Tekniğin üretimde yaygınlaşması burjuva iktisatçıların iddia ettiği gibi ne çalışma zamanın kısalmasına nede yeni iş sahaları yaratarak işsizliğin azalmasına sebep olmuştur. Daha çok çalışma daha çok işsizlik daha çok kontrol daha az ücret daha az sosyal hak, daha çok rekabet işte tekniğin sonuçları budur...
Post sonrası toplumun konfigürasyonu nasıl olacaktır sorusuna bir burjuva ideoloğu olarak Yuval Harari, Homo-Deus kitabında cevap veriyor, bilgisayarlaştırılmış ve genetik mühendisliklerle kontrol altına alınmış dijital bir toplum. endüstri 4.0 yeni sanayi devrimi ile emeğin artan otomasyonu canlı emeğin yerine teknik emeğin üretim sürecinde daha fazla yer alması ile birlikte işsizliğin nasıl çözüleceğine ilişkin gelecek kurguları üzerine pek çok burjuva ideoloğu kafa yormakta teoriler üretmektedir robotların vergilendirilmesi yada toplam milli gelirden işsizlere sosyal yardım fonları kurulması yani sadakaya bağlanması tartışılan çözüm önerilerinden bazılarıdır.Üremenin liberal politikalar ile kontrolü örneğin kürtaj doğum kontrol vb. yöntemler ile nüfusun budanması ve kontrolsüz nüfus artışının engellenmesi bu sayede emeğin otomizasyonu sonrası ortaya çıkan kitlesel işsizlik dengelemek post sonrası toplum için öngörülen ve günümüzde yaygın bir şekilde uygulanan politikalardan bir diğeridir. Burjuvazi yığınları bir deneğe çevirip onun doğasını baştan yazmak için yapay zekayı kullanıyor ve Yuval Harari'nin deyimi ile toplum hackleniyor. Toplum burjuvazi için artık dijital diktatörlük tarafından yönetilen bir algoritmalar zinciridir bu Neo Pisagorcu yaklaşım geleceğin dini haline gelecektir diyor Harari.
Marksizm cansız bir dogma değil toplumların sınıfların ve doğanın gelişme yasalarının bilimidir Marksizm soyut sağ doktrinci felsefi bakış açısının aksine şeylerin durağan ve değişmez olmadığını şeylerin kendi iç yasaları içerisinde sonsuz bir devinim ve hareket tarzı ile hareket etiğini ve bu nesnel sürekliliğin nicel-nitel dönüşümlere yol açtığını öngörür.. Bu bağlamda üretici güçler ile üretim biçim arasındaki nesnel koşularında gelişmelere bağlı olarak sürekli biçim değiştiğini yadsımaz.
Son dönemlerde endüstri 4.0 devrimi ile sanayide yen bir devrimin gerçekleştiğini ve yakın gelecekte üretimde ele emeğinin işlevsizleştiği nitelikli emeğin ön plana çıkacağı ve tam otomasyona geçeceği burjuva çevrelerce dillendirilmektedir liberal dogmacılığın ve yaygaracı-lığın son elli yılda ivme kazanan ant sınıfçı teorilerinin sol halkası olan ve kapitalizmin sinik savunucuları tarafından yeniden teorileştirilen kapitalizmin tam otomasyona geçeceği iddiası her şeyden önce kapitalizmin nesnel bir koşulu olan canlı emeğin yadsınmasıdır, kapitalizmi var eden artı değer sömürüsüdür yani canlı emek üzerinden elde ettiği artıktır.
"Makine yüzünden tüm ücretli işçiler sınıfı ortadan kalkacak olsaydı, ücretli emek olmadıkça sermaye olmaktan çıkan sermaye için bu ne korkunç bir şey olurdu!" (Karl Marx)
Kapitalizme ölümsüzlük iksiri bulmaya çalışan burjuva gevezelerin yeni cadı kazanı otomasyon neo perspektifçi burjuva ideologların yeni ancak son olmayan icadıdır, öznesiz ve proletarya sız bir tarihi akışı öngörüsüne dayanan otomasyon teorisi ve silikon vadisi fantezileri nesnel bir töze dayanmayan daha çok gelecek ile ilgili kehanetlerden beslenen idealist-ütopyacı ufku dar burjuva çevrelerin düş dünyasını yansıtmaktadır
Bu liberal baylara göre tekno determinist gelişmeye bağlı olarak yakın gelecekte canlı emeğin yerini tekno emeğe bırakacak ve proletarya buharlaşacak böylece kapitalizm ezeli düşmanından kurtulacaktır son elli yıldır öznesiz ereksiz post Marksist teorilerle proletaryayı saf dışı etmeye çalışan bu baylara gör tekno emek gücünün üretimde başat olması ile birlikte Marksist nosyonunda iflası- emek sermaye çelişkinin ilgasına kaçınılmaz olacaktır, ancak bu liberal baylar öznesiz bir tarihi akışın mümkün olamayacağı tekno emeğin başat olduğu bir üretim tarzında kapitalizmin aynı zamanda kendisini var eden nesnel koşulları da yıkacağı gerçeğini göz ardı etmekte canlı emek sömürüsüne dayanan artı değer sömürüsü ile var olan bir üretim tarzının bu nesnel yasaların yokluğunda varlığını nasıl sürdüreceğini sorularına cevapsız bırakmaktadırlar...
"Makineler uzmanlaşmış emeğin isyanını bastırmak için kapitalistler tarafından işe koşulan silahlardır.'' (Karl Marx)
Emeğin otomizasyonu makinelerin üretimde yaygınlaşması canlı emeğin yeniden dominasyonu ve iş gücünün neo liberal piyasaya göre yeniden şekillenmesi ve en yüksek kar politikasının neo liberal bir güncellenmesi dışında yığınlara gerçekte umut vaat edecek bir gelişme olarak görülemez. İktisadi açıdan kapitalist üretimin doruk noktası olan tekeller arasındaki rekabet daha çok makineleşmeyi doğurmaktadır emeğin üretkenliği ve metaların daha ucuza mal edilmesi günümüzde kapitalist gelişmenin nesnel zorunlu bir yasası haline gelmiştir. Tekniğin üretimde yaygınlaşması temelde iş gücünün niteliksizleştirilmesi ve aynı zamanda daha çok yedek işçi ordusunun doğmasına neden olmuştur. Teknik gelişmenin üretim araçlarının özel mülkiyetine dayanan kapitalist sistemde gerçekte yığınlar için bir ilerleme değil bir gerileme olduğu açıktır.Tekniğin üretimde yaygınlaşması burjuva iktisatçıların iddia ettiği gibi ne çalışma zamanın kısalmasına nede yeni iş sahaları yaratarak işsizliğin azalmasına sebep olmuştur. Daha çok çalışma daha çok işsizlik daha çok kontrol daha az ücret daha az sosyal hak, daha çok rekabet işte tekniğin sonuçları budur. (KORAY AKER)
Post sonrası toplumun konfigürasyonu nasıl olacaktır sorusuna bir burjuva ideoloğu olarak Yuval Harari, Homo-Deus kitabında cevap veriyor, bilgisayarlaştırılmış ve genetik mühendisliklerle kontrol altına alınmış dijital bir toplum. endüstri 4.0 yeni sanayi devrimi ile emeğin artan otomasyonu canlı emeğin yerine teknik emeğin üretim sürecinde daha fazla yer alması ile birlikte işsizliğin nasıl çözüleceğine ilişkin gelecek kurguları üzerine pek çok burjuva ideoloğu kafa yormakta teoriler üretmektedir robotların vergilendirilmesi yada toplam milli gelirden işsizlere sosyal yardım fonları kurulması yani sadakaya bağlanması tartışılan çözüm önerilerinden bazılarıdır.Üremenin liberal politikalar ile kontrolü örneğin kürtaj doğum kontrol vb. yöntemler ile nüfusun budanması ve kontrolsüz nüfus artışının engellenmesi bu sayede emeğin otomizasyonu sonrası ortaya çıkan kitlesel işsizlik dengelemek post sonrası toplum için öngörülen ve günümüzde yaygın bir şekilde uygulanan politikalardan bir diğeridir. Burjuvazi yığınları bir deneğe çevirip onun doğasını baştan yazmak için yapay zekayı kullanıyor ve Yuval Harari'nin deyimi ile toplum hackleniyor. Toplum burjuvazi için artık dijital diktatörlük tarafından yönetilen bir algoritmalar zinciridir bu Neo Pisagorcu yaklaşım geleceğin dini haline gelecektir diyor Harari.
Marksizm cansız bir dogma değil toplumların sınıfların ve doğanın gelişme yasalarının bilimidir Marksizm soyut sağ doktrinci felsefi bakış açısının aksine şeylerin durağan ve değişmez olmadığını şeylerin kendi iç yasaları içerisinde sonsuz bir devinim ve hareket tarzı ile hareket etiğini ve bu nesnel sürekliliğin nicel-nitel dönüşümlere yol açtığını öngörür.. Bu bağlamda üretici güçler ile üretim biçim arasındaki nesnel koşularında gelişmelere bağlı olarak sürekli biçim değiştiğini yadsımaz.
Son dönemlerde endüstri 4.0 devrimi ile sanayide yen bir devrimin gerçekleştiğini ve yakın gelecekte üretimde ele emeğinin işlevsizleştiği nitelikli emeğin ön plana çıkacağı ve tam otomasyona geçeceği burjuva çevrelerce dillendirilmektedir liberal dogmacılığın ve yaygaracı-lığın son elli yılda ivme kazanan ant sınıfçı teorilerinin sol halkası olan ve kapitalizmin sinik savunucuları tarafından yeniden teorileştirilen kapitalizmin tam otomasyona geçeceği iddiası her şeyden önce kapitalizmin nesnel bir koşulu olan canlı emeğin yadsınmasıdır, kapitalizmi var eden artı değer sömürüsüdür yani canlı emek üzerinden elde ettiği artıktır.
"Makine yüzünden tüm ücretli işçiler sınıfı ortadan kalkacak olsaydı, ücretli emek olmadıkça sermaye olmaktan çıkan sermaye için bu ne korkunç bir şey olurdu!" (Karl Marx)
Kapitalizme ölümsüzlük iksiri bulmaya çalışan burjuva gevezelerin yeni cadı kazanı otomasyon neo perspektifçi burjuva ideologların yeni ancak son olmayan icadıdır, öznesiz ve proletarya sız bir tarihi akışı öngörüsüne dayanan otomasyon teorisi ve silikon vadisi fantezileri nesnel bir töze dayanmayan daha çok gelecek ile ilgili kehanetlerden beslenen idealist-ütopyacı ufku dar burjuva çevrelerin düş dünyasını yansıtmaktadır
Bu liberal baylara göre tekno determinist gelişmeye bağlı olarak yakın gelecekte canlı emeğin yerini tekno emeğe bırakacak ve proletarya buharlaşacak böylece kapitalizm ezeli düşmanından kurtulacaktır son elli yıldır öznesiz ereksiz post Marksist teorilerle proletaryayı saf dışı etmeye çalışan bu baylara gör tekno emek gücünün üretimde başat olması ile birlikte Marksist nosyonunda iflası- emek sermaye çelişkinin ilgasına kaçınılmaz olacaktır, ancak bu liberal baylar öznesiz bir tarihi akışın mümkün olamayacağı tekno emeğin başat olduğu bir üretim tarzında kapitalizmin aynı zamanda kendisini var eden nesnel koşulları da yıkacağı gerçeğini göz ardı etmekte canlı emek sömürüsüne dayanan artı değer sömürüsü ile var olan bir üretim tarzının bu nesnel yasaların yokluğunda varlığını nasıl sürdüreceğini sorularına cevapsız bırakmaktadırlar...
"Makineler uzmanlaşmış emeğin isyanını bastırmak için kapitalistler tarafından işe koşulan silahlardır.'' (Karl Marx)
Emeğin otomizasyonu makinelerin üretimde yaygınlaşması canlı emeğin yeniden dominasyonu ve iş gücünün neo liberal piyasaya göre yeniden şekillenmesi ve en yüksek kar politikasının neo liberal bir güncellenmesi dışında yığınlara gerçekte umut vaat edecek bir gelişme olarak görülemez. İktisadi açıdan kapitalist üretimin doruk noktası olan tekeller arasındaki rekabet daha çok makineleşmeyi doğurmaktadır emeğin üretkenliği ve metaların daha ucuza mal edilmesi günümüzde kapitalist gelişmenin nesnel zorunlu bir yasası haline gelmiştir. Tekniğin üretimde yaygınlaşması temelde iş gücünün niteliksizleştirilmesi ve aynı zamanda daha çok yedek işçi ordusunun doğmasına neden olmuştur. Teknik gelişmenin üretim araçlarının özel mülkiyetine dayanan kapitalist sistemde gerçekte yığınlar için bir ilerleme değil bir gerileme olduğu açıktır.Tekniğin üretimde yaygınlaşması burjuva iktisatçıların iddia ettiği gibi ne çalışma zamanın kısalmasına nede yeni iş sahaları yaratarak işsizliğin azalmasına sebep olmuştur. Daha çok çalışma daha çok işsizlik daha çok kontrol daha az ücret daha az sosyal hak, daha çok rekabet işte tekniğin sonuçları budur. (KORAY AKER)