Açlık grevinde 113. gün... Nuriye Gülmen: Kaslarımla birlikte adalet de eriyor Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'yı doktorları son olara...
Açlık grevinde 113. gün... Nuriye Gülmen: Kaslarımla
birlikte adalet de eriyor
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'yı doktorları son olarak 43
gün önce gördü. Hapiste olan eğitimcilerin sağlık durumu bilinmiyor. Gülmen
durumunu "Kaslarımla birlikte adaletin de eridiğini görüyorum"
sözleriyle özetliyor.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevlerine son verilen
binlerce kamu çalışanından ikisi Karşılaştırmalı Edebiyat Hocası Nuriye Gülmen
(32) ve sınıf öğretmeni Semih Özakça (28), işlerine dönebilmek için tam 113
gündür açlık grevi yapıyor. İki eğitimci grevlerinin 75. gününde tutuklandı. 38
gündür demir parmaklıkların arkasında. Eylemin başlangıcından bu yana sağlık
durumlarını kontrol eden Ankara Tabip Odası doktorlarından Benan Koyuncu,
Gülmen ve Özakça'yı, en son eylemin 70'inci gününde gördüklerini söylüyor.
Koyuncu, o güne dair şu bilgiyi veriyor: "Nuriye'nin üst solunum yolu
enfeksiyonu ve kas ağrıları vardı."
İki kez Adalet Bakanlığı'na başvuru yapmalarına rağmen,
"Cezaevi kampüsü içinde hastane var" gerekçesiyle kendilerine izin
verilmediğini aktaran Koyuncu, "Oysa bu hükümetin Sağlık Bakanlığı'nın
yasasında hastanın hekim seçme özgürlüğü var" diyerek bu kararı
eleştiriyor.
Koyuncu, Özakça ve Gülmen'i muayene etmeden sağlık
durumlarıyla ilgili bir tahminde bulunmanın mümkün olmayacağını da sözlerine
ekliyor, her insanın açlık grevinden etkilenme süresinin farklı olduğunu
hatırlatıyor.
"Bizi görünce tekerlekli sandalyeden kalkıp
yürüdü"
38 gün içerisinde ikinci kez açık görüşte eşi ile bir araya
gelen Esra Özakça ise, Semih'in görüş yerine kadar tekerlekli sandalyede
geldiğini ancak kendilerini görünce ayağa kalkıp yürüdüğünü aktarıyor.
Normalde sınırsız sayıda aile üyesinin katılabildiği açık
görüş, OHAL'de 4 kişi ile sınırlanmış. Esra Özakça, üniversite yıllarında
tanıştığı eşinin iyi göründüğünü anlatırken, "Neden cezaevi doktorlarını
reddediyorlar" sorusuna şu yanıtı veriyor: "Cezaevindeki hekim heyeti
ilk geldiklerinde, bilinçleri kapandığında müdahale edeceklerini söylemişler.
Hastayla hekim arasındaki güven ilişkisini zedelemişler. Daha önce ikisini 70
gündür izleyen, vücutlarındaki değişimi gözlemleyen doktorlara ise izin
vermediler."
"Hapishanede yarı ölü tutacaklar"
Önceki gün Gülmen'i ziyaret eden Ankara Barosu Başkanı Hakan
Canduran ise Gülmen ve Özakça'nın 'ölmesinler' diye devletin müdahale etmesini
sağlamak için tutuklandıkları görüşünde. Her iki eğitimcinin dışarıda
hayatlarını kaybetmeleri halinde bu durumun büyük kesimlerde infial
yaratacağını vurgulayan Canduran, "Hapishanede doktor baskısıyla rapor
aldırıp, yarı ölü tutacaklar" sözleriyle tepkisini gösteriyor.
Gülmen: Kaslarımla birlikte adalet de eriyor
Dört baro başkanı ile birlikte cezaevine giden Canduran,
Gülmen'in sağlık durumuyla ilgili olarak, "Artık boyunlukla oturabiliyor.
Kollarını kullanamadığını, kalem tutamadığını söylüyor. En çarpıcı sözü ise,
kaslarımla birlikte adaletin de erdiğini görüyorum, oldu" diyor.
Özakça ve Gülmen'e yapılan açlık grevinden vazgeçme
çağrılarıyla ilgili olarak Canduran, "Burada bir uzlaşma, arabuluculuk
kesinlikle mümkün değil. Devlet ayıbından vazgeçecek. OHAL Komisyonu derhal bu
iki eğitimcinin başvurularını alıp, işe iade edecek ve toplumsal uzlaşma sağlanmış
olacak" değerlendirmesinde bulunuyor.
İkisi de kitap istedi
Eşine destek için kendisi de 37 gündür açlık grevinde olan
ve bu süreçte 12 kilo kaybeden Esra Özakça, her ziyarette yanında yeni bir
kitap götürmeye özen gösteriyor. Eşinin içeride devamlı kitap okuduğunu, bu kez
kitap götüremediği için kendisine sitem ettiğini anlatıyor. Özakça, Semih'le
Nuriye'nin cezaevinde birbirlerini göremediklerini ancak posta yoluyla
mektuplaştıklarını da söylüyor.
Semih Özakça, bir sonraki ziyaret için eşinden Yalçın
Küçük'ün Aydın Üzerine Tezler kitabının yanı sıra Sendikalar Tarihi ve Kamu
Emekçileri Tarihi kitaplarını istemiş. Esra Özakça, 14 Eylül'de duruşması olan
eşinin kitaplardan savunmasında yararlanmak istediğini aktarıyor.
Gülmen'in istediği kitapsa Pam Munoz Ryan'ın Hayalperest
adlı çocuk kitabı. Kitapları, Konur Sokak'ta yıllardır kitap satan genç bir
işportacı olan Osman getiriyor. Osman, her iki eğitimci ile Yüksel Caddesi'nde
başlattıkları eylem sırasında tanışmış. Oldukça kısa zamanda gelişen dostluğu
şu sözlerle anlatıyor; "İlk zamanlar çok algılayamadım, sonra
bildirilerini aldım okudum. Daha sonra Nuriye Hoca ile kitaplardan konuşmaya
başladık. Beraber ateşin yanında çok durduk. Bizim birbirimize dokunmamızı
engellediler." (Kaynak: Aslı Işık /
DW Türkçe)