Demirören ve Kalyoncu ailesinin düğünü için ‘Çırağan
Sarayı’na özel yapı kondurulmuş, lüks düğünde Kuran okutulmuştu. Cumhuriyet
Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, “Hiçbir aşk yoktur ki şehir tanığı olmasın.
Şehri öldürürken, aşklarımızı ve çocuklarımızı da mı öldürüyoruz?” diye sordu...
“Çocuklar boşanın, boşanın çocuklar” başlıklı yazı kaleme
alan Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, “Şehirlerimizden sonra
çocuklarının aşklarını da “betonlar ve damatlar düzeni”ne feda etmeleri.
İktidar üzerinden zenginleşmelerini, İstanbul’a karşı düğün günü bile
işledikleri suçlarla sürdürüyorlar” dedi.
Terkoğlu’nun ilgili yazısı şu şekilde:
ŞEHRİ ÖLDÜRÜRKEN, ÇOCUKLARIMIZI DA ÖLDÜRÜYORUZ?
Bir insanı seversin ve dünya bunun farkındadır. Çığlık atmak
istersin yine de fısıldarsın, herkes duyar.
Dirseğin dirseğine değdiğinde
uzaklara giden trenler kalkar. Göz göze geldiğinde ambulanslar siren çalar.
Bir insanı sevmek, gayrıyı sevmektir. Damların saçağını,
apartman boşluklarını, ıssız sokaklarını sevmektir.
Hiçbir aşk yoktur ki şehir tanığı olmasın. Şehri öldürürken,
aşklarımızı ve çocuklarımızı da mı öldürüyoruz?
Cumartesi akşamı Sabah’ın sahibi Kalyonlar ile Hürriyet’in
patronu Demirörenler dünür oldu.
Fotoğraflardan kolanın su gibi aktığının
görüldüğü gece, daha 24 yaşındaki Yelda Demirören, Kalyoncular’ın gelini oldu.
İşin aslı “evet” derken bile şehre karşı suç işlendi.
Sultan Abdülaziz’in ve
Mimar Balyan’ın mirası olan Çırağan Sarayı’na, bütün İstanbul’un göreceği
şekilde, nargile kafeleri aratmayacak bir çirkin bina günler içinde eklendi.
Mimarlarla konuştum. Birinci grup eski eser olan yapının
siluetini kapatacak böyle bir inşa mümkün değildi. Bunun için İstanbul 3
Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ve Tabiat Komisyonu’ndan
yıllar sürebilecek izin prosedürü gerekiyordu. Konu, nikâh ağlarıyla örülen
sermaye olunca, hukuk düzeni yine ayaklar altına alındı.
Kaçak bina hakkında suç duyurusunda bulunması gerekenler ya
da dozerlerle yıkacaklar, düğün davetlisi, nikâhın kıyıcısı ya da
şahidiydi.Öyle ya mazbatası verilse “Kabul ediyor musun” diye soracak kişi
Ekrem İmamoğlu olacaktı. Oylar “sayılamayınca” nikâhı uzatmalı başkan kıydı.
Böylece medya patronları her gün aleyhinde kara propaganda yaptıkları
İmamoğlu’na “evet” demekten kurtuldu.
SERMAYELER NİKAHLA BAĞLANIYOR
Sahi nasıl oluyor? Fırsat olsa da sermaye evliliklerinin
kitabını yazsak.
Taksim’e gidin. Elinize Ülker’in gofretini alıp meydanda
durun. Sırtınızın baktığı AKM inşaatını eski FETÖ destekçisi Tamince yapıyor.
İkisinin çocukları geçen hafta evlendi. Üzerinden geçtiğiniz Taksim’i
betonlaştıran yayalaştırma projesinde Kalyon İnşaat var. Az ileride ise Demirören’in
dev AVM’sini görüyorsunuz. Onların çocukları da artık evli.
Sabah’ın oğlunun Hürriyet’in kızına tesadüfen “Bir kahve
içelim mi” deme ihtimali nedir? Okul sıralarında mı tanıştılar, arkadaş
çevrelerinde mi buluştular; bilmiyoruz.
Herkesin söylediği, patron babaların ve
iktidar sahiplerinin bu evliliği “çok uygun” bulduğu.
Bildiğimiz; çocuklar
değil, holdingler evleniyor. İki sermayeyi nikâh bir araya getiriyor.
Öyle ki, cumartesi günkü nikâhtan sonra Türkiye’nin bir
zamanlar “merkez medya” dediği gazete ve televizyonların neredeyse tamamı tek
bir ailenin oldu.
Sadece medya mı?
Pelikan hikâyesinde Kalyonlar’ın İstanbul bağımlılığını
anlatmıştım. Ya Demirörenler? Keşke mesele yalnız Çırağan’dan ibaret olsaydı.
DEMİRÖREN’İN İSTANBUL İŞLERİ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin arşivlerine girince CNN
Türk’ün ya da Hürriyet’in parti bülteni gibi çıkmasının sırrı anlaşılıyor.
2004’te 19 bin metrekare inşaat izni verilen Demirören AVM,
7 yılda 50 bin metrekarelik inşaat alanına ulaştı. Teftiş Kurulu raporuna göre
hem son iki katı, hem yeraltındaki kısımlarının bir bölümü, hem de arkaya
uzanan blokların bir parçası kaçaktı.
Yetmedi, tarihi Beyoğlu’nun göbeğinde 30
metre yeraltına inen inşaat, yanı başındaki 16. yüzyıldan kalma Ağa Camii’ni
tahrip etti, camii ibadete kapatıldı. İnşaatın yakınında birçok tarihi bina
hasar gördü.
Her gün binlerce insanın girdiği Demirören AVM iskânsız, yetmedi
yangın yönetmeliklerine aykırı şekilde açıldı. Binanın yasalara aykırı şekilde
yapıldığını anlatan rapor, Belediye’nin arşivinde duruyor.
“Yangın çıkarsa
sorumluluk kimin olacak” çığlığı da tutanaklarda. Ancak bütün tespitlere, suç
duyurularına, soruşturmalara rağmen binaya dokunmaya kimsenin gücü yetmedi.
Tıpkı düğündeki gibi…
Yıkması beklenen Kadir Topbaş’ın muhallebicisi AVM’de
dükkân bile açmıştı. Sanki Milliyet ve Vatan gazetelerini alarak yandaşlaştıran
Demirören’e bir el, hediye olarak “devam et” demişti.
Bitmedi…
Aralarında Hürriyet ve Kanal D’nin de olduğu medyayı tam bir
yıl önce satın alan Demirören’e bir hediye daha verildi.
İstanbul’un ciğeri
Belgrad Ormanları’nın dibindeki golf sahasına 306 tane villa yapmasına geçen
eylül ayında onay çıktı. Demirören’in medya parası, yine İstanbul’un yıkımından
çıkarılmıştı.
Demirören’in İstanbul işleri, holdingin inşaat şirketinin
konut projelerine kadar uzanıyor. Levent’te çocuk parkı olarak görünen
bölgedeki tek yeşil alana bile inşaat yapmak için türlü girişimde bulundular.
BETONLAR VE DAMATLAR DÜZENİ
Günlerdir tartıştığımız İstanbul seçimlerinde İmamoğlu’nun
“gün gelir isimlerini bile anmam” dediği Demirörenler bir anda “tehdit
ediliyoruz” diye ayağa kalktı ya.
Aslında tehdit altında olan; nişan
yüzüklerini de nikâh şahitliğini de Cumhurbaşkanı’nın yaptığı, sonunda hep
İstanbul’un kaybettiği düzen. Kaybetmemek için medyalarıyla, holdingleriyle,
pelikanlarıyla İstanbul’a tırnaklarını geçiriyorlar.
Daha kötüsü, şehirlerimizden sonra çocuklarının aşklarını da
“betonlar ve damatlar düzeni”ne feda etmeleri. İktidar üzerinden
zenginleşmelerini, İstanbul’a karşı düğün günü bile işledikleri suçlarla
sürdürüyorlar.
Dostça bir temenni: Çocuklar boşanın, boşanın çocuklar…
Gerçek aşkınız, babanızın sermayesinde değil, şehrin kaldırımlarında
ayakkabılarını eskitmiş hülyalı insanların yüreğindedir.