“Post modernizm emperyalizmin yüzyıllık çürüyen –pıhtılaşan katmerleşen gerici kültürüdür, deri değiştiren geç kapitalizmin üst yapı kurumu onun yeniden örgütlenen siyasal-politik-kültürel ideolojik biçimidir. Bireyi hakim sınıf çıkarlarına Pazar ihtiyaçlarına ve metaların piyasadaki dolaşımına uygun biçimde koşullandıran üretim ve tüketim süreçlerine göre yeniden üreten, post modernizm tikel anlamda anarşist görünse de, nesnel bağlamda gerici idealist ve karşı devrimcidir”


Freud yan nosyona göre, birey içsel arzu ile sürekli, bir çatışma içindedir. Babaerkil tahakküm tarafından, bastırılan arzu, nevrozlara yol açmaktadır. Babaerkil normatif yasalara, boyun eğdirilen içsel arzu, depresyon, öfke, cinsel sapmalar mutsuzluk, vb semtopmlar, biçiminde dışa vuran, nevrotik bireyi, ortaya çıkarmaktadır.

Joel kovel ise, artık hâkim psiko-patolojinin, babaekril tarafından, bastırılan arzu sonucu, ortaya çıkan, klasik nevroz değil, aksine arzunun dizginsizleştiği, kışkırtıldığı, yörüngesinin saptırıldığı ve kendisine, uygun tatmin nesneleri, sunulmayan, modern bir psikopatolojiyi doğurmuştur, Çağın hasta kişiliği, artık artık nevrotik birey değil Narsist bireydir.

Kovele göre, egemen sınıf ebeveynlik rolünü, ele geçirerek, bireyin enfatil duygularını, medya, eğitim, reklamlar ve benzeri araçlarla kışkırtıp, yeni bir sosyal insan tipi yaratmıştır. Bu önermenin, ne denli tutarlı, olduğunu görmek için, özelikle artık sos veren, toplumsal mühendislik aracı olan, medya, reklamlar ve televizyon programlarının ( evlilik, dizi, yarışmalar) ,toplum üzerindeki, etkilerini incelemek kâfidir.

Amerikalı, başka bir psikolog olan, Dr. Jean. M. Twenge bir milyonu, aşan katılımla elde ettiği, anket çalışmasının, sonuçlarını açıklarken, patlama nesli (ben nesli) olarak tanımladığı, bu yeni sosyal insan tipinin, kendisinden son derece emin, ancak bir o kadarda, öfkeli, kaygılı ve özelikle tatminsiz olduğunu belirtir. Twenge çağın Fes foodu olan, Narsizmin, Amerikan kültürünün, etkisi ile bütün dünyaya yayıldığını, özelikle kitle iletişim araçları, sosyal medya (twitter, facebook, instagram) gibi araçların, narsizmi kışkırttığını ve bu ortamlarda, narsizmin son derece, yaygın oluğu tespitinde bulunur.

Post modern dönemde, insan ilişkilerinin yerini, maddi ilişkiler almıştır. Tüketim kültürü, artık biricik ahlak biçimdir. Bugün artık, sadece şu duyguların. çekim gücü kaldı: nefret, tiksinti, alerji, iğrenme, hayal kırıklığı, der, post modernizm ideologlarından, Jean Baudrillar, ve devam eder artık cinsellik ve siyaset üzerine bir etiğin oluşturulamayacağını ekler.

Post modern toplumda, birey günlük, geçici hazların, peşindedir. Anlık tatminler, istemektedir. Aşk, sevgi, romantizm gibi sıcak duygular, demode ve angarya olarak görülürken, hedonizm post modern bireyin yaşamında, başat hale gelmiştir. İlişkiler artık, belirli bir angajmana dayanmamakta, bir yatırım olarak görülmemektedir. Kıskançlık aidiyet, bağlılık, gibi güçlü duyguların, yerini kayıtsızlık almıştır. Hiper bireycilik çağında, her türlü domestik yaşam bileşeni ( aile-toplum vb.) ortodoksi üretmekte, post modern bireyi, sınırlamaktadır. Öte yandan post modern birey, paradoksal biçimde, sınırsız, özgürlük mottosuna rağmen, kronik biçimde tatminsizdir ve temsil krizi yaşamaktadır.

"Öyleyse kim kurtaracak beni var olmaktan?" (Fernando Pessoa)

Post modern toplumda, öznenin, yaşadığı temsil sorununu ve ontolojik krizi, John Zerzan, "Gelecekteki İlkel" kitabunda, şu şekilde açıklamaktadır:

"Batı toplumlarında toplumsal yaşam alanlan günbegün hiper-yabancılaşmanın yeni zirvelerine erişmektedir. Sanayileşmiş ülkelerde baş gösteren ciddi ve yıkıcı bunalımın boyutları, her on yılda bir ikiye katlanmaktadır. ABD'de gençler arasındaki intihar oram son otuz yıl içinde üç katına çıkarken,aynı dönemdeki sosyal ve siyasal katılım hızlı bir şekilde baş aşağı gitmiştir. Yalnızlık, anlamsızlık ve huzursuzluk duygulan giderek derinleşmekte, birbirinden çarpıcı cinayet serüvenleri olağan olaylar haline gelmekte ve bu olgular eskiden şiddetin pek yaygın olmadığı toplumlarda da artık karşımıza çıkmaktadır. Postmodernizmin derin sinikliği her yam sarmakta ve toplumun hiçbir kurumu, göstermelik bir sadakatten başka bir işe yaramamaktadır. Bu toplumsal acılar listesini uzatmak elbette zor değil."

Post modernizm emperyalizmin yüzyıllık çürüyen –pıhtılaşan katmerleşen gerici kültürüdür, deri değiştiren geç kapitalizmin üst yapı kurumu onun yeniden örgütlenen siyasal-politik-kültürel ideolojik biçimidir. Bireyi hakim sınıf çıkarlarına Pazar ihtiyaçlarına ve metaların piyasadaki dolaşımına uygun biçimde koşullandıran üretim ve tüketim süreçlerine göre yeniden üreten, post modernizm tikel anlamda anarşist görünse de, nesnel bağlamda gerici idealist ve karşı devrimcidir.

KORAY AKER
Daha yeni Daha eski