KESK ‘Kadın Emeği ve İstihdamı Çalıştayı’nın sonuç bildirgesini açıkladı...
KESK tarafından 9-10 Kasım 2018 tarihlerinde Ankara’da düzenlenen “Kadın Emeği ve İstihdamı Çalıştayı”nın sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, kapitalizmin küresel ölçekte girdiği yeniden yapılanmaya paralel dönüşümün Türkiye’de de 80'li yıllardan itibaren hayata geçirildiği, özellikle son 16 yıllık AKP iktidarı boyunca gerçekleştirilen yasalar ve fiili uygulamalarla sürecin büyük oranda tamamlandığı ifade edildi. Emeğin sermaye çıkarlarına göre yeniden konumlandırılmasına ve biçimlendirilmesine dayanan bu sürecin kuralsız, esnek, güvencesiz ve örgütsüz çalışmayı kural haline getirdiği belirtilen bildirgede, 2000’li yıllar sonrası hız verilen ve özelleştirmelerle kamuya yayılan dönüşüm politikalarının, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamusal alanlarda piyasacı ve muhafazakâr uygulamaları beraberinde getirdiği, hizmetlerle birlikte istihdam biçimlerini de hızlı bir dönüşüme uğrattığı kaydedildi. Bildirgede, kadın emeğinin, neoliberal dönüşüm sürecinde sermayenin emek üzerindeki tahakkümünü arttırmak için öncelikli hedef olduğu belirtilerek “Ucuz ve güvencesiz iş gücü olarak sermaye iştahını her daim kabartan kadın emeği bir yandan teşvik edilerek istihdama çekilirken, bir yandan yoksulluğun kadınsallaşması sağlanmaktadır” denildi.
AKP BİAT EDEN TOPLUM İÇİN ‘MAKBUL KADIN’ TARİFİ YAPIYOR
Bildirgede, ülkenin içinde bulunduğu kriz koşullarına da değinilerek bu dönemlerde en saldırgan biçimde uygulanan neoliberal politikaların, geleneksel cinsiyet rolleri, gericileşme ve muhafazakârlaşma ile uyumlu hale getirildiği dile getirildi. AKP’nin biat eden toplum yaratmak amacıyla ‘makbul kadın, makbul öğretmen, makbul doktor’ tarifinde bulunduğu belirtilen bildirgede, “Görünen ve görünmeyen emeğimize sahip çıkacağız; krizin bedelini ödemeyeceğimiz bir mücadeleyi hep birlikte yükselteceğiz. Hayatımıza, bedenimize, kimliğimize, dilimize, emeğimize sahip çıkarak savaşa karşı barışı, sömürüye karşı emeği, özelleştirmelere karşı kamuyu, siyasal İslam’a karşı laikliği, talana karşı doğayı savunacağız” denildi.
KESK tarafından 9-10 Kasım 2018 tarihlerinde Ankara’da düzenlenen “Kadın Emeği ve İstihdamı Çalıştayı”nın sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, kapitalizmin küresel ölçekte girdiği yeniden yapılanmaya paralel dönüşümün Türkiye’de de 80'li yıllardan itibaren hayata geçirildiği, özellikle son 16 yıllık AKP iktidarı boyunca gerçekleştirilen yasalar ve fiili uygulamalarla sürecin büyük oranda tamamlandığı ifade edildi. Emeğin sermaye çıkarlarına göre yeniden konumlandırılmasına ve biçimlendirilmesine dayanan bu sürecin kuralsız, esnek, güvencesiz ve örgütsüz çalışmayı kural haline getirdiği belirtilen bildirgede, 2000’li yıllar sonrası hız verilen ve özelleştirmelerle kamuya yayılan dönüşüm politikalarının, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamusal alanlarda piyasacı ve muhafazakâr uygulamaları beraberinde getirdiği, hizmetlerle birlikte istihdam biçimlerini de hızlı bir dönüşüme uğrattığı kaydedildi. Bildirgede, kadın emeğinin, neoliberal dönüşüm sürecinde sermayenin emek üzerindeki tahakkümünü arttırmak için öncelikli hedef olduğu belirtilerek “Ucuz ve güvencesiz iş gücü olarak sermaye iştahını her daim kabartan kadın emeği bir yandan teşvik edilerek istihdama çekilirken, bir yandan yoksulluğun kadınsallaşması sağlanmaktadır” denildi.
AKP BİAT EDEN TOPLUM İÇİN ‘MAKBUL KADIN’ TARİFİ YAPIYOR
Bildirgede, ülkenin içinde bulunduğu kriz koşullarına da değinilerek bu dönemlerde en saldırgan biçimde uygulanan neoliberal politikaların, geleneksel cinsiyet rolleri, gericileşme ve muhafazakârlaşma ile uyumlu hale getirildiği dile getirildi. AKP’nin biat eden toplum yaratmak amacıyla ‘makbul kadın, makbul öğretmen, makbul doktor’ tarifinde bulunduğu belirtilen bildirgede, “Görünen ve görünmeyen emeğimize sahip çıkacağız; krizin bedelini ödemeyeceğimiz bir mücadeleyi hep birlikte yükselteceğiz. Hayatımıza, bedenimize, kimliğimize, dilimize, emeğimize sahip çıkarak savaşa karşı barışı, sömürüye karşı emeği, özelleştirmelere karşı kamuyu, siyasal İslam’a karşı laikliği, talana karşı doğayı savunacağız” denildi.