Seçim ve ittifak yasası, yargıdaki atamalar, internet
sansürü ve anaakım medyanın ortadan kaldırılması… Erdoğan, 2019 seçimleri
öncesinde ‘yol temizliği’ yaparak kaybetmesini imkânsız hale getirmeye
çalışıyor…
Erdoğan, 2019 seçimlerini garanti altına almak için ‘yol
temizliğine’ devam ediyor. Propaganda döneminden sandığa oradan da oy sayımına
kadar her aşamayı tam anlamı ile kontrolü altına almaya çalışıyor. Seçim ve
ittifak yasası, hâkim-savcı atamaları, internet sansürü, polis alımı ve son
olarak Doğan Medya Grubu’nun satışı bu sürecin birer parçası.
Anaakım kalmadı
Doğan Medya Grubu’nun satılmasıyla anaakım diye tarif
edilebilecek bir medya alanı kalmadı. Uzun süredir yaşanan bu sıkışmayı aşmak
için özellikle internet üzerinden program üretimi hızla yayıldı. İnternet
yayıncılığı ve sosyal medya ağları yeni haber alma kanalları oldu. Haziran
İsyanı’ndan beri AKP’nin radarına giren bu alan, 2019 seçimleri öncesi de
unutulmadı. İnternet yayıncılığını RTÜK’e bağlayan ve neredeyse yayın yapmayı
imkânsız hale getiren yasal düzenleme Meclis’ten AKP ve MHP oyları ile geçti.
Anaakımı ele geçiren AKP, bu düzenleme ile internet yayıncılığını da yapılamaz
hale getirmeyi amaçlıyor. Seçmen, bir anlamda Erdoğan’ın elinde tuttuğu medyaya
mahkûm hale getiriliyor.
İttifak ve seçim yasası ile işlem tamam
AKP-MHP ittifakının anlaşarak yasalaştırdığı seçim ve
ittifak yasası tam anlamı ile ‘kaçakları’ önleme yasası olarak tasarlanmış. Bu
düzenleme iki partinin ihtiyaçlarını gidereceği gibi seçim yasasında yaptığı
değişikliklerle de sandığın ablukaya alınması anlamını taşıyor.
Antidemokratik yüzde 10 barajı yerinde dururken, yapılacak
ittifaklarla çok daha az oy alan partileri Meclis’e taşımayı garanti altına
alan değişiklik, Erdoğan’a ihtiyacı olan yüzde 50’yi garanti etmesi için
yapılmış.
Bu düzenleme ile 16 Nisan Referandumu’nun en tartışmalı
konusu olan ‘mühürsüz oyları’ yasal hale getirdiler. Böylece sandık, dışarıdan
müdahaleye çok açık hale geldi. Buna kolluk kuvvetlerinin seçim bölgelerinde
artırılan yetkilerini de eklersek sandığa sahip çıkmak neredeyse imkânsız hale
getirildi.
Bu hâkimler seçim kurullarında olacak
Son günlerin en önemli tartışmalarından birisi de yeni
atanan hâkim ve savcıların durumu. Yapılan sınav tamamen formaliteye dönerken,
mülakattan geçenlerin azımsanamayacak bir kısmının AKP ile doğrudan temasının
olması hiç de şaşırtıcı olamadı. Kuşkusuz yargının tamamen AKP’nin kontrolüne
geçmesi açısından son derece önemli olan bu atamalar, seçime dair başka
sonuçlar da doğuracaktır.
Yeni atanan hâkimler aynı zamanda 2019 seçimlerinin il-ilçe
seçim kurulu başkanları. Seçimlerin yasalara uygun yapılıp yapılmadığını
denetleyecek, ihlallerle ilgili karar verecek ve itirazları görüşecek
kurulların başında olacaklar.
Teşkilat yasası değişikliği ile son darbe vurulan YSK’nin
seçimlerde alacağı tutuma değinmeye bile gerek yok sanırım.
OHAL, savaş, artan asker-polis sayısı
Türkiye’nin yaşayacağı en kritik iki seçime yine olağanüstü
koşullar altında gireceğiz. Uygulamada olan OHAL, hükümete, muhalefet
karşısında sınırsız bir baskı kurma yetkisi verirken, savaş gündemi de siyasi
baskı oluşturmanın en önemli argümanı oluyor.
2019 yılında yapılması planlanan iki seçim de yargı ve
kolluk kuvvetleri gölgesinde gerçekleşecek. Her ay binlerce yeni asker ve polis
göreve başlıyor. Yeni göreve başlayan asker ve polisin neredeyse tamamının
AKP’nin il-ilçe başkanlarından onay aldığı da bir başka gerçek. Seçim süreci ve
sandık, AKP döneminde göreve başlayan polise, askere teslim edilecek.
(YAŞAR AYDIN yasaraydin@birgun.net @yasaraydinnn-BİRGÜN.NET)