HDP'nin "Emek, Barış ve Adalet" mitingi Bakırköy Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirildi!
HDP'nin "Emek, Barış ve Adalet" mitingi Bakırköy Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirildi...
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, mitingdeki konuşmasında "Yerel demokrasiyi inşa edeceğiz. Yerinden yönetim anlayışıyla üreten biz, yöneten de biz olacağız. HDP olarak tüm bileşenlerimizle, tüm ittifaklarımızla temsiliyet gücümüzü artıracağız." dedi.
"Sandıklara gideceğiz, HDP için gideceğiz, HDP'ye oy vereceğiz." diyen Temelli, 31 Mart'ta sandığa hep birlikte sahip çıkacaklarını belirtti. Temelli, “Sadece belediyeleri almakla kalmayacağız. Batı’da da AKP-MHP iktidarını gerileteceğiz. Doğa talanına son vermek için mücadele edeceğiz" ifadelerini de kullandı.
LEYLA GÜVEN'DEN MESAJ
Açlık grevinin 87. gününü geride bırakan Leyla Güven, mitinge canlı yayınla bağlandı. Güven şunları söyledi:
“Öncelikle hepinizi direniş ruhuyla selamlıyorum. Yürüttüğümüz mücadelede iyi ki varsınız, yaşasın halkların kardeşliği.”
Mitinge, HDP milletvekillerinin yanı sıra Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Anadolu Kültür ve Araştırma Derneği ile bazı sivil toplum kuruluşları katıldı.
Eş Genel Başkan Sezai Temelli, İstanbul'daki Barış, Emek ve Adalet Mitingi'nde açlık grevleri, yerel seçimler ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Temelli şunları dedi:
"Ülkenin her yerinden adaletsizlik fışkırıyor. Ülkenin her yerini adaletsizlik zaptetti. Bu adaletsizliğe, bu zulme karşı direniş sürüyor ve sürecek. Bu zulme karşı direnişin artık en önünde yürüyen, tecridi yıkmak için mücadeleyi bedeniyle yükselten sevgili Leyla Güven’e selam olsun. Bu ülkeye barış, adalet gelecekse, bu ülkeye demokrasi gelecekse bunun için öncelikle bu tecrit yıkılmalı. Leyla Güven 88 gündür bu sesi, bu mücadeleyi büyütüyor. Biz de buradan ona söz veriyoruz. Bu tecridi kıracağız.
Bu onurlu mücadeleyi Leyla Güven gibi 76 gündür Hewlêr’de sürdüren Nasır Yağız’ı ve bu onurlu mücadeleyi Türkiye cezaevlerinde, Strasbourg'da sürdüren yoldaşlarımızı, Kandıra’da 20 gündür bu sesi yükselten Sebahat Tuncel'i, Selma Irmak'ı; hepsini selamlıyoruz.
Bu adaletsizliğe, bu zulme son vermek için, açlık grevlerindeki sese ses katmalı, bu sesi her yere ulaştırmalıyız. 88 gün oldu. Daha fazla geç kalmadan, daha büyük sorunlara sürüklenmeden bir kez daha çağrı yapıyorum. Adaletten, hukuktan, kendi çıkardıkları yasadan bile kaçan yetkililere çağrı yapıyorum. İstenen haktır, hukuktur. Bu sese kulak verin, tecridi sonlandırın. Aile ve avukat görüşleri düzenli bir şekilde sağlanmalı. Bu tecrit kırılana kadar bu mücadeleyi büyüteceğiz. Çünkü tecrit Türkiye’ye uygulanıyor. Tecrit tüm insanlara, kadınlara, emekçilere uygulanıyor. Hep birlikte bu mücadeleyi yükselterek tecridi kıracağız. Bu ülkeye demokrasi ve barış gelmesi için mücadelede buluşacağız. Çünkü bizim bir sevdamız var. Bir fikrimiz var. İşte bu fikriyattı bizi yan yana getiren. Ortak vatanımızda demokratik cumhuriyettir bizim sevdamız. Barıştır, özgürlüktür bizim sevdamız. Bu fikirlerle yola çıktık. HDK'yi, HDP’yi kurduk. 'Kapımız herkese açık' dedik. Yeter ki barış olsun, demokrasi olsun, bu ülkede insanlar aç yatmasın diye bu fikriyatı büyüttük, Türkiye’nin her yerine taşıdık. Bunun adı radikal demokrasidir, bunun adı barıştır, Türkiye’nin geleceğidir. Selam olsun bu fikrin sahibine, selam olsun Sayın Öcalan’a.
Bütün ülkede yaşanan sorunların kavşağında tecrit var
İşte bu yüzden tecridi kıracağız. Çünkü bütün ülkede yaşanan sorunların kavşağında tecrit var. Tecrit kırılmadan birincil sorun olan Kürt meselesinde çözümü var edemezsiniz. Kürt meselesinde çözüm istiyorsanız tecride son vereceksiniz. Bu konunun muhatabı Sayın Öcalan’dır. Bu ülkenin bütün insanları 2013-15 arasında barışın mümkün olabileceğine, bir arada yaşayabileceğimize tanıklık etti. Umudu büyüttü. Şimdi 2013-15 arasında atılan o güçlü adımlara rağmen bu iktidar bütün bu umudun arkasında karanlıklarda çökertme planı hazırlıyormuş. Çünkü tek dertleri savaştan, düşmanlıktan beslenmek. İktidarda kalmanın yolunu Kürt düşmanlığında görüyorlar. Sürekli olarak düşmanlığı, zulmü büyüterek, savaşı körükleyerek iktidarda kalmanın yolunu genişletiyorlar. Bu nedenden dolayı Leyla Güven’in sesine ses katmalıyız. Eğer buna son veremezsek, bu ülke çok daha derin krizlere sürüklenecek.
Kışanak ve Tuncel'e verilen cezayı tanımıyoruz
Bu ülkenin her yerini adaletsizlik zaptetti, bu ülkede artık yargı bağımsızlığı yok. Bu ülkede insan hakları ihlallerine her gün yenisi ekleniyor. Türkiye insan hakları ihlallerinde dünya birincisi. Devlet, uluslararası sözleşmeleri, AİHM'i tanımıyor. AİHM'in Selahattin Demirtaş kararını yok sayıyor. Demokratik siyaseti tasfiye peşinde olanlar, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gibi arkadaşlarımızı cezaevinde tutmak için AİHM kararlarını yok sayıyor. Uydurma fezlekelerle, yalanlarla arkadaşlarımızı yargılıyor. Adalet mahkeme salonlarını bile terk etmiş. Sevgili Gültan Kışanak’a, Sebahat Tuncel’e 14’er yıl ceza veriyor. Biz sizin bu kararlarınızı tanımıyoruz.
Barışın sesi kısılabilir mi?
Bizim arkadaşlarımızın suçu yok. Ama siz yargıyı talimatla yöneterek suç işliyorsunuz. Yargı mensupları da bu suça katılıyor. Bu ülkeye adalet geldiğinde bu suçu işleyenleri yargının önüne çıkaracağız. Adaletsizlik hüküm sürdükçe barışın yolu tıkalıdır. Barış diyenler yargılanıyor. Dünyanın her yerinde saygıyla anılan barış mücadelesi yürüten arkadaşlarımız, hocalarımız Türkiye’de yargılanıyor. Cizre’deki katliamı dile getirdi diye Şebnem hocamıza, barıştan vazgeçmedi diye Gençay hocamıza ceza verdiler. Yüzlerce akademisyeni barış istedi diye cezalandırdılar. Neden? Barışın sesi duyulmasın diye. Bu mümkün mü? Barışın sesi kısılabilir mi? Onlar istediklerini yapsınlar, biz bu sesi yükseltmeye devam edeceğiz.
Afrin’de yaptıklarını Rojava’da da yapmaya çalışıyorlar
Biz kazandık yoldaşlarım. Korkuları ve kaygıları bundandır. Artık ne dediklerini bilmiyorlar. Her yeri savaş kaplasın diye senaryolar üretiyorlar. Bugün Suriye’de ne yaptıkları ortada. Bunlar Suriye’de çözümsüzlük devam etsin diye Suriye halklarına yönelik, Kürtlere yönelik düşmanlığı büyütüyorlar. Afrin’de yaptıklarını Rojava’da da yapmaya çalışıyorlar. Suriye’nin geleceğine Suriye halkları karar verecek. Kürtler, Araplar, Türkmenler karar verecek. Suriye’den elini çek, Afrin’den elini çek. Rojava’da ve Afrin’de bir düzen vardı. Sen kör hesaplarını, savaştan beslenen hesaplarını devam ettirebilmek için Afrin’e gittin. Ama Afrin Afrinlilerindir. Afrinliler geri dönecek. Sen ve senin gibiler, Afrinlilerin rızkına çökenler, zeytin hırsızları, Afrin’den çıkacak.
Kentlerimizi, hayatlarımızı bu faşistlerin elinden hep birlikte kurtaracağız
Bizlerin mücadelesi demokrasi içindir, barış içindir, bir başka dünya içindir. Zulüm sonlansın diye, adaletsizlik bitsin diye. Zulüm her yerde, zulüm Afrin’de, Cizre’de, Van’da İstanbul’da. Bakın her gün 6 emekçi yaşamını yitiriyor. Bu sömürü düzeni devam etsin diye. Bu neoliberal düzen devam etsin, bu düzenden bu Saray beslensin diye. Şimdi kalkmışlar çevreye duyarlı kentler var edeceklerini söylüyorlar. Bu kenti yaşanmaz hale getirenler, 16 yıldır onlar bu ülkeyi yönetmiyormuş gibi çevreye duyarlı kent diyorlar. Kim inanır bunlara, kim oy verir? Olacak olan kentlerimizi bunlardan kurtarmaktır. Olacak olan kadınların kentini var etmektir. Bunu var etmek için geliyoruz. Kadına yönelik şiddet her gün artıyor. Bu erkek egemen anlayış kadına yönelik nefret söylemini her gün yeniden üretiyor. Çünkü faşizm budur. Faşizm kadına, insana, emeğe karşıdır. Kentlerimizi, hayatlarımızı bu faşistlerin elinden hep birlikte kurtaracağız. Bunları kentlerimizden süpürüp atacağız.
HDP olarak temsiliyet mekanizmasında yer alacağız
Bunlar kayyumcudur. Bunlar halkın siyasi iradesini gasp edenlerdir. Şimdi bütün Kürt illerinde kayyumları süpüreceğiz. Çok güçlü adaylarımızla, halkımızla birlikte irademizi yerellerde iktidara taşıyacağız. Sadece belediyelerimizi geri almakla kalmayacağız, aynı zamanda yerel demokrasiyi inşa edeceğiz, yerinden yönetim anlayışı ile üreten de yöneten de biz olacağız. Kayyumları süpürüp atmak yetmez. Bu AKP-MHP ittifakını her yerde gerileteceğiz. HDP olarak temsiliyet mekanizmasında yer alacağız. Denge denetleme mekanizması içinde yer alacağız. Yolsuzluğu ve doğa talanını yok edeceğiz.
Bir başka Türkiye’yi var edeceğiz
Yerellerde iktidara gelmek demek barışın ve demokrasinin önünü açmak demek, tecride son vermek demek. Cezaevlerindeki arkadaşlarımızın özgür kalması demek. Sürgündeki yoldaşlarımıza kavuşmak demek. Bir başka Türkiye’yi var etmek demek. Türkiye, bugün Erdoğan rejimi kıskacında. Bu rejimden, bu ülkeyi kurtarmak için 31 Mart çok önemli. Bütün farklılıkları yok sayan bu iktidara karşı buradayız, varız, var olacağız demektir.
24 Haziran’da yarım bıraktığımız ilk turu 31 Mart’ta tamamlayacağız
1 Nisan’dan itibaren çoğulcu, klasik, demokratik cumhuriyeti inşa etmek için, eşit yurttaşlık hakkını var edecek bir anayasayla çoğulcu bir rejimi inşa etmek için, tüm çabayı ortaya koyacağız. Bu mücadeleye herkesi çağırıyoruz. Gelin birlikte demokrasiye ulaşalım. Bunu nasıl ki referandumda hayır meclisleriyle, 24 Haziran’da ilk turda başardık; şimdi 24 Haziran’da yarım bıraktığımız ilk turu 31 Mart’ta tamamlayacağız.
Aday çıkarmadığımız yerlerde demokrasi mücadelesini hep birlikte büyüteceğiz
Türkiye’nin tüm il ve ilçelerinde halkımızla, emekçilerle, kadınlarla STK’larla, sendikalarla buluştuk. Güç birliği yapalım dedik. Bu güç birliğinin gereği neyse, fedakarlık neyse, HDP olarak üzerimize düşeni yapacağız dedik. Onlar gibi kapalı kapılar arasında gizli pazarlık yapmadık. Bu halkın hakkını gasp eden Cumhur İttifakı kendi seçmeninin bile hakkını gasp ediyor. Buna son vermek için halkla beraber güç birlikleri oluşturduk. Bu güç birliklerinin gereği olarak adımlarımızı cesaretle attık. Evet sandıklara gideceğiz, HDP'ye oy vereceğiz. Aday çıkarmadığımız yerlerde demokrasi mücadelesini hep birlikte büyüteceğiz.
Gücümüzü gördüğü için bize saldırıyor
Bu gücü gördüğü için sabah akşam HDP'ye saldırıyor. Bordrolu gazetecileriyle HDP'ye saldırıyor. O bize saldırdıkça biz güçleniyoruz. O sanıyor ki böyle yaparak HDP'yi yok edecek. HDP halktır, halk burada. Bu halkı yok etmeye kimsenin gücü yetmedi, yetmeyecek. Kürdüyle, Türküyle, Alevisiyle, Sünnisiyle yan yanayız ve güçlüyüz. Bu ülkede emeğin hakkı için, kadınların eşit temsiliyeti için, doğayı korumak için yan yanayız.
HDP'nin adını ağzına almak senin haddin değil Soylu
Bu ülkede bir İçişleri Bakanı var mı? Suçu ve suçluyu övmekten başka bir şey yapmayan bu zat, sabah akşam HDP'ye saldırarak aklınca kendi suçlarını saklıyor. Sen Suruç'u biliyor musun? Suruç Devlet Hastanesi’nde katledilen Şenyaşar ailesi hala adalet bekliyor. Önce bunun hesabını ver. Senin ne haddine HDP'yi ağzına almak.
Bunların ağzından güvenlik çıkıyorsa orada şiddet vardır, suç vardır, savaş vardır
Bunlar, bu ceberrut iktidarlarını, adaletsizlikle var edeceklerini sanıyorlar. Bunun da kolayını bulmuşlar; güvenlik politikaları. Bu güvenlik politikalarıyla tüm halkı susturacaklarını sanıyorlar. İçeride güvenlik, dışarıda güvenlik. Bunların ağzından güvenlik çıkıyorsa orada şiddet vardır, suç vardır, savaş vardır. Bunlar güvenli bölge istiyormuş Suriye’de, hayır bunlar savaş istiyorlar. Bunlar seçim güvenliği istiyorlarmış; bunlar oyları çalmak istiyorlar. Bunlar polisler, kaymakamlar, hakimler kol kola girmiş. YSK bunların hizmetinde. Sanırsınız ki AKP Bilgi İşlem Merkezi. Her yerde bunlara suç üstü yaptık, yolsuzluklarını ortaya çıkardık. 91 bin oy iptal etmek zorunda kaldılar. Çok üzgünler, 91 bin oy kaybettiler. Daha fazlasını da kaybedecekler.
31 Mart’ta oyumuza sandığımıza sahip çıkacağız. 1 Nisan’da hep birlikte halaylara duracağız. 1 Nisan’da Selahattin’e, Figen’e, Sebahat’e kavuşacağız. 1 Nisan’dan sonra özgürlük şarkılarını hep birlikte söyleyeceğiz.
Ve elbet dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet…
Hep birlikte özgürlük şarkılarını söyleyeceğiz. Yaşasın barış, yaşasın demokrasi, yaşasın özgürlük. İstanbul ya me ye!"
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, mitingdeki konuşmasında "Yerel demokrasiyi inşa edeceğiz. Yerinden yönetim anlayışıyla üreten biz, yöneten de biz olacağız. HDP olarak tüm bileşenlerimizle, tüm ittifaklarımızla temsiliyet gücümüzü artıracağız." dedi.
"Sandıklara gideceğiz, HDP için gideceğiz, HDP'ye oy vereceğiz." diyen Temelli, 31 Mart'ta sandığa hep birlikte sahip çıkacaklarını belirtti. Temelli, “Sadece belediyeleri almakla kalmayacağız. Batı’da da AKP-MHP iktidarını gerileteceğiz. Doğa talanına son vermek için mücadele edeceğiz" ifadelerini de kullandı.
LEYLA GÜVEN'DEN MESAJ
Açlık grevinin 87. gününü geride bırakan Leyla Güven, mitinge canlı yayınla bağlandı. Güven şunları söyledi:
“Öncelikle hepinizi direniş ruhuyla selamlıyorum. Yürüttüğümüz mücadelede iyi ki varsınız, yaşasın halkların kardeşliği.”
Mitinge, HDP milletvekillerinin yanı sıra Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Anadolu Kültür ve Araştırma Derneği ile bazı sivil toplum kuruluşları katıldı.
Eş Genel Başkan Sezai Temelli, İstanbul'daki Barış, Emek ve Adalet Mitingi'nde açlık grevleri, yerel seçimler ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Temelli şunları dedi:
"Ülkenin her yerinden adaletsizlik fışkırıyor. Ülkenin her yerini adaletsizlik zaptetti. Bu adaletsizliğe, bu zulme karşı direniş sürüyor ve sürecek. Bu zulme karşı direnişin artık en önünde yürüyen, tecridi yıkmak için mücadeleyi bedeniyle yükselten sevgili Leyla Güven’e selam olsun. Bu ülkeye barış, adalet gelecekse, bu ülkeye demokrasi gelecekse bunun için öncelikle bu tecrit yıkılmalı. Leyla Güven 88 gündür bu sesi, bu mücadeleyi büyütüyor. Biz de buradan ona söz veriyoruz. Bu tecridi kıracağız.
Bu onurlu mücadeleyi Leyla Güven gibi 76 gündür Hewlêr’de sürdüren Nasır Yağız’ı ve bu onurlu mücadeleyi Türkiye cezaevlerinde, Strasbourg'da sürdüren yoldaşlarımızı, Kandıra’da 20 gündür bu sesi yükselten Sebahat Tuncel'i, Selma Irmak'ı; hepsini selamlıyoruz.
Bu adaletsizliğe, bu zulme son vermek için, açlık grevlerindeki sese ses katmalı, bu sesi her yere ulaştırmalıyız. 88 gün oldu. Daha fazla geç kalmadan, daha büyük sorunlara sürüklenmeden bir kez daha çağrı yapıyorum. Adaletten, hukuktan, kendi çıkardıkları yasadan bile kaçan yetkililere çağrı yapıyorum. İstenen haktır, hukuktur. Bu sese kulak verin, tecridi sonlandırın. Aile ve avukat görüşleri düzenli bir şekilde sağlanmalı. Bu tecrit kırılana kadar bu mücadeleyi büyüteceğiz. Çünkü tecrit Türkiye’ye uygulanıyor. Tecrit tüm insanlara, kadınlara, emekçilere uygulanıyor. Hep birlikte bu mücadeleyi yükselterek tecridi kıracağız. Bu ülkeye demokrasi ve barış gelmesi için mücadelede buluşacağız. Çünkü bizim bir sevdamız var. Bir fikrimiz var. İşte bu fikriyattı bizi yan yana getiren. Ortak vatanımızda demokratik cumhuriyettir bizim sevdamız. Barıştır, özgürlüktür bizim sevdamız. Bu fikirlerle yola çıktık. HDK'yi, HDP’yi kurduk. 'Kapımız herkese açık' dedik. Yeter ki barış olsun, demokrasi olsun, bu ülkede insanlar aç yatmasın diye bu fikriyatı büyüttük, Türkiye’nin her yerine taşıdık. Bunun adı radikal demokrasidir, bunun adı barıştır, Türkiye’nin geleceğidir. Selam olsun bu fikrin sahibine, selam olsun Sayın Öcalan’a.
Bütün ülkede yaşanan sorunların kavşağında tecrit var
İşte bu yüzden tecridi kıracağız. Çünkü bütün ülkede yaşanan sorunların kavşağında tecrit var. Tecrit kırılmadan birincil sorun olan Kürt meselesinde çözümü var edemezsiniz. Kürt meselesinde çözüm istiyorsanız tecride son vereceksiniz. Bu konunun muhatabı Sayın Öcalan’dır. Bu ülkenin bütün insanları 2013-15 arasında barışın mümkün olabileceğine, bir arada yaşayabileceğimize tanıklık etti. Umudu büyüttü. Şimdi 2013-15 arasında atılan o güçlü adımlara rağmen bu iktidar bütün bu umudun arkasında karanlıklarda çökertme planı hazırlıyormuş. Çünkü tek dertleri savaştan, düşmanlıktan beslenmek. İktidarda kalmanın yolunu Kürt düşmanlığında görüyorlar. Sürekli olarak düşmanlığı, zulmü büyüterek, savaşı körükleyerek iktidarda kalmanın yolunu genişletiyorlar. Bu nedenden dolayı Leyla Güven’in sesine ses katmalıyız. Eğer buna son veremezsek, bu ülke çok daha derin krizlere sürüklenecek.
Kışanak ve Tuncel'e verilen cezayı tanımıyoruz
Bu ülkenin her yerini adaletsizlik zaptetti, bu ülkede artık yargı bağımsızlığı yok. Bu ülkede insan hakları ihlallerine her gün yenisi ekleniyor. Türkiye insan hakları ihlallerinde dünya birincisi. Devlet, uluslararası sözleşmeleri, AİHM'i tanımıyor. AİHM'in Selahattin Demirtaş kararını yok sayıyor. Demokratik siyaseti tasfiye peşinde olanlar, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gibi arkadaşlarımızı cezaevinde tutmak için AİHM kararlarını yok sayıyor. Uydurma fezlekelerle, yalanlarla arkadaşlarımızı yargılıyor. Adalet mahkeme salonlarını bile terk etmiş. Sevgili Gültan Kışanak’a, Sebahat Tuncel’e 14’er yıl ceza veriyor. Biz sizin bu kararlarınızı tanımıyoruz.
Barışın sesi kısılabilir mi?
Bizim arkadaşlarımızın suçu yok. Ama siz yargıyı talimatla yöneterek suç işliyorsunuz. Yargı mensupları da bu suça katılıyor. Bu ülkeye adalet geldiğinde bu suçu işleyenleri yargının önüne çıkaracağız. Adaletsizlik hüküm sürdükçe barışın yolu tıkalıdır. Barış diyenler yargılanıyor. Dünyanın her yerinde saygıyla anılan barış mücadelesi yürüten arkadaşlarımız, hocalarımız Türkiye’de yargılanıyor. Cizre’deki katliamı dile getirdi diye Şebnem hocamıza, barıştan vazgeçmedi diye Gençay hocamıza ceza verdiler. Yüzlerce akademisyeni barış istedi diye cezalandırdılar. Neden? Barışın sesi duyulmasın diye. Bu mümkün mü? Barışın sesi kısılabilir mi? Onlar istediklerini yapsınlar, biz bu sesi yükseltmeye devam edeceğiz.
Afrin’de yaptıklarını Rojava’da da yapmaya çalışıyorlar
Biz kazandık yoldaşlarım. Korkuları ve kaygıları bundandır. Artık ne dediklerini bilmiyorlar. Her yeri savaş kaplasın diye senaryolar üretiyorlar. Bugün Suriye’de ne yaptıkları ortada. Bunlar Suriye’de çözümsüzlük devam etsin diye Suriye halklarına yönelik, Kürtlere yönelik düşmanlığı büyütüyorlar. Afrin’de yaptıklarını Rojava’da da yapmaya çalışıyorlar. Suriye’nin geleceğine Suriye halkları karar verecek. Kürtler, Araplar, Türkmenler karar verecek. Suriye’den elini çek, Afrin’den elini çek. Rojava’da ve Afrin’de bir düzen vardı. Sen kör hesaplarını, savaştan beslenen hesaplarını devam ettirebilmek için Afrin’e gittin. Ama Afrin Afrinlilerindir. Afrinliler geri dönecek. Sen ve senin gibiler, Afrinlilerin rızkına çökenler, zeytin hırsızları, Afrin’den çıkacak.
Kentlerimizi, hayatlarımızı bu faşistlerin elinden hep birlikte kurtaracağız
Bizlerin mücadelesi demokrasi içindir, barış içindir, bir başka dünya içindir. Zulüm sonlansın diye, adaletsizlik bitsin diye. Zulüm her yerde, zulüm Afrin’de, Cizre’de, Van’da İstanbul’da. Bakın her gün 6 emekçi yaşamını yitiriyor. Bu sömürü düzeni devam etsin diye. Bu neoliberal düzen devam etsin, bu düzenden bu Saray beslensin diye. Şimdi kalkmışlar çevreye duyarlı kentler var edeceklerini söylüyorlar. Bu kenti yaşanmaz hale getirenler, 16 yıldır onlar bu ülkeyi yönetmiyormuş gibi çevreye duyarlı kent diyorlar. Kim inanır bunlara, kim oy verir? Olacak olan kentlerimizi bunlardan kurtarmaktır. Olacak olan kadınların kentini var etmektir. Bunu var etmek için geliyoruz. Kadına yönelik şiddet her gün artıyor. Bu erkek egemen anlayış kadına yönelik nefret söylemini her gün yeniden üretiyor. Çünkü faşizm budur. Faşizm kadına, insana, emeğe karşıdır. Kentlerimizi, hayatlarımızı bu faşistlerin elinden hep birlikte kurtaracağız. Bunları kentlerimizden süpürüp atacağız.
HDP olarak temsiliyet mekanizmasında yer alacağız
Bunlar kayyumcudur. Bunlar halkın siyasi iradesini gasp edenlerdir. Şimdi bütün Kürt illerinde kayyumları süpüreceğiz. Çok güçlü adaylarımızla, halkımızla birlikte irademizi yerellerde iktidara taşıyacağız. Sadece belediyelerimizi geri almakla kalmayacağız, aynı zamanda yerel demokrasiyi inşa edeceğiz, yerinden yönetim anlayışı ile üreten de yöneten de biz olacağız. Kayyumları süpürüp atmak yetmez. Bu AKP-MHP ittifakını her yerde gerileteceğiz. HDP olarak temsiliyet mekanizmasında yer alacağız. Denge denetleme mekanizması içinde yer alacağız. Yolsuzluğu ve doğa talanını yok edeceğiz.
Bir başka Türkiye’yi var edeceğiz
Yerellerde iktidara gelmek demek barışın ve demokrasinin önünü açmak demek, tecride son vermek demek. Cezaevlerindeki arkadaşlarımızın özgür kalması demek. Sürgündeki yoldaşlarımıza kavuşmak demek. Bir başka Türkiye’yi var etmek demek. Türkiye, bugün Erdoğan rejimi kıskacında. Bu rejimden, bu ülkeyi kurtarmak için 31 Mart çok önemli. Bütün farklılıkları yok sayan bu iktidara karşı buradayız, varız, var olacağız demektir.
24 Haziran’da yarım bıraktığımız ilk turu 31 Mart’ta tamamlayacağız
1 Nisan’dan itibaren çoğulcu, klasik, demokratik cumhuriyeti inşa etmek için, eşit yurttaşlık hakkını var edecek bir anayasayla çoğulcu bir rejimi inşa etmek için, tüm çabayı ortaya koyacağız. Bu mücadeleye herkesi çağırıyoruz. Gelin birlikte demokrasiye ulaşalım. Bunu nasıl ki referandumda hayır meclisleriyle, 24 Haziran’da ilk turda başardık; şimdi 24 Haziran’da yarım bıraktığımız ilk turu 31 Mart’ta tamamlayacağız.
Aday çıkarmadığımız yerlerde demokrasi mücadelesini hep birlikte büyüteceğiz
Türkiye’nin tüm il ve ilçelerinde halkımızla, emekçilerle, kadınlarla STK’larla, sendikalarla buluştuk. Güç birliği yapalım dedik. Bu güç birliğinin gereği neyse, fedakarlık neyse, HDP olarak üzerimize düşeni yapacağız dedik. Onlar gibi kapalı kapılar arasında gizli pazarlık yapmadık. Bu halkın hakkını gasp eden Cumhur İttifakı kendi seçmeninin bile hakkını gasp ediyor. Buna son vermek için halkla beraber güç birlikleri oluşturduk. Bu güç birliklerinin gereği olarak adımlarımızı cesaretle attık. Evet sandıklara gideceğiz, HDP'ye oy vereceğiz. Aday çıkarmadığımız yerlerde demokrasi mücadelesini hep birlikte büyüteceğiz.
Gücümüzü gördüğü için bize saldırıyor
Bu gücü gördüğü için sabah akşam HDP'ye saldırıyor. Bordrolu gazetecileriyle HDP'ye saldırıyor. O bize saldırdıkça biz güçleniyoruz. O sanıyor ki böyle yaparak HDP'yi yok edecek. HDP halktır, halk burada. Bu halkı yok etmeye kimsenin gücü yetmedi, yetmeyecek. Kürdüyle, Türküyle, Alevisiyle, Sünnisiyle yan yanayız ve güçlüyüz. Bu ülkede emeğin hakkı için, kadınların eşit temsiliyeti için, doğayı korumak için yan yanayız.
HDP'nin adını ağzına almak senin haddin değil Soylu
Bu ülkede bir İçişleri Bakanı var mı? Suçu ve suçluyu övmekten başka bir şey yapmayan bu zat, sabah akşam HDP'ye saldırarak aklınca kendi suçlarını saklıyor. Sen Suruç'u biliyor musun? Suruç Devlet Hastanesi’nde katledilen Şenyaşar ailesi hala adalet bekliyor. Önce bunun hesabını ver. Senin ne haddine HDP'yi ağzına almak.
Bunların ağzından güvenlik çıkıyorsa orada şiddet vardır, suç vardır, savaş vardır
Bunlar, bu ceberrut iktidarlarını, adaletsizlikle var edeceklerini sanıyorlar. Bunun da kolayını bulmuşlar; güvenlik politikaları. Bu güvenlik politikalarıyla tüm halkı susturacaklarını sanıyorlar. İçeride güvenlik, dışarıda güvenlik. Bunların ağzından güvenlik çıkıyorsa orada şiddet vardır, suç vardır, savaş vardır. Bunlar güvenli bölge istiyormuş Suriye’de, hayır bunlar savaş istiyorlar. Bunlar seçim güvenliği istiyorlarmış; bunlar oyları çalmak istiyorlar. Bunlar polisler, kaymakamlar, hakimler kol kola girmiş. YSK bunların hizmetinde. Sanırsınız ki AKP Bilgi İşlem Merkezi. Her yerde bunlara suç üstü yaptık, yolsuzluklarını ortaya çıkardık. 91 bin oy iptal etmek zorunda kaldılar. Çok üzgünler, 91 bin oy kaybettiler. Daha fazlasını da kaybedecekler.
31 Mart’ta oyumuza sandığımıza sahip çıkacağız. 1 Nisan’da hep birlikte halaylara duracağız. 1 Nisan’da Selahattin’e, Figen’e, Sebahat’e kavuşacağız. 1 Nisan’dan sonra özgürlük şarkılarını hep birlikte söyleyeceğiz.
Ve elbet dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet…
Hep birlikte özgürlük şarkılarını söyleyeceğiz. Yaşasın barış, yaşasın demokrasi, yaşasın özgürlük. İstanbul ya me ye!"