27 yaşındaki Hüseyin G. kendisi gibi üniversite öğrencisi
kız arkadaşı Tuğçe K.'yi bıçaklayarak dalağını kaybetmesine neden oldu;
mahkemece 'iyi hal'den serbest bırakıldı. Genç kız isyan etti: Ben ölümden
döndüm o serbest!
Muğla 'da, kendisi gibi üniversite öğrencisi kız arkadaşı
Tuğçe K.'yi (24) 'kıskançlık' yüzünden çıkan tartışmada, karnından bıçakla
yaralayıp, dalağını kaybetmesine neden olduğu gerekçesiyle tutuklu yargılanan
27 yaşındaki Hüseyin G., 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hüseyin G.,
pişmanlığı, yargılama sürecindeki davranışları dikkate alınarak tahliye
edilirken, genç kız ise kararın ardından sinir krizi geçirdi.
Genç kız Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuştu.
YA SEN KENDİNİ ÖLDÜR YA BEN SENİ ÖLDÜRECEĞİM!
Sen tanıyalım...
Ben Tuğçe Kaleli. 24 yaşındayım. Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi’nde çalışma ekonomisi okuyorum. Daha doğrusu, başıma bu olay
gelene kadar okuyordum...
Başına gelen nedir?
İnanılır gibi değil ama 3 senedir birlikte olduğum kişi
gözünü bile kırpmadan beni bıçakladı! Resmen öldürmeye kalktı! Onun adına
utanıyorum. Biriyle üç seneni geçir, sonra ona bu rezilliği yap! Ben
gazetelerin üçüncü sayfasına bakar, hayret ederdim. “Bu memlekette kadınlar
nasıl korkunç işkencelere maruz kalıyor!” derdim. Aynısı benim başıma geldi!
“Al bunu” dedi, bıçağı gösterdi, “Ya sen kendini öldür ya da ben seni
öldüreceğim!”. Cümlesini bitirmeden de bıçağı acımasızca sapladı. İnsan
sevdiğine kıyabilir mi? Kıydı! Lanet olsun böyle adamlara. Lanet olsun erkek
şiddetine...
Olay gününü anlatır mısın?
Muğla’da bir kafede çalışıyordum, işime son verilmişti.
Canım sıkkındı. Onu, Hüseyin’i aradım, “Boşver, başka iş buluruz, yanıma gel!”
dedi. Ben de gittim. Oturduk onun işyerinde, bir şeyler yedik içtik.
Tanıdıklarıyla konuştu, gerçekten de bana iş buldu, ertesi gün başka bir kafede
başlayacaktım. Çok mutluydum. Hiçbir anormallik yoktu. Gece 11-12 civarı uykum
geldiği için eve gideceğimi söyledim, o da “Arkadaşlarla Yoğurtçu Parkı’nda
oturacağız, sen de gel!” dedi. Orası öğrencilerin gittiği bir park. “Tamam”
dedim, eve gidip üstümü değiştirdim. Onun beni almasını ve birlikte parka
gitmeyi bekledim...
Gittiniz mi?
Evet, başka arkadaşlarımız da vardı. Biz parktayken bakkala
gitti bir şeyler almaya. Onunla giden arkadaşımız geri döndü. “Hüseyin nerede?”
dedim. “Yolda biriyle karşılaştı, onunla konuşuyor!” dedi. Karşılaştığı benim
eski ev arkadaşım Ebru’ymuş. Meğer Ebru ona “ Tuğçe’ye neden güveniyorsun? O
seni aldattı!” demiş. Benimse hiçbir şeyden haberim yok. Öyle bir şey de yok.
Ebru niye böyle bir şey söyledi, onu da bilmiyorum. “Alkollüydüm” demiş sonra.
Bu bir gerekçe olabilir mi? Hüseyin’e ise diyecek laf bulamıyorum. Hiçbir şey
olmamış gibi geldi, biraz daha oturduk, sonra herkes evlere dağıldı...
Peki ya sonra?
Eve giderken bir gariplik olduğunu sezdim. “Bir şey mi var?”
dedim, “Sen söyleyeceksin!” dedi. “Ne demek istiyorsun?” dedim. Başladı, “Sen
beni aldatmışsın, hayatında başka biri varmış!” dedi. “Asla öyle bir şey yok!”
dedim. Ama o bana inanmak yerine eski ev arkadaşıma inanmayı tercih etti. Üç-dört
defa tokat attı. Bağırdı, hakaret etti...
Nerede oluyor bunlar?
Yolun ortasında. Sonra da cebinden çakıyı çıkardı, “Al bunu,
ya sen kendini öldür ya da ben seni öldüreceğim!” dedi ve birden saplayıverdi.
Sol tarafımdan bir sıcaklık aktığını hissettim. Bir anda kan boşandı. Ben yere
yığıldım. O sırada yanımızda da köpeğimiz vardı, meğer köpeği sevmek için bir
çift bize doğru yürümeye başlamış, yere yığıldığımı görünce “Sana ne oldu?”
dediler. Kanı görünce de paniklediler. Benimse bilincim gelip gidiyordu. “Çok
sıcak!” dedim. Çünkü terlemeye başlamıştım, sonra birden üşümeye başladım.
Hüseyin’e soruyorlar “Ne oldu?” diye, “Sokağın başındaydım, ben geldiğimde bu
durumdaydı!” dedi. Yarım yamalak hatırlıyorum bunları...
İNSAN BIÇAKLAMANIN İYİ HALİ OLAMAZ!
İnsan bıçaklamanın ‘iyi hali’ olabilir mi?
Hayır! Bu, bıçaklama gibi insanlık dışı bir eyleme ödül
vermek anlamına geliyor. Bence savunulacak bir yanı yok. Benim tek derdim
adaletin sağlanması ve bu sebeple de benim başıma gelenin başkasının başına
gelmemesi. Ben artık dalağım olmadan yaşamaya çalışacağım ama şu anda o
serbestçe dolaşıyor! Umarım hiçbir kadın bunları yaşamak zorunda kalmaz...
BAŞKA BİR VAKADAN DÖNEN AMBULANS TESADÜFEN BENİ BULUYOR
Hastaneye nasıl ulaştın?
Allah yüzüme bakmış! Ambulans başka bir vakadan dönerken
birilerinin işaretiyle gelmiş. Tamamen tesadüfen yani! O çift olmasaydı, o
ambulans geçmeseydi belki de bugün hayatta olamayacaktım...
Aklına seni bıçaklayabileceği, böylesine insanlık dışı bir
şey yapabileceği gelir miydi?
Tabii ki hayır! Kimsenin gelmez. Olaydan 3 saat öncesine
kadar elini tutup gözünün içine baktığım, başımı omzuna güvenle yasladığım
birinin böyle bir şey yapacağına kim ihtimal verir?
Birinin lafıyla insan birini bıçaklar mı? Bu nasıl bu iş?
Manyak mı, ruh hastası mı bu?
Duruşmalardaki ifadelerine kadar ben sebebini bilmiyordum.
Mahkemede eski ev arkadaşımdan duyduğu sözler üzerine bunu yaptığını söyledi.
Ama ben onu aldatmadım. Kaldı ki aldatmış olsam bile birini nasıl bıçaklarsın,
hayatına kast edersin? Dalağım alındı ya benim... Ölümden döndüm. Bir de
utanmadan cezaevindeyken bana mektup yazdı. Af diliyor. Bu kadar şeyden sonra
bir de onu affetmemi bekliyor...
Ben ölümden döndüm O SERBEST
Yasal süreç ne zaman başladı?
Olay günü hemen tutuklamışlar onu. Nöbetçi mahkemeye çıkmış,
cezaevine girmiş. Araya adli tatil girdi. 15 Ekim’deki ikinci duruşmada iyi
halden indirim aldı ve şu an serbest...
Sana bu korkunç şiddeti uygulayan adam nasıl olur da serbest
kalır!
Bilsem... Biz davanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini
söyledik. Çünkü basbayağı hayatıma kastetti. Dalağım parçalandı, alınmak
zorunda kalındı. Eğer biraz daha geç kalınsaydı hayatta değildim. Ama ceza
kasten yaralamadan verilmedi.
İnsan delirmez mi? Niye iyi hal indirimi uygulanıyor demez
mi?
Demez olur mu? Ben ölümden dönüyorum, o iki-üç ay sonra
tahliye ediliyor. Mahkemede “Pişmanım!” deyip, takım elbise ve kravat giyerek
iyi hal indiriminden yararlanmasını kabullenemiyorum. Mahkemenin kararına
elbette saygım var ama bence bu şekilde olmamalıydı. Beni bıçakladıktan sonra
“Sus! Bağırma!” diyen, ambulansı aramak yerine kucaklayıp oralardan götürmeye
çalışan, karakolda farklı mahkemede farklı ifade veren bir insanın pişmanlığını
ben şahsen samimi bulmuyorum.