KESK'in 9-10 Kasım'da düzenleyeceği Kadın Emeği ve İstihdam Çalıştayı öncesi birçok etkinlikte bir araya gelen kadınlar, sorunları ve çözümü tartıştı...
KESK’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu emekçisi kadınlar, “Kadın Emeği ve İstihdam Çalıştayı” öncesi atölyelerde, işyeri gezi ve toplantılarında bir araya geldi. Kadınlar, kadın emeğine yönelik saldırıları, dayatılan esnek ve güvencesiz çalışmanın kendilerini nasıl etkilediğini, işyerlerinde artan baskı ve mobingi, istihdam ve kadını daha da yoksullaştıran ekonomi politikaları ile mücadele olanaklarını tartışma imkanı buldu.
Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) 9-10 Kasım tarihlerinde “Kadın Emeği ve İstihdam” çalıştayı düzenleyecek. Çalıştay öncesi KESK’e bağlı sendikalar hazırlıklarını tamamladı. İki aya yakın bir süredir atölye çalışmaları, işyeri gezi ve toplantıları, anket çalışmaları ile çalıştaya hazırlanan kamu emekçisi kadınlar, güvencesiz ve esnek istihdamın arttığı bu günlerde sürecin kadınlara yansımasını, yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini tartıştı. Eğitim Sen, BES ve Tüm Bel-Sen yöneticisi kadınlar, hazırlıklarını ve çalışma alanlarındaki kadınların öne çıkan sorun ve taleplerini Ekmek ve Gül'le paylaştı.
‘KAMUDAN DIŞLANDIĞIMIZ SÜREÇTE ‘BİZ KADINLAR BURADAYIZ’
Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreteri Derya Yulcu, işyerlerinde yaşanan sorunlara çözüm önerileri üretmek için verimli geçtiğini, sendikal mücadelenin kadın emekçiler açısından öneminin işyerlerinde ifade edildiğini vurguladı. Yulcu, “Kriz sürecinde kadınlar olarak emeğimize nasıl sahip çıkacağımız, güvenceli istihdamı hangi mücadele yol ve yöntemleriyle sağlayacağımız üzerine çalışmalar yaptık. Çalıştayda da kadınların daha fazla yoksullaştığı, kamusal alandan dışlandığı bu süreçte ‘Biz kadınlar buradayız’ diyeceğiz” dedi.
'PERFORMANS KADINLARI DAHA FAZLA OLUMSUZ ETKİLEYECEK'
Atölyelerde özellikle 15 Temmuz sonrası iş güvencesinin ortadan kaldırılması, gelecek kaygısı ve sözleşmeli çalışan alımının tartışıldığını aktaran Yulcu, işyerlerinde çalışmanın bir ‘lütufmuş’ gibi sunulması ve baskıların, suskunluğu ve huzursuzluğu da beraberinde getirdiğine dikkat çekti. Performans sistemini olumlayan söylemlerin kadınlarda karşılık bulmadığını ifade eden Yulcu, “Çalışanın değil idareye daha yakın olanın bundan yararlanacağını, baskı ve mobingin daha fazla artacağını, ayrımcılığın yoğunlaşacağını, ücretlendirmenin layıkıyla yapılmayacağını ve kadınların daha fazla olumsuz etkileneceğini düşünüyor kadınlar” dedi.
‘YALNIZLAŞTIRILIYORUZ’
Yulcu, atölyelerde sendikalı-sendikasız tüm kadınları, güvenli çalışmanın mutlu ettiği, gelecek kaygısını azalttığı sonucunun ortaya çıktığını belirterek bir başka sorun olan angarya çalışmaya dikkat çekti. Yulcu, "Kadın kamu emekçileri hafta sonu tatilleri, ders çıkışı sonrası zamanlarında nöbetler, veli toplantıları, sınavlar, hafta sonu toplantıları gibi birçok angarya uygulamayla karşı karşıya. Bütün bu angaryaya rağmen karşılığı mesai ücreti de yok" dedi.
İdarecilerin büyük çoğunluğunun erkek olmasından dolayı kadınların sorunlarının görmezden gelindiği, ayrımcılığa daha fazla uğradığı gibi eleştiriler getirildiğini paylaşan Yulcu, “Farklı istihdam uygulamaları, baskı ve güvensiz ortamın yalnızlaştırmayı da beraberinde getiriyor. Öğretmen odalarında artık sorunlar konuşulmuyor, öğretmenler birbirini tanımıyor, paylaşımda bulunmuyor” dedi.
'İHRAÇ EDİLEN BÜRO EMEKÇİLERİ İŞ BULMAKTA ZORLANIYOR'
Büro Emekçileri Sendikası (BES) ise çalıştay için bölgesel atölyeler düzenledi. BES Kadın Sekreteri Banu Aykaç, atölyelerin üyelerle bir araya gelme, ortak çalışma zemini ve hareketlilik yaratma, yaşanan sıkıntılar ve sorunlar üzerinden somut öneriler açığa çıkarma bakımından önemli bir deneyim olduğunu söyledi. İhraç edilen büro emekçisi kadınların, ev ve bakım sorumluluklarına geri döndüğünü, ekonomik bağımlılıklarının arttığını, sendikal ve toplumsal yaşamdan da uzaklaştıklarını atölye çalışmalarında gördüklerini anlatan Aykaç, ihraç edilen büro emekçisi kadınların belli bir alanda meslek sahibi olamadıkları için iş bulmakta zorlandıklarını söyledi.
Aykaç, atölyelerde ortaya çıkan tespitleri şöyle sıraladı:
■ Performans yarışında, ev ve bakım yükümlülüğü nedeniyle kadınların erkeklerden çok daha fazla çaba harcamakta, daha fazla baskıya maruz kalmakta,
■ Taşeron, sözleşmeli, hukuksuz keyfi işten atmalar gibi güvencesiz çalışma koşulları yaşatılan baskı ve mobingi sineye çekmek zorunda bırakmakta, hak aramanın ve örgütlenmenin önüne geçmekte,
■ “Müjde” denilen yarı zamanlı çalışma; süt izninin kaldırılması gibi hak kayıplarının yanı sıra; tam zamanda dahi yetişmeyen işlerin, yarım zamana sıkıştırılmak zorunda kalınması, mesleki ve kariyerde ilerleme olanaklarının erkeklere kıyasla düşmesi, işin hayatın her alanına yayılması, süt izni kullanan kadınlar da olduğu gibi baskıya açık hale gelme, ev ve bakım sorumluluğunun kadında atılı kalması ve beklentinin yükselmesi sonuçlarını yaratacak.
DEVREDİLEMEZ EBEVEYN İZNİ, ÜCRETSİZ KREŞ VE BAKIMEVI
Aykaç, büro emekçisi kadınların istihdamını arttırmak için “Güvenceli tam zamanlı çalışma, çalışma saatlerinin tüm çalışanlar için düşürülmesi, doğum sonrası, ücretli devredilemez ebeveyn izni, yine devredilemez babalık izni, ücretsiz kreş ve bakım evleri açılması, yaşlı ve hasta bakım işlerinin kamusal olması ve en az 24 ay ücretli doğum izninin getirilmesi” taleplerini paylaştı.
YEREL YÖNETİMLERDE DÜŞÜK KADIN İSTİHDAMI
Tüm Bel-Sen MYK üyesi Satı Burunucu, çalıştaya hazırlık sürecinde statü ve sendika farkı gözetmeksizin belediye emekçisi kadınların içinde bulunduğu süreci ve taleplerini açığa çıkarmak, kadın emekçilerin örgütlülüğü ve dayanışmasını artırmak üzere çaba içerisinde olduklarını söyledi. Burunucu, yerel yönetim işkolunda kadın istihdamının düşüklüğüne dikkat çekti.
'KADINLARIN YENİ KAZANIMLARA İHTİYACI VAR'
Burunucu, belediyelerle imzaladıkları toplusözleşmelerde 8 Mart’ın tatil olması ve kadın emekçilere ikramiye ödenmesi, eşine şiddet uygulayan erkek belediye emekçisinin maaşının eşine verilmesi, belediyelerde işe alımlarda kadınlara öncelik verilmesi gibi önemli kazanımlar olsa da yeni kazanımlara olan ihtiyacın atölyelerde görüldüğünü vurguladı.
Sözleşmeli, işçi, kadrolu, örgütlü ya da örgütsüz bütün yerel yönetim emekçisi kadınların, işyerlerinde ayrımcılık ve mobinge maruz kaldığını belirten Burunucu, sendika üyesi olanların dahi kendilerini yaşadıkları karşısında güvenli ve çok örgütlü hissetmediklerini, güvencesizlik ve örgütsüzlük arttıkça ise yaşadıklarının daha da ağırlaştığına ilişkin paylaşımlara dikkat çekti. Burunucu şu örneği paylaştı:
“Kadrolu bir kamu emekçisi kadına göre sözleşmeli bir kadın emekçi sendikal tercihi ya da görevi konusunda işveren temsilcileri tarafından 'sözleşmeli' olduğu hatırlatmasıyla uyarılabiliyor.”
'KADINLAR İÇİN YÜKSELMENİN ÖNÜ KAPALI'
Kadınlar için eğitim durumu, uzmanlığı ve niteliği ne olursa olsun görevde yükselmenin önünün kapalı olduğunu ifade eden Burunucu “Hangi siyasi parti ya da kayyım yönetimi olursa olsun belediye emekçisi kadınlar dünya görüşleri, ulusal kimlikleri, sendikal tercihleri nedeniyle baskı, sürgün ve engelleme yaşıyorlar. İşyerlerinde taciz ve cinsel şiddet artıyor ancak kadınlar bunu açık edemiyorlar. Örgütlenme içinde yer alan kadınlar dahi şiddete uğruyor, buna karşı mücadele etmeye çalışıyorlar” dedi.
KRİZ, YAKLAŞAN SEÇİMLER VE YİNE KAYYIM TEHDİDİ
Kriz süreci ve yaklaşan yerel seçimlerin işyerlerinde kaygıları arttırdığını kaydeden Burunucu, “Toplusözleşme farklarının hatta maaşların ödenmemesi halinde hayatın nasıl süreceği tartışılırken ihraç olan üyelerimiz kendilerinin ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere gıda ya da el işi üretmeye yöneldiler. Yerel seçimlerde hangi partinin adayının kazanacağı, bölgede yine kayyım atanma tehdidi can sıkıyor. Çünkü her yerel seçim sonrası belediye emekçileri için yeniden görev değişikliği, sürgün ve belirsizlik demek oluyor” diye konuştu. (EKMEK VE GÜL)
KESK’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu emekçisi kadınlar, “Kadın Emeği ve İstihdam Çalıştayı” öncesi atölyelerde, işyeri gezi ve toplantılarında bir araya geldi. Kadınlar, kadın emeğine yönelik saldırıları, dayatılan esnek ve güvencesiz çalışmanın kendilerini nasıl etkilediğini, işyerlerinde artan baskı ve mobingi, istihdam ve kadını daha da yoksullaştıran ekonomi politikaları ile mücadele olanaklarını tartışma imkanı buldu.
Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) 9-10 Kasım tarihlerinde “Kadın Emeği ve İstihdam” çalıştayı düzenleyecek. Çalıştay öncesi KESK’e bağlı sendikalar hazırlıklarını tamamladı. İki aya yakın bir süredir atölye çalışmaları, işyeri gezi ve toplantıları, anket çalışmaları ile çalıştaya hazırlanan kamu emekçisi kadınlar, güvencesiz ve esnek istihdamın arttığı bu günlerde sürecin kadınlara yansımasını, yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini tartıştı. Eğitim Sen, BES ve Tüm Bel-Sen yöneticisi kadınlar, hazırlıklarını ve çalışma alanlarındaki kadınların öne çıkan sorun ve taleplerini Ekmek ve Gül'le paylaştı.
‘KAMUDAN DIŞLANDIĞIMIZ SÜREÇTE ‘BİZ KADINLAR BURADAYIZ’
Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreteri Derya Yulcu, işyerlerinde yaşanan sorunlara çözüm önerileri üretmek için verimli geçtiğini, sendikal mücadelenin kadın emekçiler açısından öneminin işyerlerinde ifade edildiğini vurguladı. Yulcu, “Kriz sürecinde kadınlar olarak emeğimize nasıl sahip çıkacağımız, güvenceli istihdamı hangi mücadele yol ve yöntemleriyle sağlayacağımız üzerine çalışmalar yaptık. Çalıştayda da kadınların daha fazla yoksullaştığı, kamusal alandan dışlandığı bu süreçte ‘Biz kadınlar buradayız’ diyeceğiz” dedi.
Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreteri Derya Yulcu |
'PERFORMANS KADINLARI DAHA FAZLA OLUMSUZ ETKİLEYECEK'
Atölyelerde özellikle 15 Temmuz sonrası iş güvencesinin ortadan kaldırılması, gelecek kaygısı ve sözleşmeli çalışan alımının tartışıldığını aktaran Yulcu, işyerlerinde çalışmanın bir ‘lütufmuş’ gibi sunulması ve baskıların, suskunluğu ve huzursuzluğu da beraberinde getirdiğine dikkat çekti. Performans sistemini olumlayan söylemlerin kadınlarda karşılık bulmadığını ifade eden Yulcu, “Çalışanın değil idareye daha yakın olanın bundan yararlanacağını, baskı ve mobingin daha fazla artacağını, ayrımcılığın yoğunlaşacağını, ücretlendirmenin layıkıyla yapılmayacağını ve kadınların daha fazla olumsuz etkileneceğini düşünüyor kadınlar” dedi.
‘YALNIZLAŞTIRILIYORUZ’
Yulcu, atölyelerde sendikalı-sendikasız tüm kadınları, güvenli çalışmanın mutlu ettiği, gelecek kaygısını azalttığı sonucunun ortaya çıktığını belirterek bir başka sorun olan angarya çalışmaya dikkat çekti. Yulcu, "Kadın kamu emekçileri hafta sonu tatilleri, ders çıkışı sonrası zamanlarında nöbetler, veli toplantıları, sınavlar, hafta sonu toplantıları gibi birçok angarya uygulamayla karşı karşıya. Bütün bu angaryaya rağmen karşılığı mesai ücreti de yok" dedi.
İdarecilerin büyük çoğunluğunun erkek olmasından dolayı kadınların sorunlarının görmezden gelindiği, ayrımcılığa daha fazla uğradığı gibi eleştiriler getirildiğini paylaşan Yulcu, “Farklı istihdam uygulamaları, baskı ve güvensiz ortamın yalnızlaştırmayı da beraberinde getiriyor. Öğretmen odalarında artık sorunlar konuşulmuyor, öğretmenler birbirini tanımıyor, paylaşımda bulunmuyor” dedi.
BES Kadın Sekreteri Banu Aykaç |
'İHRAÇ EDİLEN BÜRO EMEKÇİLERİ İŞ BULMAKTA ZORLANIYOR'
Büro Emekçileri Sendikası (BES) ise çalıştay için bölgesel atölyeler düzenledi. BES Kadın Sekreteri Banu Aykaç, atölyelerin üyelerle bir araya gelme, ortak çalışma zemini ve hareketlilik yaratma, yaşanan sıkıntılar ve sorunlar üzerinden somut öneriler açığa çıkarma bakımından önemli bir deneyim olduğunu söyledi. İhraç edilen büro emekçisi kadınların, ev ve bakım sorumluluklarına geri döndüğünü, ekonomik bağımlılıklarının arttığını, sendikal ve toplumsal yaşamdan da uzaklaştıklarını atölye çalışmalarında gördüklerini anlatan Aykaç, ihraç edilen büro emekçisi kadınların belli bir alanda meslek sahibi olamadıkları için iş bulmakta zorlandıklarını söyledi.
Aykaç, atölyelerde ortaya çıkan tespitleri şöyle sıraladı:
■ Performans yarışında, ev ve bakım yükümlülüğü nedeniyle kadınların erkeklerden çok daha fazla çaba harcamakta, daha fazla baskıya maruz kalmakta,
■ Taşeron, sözleşmeli, hukuksuz keyfi işten atmalar gibi güvencesiz çalışma koşulları yaşatılan baskı ve mobingi sineye çekmek zorunda bırakmakta, hak aramanın ve örgütlenmenin önüne geçmekte,
■ “Müjde” denilen yarı zamanlı çalışma; süt izninin kaldırılması gibi hak kayıplarının yanı sıra; tam zamanda dahi yetişmeyen işlerin, yarım zamana sıkıştırılmak zorunda kalınması, mesleki ve kariyerde ilerleme olanaklarının erkeklere kıyasla düşmesi, işin hayatın her alanına yayılması, süt izni kullanan kadınlar da olduğu gibi baskıya açık hale gelme, ev ve bakım sorumluluğunun kadında atılı kalması ve beklentinin yükselmesi sonuçlarını yaratacak.
DEVREDİLEMEZ EBEVEYN İZNİ, ÜCRETSİZ KREŞ VE BAKIMEVI
Aykaç, büro emekçisi kadınların istihdamını arttırmak için “Güvenceli tam zamanlı çalışma, çalışma saatlerinin tüm çalışanlar için düşürülmesi, doğum sonrası, ücretli devredilemez ebeveyn izni, yine devredilemez babalık izni, ücretsiz kreş ve bakım evleri açılması, yaşlı ve hasta bakım işlerinin kamusal olması ve en az 24 ay ücretli doğum izninin getirilmesi” taleplerini paylaştı.
YEREL YÖNETİMLERDE DÜŞÜK KADIN İSTİHDAMI
Tüm Bel-Sen MYK üyesi Satı Burunucu, çalıştaya hazırlık sürecinde statü ve sendika farkı gözetmeksizin belediye emekçisi kadınların içinde bulunduğu süreci ve taleplerini açığa çıkarmak, kadın emekçilerin örgütlülüğü ve dayanışmasını artırmak üzere çaba içerisinde olduklarını söyledi. Burunucu, yerel yönetim işkolunda kadın istihdamının düşüklüğüne dikkat çekti.
'KADINLARIN YENİ KAZANIMLARA İHTİYACI VAR'
Burunucu, belediyelerle imzaladıkları toplusözleşmelerde 8 Mart’ın tatil olması ve kadın emekçilere ikramiye ödenmesi, eşine şiddet uygulayan erkek belediye emekçisinin maaşının eşine verilmesi, belediyelerde işe alımlarda kadınlara öncelik verilmesi gibi önemli kazanımlar olsa da yeni kazanımlara olan ihtiyacın atölyelerde görüldüğünü vurguladı.
Sözleşmeli, işçi, kadrolu, örgütlü ya da örgütsüz bütün yerel yönetim emekçisi kadınların, işyerlerinde ayrımcılık ve mobinge maruz kaldığını belirten Burunucu, sendika üyesi olanların dahi kendilerini yaşadıkları karşısında güvenli ve çok örgütlü hissetmediklerini, güvencesizlik ve örgütsüzlük arttıkça ise yaşadıklarının daha da ağırlaştığına ilişkin paylaşımlara dikkat çekti. Burunucu şu örneği paylaştı:
“Kadrolu bir kamu emekçisi kadına göre sözleşmeli bir kadın emekçi sendikal tercihi ya da görevi konusunda işveren temsilcileri tarafından 'sözleşmeli' olduğu hatırlatmasıyla uyarılabiliyor.”
'KADINLAR İÇİN YÜKSELMENİN ÖNÜ KAPALI'
Kadınlar için eğitim durumu, uzmanlığı ve niteliği ne olursa olsun görevde yükselmenin önünün kapalı olduğunu ifade eden Burunucu “Hangi siyasi parti ya da kayyım yönetimi olursa olsun belediye emekçisi kadınlar dünya görüşleri, ulusal kimlikleri, sendikal tercihleri nedeniyle baskı, sürgün ve engelleme yaşıyorlar. İşyerlerinde taciz ve cinsel şiddet artıyor ancak kadınlar bunu açık edemiyorlar. Örgütlenme içinde yer alan kadınlar dahi şiddete uğruyor, buna karşı mücadele etmeye çalışıyorlar” dedi.
KRİZ, YAKLAŞAN SEÇİMLER VE YİNE KAYYIM TEHDİDİ
Kriz süreci ve yaklaşan yerel seçimlerin işyerlerinde kaygıları arttırdığını kaydeden Burunucu, “Toplusözleşme farklarının hatta maaşların ödenmemesi halinde hayatın nasıl süreceği tartışılırken ihraç olan üyelerimiz kendilerinin ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere gıda ya da el işi üretmeye yöneldiler. Yerel seçimlerde hangi partinin adayının kazanacağı, bölgede yine kayyım atanma tehdidi can sıkıyor. Çünkü her yerel seçim sonrası belediye emekçileri için yeniden görev değişikliği, sürgün ve belirsizlik demek oluyor” diye konuştu. (EKMEK VE GÜL)