Yeşil Sol’un “Bir hayır yeter” kampanyası başladı: Söz,
yetki, karar halka!
Oya Baydar: Üç darbe gördüm, böylesini görmedim
Yeşil Sol Parti, Meclis’ten geçtikten sonra Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan’ın onayına gönderilen ve partili cumhurbaşkanlığı sistemini
öngören anayasa değişikliği teklifine karşı ‘Bir Hayır Yeter’ kampanyası
başlattı.
Kampanyanın basın toplantısında Oya Baydar, Murat Belge,
Bekir Ağırdır, Ömer Faruk Gergerlioğlu ile birlikte siyasetçi Ufuk Uras, Prof.
Dr. Erol Katırcıoğlu ve sanatçı Deniz Türkali konuşmacı olarak katıldı.
Toplantıya sanatçı, akademisyen, yazar ve birçok vatandaş katıldı.
Ufuk Uras: Bu uzun soluklu bir mücadele olacak
Toplantıda konuşan eski ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras,
özgürlükçü sol olarak şimdiye kadar bütün anayasa değişikliklerini
desteklediklerini ifade ederken “Bu 19’uncu değişikliği desteklemiyoruz. Bir
hayır yeter ama ikinci hedefimiz de hayırın güçlü olması” dedi.
Uras, kampanyanın nasıl yürüyeceğine dair şu önerilerde
bulundu:
“AKP-MHP kökenli kararsız seçmenler bu seçimi belirleyecekse
nasıl bir dil ile ilerleyeceğimiz önemli. Biz bir değerler sistemini
savunuyoruz, karşımızda ise çıkarlar dünyasını savunan birileri var. OHAL'de
referandumun adil olmayacağını anlatmamız gerekiyor. Kararın kimin değil, nasıl
üretileceği meselesi önemli olduğu için demokrasiden yanayız. Bizim siyasette mevcudu
savunmamız, rakibimizin en büyük başarısı olacaktır. Bu tuzağa karşı
vicdanlarımızdan yana ses vermenin ve hiçbir şekilde ülkede kaosa neden
olmayacağının altını çizmek gerekiyor. Bu uzun soluklu bir mücadele olacak.”
Oya Baydar: Sandıktan hayır çıkarmamak için çaba
harcayacaklar
Uras’tan sonra söz alan yazar Oya Baydar, Türkiye’de
yaşananların distopyalara dahi uymadığını söylerken “Türkiye’de şu anda
yaşanana ben ‘abukistan’ diyorum. Ütopyalar vardır, distopyalar var… Bizimki
bunlara uymuyor” dedi.
“Bu ülkede her şey absürt” diyen Baydar, 15 Temmuz sonrası
gazetecilere yönelik yapılan operasyonlarda gözaltına alınan kişilerin mal
varlıklarına el koyulmasını “Biz üç buçuk darbe gördük, hiçbirinde mala mülke
dokunulduğunu görmedik. Hilmi Yavuz, Şahin Alpay ve birçok arkadaşımızın
evlerine, mallarına el kondu” sözleriyle eleştirdi.
Baydar, Oy ve Ötesi gibi grupların referandum sürecinde
önemli rol oynamasının gerekliliğini ifade ederken, “Gidip sandık başında
olmalıyız. Bu özellikle Doğu ve Güneydoğu’da büyük önem taşıyor. O bölgede
insanların gidip özgürce oy kullanmasına izin imkân vermeyecekler” dedi.
Son günlerde Yunanistan ile yaşanan Kardak krizine değinen
Baydar, “Sandıktan hayır çıkartmamak için çaba harcayacaklar. Yunanistan’a
savaş mı açılır? Bilmiyorum. Bu tarz şeylerle referandum yaptırmayabilirler.
Bunu göze alalım” ifadelerini kullandı. Oya Baydar, Cumhuriyet gazetesine
yapılan operasyonda gözaltına alınan eşi Aydın Engin'i hatırlatarak "Kendime
küçük bir çanta hazırladım, elbet bir gün gelecekler" diye konuştu.
Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bu kadar yolsuzluğa rağmen…
Baydar’dan sonra söz alan eski MAZLUM-DER Başkanı Ömer Faruk
Gergerlioğlu, referandum sürecine ilişkin olarak ilk başta umutlu olmak
gerektiğini ifade etti. “Neden hayır çıkmak zorunda? Çünkü teklifin hemen hepsi
antidemokratik” diyen Gergerlioğlu, “Buna evet demek mümkün değil” diye
konuştu.
Gergerlioğlu, sözlerine şöyle devam etti:
Evet diyenlerde iki ana öge var. Birincisi Erdoğan, bu kadar
yolsuzluğa rağmen bir popülaritesi var. İkincisi istikrar vurugu. “Memnunuz
kardeşim, niye hayır” diyelim diyenler var.
“Memleket kötüye gidiyor” diyenlerin olduğu yerde oldukça önemli bir
kesim “Hanlar, hamamlar yapılıyor. Memleket çok iyi” diyor. Bu iki argümanı
hayıra çevirmek zorundayız. Evetçilerin istediği gibi keskin bir kutuplaşma
olursa söyleyecek sözümüz kalmaz.
Gergerlioğlu, anayasa değişikliği teklifinin halka
anlatılmadığını vurgulayarak “Yapılması gereken teklifin ne olduğunu konuşmak.
Bunun üzerinden gündem yapmak” dedi. Gergerlioğlu, kimsenin Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan kadar miting yapma imkânı olmadığını ifade ederken “Şu an
antidemokratik bir teklif tartışılıyor. Haklı çıkması mümkün değil. Bundan
dolayı bizim mantıklı bir kampanya yürütmemiz lazım” diye konuştu. Referandum
sürecinde kutuplaşmamanın önemine dikkat çeken Gergerlioğlu, “En başta
demokratik bir süreç yürütmemiz lazım. Farklılıkların bir arada yaşaması olarak
süreç yürütmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
Deniz Türkali: Hayırdan, evetten sonrasına ne kadar hazırız?
Gergerlioğlu’ndan sonra söz alan sanatçı Deniz Türkali de
sosyal medyada bazı “hayır” paylaşımlarını yanlış bulduğunu söylerken “Böyle
bir itiraz dili olamaz. Böyle bir dünya için hayır demiyoruz biz duygusuna
kapılıyorum bunları gördükçe. Muhalefeti hakaret ederek yapmayı biliyoruz”
dedi.
Türkali, “Hayır demekten başka çaremiz yok” derken “Hayırdan,
evetten sonrasına ne kadar hazırız, bilmiyorum” diye konuştu.
Bekir Ağırdır: Murat Belge’yi cumhurbaşkanı seçsek fena mı
olur?
Türkali’den sonra konuşan KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır,
referandum sürecinde kutuplaşma üzerinden siyaset yapılacağını söylerken,
“Herkes 1 Kasım’dan konuşuyor. Halbuki 7 Haziran’dan konuşmak lazım. 1 Kasım,
ikinci tur gibi oldu. 7 Haziran’daki yüzde 41’i baz almak lazım” dedi. Ağırdır,
referandum için yapılan anketlerle de değinerek “Eşit başlıyoruz. Üç adımlı bir
kampanyaya ihtiyacımız var. Öncelikle bir süre kendi içimizde umutlanmalıyız.
Daha sonra referandum, asıl önemli olan da referandum sonrasıdır. Diyelim ki 50,5
evet çıktı. Bu saçma sapan yetkilerle Murat Belge’yi cumhurbaşkanı seçsek fena
mı olur?” dedi.
Ağırdır, korkutma üzerinden kampanya yürütülemeyeceğini
ifade ederken “‘Erdoğan gelince o olacak, bu olacak.’ Bunlar hikâye. Önemli
olan sadığa sahip çıkmak. O gün herkesin sorumluluk alması önemli” dedi.
Murat Belge: Bu sefer galiba çoğunluğun içindeyim
Ağırdır’dan sonra söz alan Prof. Murat Belge, başkanlık
sistemi için her zaman “kötü” dediğini ifade ederken demokrasinin olmazsa
olmazı kuvvetler ayrılığının referanduma sunulacak olan anayasa değişikliği
teklifiyle ortadan kaldırılacağını söyledi. Belge, “Biz demokrasiye alışık
olmayan bir toplumuz. Başbakan ve cumhurbaşkanı vardı da başkan sistemi yok
muydu? Başbakana verilmişti her yetki. Yürütme ile yasama iç içeydi, yürütmenin
egemenliği altındaydı yasama. Anayasanın değişmesine gerek bırakmadan olmuş
vaziyette şu an. Şimdi ona yargı da eklendi” dedi.
“Başkanlık sisteminin genellikle bir diktatörlüğün anayasallaşması”
olduğunu ifade eden Belge, “Bunun bir istisnası ABD’dir. ABD, ciddi bir biçimde
kuvvetler ayrılığına dayanan başkanlık örneği. En azından bizim
cumhurbaşkanımız 3 gün sonra yüksek menfaatleri için Yunanistan’a harp açıyorum
diyebilir. ABD’de böyle bir durum olduğunda Meclis onaylamıyorsa bunu yapması
için bütçe vermez. Bütçesiz savaş açamaz” diye konuştu.
Belge, referandumdan ‘evet’ çıkması hâlinde Türkiye’de
olabilecekleri bildiğini ifade ederken “Asıl hayır çıkarsa tahayyül etmek zor.
Birinci adım hayır çıkması” dedi. Belge, şimdiye kadar Türkiye için ne
istediyse tersi olduğunu ifade ederken “Bu sefer galiba çoğunluğun içindeyim”
dedi.