Man Adası belgelerinde yeni skandal: 'Sahte' diyemeyen mahkeme, 'dekontlar delil olmaz' kararı verdi
Man Adası belgelerinde yeni skandal: 'Sahte' diyemeyen
mahkeme 'delil olmaz' kararı verdi
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve
yakınlarının Man Adası'na para transferi yaptıklarına ilişkin iddiaları
nedeniyle toplam 142 bin lira manevi tazminat ödemeye mahkum edildiği davanın
gerekçeli kararı hazırlandı. Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde hazırlanan
12 sayfalık gerekçeli kararda, belgelere 'sahte' diyemeyen mahkeme 'hukuka
aykırı delil' saydı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da Man belgeleri ile ilgili
'gerçek' demişti…
Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde hazırlanan 12 sayfalık
gerekçeli kararda, dosyanın kişilik haklarına saldırı nedeniyle açılan manevi
tazminat davası olduğu belirtildi.
Davacı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dava konusu konuşmanın
yapıldığı tarihte Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olduğu belirtilen kararda,
diğer davacılar Ahmet Burak Erdoğan'ın oğlu, Mustafa Erdoğan'ın kardeşi, Ziya
İlgen'in eniştesi, Osman Ketenci'nin ise dünürü olduğu bilgisi verildi.
"Banka dekontlarına dayandırdı"
Gerekçeli kararda, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun
"Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması" toplantısındaki konuşmasında,
davacılar hakkında vergi kaçırmak, sahtekarlık, hırsızlık ve vatana ihanet
iddialarında bulunduğu, bu iddialarının ispatını da daha önceden başka bir
konuşmasında açıkladığı banka dekontlarına dayandırdığı ifade edildi.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 8. maddesindeki
özel ve aile yaşamına saygı hakkı ile 10. maddesindeki ifade özgürlüğü
açıklamalarına değinilen kararda, "Şeref, kişinin toplum içinde sahip
olduğu saygınlık, toplumun kişiye vermiş olduğu değerdir. Bir kimse kamusal bir
tartışma bağlamında eleştirilmiş olsa bile, o kimsenin itibarı, kişisel
kimliğinin ve manevi bütünlüğünün bir parçasını oluşturur ve dolayısıyla özel
yaşam kapsamında girer. Somut olayda davalının yapmış olduğu konuşma bir bütün
olarak değerlendirildiğinde, davacıların vergi kaçırmakla, sahtekarlıkla ve
hırsızlıkla suçlandığı görülmekle, davalının dava konusu konuşmayla davacılara
suçlamada bulunduğu anlaşılmakta olup, konuşmanın değer yargısı olduğunu kabule
imkan bulunmamaktadır." denildi.
"Banka dekontlarını mahkemeye sundu"
Gerekçeli kararda, davalı Kılıçdaroğlu'nun avukatının
davacılara ait olduğunu iddia ettiği banka dekontlarını mahkemeye sunduğu
ancak, yapılan incelemede Erdoğan'a ait her hangi bir banka dekontunun olmadığı
belirtildi.
Kararda, şunlar kaydedildi:
"Oysa Recep Tayyip Erdoğan'ın yakınları ve
akrabalarının Man Adası 'nda bulunan Belleway Limited Şirketi'nin yurt
dışındaki hesabına veya yurt dışında başkaca bir hesaba para gönderdiklerine
dair herhangi bir dekont veya belge davalı tarafından dosyaya sunulmamıştır.
Davalı tarafından sunulan dekont suretlerinde, diğer davacıların Erdoğan'ın
yakınları ve akrabaları olduğu lehdar (alıcı) dosyadaki bilgi ve belgelerden
anlaşılmıştır. Davalının cevap dilekçesi ekindeki swift mesajları
incelendiğinde sender (gönderen) kısmında Türkiye Halk Bankası'nın olduğu,
receiver (alıcı) kısmında Albaraka Türk ve Akbank, beneficiary customer
(yararlanıcı müşteri) bölümünde ise bir kısım davacıların isimleri ve bu
bankalardaki IBAN numaralarının yazıldığı anlaşılmıştır. Bir kısım davacıların
yurt dışına para göndermediği anlaşılmakta olup bu belgeler davalının
iddialarını ispatlamaktan uzaktır."
"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı takipsizlik kararı
verdi"
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca takipsizlik kararı
verildiği aktarılan gerekçeli kararda, buna rağmen davalı Kılıçdaroğlu'nun,
davacı Erdoğan'ı, hakkında hiçbir banka dekontu olmamasına rağmen olgu isnat
ederek vergi kaçırmakla suçladığı kaydedildi.
"Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir..."
Gerekçeli kararda, davalının bu dekontları hukuka uygun
yollarla elde ettiğinin de ispatlaması gerektiği vurgulanarak, Anayasa'nın 38.
maddesinde "kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul
edilemez" hükmünün bulunduğu belirtildi.
Hukuka aykırı elde edildiği anlaşılan delillerin, mahkeme
tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamayacağı belirtilen gerekçeli
kararda, "Mahkeme tarafından delilin her ne suretle olursa olsun hukuka
aykırı olarak elde edildiğinin tespiti halinde, diğer tarafça bu konuda itiraz
ileri sürülmese dahi bu delillerin caiz olmadığına karar verilerek, dosya kapsamında
değerlendirilmemesi ilkesi benimsenmiştir. Özetle, zehirli ağacın meyvesi de
zehirlidir."
"Müşteri sırrı niteliğindeki kişisel verileri elde
etmesi..."
Gerekçeli kararda, davalı Kılıçdaroğlu'nun TBMM'de grubu
olan bir partinin genel başkanı olarak kişilerin banka kayıtlarına ulaşması,
müşteri sırrı niteliğindeki kişisel verileri elde etmesi için kanunen kendisine
verilen bir yetkisi olduğuna dair bir ispat yapılamadığı kaydedildi.
5411 sayılı bankacılık yasasında banka kayıtlarının kimlere
verilebileceği, kimlere açıklanabileceği hususunun düzenlenmiş olup, parti
genel başkanlarına verilen bir yetki bulunmadığı kaydedilen kararda,
"Kaldı ki mahkemelerce kişilerin banka hesap kayıtları dosyaya
celbedildikten sonra bu kayıtların davanın tarafları dışında üçüncü kişilere
açıklanması mümkün değilken, mahkemelerin dahi sahip olamadığı böyle bir
yetkiye, siyasi bir kişiliği olan davalının sahip olmadığı evleviyetle kabul
edilmelidir." denildi.
Banka dekontları, hukuka aykırı delil olarak kabul edildi
Gerekçeli kararda, şunlar kaydedildi:
"Davalı tarafından ifşa edilen banka dekontları
mahkememizce hukuka aykırı yollardan elde edildiği kabulünden hareketle hukuka
aykırı delil olarak kabul edilmiş, hükme esas alınmamıştır. Zira siyasi
partiler, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Şayet muhalefet partisi
lideri olarak davalı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, davacılara ait olduğunu iddia
ederek kamuoyuna açıkladığı banka dekontlarına hukuki delil vasfı verilecek
olursa, bu durum siyasilerin tamamen siyasi amaçlarla somut davada olduğu gibi
rakiplerinin, ailelerinin ve yakınlarının banka hesaplarını araştırmasını,
banka kayıtlarını her ne suretle olursa olsun ele geçirmelerini meşru
kılacaktır. Bu durum hukuken kabul edilemez. Bu hukuka aykırı yollardan elde
edilen banka bilgilerine hukuken değer verilerek kişilerin her türlü banka
bilgilerinin ifşa edilmesi sonucunu doğuracaktır."
Gerekçeli kararda, siyasi, kamuya mal olmuş kişi olsun insan
onurunun dokunulmaz olduğu vurgulanarak, bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 100
bin lira, Ziya İlgen'e 17 bin lira, Osman Ketenci'ye 15 bin lira, Ahmet Burak
Erdoğan'a da 10 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verildiği anlatıldı.