1917'de Rusya'da gerçekleşen Şubat Devrimi'yle yıkılan 2.Çar Nikolay'ın (Çarlık rejiminin) yerine geçici bir hükümet kurulmuştu.

Bolşevikler, Şubat Devrimi'ni beklememekteydiler ve örgütsel olarak hazırlıksız yakalandılar. O dönemde Rusya’da çok az Bolşevik lider bulunmaktadır.

Lenin, Stalin, Muranov, Kamenev, Troçki, Zinoviev gibi dönemin Bolşevik liderleri ya ülke dışında ya da ülke içinde sürgündeydiler. Özellikle ülke içindeki sürgünden geri dönen Kamenev, Muranov ve Stalin, Geçici Hükümet ile ilgili daha ılımlı bir politikaya sahiplerdi ve bunun aksi bir politikayı savunan Bolşevik liderlerden Şlyapnikov ve Molotov'u tasfiye ettiler.

Bu durum karşısında İsviçre'de sürgünde yaşayan Lenin, derhal Rusya'ya dönmek, Temmuz Günleri Ayaklanması'na ve Ekim Devrimine temel oluşturacak olan tezlerini (Nisan Tezleri) Bolşeviklere anlatmak, var olan duruma bakışlarını netleştirmek istemektedir.

Ancak ülkeye geri dönmesi çok zordur, çünkü I. Dünya Savaşı sürmektedir ve o savaşa taraf olmayan İsviçre’de sıkışıp kalmıştır. İsviçreli komünist Fritz Platten, Lenin ve beraberindeki Rus sürgünlerin Rusya’ya dönebilmesi için Almanya İmparatorluğu ile temas kurar. Özellikle II. Wilhelm, radikal sosyalist görüşleriyle bilinen Bolşevik liderin Rusya’ya dönerek Almanya ile savaş halinde olan Rusya’yı savaş dışına bırakabileceğini düşünür. Bu sayede Almanya Batı Cephesi'ne asker kaydırabilecektir. İki taraf da Fritz Platten aracılığında Rus sürgünlerin Almanya’dan "Mühürlü Tren" olarak adlandırılan trenle geçmesinde anlaşır. İsveç'li komünistler Otto Grimlund ve Ture Nerman sayesinde İsveç’den geçen Lenin, İsviçre-Almanya-İsveç-Finlandiya üzerinden 16 Nisan 1917 günü Petrograd’a ulaşmış olur.

Lenin'i Petrograd'dan bir istasyon öncesinde Aleksandr Şliyapnikov başkanlığında bir grup karşılar. Lenin kendisini Pravda'da çıkan "vatanın savunulması" tezleriyle ilgili ve değişik parti üyelerinin tutumları üzerine soru yağmuruna tutar. Petrograd'a vardıklarında, kendisini MK üyeleri ve Pravda yazı Kurulu karşılar.

Lenin gar meydanında toplanan yoldaşlarına ve kitleye seslenmek için üzerinde parti bayrağının dalgalandığı zırhlı aracın üzerine çıkar ve şöyle der: "Bugün değilse yarın, tüm Avrupa emperyalizminin çökmesi her an beklenebilir. Gerçekleştirdiğiniz Rus Devrimi (Şubat Devrimi) bu süreci başlattı ve yeni bir devrin başlangıcı oldu. Yaşasın Dünya Sosyalist Devrimi !"

17 Nisan günü Lenin, Sovyet oturumlarının yapıldığı Tuiride Sarayı'na giderek kendisini dinlemeye gelen Bolşeviklere, Menşeviklere ve bağımsızlardan oluşan sosyal demokrat partililere seslenir, Nisan Tezleri'ni açıklar.

Lenin, 10 maddelik Nisan Tezlerini şöyle sıralamaktaydı:

1. Rusya açısından, Lvov ve hempasının yeni hükümeti yönetiminde bile, bu hükümetin kapitalist niteliği dolayısıyla, tartışma götürmez bir emperyalist haydutluk savaşı olarak kalan savaş karşısındaki tutumumuz, "savaşı, devrimci amaçlarla sonuna kadar sürdürme" politikasında hiç bir ödüne izin vermez.

"Savaşı, devrimci amaçlarla sonuna kadar sürdürme" politikasını gerçekten haklı gösterecek bir devrimci savaşa, bilinçli proletarya, ancak şu koşullarla rıza gösterir: a) iktidarın, proletaryanın ve onun en yakını (apparentés) köylülüğün yoksul unsurlarının eline geçmesi; b) her türlü ilhakın söz değil, gerçekten reddi; c) sermayenin bütün çıkarlarıyla bağların tam ve fiilen koparılması.

Devrimci amaçlarla savaşı sonuna kadar sürdürme politikası yanlısı olan geniş yığınların, savaşı toprak fethi için değil de bir zorunluluk olarak kabul eden bu yığınların yadsınılamaz iyi niyeti karşısında ve bunların burjuvazi tarafından aldatıldıkları da göz önünde tutularak, kendilerine, yanılgıları özel bir sabır ve özenle anlatılmalı, sermaye ile emperyalist savaş arasındaki çözülmez bağ açıklanmalı, sermayeyi devirmeksizin, gerçekten demokratik bir barışla ve zorla kabul ettirilmeden, savaşı sonuçlandırmanın olanaksız olduğu gösterilmelidir.

Bu görüşlerin, savaş halinde bulunan orduda en geniş ölçüde propagandasının örgütlenmesi.

Kardeşleşme.

2. Bugünkü Rusya'da özgün olan şey, proletaryanın bilinç ve örgütlenme düzeyinin yetersizliğinden ötürü, iktidarı burjuvaziye vermiş olan devrimin birinci aşamasından, iktidarı proletaryaya ve köylülüğün yoksul katmanlarına devredecek olan ikinci aşamasına geçiştir.

Bu geçişin özelliği, bir yandan azami yasallıktır (légalité) (bugün Rusya, savaş halinde bulunan bütün ülkeler arasında, dünyanın en özgür ülkesidir); öte yandan, yığınlara karşı zor kullanılmaması, ve en sonu kapitalistlerin hükümetine, barışın ve sosyalizmin o en amansız düşmanlarının hükümetine karşı yığınların göstermekte oldukları bilinçsiz güvendir.

Bu özgün durum, bizden, siyasal yaşama henüz gözlerini açmış olan o muazzam proletarya yığınlarının bağrında parti çalışmasının özel koşullarına kendimizi uydurabilmemizi istemektedir.

3. Geçici hükümet hiç bir şekilde desteklenmemelidir; bütün vaatlerin ve özellikle ilhaklardan vazgeçildiğine ilişkin vaatlerin tamamen yalan olduğu kanıtlarla gösterilmelidir. Bu hükümetten, kapitalistlerin hükümetinden, emperyalistliği bırakmasını "talep etme" yerine - ki bu, yığınlar arasına boş hayal tohumları serpmek olduğu için, kabul edilemez- hükümetin maskesinin düşürülmesi.

4. İşçi vekilleri sovyetlerinin çoğunluğunda burjuvazinin etkisi altına düşmüş olan ve bu etkiyi proletaryaya yayan halkçı sosyalistlerden sosyalist-devrimcilerden de geçerek, Örgütlenme Komitesine, (Çheydze'ye, Çereteli'ye vb.), Steklov'a vb., vb. kadar, bütün küçük-burjuva oportünist unsurların bloku karşısında, partimizin azınlıkta olduğunun ve şimdilik zayıf bir azınlık oluşturduğununun bilinmesi.

İşçi vekilleri sovyetlerinin mümkün olan biricik devrimci hükümet olabileceğini, ve bu yüzden, bu hükümet burjuvazinin etkisinde kaldığı sürece, bizim görevimizin, yığınlara sabırla, yöntemle ve direşkenlikle taktiklerindeki yanılgıyı, bu yığınların pratik gereksinmelerini özellikle göz önünde tutarak açıklamaktan başka bir şey olamayacağını bu yığınlara anlatmak.

Azınlıkta olduğumuz sürece, bir yandan da bütün devlet iktidarının işçi vekilleri sovyetlerine geçmesinin gereğini savunarak, yığınların, yanılgılarını deneyimlerle düzeltebilmeleri için bir eleştiri ve aydınlatma çalışması yapıyoruz.

5. Bir parlamenter cumhuriyet değil -çünkü işçi vekilleri sovyetlerinden sonra, buna dönmek, geriye bir adım olurdu- temelden doruğa kadar bütün ülkedeki işçiler, tarım ücretlileri ve köylü temsilcileri sovyetlerinin bir cumhuriyeti.

Polisin, ordunun ve memurların kaldırılması.

Bütün memurlar seçimle gelmeli ve gerektiğinde her zaman halk oyuyla görevlerinden geri alınabilmelidir; memurların maaşları iyi bir işçinin ortalama ücretinden yüksek olamaz.

6. Tarım programının ağırlık merkezinin tarım ücretlileri sovyetlerine aktarılması.

Bütün büyük toprak sahiplerinin topraklarının zor alımı.

Ülkedeki bütün toprakların ulusallaştırılması; toprakların, tarım ücretlileri ve köylü vekilleri yerel sovyetlerinin emrine verilmesi. Yoksul köylü vekilleri sovyetlerinin kurulması. Her büyük arazinin (yerel ve öteki koşullar göz önünde bulundurularak. ve yerel kurumların önerisi üzerine 100 desiyatinden 300 desiyatine kadar) tarım ücretlileri vekillerinin denetimi altında bulunan ve toplum hesabına çalışan örnek işletmeler haline getirilmesi.

7. Ülkenin büyük bankalarının işçi vekilleri sovyetlerinin denetimi altına alınmış ulusal tek bir banka halinde derhal birleştirilmesi.

8. Doğrudan görevimiz, sosyalizmin "başlatılması" ("introduction") değildir, yalnızca üretimin ve ürünlerin dağıtımının işçi vekilleri sovyetleri tarafından denetlenmesine derhal geçiştir.

9. Partinin görevleri:

a.) En kısa zamanda parti kongresini toplantıya çağırmak;

b) Parti programını başlıca şu konularda değiştirmek:

(1) Emperyalizm ve emperyalist savaş konusunda;

(2) Devlete karşı tutum ve bir "Devlet-Komün"ü istemimiz konusunda;

(3) Eskimiş olan asgari programı düzeltmek;

(c) Partinin adını değiştirmek.

10. Enternasyonali yenilemek .

Ancak tezler burada kabul görmedi, çoğunlukla karşı çıkıldı.

27 Nisan'da toplanan parti konferansında, ilk başta tüm partinin karşı çıktığı Nisan Tezleri'ni yılmadan tek tek bütün partililere anlatan ve onları ikna eden Lenin, Ekim Devrimi'ne giden yolda çok önemli bir ideolojik açılım yapmış olur ve tezleri benimsenir.

Konferanstan 10 gün sonra da 7 Mayıs'ta yapılan 7. Parti Kongresi'nde, Tezler ezici çoğunlukla kabul edilmiştir.

Kongre'nin oybirliğiyle kabul ettiği slogan ise, "Bütün İktidar Sovyetler'e!" sloganı olmuştur.

Artık Ekim Devrimi'nin yolu açılmıştır !

Daha yeni Daha eski