'İlk tetiği sana çektiler...'
Taylan Özgür anılıyor
68 kuşağının gençlik önderlerinden Taylan Özgür,
katledilişinin 49. yıldönümünde anılıyor…
1969 yılında İstanbul Beyazıt'ta katledilen ODTÜ öğrencisi
Taylan Özgür, ölümünün 49. yılında anılıyor. Sosyal medyadan çok sayıda
kullanıcı Taylan Özgür ile ilgili anma paylaşımlarında bulunurken,
"#TaylanÖzgür" etiketi gün içinde Twitter gündeminde ilk 10'a girdi.
Taylan Özgür, henüz 21 yaşındayken 23 Eylül 1969 günü
İstanbul Üniversitesi Öğrenci Birliği Genel Kurulu’na katılmak için geldiği
İstanbul’da arkasından vurularak katledildi. Aradan geçen yaklaşık yarım asra
karşın cinayetin failleri yargı önüne çıkarılmadı.
Taylan Özgür, 23 Şubat 1948 yılında doğdu. Ankara Atatürk
Lisesi’nden mezun olduktan sonra ODTÜ’ye girdi ve gençlik hareketlerine
katılmaya başladı. ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü ve ODTÜ Öğrenci Birliği
Denetleme Kurulu üyesi olarak çalışmalar yürüttü. 1969 yılının ocak ayında
ODTÜ’de Ankara’ya ABD Büyükelçisi olarak atanan Robert William Komer’in makam
arabasının yakılma eylemine katıldı. Eylemden sonra tutuklanan 13 öğrenci
arasındaydı ve iki ay kadar tutuklu kaldıktan sonra 12 Mart 1969’da tahliye
edildi. 23 Eylül 1969’da Beyazıt Meydanı’nda öldürüldü. ODTÜ Öğrenci
Birliği’nin Taylan Özgür’ün ODTÜ Kampusu’nda gömülmesi talebi rektörlük
tarafından kabul edilmedi. Bunun üzerine 25 Eylül sabahı cenazesi önce Tandoğan
Meydanı’na getirildi, ardından bir kortej halinde Maltepe Camii’ne götürüldü. 6
saat süren törenin ardından Özgür, Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.
Taylan Özgür'ün annesi Cumhuriyet'e bu ilanı vermişti:
TAYLAN ÖZGÜR
Taylan, 1948 yılı Şubatı’nın 23’ünde, bir pazartesi günü
dünyaya gözlerini açtığında, daha 2.Dünya Savaşı’nın kan kokusu gitmemişti
sokaklardan. Her türlü belanın merkezi olan NATO kurulmamış, gladyo Anadolu
coğrafyasında faaliyetine başlamamıştı henüz.
Mustafa Taylan, Ankara Atatürk Lisesi’ni bitirip ODTÜ
Mimarlık bölümüne başladı. “Okul ve ülke” sorunları birbirinden ayrı olmadığı
için, çözümlerinin de aynı olduğunun bilincindeydi. Kısa zamanda toplumcu
mücadelenin saflarında yerini aldı. Taylan; Sinan Cemgil ve diğer arkadaşları
gibi devrimci mücadelenin bir sıra neferiydi artık. Gençlik eylemleri çığ gibi
büyümüş, işgal vb yöntemlerle gençlik, taleplerini tüm topluma duyurmaya ve
başarı da kazanmaya başlamıştı.
Bu arada ülkedeki saflaşma da giderek artmakta ve gladyo
ülkede iç karışıklık çıkarmak için çalışmalar yapmaktaydı. Temmuz ayı sonunda
Türkeş, 100 bin kişinin katılacağı komando kampları açacağını gazetelere
açıkladı. Bu kamplarda yetişen ülkücü komandolar daha sonra şiddeti
körükleyecekti.
Aynı dönemde gençliğin kitlesel eylemleri yavaş yavaş
azalmaya başladı. İktidarın baskısı, gözaltıları ve şiddet uygulamaları ise
artmaya başlamıştı. Gençlik liderleri sürekli gözaltına alınmaktaydı.
Ağustos ayı sonunda ODTÜ’de öğrenci birliği seçimleri
yapılmış ve seçimleri devrimciler kazanmıştı. Sinan Cemgil ODTÜ Öğrenci Birliği
başkanı, Taylan Özgür ise Denetleme Kurulu üyesi olmuştur. Eylül ayında da
seçim sırası İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği’ne gelmiştir. Taylan ve Deniz
atlarlar otomobile doğru İstanbul’a. Gelmeden önce de Sinan Cemgil ile
aralarında o meşhur konuşma geçer. Sinan, Taylan’a “İstanbul’a gidiyorsun gel
bir fotoğraf çektirelim. Bir iş olur Hiç olmazsa hatıra kalsın” diyecek, Taylan
da Sinan’a “Gidip dönmemek, gelip görmemek var. Çocuğun doğduğu zaman kız da
olsa, erkek de olsa ismini Taylan koy.” diyecekti.
Deniz ve Taylan İstanbul’a gelince hemen üniversiteye gitti.
O gün Marmara Lokali’nde öğrenci birliği seçimleri yapılacaktı. Deniz, hakkında
verilen üniversiteden ihraç kararını görüşmek için Dekan’ın yanına çıktı. Bu
sırada kaçak durumda olduğu için polis tarafından yakalandı. Bunun üzerine
olaylar büyüyünce seçimler iptal edildi. Ve büyük bir kalabalık
Beyazıt-Hürriyet meydanın toplandı. Bir kış günü Binbaşı Hasan ile eşi Necla
Hanım’ın yuvasına düşen tatlı telaş, ne yazık ki 21 yıl sonra yaşanan bir
acıyla son buldu.
"Bir ölü yatıyor
vurdular
kurşun yarası
kızıl karanfil gibi açmış alnında
İstanbul'da, Beyazıt Meydanı'nda."
Yoğun kalabalık içinde sivil polis olduğu düşünülen biri
tarafından Taylan hedef seçilerek kurşunlandı. İki gün önce birlikte Ankara’dan
yola çıkan iki devrimci gençten biri tabut, diğeri dört duvar içindeydi artık.
Deniz bu durumu kabullenemez. Bu nedenle de darağacında son isteği Taylan
Özgür’ün yanına gömülmek olacaktı.
Taylan Özgür’ün ölümü üzerine devrimci öğrenciler, 24
Eylül’de saat 10:00’da ODTÜ Atatürk Anıtı’nın önünde toplandı. İstiklal
Marşı’nı söyledikten sonra Taylan Özgür için iki dakikalık saygı duruşunda
bulunuldu. Sinan Cemgil orada şu konuşmayı yaptı: "Bir devrimci kardeşimiz
polis kurşunu ile kahpece öldürülmüştür. Devrimci şehitlerin matemini tutacak
zamanımız yoktur. Devrimcilerin postunu ucuza satmayacağız."
Taylan’ın cenazesi ailesinin de onayı alındıktan sonra 25
Eylül de önce ODTÜ’ye götürüldü. ODTÜ’de Kommer’in arabasının yakıldığı yerde
arkadaşları ve aralarında Suphi Karaman, Suphi Gürsoytrak ve Muammer Aksoy gibi
aydınların da katılımıyla, Taylan’ın tabutu önünde devrim andını okundu. Ve
Cebeci Asri Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlandı. Taylan’ın babası cenazede
şu konuşmayı yaptı: “Yavrumun akan kanı helal olsun… benim bir oğlum gittiyse,
onbinlercesi yani sizler varsınız. Taylan’ın kanı elbet onları boğacaktır.”
Taylan 21 yıllık yaşamına büyük unutulmaz eylemler
sığdırmış, devrimin gülen yüzlü sıra neferi olarak yerini almıştı. ODTÜ’de
bugün de varlığını koruyan "DEVRİM" yazısı, Kommer’in arabasının
yakılması olayları bunlardan hiç unutulmayanlarıdır.
Devrimcinin değiştirici ve dönüştürücü etkisinin belki de
simgesel ismi Taylan’dı. Taylan hem direnmiş hem direnmeyi öğretmişti. Onun
ölüsünden hıncını alamayan faşist iktidarlar Taylan’ı öldürmekle kalmamış
annesine ve kardeşine 12 Mart döneminde işkence uygulamıştı. Kardeşi Tarhan
Özgür’de defalarca baskı altına alınmış ve hatta silahlı saldırıya uğramış ama
yılmamıştı. Devrimci mücadeleyi oğlundan devralan babası Taylan’ın ölümünden
sonra 20’lik bir genç gibi devrimci gençliğin eylemlerinde ön sırada yerini
almıştır.
“Bir ölü yatacak
toprağa şıp şıp damlayacak kanı
silâhlı milletimin hürriyet türküleriyle gelip
zaptedene kadar
büyük meydanı.”
[1] Günaydın Gazetesi 24 Eylül 1969
[2] Nazım Hikmet bu şiiri yine aynı meydanda canını veren
Turan Emeksiz için yazmıştır.
[3] Günaydın Gazetesi 26 Eylül 1969
[4] Türk Solu 24 Mart 1970
[5] Türkiye Solu 5 Mart 1971 (İBRAHİM SARIDEMİR)
SEN HEP 21 YAŞINDA OLACAKSIN TAYLAN ÖZGÜR
Bundan tam 49 yıl önce polis kurşunuyla katledilen Mustafa
Taylan Özgür 1948 yılında bugün doğdu.
Taylan Özgür, ODTÜ öğrencisiydi. 68 kuşağının gençlik
önderlerinden biri olan Taylan, henüz 21 yaşında, 23 Eylül 1969’da İstanbul
Üniversitesi Talebe Birliği Genel Kurulu’na katılmak için geldiği İstanbul’da
Beyazıt Meydanı’nda arkadan vurularak katledildi.
Taylan Özgür, 23 Şubat 1948 yılında doğdu. Annesi Necla
Özgür, babası emekli bir subay olan Hasan Özgür'dü. Taylan, Ankara Atatürk
Lisesi'nden mezun olduktan sonra ODTÜ'ye girdi ve gençlik hareketlerine
katılmaya başladı. ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü ve ODTÜ Öğrenci Birliği
Denetleme Kurulu üyesiydi.
1969 yılının ocak ayında ODTÜ'de Vietnam kasabı olarak
bilinen ve Ankara'ya ABD Büyükelçisi olarak atanan Robert William Komer'in
makam arabasının yakılma eylemine katıldı. Eylemden sonra tutuklanan 13 öğrenci
arasındaydı ve iki ay kadar tutuklu kaldıktan sonra 12 Mart 1969'da tahliye
edildi.
ODTÜ Stadyumu'ndaki büyük "Devrim" yazısını yazan
üç öğrenciden biri olduğu iddia edilir: diğerleri ise Hüseyin İnan ve Alparslan
Özdoğan.
23 Eylül 1969'da İstanbul Üniversitesi'nde katıldığı Öğrenci
Birliği Kongresi sırasında kolluk kuvvetleri tarafından Beyazıt Meydanı'nda
vuruldu. Failleri ise hala bulunamadı.
Ankara'da 25 Eylül 1969'da düzenlenen cenaze törenine 5.000
kadar öğrenci katıldı. Bir gece önce ODTÜ'de kaldığı öğrenci yurdunun
bahçesinde hazırlanan katafalkta tutulan naaşı başında öğrenciler nöbet tuttu.
ODTÜ Öğrenci Birliği'nin Taylan Özgür'ün ODTÜ kampüsünde
gömülmesi talebi rektörlük tarafından kabul edilmedi. Bunun üzerine 25 Eylül
sabahı cenazesi önce Tandoğan Meydanı'na getirildi, ardından bir kortej halinde
Maltepe Camii'ye götürüldü. Yaklaşık 6 saat süren törenin ardından Cebeci Asri
Mezarlığı'na gömüldü.
Taylan Özgür'ün kardeşi Hale Özgür Kıyıcı ise Taylan
Özgür'ün katledilmesi'ni şöyle anlatıyor: "Kardeşim Taylan’ın İstanbul
Üniversitesinin bahçesinde öldürülmediğini gazete arşivlerine bakarak bile
öğrenebilirdiniz. Yaralı vaziyette Kumkapı Toplum Polisi karargâhında 2,5 saat
dövülerek tutulduğunu, ODTÜ’den İstanbul’a nasıl geldiğini, yanında olup da
katili en yakından görüp davada tanıklık yapmayan Mim. Sait Kozacıoğlu’nun
adını geçirememek, danışmanlarınızdan Fahri Aral’ın savcılıkta tanıyıp da,
mahkemede tanıyamadığını söyleyerek yargılanan kişinin beraatine neden
olduğunu, sağır sultan bile duydu."
Taylan Özgür'ün vurulmasına şahit olan Can Ataklı ise şöyle
anlatıyor:
"Annem babamla birlikte Beyazıt tarafından Kapalıçarşı'ya
gidecektik. O gün meydan çok kalabalıktı. Çünkü birkaç gün önce, Milli Türk
Talebe Birliği'nde yaptığı bomba elinde patlayan Mustafa Bilgi adlı sağcı
öğrencinin cenazesi vardı. Bu nedenle Beyazıt Meydanı (O günkü adı Hürriyet
Meydanı'ydı) çarşaflı, türbanlı kadınlar ve sakallı cüppeli erkeklerle doluydu.
Biz o zaman Marmara Sineması olan binanın girişinde durup uzaktaki kalabalığa
bakıyorduk. Tam o sırada önümüzde, otobüs durağında, siyah renkli bir otomobil
durdu. İçinden iki üç kişi fırladı, 1.5 metre kadar önümüzde yürüyen iki kişinin
üzerine çullandılar. Bunlardan biri zorla otomobile bindirildi. Ama bu kişi
otomobilin diğer kapısından çıktı. Arkasından biri ceketinin yakasını tuttu.
Ceket ve gömlek yırtılarak gencin üzerinden sıyrıldı. Gencin üzerinde sadece
kırmızı bir atlet kaldı.Çarşıkapı yönüne doğru koşmaya başlayan genç, yolu
ayıran demir bariyerin üzerinden tam atlayacakken, yine 2 metre kadar önümüzde
duran, gri takım elbiseli biri, elinde rulo olarak tuttuğu gazeteyi kenara
bıraktı, içinden çıkan silahı kaçan kişiye doğru yöneltti, nişan aldı. Mantar
tabancası patlar gibi bir ses çıktı. Kaçan genç yere yığıldı, birileri koşup
onu aldılar ve bir jipe bindirip götürdüler.Akşam üzeri saat 17.00'de radyo
haberlerini dinliyorduk. Spiker 'Bugün Beyazıt Meydanı'nda çıkan silahlı çatışmada
Taylan Özgür adlı ODTÜ öğrencisi vurularak öldü. Kurşunun karaciğerine
saplandığı bildirilen Taylan Özgür'ün üzerinden iki tabanca çıktı' deyince
donup kaldık. Çünkü öldürülen Taylan Özgür'ün üzerinde silah yoktu, çatışma
çıkmamıştı, sadece tek el ateş edilmişti. Bu olay ilk kez bir öğrenci
liderinin, sokak ortasında, üstelik resmen öldürülmesi Türkiye'nin yakın
geleceğini etkileyecek baskı, tehdit döneminin habercisiydi." (BİRGÜN)