYIR’ın bir diğer avantajı, %15 civarındaki oy vermeyen
kesimin bu sefer sandık başına gidip oyunu verecek olmasıdır. Bu kesim,
sanıldığı gibi, politikaya kayıtsız olduğu için değil, partilerin hepsinden
gına getirdiği için sandık başına gitmemektedir. Ülkenin kaderiyle bu kadar
yakından ilgili bir oylamada sandık başına gidecek olan bu kesimin büyük bir
ağırlıkla #HAYIR’a oy vereceğini tahmin etmek zor değildir"
2014 yerel seçimlerinden önce, “bas geç” taktiğini
önermiştik. Eğer bu taktik uygulanmış olsaydı, AKP mahalli seçimleri kaybeder
ve hızla bayır aşağı giderdi. Fakat bu taktiğin uygulanması imkânsızdı. Çünkü
parti ve ideoloji aidiyetleri bunun uygulanmasını önlüyordu. Örneğin, AKP’li
adayın yenilgiye uğratılması için o bölgedeki en güçlü aday HDP’li aday ise,
CHP ve MHP’liler bu adaya oy vermeye yanaşmıyor; en güçlü aday MHP’li ise,
solcular ve HDP’liler ona vermeye asla razı olmuyor; İstanbul’da AKP’li adayla
yarışabilecek en güçlü aday CHP’li Sarıgül olduğundan, solcular, “yuh artık,
Sarıgül’e mi oy vereceğiz” diye burun kıvırıyordu. Elbette bu tutumlardan
yararlanan sadece AKP oldu. Kısacası, bu taktik ne kadar doğru gözükürse
gözüksün uygulanma şansından yoksundu.
Nisan ayında yapılacak Anayasa referandumuyla, AKP, bu
olanağı kendi elleriyle önümüze koymuş bulunuyor. Artık herkes bir partiyi ya
da ideolojiyi destekliyormuş kaygısına kapılmadan gönül rahatlığıyla gidip
#HAYIR’a basabilir mührünü. Kısacası, #HAYIR’A bas geç!
Öte yandan #HAYIR’ın çok net başka avantajları da var.
En başta gelen avantaj, #HAYIR’cıların AKP’li kesime bariz
arayla bir kültür ve eğitim farkı atmasıdır. Açıkçası, #HAYIR oyu bilinç
oyudur, bu toplumdaki bilinç ve kültür düzeyini gösterir. Diğer iktidarcı kesim
ise, bilinçsizliğin ve bilmemenin, kültürsüzlüğün göstergesidir. Bugün mücadele
artık bir kültür savaşı halini almış bulunmaktadır. Dünyadan habersiz, tek
kişiye biat etmiş kalabalıklar #HAYIR’ın karşısında yer almaktadır. Şunu
saptamak gerekir ki, bilmemeye ve bilinçsizliğe koşullanmış bir kitle,
özellikle bu tür tercih oylamalarında büyük bozgunlara gebedir. Bilenin
karşısına çıkamayacak kadar bilgisiz olan bu kesimler bırakın anayasanın
maddelerini, neyin oylandığını bile bilmemektedir. Sosyal medyada görüntüleri
dolaşan bir videoda görüldüğü gibi, “evet” kampanyasını yürüten gençler bile bu
konudaki en basit sorulara cevap verememektedir.
#HAYIR’ın bir diğer avantajı, %15 civarındaki oy vermeyen
kesimin bu sefer sandık başına gidip oyunu verecek olmasıdır. Bu kesim,
sanıldığı gibi, politikaya kayıtsız olduğu için değil, partilerin hepsinden
gına getirdiği için sandık başına gitmemektedir. Ülkenin kaderiyle bu kadar
yakından ilgili bir oylamada sandık başına gidecek olan bu kesimin büyük bir
ağırlıkla #HAYIR’a oy vereceğini tahmin etmek zor değildir.
Referandumun, particilik üzerinden değil de, “evet”-“hayır”
gibi basit iki alternatif üzerinden yapılacak olması da #HAYIR’ın
avantajınadır. Aslında kendisi de bir koalisyon olan AKP’nin bugüne kadarki en
büyük avantajı, karşısında kendisi gibi bir koalisyonun ya da parti adı altında
bir blokun olmaması, daha doğrusu “muhalefet” partilerinin parçalı olmasıdır.
AKP bloktur, karşısındaki güçler ise blok olmaktan uzaktır. Bu referandum AKP
karşısındakileri ister istemez, kendiliğinden #HAYIR’da bir blok haline
getirmiştir ki, bu, özellikle referanduma doğru bir çığ gibi büyüme
sinyallerini şimdiden vermektedir. AKP yöneticilerinin kara kara düşünüp,
referandum yasasını cumhurbaşkanına sunmakta ayak sürümelerinin en önemli
nedeni budur.
Sayısı 20 milyona yakın olan AKP’li seçmen kitlesi, her
seçimde olduğu gibi bu sefer de, partisine oy verir gibi “evet”e mührü
basacaktır belki ama karşıdaki #HAYIR bloku bir partiye oy verir gibi gitmeyecektir
sandık başına. Bu ikisi bir hayli farklıdır. “Evet” cephesi AKP’ye “evet”
diyecek, #HAYIR’cılar ise tek adam diktatörlüğüne #HAYIR diyeceklerdir.
Kısacası, iki taraf aynı şey için yarışmış olmayacaktır. Bir tarafın ruh hali,
parti ruh haliyken, diğer tarafın ruh hali, özgürlük veya tek adam diktatörlüğü
altına düşmeme, vatanseverler açısından memleket meselesi ruh hali olacaktır
ki, bu farklılığın, AKP’lilerin görece uyanık kesimlerinden #HAYIR’a doğru bir
kaymaya yol açması beklenebilir.
Şu anda çok sayıda “FETÖ” operasyonu yoluyla, eskiden AKP’ye
oy vermiş, sayısı bir milyonu aşan bir mağdur kesim yaratılmıştır. Eşleri
tutuklanan, çoluk çocuk aç susuz ortada kalan bu insanları da #HAYIR’cılara
eklemekte fayda var.
AKP kurmaylarının, Kürtlerin bir kesimini, en azından
“boykot”a sürükleyerek #HAYIR oylarını düşürmeyi hesapladıkları anlaşılıyor. Şu
anda baktığımız zaman, HDP’de kesinlikle böyle bir eğilim görülmüyor. Gerçi
“iyi sıhhatte olsunlar” el altından neler yapmaya kalkar onu bilemem.
HDP seçmeninin içinde %20’lik bir boykotçu kesimin olduğu
sonucu çıkıyor anketlerden. Yapılan devlet zulmünden iyice kahretmiş bu
arkadaşları #HAYIR’a ikna etmek her şeyden önce HDP’lilere düşüyor. Onlara, bu
referandumun Kürtler için son bir şans olduğu anlatılmalı. Ayrıca geçen
referandumda, benim de içinde yer aldığım “boykot”çular, yani o zamanın Kürt
hareketi de, AKP’ye “yetmez ama evet”çiler kadar yardımcı olmuşlardır. Bu
seferki hatanın ise hiç şakaya gelir tarafı yoktur. Bugün “boykot” tutumu,
“faşizme geçit var” demekle aynı anlama gelir.
Gün Zileli - 31 Ocak 2017 - www.gunzileli.com - gunzileli@hotmail.com