"Darbe, AKP hükümetini neden teğet geçti? Hükümet neyden, ne kadar haberdardı? Erdoğan’ın, Akar’dan şüphesi mi var? Ümit Dündar darbeci mi, kurtarıcı mı? Darbecilikle kurtarıcılık arasındaki başdöndüren geçişler nasıl yaşandı? AKP ile TSK komutası arasında ne gibi pazarlıklar döndü?"
15 Temmuz cuntasının, Tayyip Erdoğan’ın, AKP hükümetinin ve TSK komuta kademesinin darbe girişiminin sergilediği tutum, ilk andan itibaren soru işaretlerine neden oldu.
Resmi açıklamaların güvenilirliği yok, kimsenin birbirine güveni yok.
Kritik noktalara dikkat çekerek, yanıt bekleyen bazı soruları gündeme getirmek istedik.
Darbe, AKP hükümetini neden teğet geçti?
Darbe girişimi, TSK bünyesindeki bir grup askerin Boğaziçi Köprüsü’nü kapatması; ardından Ankara’da F-16 jetlerinin alçak uçuş yapmasıyla başladı. Kısa süre sonra da Kaçak Saray, TBMM, Atatürk Havalimanı, Genelkurmay, kuvvet komutanlıkları, MİT, emniyet müdürlükleri ve TRT-Telekom binaları gibi resmi kurumların bazıları asker tarafından ele geçirildi, bazıları ablukaya alındı. Ayrıca Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları da rehin alındı.
Askerlerin ilk hedefinin Genelkurmay Karargahı, Jandarma Genel Komutanlığı, Akıncı Hava Üssü, MİT, Özel Harekat Daire Başkanlığı ve emniyet müdürlüklerinin olması iktidarın askeri hamlelerini engellemek amacı gütmesi nedeniyle gayet anlaşılır.
Peki yönetime el koyduğunu söyleyen askerler, neden hiçbir hükümet yetkilisine dokunmamış ya da dokunamamıştı? Kendine “Yurtta Sulh” adını veren bir cunta, neden AKP yerine bütün TBMM’yi hedef almayı tercih etmişti?
“Bir Twitter hesabım bile yok, anlıyor musun?”
Cunta, Ankara’da TRT Genel Müdürlüğü’nü ve TRT İstanbul Radyosu’nu ele geçirerek 1960’lardan kalma darbe prosedürünü uyguladı. Başta internet, özellikle de sosyal medyanın kontrolü açısından kritik önemde olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ve gelişmeleri anlık duyuran özel televizyon kanalları ise darbecilerin uzun süre gündeminde olmadı. CNN Türk, Tayyip Erdoğan’ın “sokağa çıkın” çağrısını yaptıktan sonra askerlerin hedefi oldu.
Kritik görüşmelerini, WhatsApp üzerinden ele veren cunta, nasıl olmuştu da kendi propagandasını yapacak basit bir iletişim kanalını güvence altına almayı hesap etmemişti?
Hükümet komuta kademesinin tavrını nereden biliyordu?
Saat 23.00 sularında Habertürk canlı yayınına telefonla bağlanan Başbakan Yıldırım, “Asker içinde küçük bir grubun kalkışması söz konusu” dedi. Yıldırım ayrıca “kalkışma”nın emir komuta zinciri içinde olmadığını belirtti.
Bu arada Genelkurmay Başkanlığı’na ait mail adresinden yapılan açıklamada “ülke genelinde tüm yönetime el konulmuştur” ifadesi kullanıldı.
Ardından Habertürk TV’nin ulaştığı Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Genelkurmay’dan gelen açıklamanın korsan olduğunu söyledi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da Habertürk TV yayınında bir kez daha bu “kalkışma”nın TSK’nın emir komuta zinciri içinde yapılmadığını ifade etti ve “Bu Fethullah Gülen’in emir komutasında yürüyen bir harekettir” dedi.
İktidar mensupları komuta kademesinin darbe girişimi içinde olmadığını nereden biliyordu? Daha önceden bir görüşme mi gerçekleşmişti? Öyleyse hükümet sadece kendini güvenceye alıp, başarısız bir darbeye yol mu vermişti?
Erdoğan’ın, Akar’dan şüphesi mi var?
Ancak saat 00.00 sularında “Yurtta Sulh Konseyi” tarafından hazırlanan darbe bildirisi TRT’de okundu ve TSK’nın yönetime el koyduğu duyuruldu. Bunun ardından saat 00.26 sularında CNN Türk canlı yayınına FaceTime ile görüntülü bağlanan Tayyip Erdoğan da “kalkışma”nin emir komuta zincirinde olmadığını belirtiyordu. Erdoğan’ın açıklamalarında şu bölümler dikkat çekiciydi:
“Erdoğan: Kesinlikle burada emir komuta zinciri çalışmamaktadır. Şu anda emir komuta zinciri filan tamamiyle askıya alınmıştır, çiğnenmiştir. Emir komuta zinciri içerisinde olanlar şu anda ne yazık ki altın üste yönelik burada atılmış adımlar söz konusudur. Zaten bu ülkede cumhurun başı olarak ben Cumhurbaşkanıyım ve başkomutanım aynı zamanda. Başkomutan olarak benim haberimin olmadığı böyle bir adımı atanlara da yargı zaten hemen cevabını verdi. Gereği neyse bunu zaten yapacağız, yapılacaktır. Bundan kimsenin endişesi olmasın.
CNN Türk’ten Hande Fırat: Genelkurmay başkanının rehin tutulduğu, bazı komutanlarla birlikte bir iddia dolanıyor.
Erdoğan: Bu tür haberleri ben de duydum. Ama şu anda ne denli sağlıklıdır bilemiyoruz. Biliyorsunuz bu tür olayların olduğu zamanlarda hava iyice bulanık olur. Şu anda da böyle bir bulanık hava söz konusudur. Ve bu havayı bulanık hale getirenler bedelini çok ağır ödeyeceklerdir.”
Erdoğan başta emir komuta zincirinin çalışmadığını belirtmesine rağmen daha sonra Hulusi Akar konusunda neden şüpheci yaklaştı? Dışarı yansımayan bir pazarlık mı söz konusuydu?
Ümit Dündar darbeci mi, kurtarıcı mı?
AKP’li yazarlardan Abdülkadir Selvi, 17 Temmuz’da Hürriyet’te yayımlanan “Darbe gecesinin kader anları” başlıklı yazısında darbenin “başarısız” olmasının en önemli nedenlerinden birini açıklarken Erdoğan’ın şüpheci yaklaşımına dair de bazı ipuçları verdi:
“Darbenin kaderini belirleyen görüşme ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmaris’ten hareket etmeden önce gerçekleşti. 1. Ordu Komutanı Org. Ümit Dündar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayıp ‘Sayın Cumhurbaşkanım siz meşru Cumhurbaşkanısınız. Size bağlıyım. Ankara’ya gitmeyin. İstanbul’a gelin, ben sizin güvenliğinizi sağlarım’ dedi.
Org. Dündar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hızlı hareket etmesini istemişti. Erdoğan, hareket ettikten 62 dakika sonra darbeciler Cumhurbaşkanı’nın kaldığı oteli bastı. Ancak Erdoğan’ın elini çabuk tutması darbecilerin planını bozdu.”
Burada AKP’nin tezcanlı ve fanatik sosyal medya fenomenlerinden Fatih Tezcan’ın, “içeriden” bilgilerle ilk olarak Twitter hesabından duyurduğu paylaşımını belirtmekte fayda var:
“12- Darbeyi yapan şahsı açıklıyorum: Ümit Dündar! Buna biat etmeyin! SOKAKLARA ÇIKIN! İSYAN EDİN! RT YAP ve ÇIK!”
Tezcan daha sonra Dündar’la ilgili paylaşımını kaldırarak özür diledi.
1. Ordu Komutanı Org. Ümit Dündar, önce darbe girişimi içinde yer alıp daha sonra vaz mı geçti?
Dündar, Erdoğan’ın söz ettiği bulanık havadan istifade ederek kendi elini güçlendirecek, Erdoğan’ı kucağına gelmeye zorlayacak ayrı bir hesap mı yapmıştı?
Atatürk Havalimanı’na iniş izni, pazarlık sonucu mu verildi?
Ayrıca Erdoğan, 03.18 sularında İstanbul Atatürk Havalimanı’na iniş yapmasının ardından buradaki açıklamalarında, “Öğleden sonra bir hareketlilik ne yazık ki Silahlı Kuvvetlerimizin içinde mevcuttu” diyerek bir “Paralel Devlet Yapılanması” mensubu bir “azınlık” tarafından harekete geçildiğini söylemişti. Erdoğan, saat 22 sularında İstanbul ve Ankara’da başlayan askeri hareketlilik hakkında “öğleden sonra”dan beri malumat sahibi miydi?
Üstelik Erdoğan’ın bu açıklamaları öncesinde çok sayıda komutan, bir dizi televizyon kanalına telefonla bağlanarak darbeye karşı olduklarını açıkladı.
İstanbul’daki 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar, saat 00.51’de AHaber’e telefonla bağlanarak “Bu hareket TSK’nın desteklemediği, küçük bir grubun meydana getirdiği bir hareket. Sayın valimiz ve emniyet birlikleriyle gerekli tedbirleri alıyoruz. Endişe edici bir durum yok” dedi. (Dündar’ın açıklamaları sonrası saat 01.00 sularında askerler Atatürk Havalimanı’ndan çekilmeye başladı.)
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu da saat 01.00 sularında kısa bir açıklamayla hareketin karşısında olduğunu duyurdu: “Komuta kademesi olarak bu girişimi kesinlikle kabul etmiyoruz.”
Saat 01.47‘de Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı, “Eşkıyalar, paralel ihanet şebekeleri darbe girişiminde bulunmaya çalışıyor. Fakat bunlar başarılı olamadı, olamayacaklar. Görevimizin başındayız. Kısa sürede duruma el koyacağız” dedi.
İstanbul 3. Kolordu Komutanı Orgeneral Erdal Öztürk ise saat 02.03‘teki açıklamasında “Sizlerin vasıtasıyla, TSK’nın emir komutası dışında herhangi bir emir olmaksızın bir takım faaliyetlere girişen bütün askeri birliklere derhal kışlalarına dönme emrini veriyorum. TSK, TBMM ve Türk halkının iradesine saygılıdır.” (Öztürk daha sonra gözaltına alındı.)
Saat 02.21‘de de Jandarma Harekât Başkanı Tümgeneral Arif Çetin, “Jandarma Genel Komutanı Sayın Orgeneral Galip Mendi’nin emrini iletiyorum. Yapılan hareket bizim emir ve komuta yapımız dışında yapılan bir harekettir. Duruma hâkimiz. Milli iradeye karşı yapılmış hareketi şiddetle bastıracağız” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz ise saat 02.44‘te “Bu yapılan hareket TSK’nın emir komuta zinciri içerisinde değildir. Arkadaşlarımız her kimse yanlış bir hareket içerisindedirler. 7. Kolordu demokratik hukuk kuralları içinde görev başındadır” dedi.
Erdoğan, aralarında darbe girişiminde yer alan komutanların da bulunduğu TSK mensuplarıyla yaptığı pazarlık sonrası mı Atatürk Havalimanı’na inip açıklamalarda bulundu?
Hulusi Akar nasıl kurtarıldı?
Erdoğan, Atatürk Havalimanı’ndaki açıklamalarında da “Genelkurmay Başkanımızın durumunu bilemiyorum” söylemini sürdürüyordu.
Daha sonra darbecilerin “merkez üslerinden” olduğu belirtilen Ankara’daki Akıncı Hava Üssü’nden 16 Temmuz’da saat 10.30 sularında bazı birimlerce operasyon yapıldığı ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın kurtarıldığı ifade edildi. Ancak aynı gün saat 20.00 sularında hava üssüne yönelik operasyon sona erdi ve askerler teslim oldu.
Anadolu Ajansı’nın 15 Temmuz’da 23.49‘da ve 16 Temmuz’da 06.40‘ta yaptığı paylaşımlarda Eski Hava Kuvvetleri Komutanı, Yüksek Askeri Şura Üyesi Orgeneral Akın Öztürk ve Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı Muhabere ve Destek Eğitim Komutanı Korgeneral Metin İyidil’in darbeyi planladığı ve “vatana ihanet” suçlamasıyla yargılanacağı belirtildi.
Akın Öztürk inkar mı ediyor, tehdit mi ediyor?
Akıncı Hava Üssü’ne yönelik operasyonun ardından gözaltına alınan Orgeneral Akın Öztürk, yakınları aracılığıyla DHA’ya yaptığı açıklamada, “Yüksek Askerî Şura üyesi olarak milletinin emrinde olan ben Hava Orgeneral Akın Öztürk; kalkışma başladıktan itibaren kısa süre içerisinde bulundukları yere ulaşarak sürekli bir şekilde Sayın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile birlikte hareket ettim ve yanında bulundum. Milletimizi ve demokrasimizi hedef alan bu darbe girişiminin hiçbir aşamasında yer almadığım gibi, ülkemiz açısından en az zararla atlatılabilmesi için elimden geleni yaptım. Hava Kuvvetleri Komutanı Hava Orgeneral Abidin Ünal’ın isteği üzerine faillerle bizzat münazara ederek bir an önce hatalarından dönmeleri için gayret sarf ettim” dedi.
1 numara olarak sunulan Akın Öztürk, “Hulusi Akar’la birlikte hareket ettim” derken, kendisinin Hulusi Akar’ın masumiyetine ortak olduğuna mı yoksa Hulusi Akar’ın bu suça ortak olduğuna mı işaret ediyor?
Metin İyidil nasıl kurtuldu?
Korgeneral Metin İyidil de DHA‘ya bir açıklama yaptı. Tutuklanmadığını ve görevinin başında olduğunu belirten Korgeneral İyidil, şöyle dedi:
“Dün gece başlatılmak istenen kalkışmanın tamamen karşısındayım. Cumhuriyet ilkelerine gönülden bağlı, anayasal devlet düzeninden yana vatanını seven bir Türk subayıyım. Birliklerimin tamamı şu anda emir ve komutam altındadır. Özellikle Etimesgut Zırhlı Tümen birliklerinde yapılmak istenen hareket tarafımdan önlenmiştir. Bu faaliyeti başlatanların yayımladığı ‘sözde’ emirde, ben birliğimden alınarak diğer bu faaliyetlere katılmayacağını değerlendirdikleri generaller gibi kuvvet emrine alındığım belirtilmiştir. Halen görevimin başında milletimin ve Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Genelkurmay Başkanımız ile sıralı komutanlarımın emrindeyim. Bu konuda, başından itibaren Orgeneral Ümit Dündar’ın emirlerini yerine getirdim.”
İyidil, 17 Temmuz’da ise Hürriyet‘e konuştu.
“Demokrasiye ve Anayasal düzene gönülden bağlı, her zaman emir-komuta zinciri içinde hareket eden ve etmiş, Atatürkçü bir askerim. Birliklerimin tamamı şu anda emir ve komutam altındadır. Halen görevimin başında, Sayın Cumhurbaskanımız ile Sayın Genelkurmay Başkanımızın emrinde olarak görevime devam ediyorum” diyen ve darbe girişiminde yer almadığını söyleyen İyidil sözlerinin devamında ise, “Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanmış paralel yapılanma tarafından uygulamaya sokulan kalkışma, buna karşı koyan TSK emir-komuta zinciri, güvenlik güçleri, halk, siyasi partiler ve demokratik Türkiye’nin diğer unsurları tarafından başarıyla bertaraf edilmiştir” ifadelerini kullandı. İyidil ayrıca, 200 tankın Ankara’ya inmesini kendisinin engellediğini anlattı.
Metin İyidil hangi pazarlığın sonucu “darbe planlayıcısı” olarak yargılanmaktan kurtulmuştu? (İyidil, darbe girişiminden 4 gün sonra, 19 Temmuz günü gözaltına alındı ve aynı gün tutuklandı.)
(VECİH CUZDAN – 18 TEMMUZ 2016 - SENDİKA.ORG)