The Economist'ten referandum kapağı: Türkiye diktatörlüğe
kayıyor
The Economist dergisi, Türkiye'de 'partili cumhurbaşkanlığı'
sistemini getiren ve 'tek adam' yaratacığı gerekçesiyle eleştirilen anayasa
değişikliği referandumunu kapağına taşıdı.
The Economist dergisi, 15 Nisan'da piyasaya çıkacak olan
yeni sayısı "Türkiye diktatörlüğe kayıyor" başlığını taşıyor. Dergide
aynı başlıkla kaleme alınan makalede "Recep Tayyip Erdoğan, onyıllardır
gerçekleşen en sert darbeyi yürütüyor. Batı Türkiye'yi terk etmemeli"
ifadeleri kullanıldı.
Türkiye'nin hem tarihi hem de jeopolitik açıdan önemine
vurgu yaparak başlayan makalede, Türkiye'nin 'Erdoğan liderliğinde son yıllarda
geriye gittiği' kaleme alındı.
"Güçlü bir başkanın hiçbir sorunu yok; Ancak
Türkiye'nin yeni anayasası bunu aşıyor. Ülke, parlamento tarafından çok az
kısıtlanan bir 21'inci yüzyıl sultanıyla karşı karşıya kalabilir. 'Evet'
Türkiye'yi Erdoğan'ın seçilmiş diktatörlüğüne mahkum edebilir. 'Hayır' ise
Türklerin Erdoğan'ı sınırlamasını sağlayabilir" denen makalede 2003
yılında ekonomik ve siyasi olarak Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) ekonomik
ve siyasi olarak iyi bir iş çıkardığı, ancak son dönemlerde ülkenin
sorunlarının arttığı vurgulanıyor. Yazı şöyle devam etti:
"Suriye iç savaşının gölgesinde cihatçılar ve Kürt
militanlar Türkiye devletine karşı savaş açmış durumda. Geçen yaz, ordu bir
darbe girişiminde bulundu. Darbe girişimi muhtemelen ABD'de yaşayan dini lider
Fethullah Gülen'in bürokrasiye, yargıya ve orduya sızmış ve sayıları on binleri
bulan destekçileri tarafından düzenlenmişti. Bir zamanlar ülkenin güçlü yanı
olan ekonomi, adam kayırmalar, kötü idare ve turizmde yaşanan çöküşle yavaş
büyüyor."
"Başkanlık sistemiyle gelen istikrar boş"
Başkanlık sistemiyle geleceği iddia edilen istikrarın 'boş'
olduğunu söyleyen makale, başarılı demokrasilerin güçler ayrılığını hayata
geçirip, hükümetlerin karar alma süreçlerini yavaşlattığını belirtiyor.
Başkanlık sistemiyle idare edilen ABD anayasasının da başkanı bir kral gibi
davranmaktan alıkoyduğu vurgulanıyor.
"Türkiye, seküler, muhafazakar, ulusalcılar arasında
bölündüğü gibi, Türkler, Kürtler, Aleviler, kalan bir avuç Rum, Ermeniler ve
Yahudilerden oluştuğu için bütün gücü elinde toplayan bir hükümete özellikle
uygun değil" diyen makalede muhafazakar bir yönetimin kendisiyle aynı
fikirde olmayan kesimleri dışlamasıyla ülkenin hiçbir zaman istikrar
kazanamayacağı yazılıyor.
'Erdoğan'ın olağanüstü hal ile gücünü suistimal ettiğini'
öne süren yazıda "Sorunun siyasi İslam'da değil Erdoğan ve yakın
çevresinde olduğu" iddia ediliyor.
Ancak Türkiye'nin NATO müttefiki olması, Suriye ve mülteci
krizinde önemli bir rol üstlenmesi, Avrupa'nın önemli bir ticaret ortağı olması
sebebiyle dış dünyanın Türkiye'den vazgeçmemesi gerektiği vurgulanıyor.
'Türkiye karanlık bir döneme giriyor'
Derginin yeni sayısında "Cesur 'Yeni Türkiye':
Türkiye'de darbe girişiminin mirası" ve "Türkiye'de demokrasinin
kaderini belirleyecek oy" başlıklı iki makale daha yer alıyor.
'Türkiye demokrasisinin kaderini belirleyecek oy' başlıklı
makalede referandum yarışının HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş gibi
muhalif liderlerin hapiste olması nedeniyle adil bir ortamda
gerçekleştirilmediği belirtiliyor.
Erdoğan'ın 'bütün muhaflileri düşman olarak gördüğü'
aktarılarak Erdoğan'ın darbenin ardından topladığı destek ile 'Evet' oyunu
alacak gibi göründüğü kaleme alınıyor.
Yazının sonunda ise "16 Nisan'da ne sonuç çıkarsa
çıksın Türkiye karanlık bir döneme giriyor. 'Evet' ülkeyi seçilmiş bir
diktatöre mahkum ederken 'Hayır' oyu Türk demokrasisini kurtaracak. Ancak
mücadele etmek için yeni bir gün başlayacak" deniyor.