Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

Reviews

HIDE_BLOG

"İçindeki küçük Fetullahçıyı öldür! Hemen arkana, sağına, soluna bakma. Belki sana söylüyorum"

"Şimdi bir yokla bakalım o küçük Fetullahçı orada duruyor mu? Ya da soruyu şöyle değiştireyim. 15 Temmuz’dan bugüne kadar darbeci h...

"Şimdi bir yokla bakalım o küçük Fetullahçı orada duruyor mu?
Ya da soruyu şöyle değiştireyim. 15 Temmuz’dan bugüne kadar darbeci hainlerin yargılanması konusundaki gayri ciddi ve sabote edici bu ortam, nedense sırası bir türlü gelmeyen siyasi ayak meselesi, sulandırılan bu süreç, krizi fırsata çevirmeye çalışan bunca üçkâğıtçının pervasız çabaları, yani bütün bunlar gerçekten şaşırtıcı mı? 
Fetullahçılığın bir ahlak meselesi de olduğunu konuşmadan, dahası bununla yüzleşmeden ve ötesi bunu tümüyle reddetmeden bu kaostan çıkabilmek mümkün mü?"


ÖLDÜR ONU

İçindeki küçük Fetullahçıyı öldür!

Hemen arkana, sağına, soluna bakma. Belki sana söylüyorum. Belki de hepimize. Sinirlenme.

Maklubeye kaşık sallamamış olabilirsin. Onların o cascavlak suratlarındaki mide bulandırıcı sırıtışlara karşılık vermemiş de olabilirsin. Selamın olmamış, iş tutmamış, bir kazanç da elde etmemiş olabilirsin.

Peki, bir ahtapot gibi ülkeyi sardıkları bunca zaman boyunca, inançlarımıza, ahlakımıza, davranışlarımıza bulaştırmış oldukları pisliğin gündelik hayatımızın içinde nasıl da yerleşik hale geldiğini hiç düşündün mü?

Yani, sadece bu örgüte mensubiyet midir Fetullahçılık?

Mesela ehliyet ve liyakat sahibi olmadığın halde bir makama talip oldun mu hiç? Eğer cevabı evetse içinde küçük bir Fetullahçı nefes alıp veriyordur.

Mesela yalan söylemek konusunda kendini kolaylıkla ikna edebiliyorsan hatta buna ulvi bir amaç dahi yükleyebiliyorsan, içine bir Fetullahçı krallık kurmuştur.

Mesela eleştirilerinin tek ve istisnasız hedefi her durum ve koşulda Müslümanlar mı? Üstelik bu manzaranı, eğriyi düzeltmek gibi bir misyon ile kendine açıklıyor, düzlemini en tepeden, kusursuz ve hatasız bir yerde belirliyorsan, o Fetullahçı tam kalbinin üstünde bağdaş kurmuş oturuyordur.

Mesela sana emanet edilen bir sırrı, sırrın sahibine karşı bir koz olarak elinde tutmanın kafa konforuna ve dahi hareket kabiliyetine sahip misin? Evetse eğer cevabın senden ala Fetullahçı yok.

Mesela birbiriyle kavgalı iki Müslümanın barışmasından işine gelmediği için rahatsız oluyorsan, tövbe edenin geçmiş günahlarını kurcalamak hoşuna gidiyorsa, beraber yaşlandığın bir tane dahi dostun yoksa kusura bakma sen bir tür Fetullahçısın.

Mesela hasım edinmekten korktuğun için orta yolcu, yüzüne bir sosyal medya maskesi geçirince de elinde balta ormana girmiş bir çılgın gibiysen, uzman bir Fetullahçısındır, haberin yok oysa.

Mesela dinini içinde bulunduğun gayri ahlaki duruma göre revize edebilecek bir zihin kıvraklığına, aldığın pozisyona göre değişen yorum çeşitliliğine sahipsen, içinde dört başı mamur bir Fetullaçıya ev sahibisin.

Mesela sana yapılan iyiliği bir yük olarak görüp, ilk fırsatta sahibinin suratına fırlatmak mı istiyorsun? En kolay ödeme yöntemi olarak inkâr etmeyi mi benimsedin? Yoksa sana yapılan iyilik senin üstün vasıflarının gereği olan bir mecburiyet miydi? Öyleyse eğer Fetullahçılığın yürüyen şubesisin sen.

Şimdi bir yokla bakalım o küçük Fetullahçı orada duruyor mu?

Ya da soruyu şöyle değiştireyim. 15 Temmuz’dan bugüne kadar darbeci hainlerin yargılanması konusundaki gayri ciddi ve sabote edici bu ortam, nedense sırası bir türlü gelmeyen siyasi ayak meselesi, sulandırılan bu süreç, krizi fırsata çevirmeye çalışan bunca üçkâğıtçının pervasız çabaları, yani bütün bunlar gerçekten şaşırtıcı mı?

Fetullahçılığın bir ahlak meselesi de olduğunu konuşmadan, dahası bununla yüzleşmeden ve ötesi bunu tümüyle reddetmeden bu kaostan çıkabilmek mümkün mü?

İçindeki o küçük Fetullahçıyı öldür ki Türkiye yaşasın. İzzet ve şeref içerisinde…

Dünya hiç olmadığı kadar zalim ve mazlumlar hiç olmadığı kadar Türkiye’ye muhtaç. Değil mi ki Fetullah Gülen’i âlim, Yusuf El Karadavi’yi terörist kabul eden bir aşağılık düzen var karşımızda…

(FURKAN ÇALIŞKAN – YENİ ŞAFAK)