22 Aralık’ta Olağanüstü Kongre’ye gidecek olan ÖDP'nin İstanbul İl Başkanı Demirdöğen Artı Gerçek’e konuştu: Kamuoyunu ÖDP’ye değil, yeni kuracağımız sol özneyi birlikte kurmaya çağırıyoruz...
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) 22 Aralık’ta yapacağı Olağanüstü Kongre ile parti ismini değiştirecek. ÖDP İstanbul İl Başkanı Deniz Demirdöğen kongre öncesi Artı Gerçek’e konuştu.
Soldan çeşitli çevrelerin yan yana gelmesiyle 1996 yılında kurulan ÖDP’de bir dönem bitiyor. Beş aylık bir tartışma sürecinin sonucunda geçtiğimiz günlerde yayımlanan ÖDP Parti Meclisi sonuç bildirgesinde Türkiye’de yeni bir dönemin açıldığı belirtilerek “Yeni bir başlangıcı birlikte örgütlemek için herkesi birlikte yürümeye, bu süreci birlikte örgütlemeye davet ediyoruz” denmişti.
ÖDP, kuruluş sürecinde büyük bir umut yaratmış, ancak daha sonrasında toplumdaki beklentilere karşılık verememişti. Çeşitli bölünmelerle bugüne kadar siyasi hayatını sürdüren ÖDP’deki değişimi dünya ve Türkiye’deki değişim ve dönüşüme bağlayan ÖDP İstanbul İl Başkanı Deniz Demirdöğen, süreci "ÖDP’nin kendisini güncellemesi" olarak okuyor.
“Sosyalizm arayışında olan toplumsal hareketler yükseliş içerisinde. Gezi’den bu yana Türkiye’de bir dip dalga var” tespiti yaptıklarını ifade eden Demirdöğen, bu değişimin bir parçası ve sol öznesi olmak için sadece parti isminin değil program, tüzük ve örgütlenme anlayışının da değişeceğinin altını çizdi.
‘İSLAMCI FAŞİZMİN KURUMSALLAŞMASINI DURDURAMADIK’
ÖDP İstanbul İl Başkanı Deniz Demirdöğen, ÖDP’nin 22 Aralık’ta yapacağı Olağanüstü Kongres öncesi yaşanan tartışma sürecini anlattı:
ÖDP Parti Meclisi sonuç bildirgesinde “5 aylık bir tartışma sürecinin sonucunda Olağanüstü Kongre kararı aldığınızı” belirtiyorsunuz. Aslında Gezi eylemlerinden bu yana solda bir değişim dönüşüm tartışması var. Buradan bakılınca ÖDP için geç kalınmış bir tartışma değil mi?
Haziran İsyanı ve Gezi Direnişi'nden itibaren yürüttüğümüz siyasal tartışmaları özetlersem, bu sorunun yanıtı olabileceğini düşünüyorum. Gezi ile birlikte Türkiye’de kurumsallaşmakta olan Siyasal İslamcı Rejime karşı milyonların büyük bir hayır sesi yükselmişti. Akabinde ortaya çıkan büyük halk muhalefeti, 7 Haziran seçiminde, referandumda ‘Hayır’ ile, Adalet Yürüyüşü’nde "adalet" talebiyle belirli dönemlerde itirazını ortaya koydu. Özellikle 2010 anayasa referandumu ile başlamak üzere, Siyasal İslamcı Rejim’in kurumsallaşma adımları attığı bir dönemden geçtik. ÖDP olarak, faşizm ve gericilik tehdidine karşı en geniş cephede bir blok kurma ve bununla birlikte bu inşa edilen rejimi durdurma ve geriletme stratejimiz vardı. Birleşik Haziran Hareketi’yle de bu yaklaşmakta olan tehlikeye karşı en geniş zeminde barikat örmeye çalıştığımızı söyleyebiliriz. Birleşik Haziran Hareketi ile, ‘Laik, Bilimsel Eğitim Boykotu’nda, referandumda ‘Hayır’ siyasetiyle etkin olduğumuz dönemler oldu. Ancak, geniş muhalefet bloğu olarak siyasal İslamcı faşizmin kurumsallaşmasını engelleyemedik, durduramadık.
‘SOLDA BİR KAÇ ÖZNE DIŞINDA ‘CUMHURBAŞKANI ADAYI ÇIKARALIM’ ÖNERİSİNE SICAK BAKMADI’
O günden bugüne değerlendirmelerinizde ne değişti?
Bugüne dair yaptığımız değerlendirmemizde de uzunca bir süredir faşizmi durdurma ve geriletme noktasındaki siyasetimizi, inşa olmuş olan siyasal İslamcı faşizmi yıkma noktasında güncellememiz gerektiği sonucuna vardık. Bu değerlendirmemizi, 2018’de yaptığımız, 9. Olağan Kongremizde kamuoyu ile paylaşmıştık. Akabinde, sol kamuoyuna yönelik olarak, Türkiye 2019’a giderken bir ‘Sol Seçeneği’ birlikte inşa etme çağrısında bulunmuştuk. Bu çağrımız, hem Türkiye’nin geleceğine yönelik bir sol odak oluşturma iddiasını taşımaktaydı, hem cumhurbaşkanlığı seçimlerinde solun ortak adayını çıkartmayı hedeflemekteydi. 20’yi aşkın sol, sosyalist yapı ile gerçekleştirdiğimiz tartışma da bir kaç özne hariç diğer yapılar olumlu yaklaşmadı.
‘SOL ÖZNE TARTIŞMALARI BİR SONUCA ULAŞAMADI’
Neden?
Solun bir bölümü, HDP’nin göstereceği cumhurbaşkanı adayına göre karar vereceklerini ve milletvekili adaylığı noktasında çekincelerinin olduğunu belirtilmişlerdi. Aynı zamanda, yaratılacak sol odağın içinde HDP’nin de olması gerektiğini belirtmişlerdi. Biz, Kürt Hareketi’nin ve sosyal demokratların dışında bağımsız sol bir odak inşa etmemiz gerektiğini ifade etmiştik. HTKP, DİP, TKH, Halkevleri, EMEP, TKP ve diğer sol örgütlerle bu tartışmayı yürüttük ancak dediğim gibi bir sonuç alamadık. DİP ve TKH’lı arkadaşlar sürece olumlu yaklaşmışlardı. Ancak, baskın seçim kararının açıklanması ile birlikte bu önemli tartışma da yürütülemedi.
‘CUMHURBAŞKANI ADAYI ÇIKARILMIŞ OLSAYDI DAHA GÜÇLÜ BİR NOKTADA OLABİLİRDİ’
Cumhurbaşkanı adayı çıkarılmış olsaydı, bugün başka bir sol toplumsal muhalefet olur muydu?
Sosyalist hareketin bugünkü dağınık halinden çok daha iyi olacağımızı söyleyebilirim. Çünkü, rejimin ikinci defa oylandığı o kritik geçiş evresinde sosyalist solun güçlü bir özne olması önemliydi. Bugün, şunu çok net söyleyebiliyoruz; Türkiye’de değişim ve dönüşüm talebi içerisinde olan çok geniş bir halk muhalefeti var. Bugün, geniş halk muhalefetinin sahip çıkacağı ‘devrimci değişim programına’ ihtiyaç var. Sosyalist sol o kritik evrede geniş halk muhalefetinin önüne bir devrimci bir değişim programı ile çıkabilseydi bugün daha güçlü bir noktada olabilirdik.
‘ÖDP’NİN KURULDUĞU DÖNEM BİTTİ, YENİ BİR DÖNEM AÇILIYOR’
'Devrimci dönüşüm'den kastınız nedir? Bizi okuyanların anlaması açısından soruyorum. ÖDP’de ne değişecek tam olarak?
Bizi bu tartışmaya iten bir kaç önemli başlık var. Bir tanesi şu: ÖDP, 1996 yılında reel sosyalizmin yıkıldığı ve sosyalizmin inandırıcılığını yitirdiği, kapitalizmin ise nihai zaferini ilan ettiği bir dönemde kuruldu. ÖDP’nin kuruluşu, aynı zamanda sosyalizmin tarihsel bir döneminin kapandığı ve yeni bir dönemine girildiği bir evrede kitleler nezdinde sosyalizmin yeniden inandırıcılığını kazandırma mücadelesiydi. Şimdi bu bahsettiğimiz dönem geride kaldı. Küresel kapitalizmin tüm dünyada sorgulandığı ve hegemonyasını yitirdiği bir dönemden geçiyoruz. Bunun karşısında ise dünyanın dört bir yanında sokaklarda sosyalizm arayışında olan toplumsal hareketler yükseliş içerisinde.
‘PARTİNİN KENDİSİNİ GÜNCELLEMESİ GEREKİYOR’
ÖDP geride bıraktığımız dönemin partisiydi, şimdi başka bir sayfa açılıyor, ÖDP de bu yüzden dönüşüyor diyorsunuz…
Dünyadaki bu dönüşümle birlikte ÖDP’nin de kendisini güncellemesi gerekiyor. Bununla birlikte ikinci bir neden de, Türkiye’de siyaseten yeni bir döneme geçtik. 2000 yılların başından itibaren, AKP’nin kuruluşu ile birlikte inşa edilmeye başlanan İslamcı, otoriter, neo liberal rejimin kuruluş süreci tamamlandı. Mevcut yeni rejim devletin her kademesini eline geçirmiş olsa da, toplumsal rıza sağlamayı başaramadı. Bu açıdan, kurumsallaşan siyasal islamcı, otoriter rejim ciddi bir hegemonya krizi yaşamaktadır. Bir süredir, Cumhur İttifakı ile MHP’nin desteğini alarak çözmeye çalışmaktadır. Aynı zamanda, yeni alternatiflerle de bu kriz aşılmaya çalışılmaktadır. Ahmet Davutoğlu’nun partisi kuruldu, Ali Babacan’ın partisi de ay sonu kurulacak. Dolayısıyla, sağ siyaset yaşanmakta olan rejim krizine karşı yeni alternatif çözümler üretmeye devam ediyor.
‘DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMDEN YANA MİLYONLAR VAR’
Sağ seçeneğin karşısına sol seçenek yaratma hedefi aslında…
Kurulan bu yeni rejim hegemonya krizini aşmak için arayışlar içerisinde. ÖDP olarak, yeni rejimin kuruluş sürecinde baş çelişkiyi yeni rejime karşı mücadele olarak belirlemiştik. 2010 anayasa referandumundan itibaren inşa edilen Siyasal İslamcı, otoriter rejimi durdurmak için en geniş zeminde muhalefet bloğu oluşturmaya çalıştık. Ortaya çıkan bu yeni dönemde ise, AKP-MHP bloğuna karşı mücadele esas olmakla birlikte, rejimin restorasyonuna yönelik her türlü seçeneğe karşı da ideolojik-politik mücadeleyi veren, 3. bir seçeneği, sol bir seçeneği inşa edeceğiz. Dünyada ve Türkiye’de değişim ve dönüşümden yana milyonların, gençlerin, kadınların sesine ses olacak, sol bir seçeneğin yaratılmasına, 21. yy sosyalizminin inşa edilmesine hiç olmadığı kadar ihtiyaç var.
‘LAİKLİĞİ YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ’
Tartışma başlıkları olarak hangi başlıkları önünüze koydunuz?
Tartışma başlıkları değil belki ama, sol seçeneğin yaratılması için önümüze koyduğumuz belirli başlıklar var. Halk bugün bir çözümsüzlük içinde, bu krize karşı sol bir seçeneği somut şekilde koymamız gerekiyor. Yaşanmakta olan ekonomik krize karşı kamucu bir çözüm önerisi sunacağız. Cemaatlar ve tarikatlar ülkesi haline gelen Türkiye’yi laiklik ekseninde yeniden inşa edeceğiz. Gençlerin geleceklerine dair duydukları kaygıları giderecek umutla bakacakları bir gelecek inşa edeceğiz. Kadınların can güvenliği sorunu yaşadıkları bir ülke değil, özgürce yaşayacakları bir ülke kuracağız. Etnik ve mehzepsel bir ayrımcılığın olduğu değil, eşit yurttaşlık temelinde yaşayacağımız bir ülkeyi kuracağız. Katılımcı ve doğrudan demokrasiyi inşa edeceğiz. AKP’den geri alınan belediyeler halkta umut yarattı, yerel yönetimlerde kazanılan başarıyerel yönetimlerde demokratikleşme adımları ile taçlandırılabilir. Bu çağrılarımızı kongreden sonra tüm kamuoyuna yapacağız.
‘DEĞİŞİM TALEP EDEN ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜ GENÇ VE KADINLARDAN OLUŞAN BİR KESİM VAR’
Yapılan araştırmalarda Türkiye’de kararsız seçmen sayısı giderek artıyor, gençlerin siyasi partilere güveni kalmadığı görülüyor. Örneğin bir genç ÖDP’ye ya da ismini koyacağınız yeni partiye neden katılmak istesin? Ona ne diyeceksiniz?
Bu araştırma bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Öte tarafta sol, sosyalist bir dünya özlemi içinde olan, dünyadaki değişimi takip eden, önemli bir bölümü gençlerden ve kadınlardan oluşan büyük bir toplumsal kesim var. Bunun yanında, havasına, suyuna, doğasına, kentine sahip çıkan güçlü bir ekoloji hareketi var. Bizim, bu toplumsal kesimlerdeki değişim isteğine seslenen sol bir seçeneği yaratma iddiamız var. Bu iddiamızı, 22 Aralık’ta Ankara'da gerçekleştireceğimiz Olağanüstü Kongremizde açıklayacağımız manifestoyla birlikte duyuracağız. Aynı zamanda, yapacağımız isim değişikliği ile birlikte sol bir seçeneğin inşası için tüm kamuoyuna açık bir davette bulunacağız. Akabinde, başlatacağımız olağan kongre süreciyle de birlikte program ve tüzüğümüzü yenileyeceğiz.
‘TÜRKİYE’DE GEZİ’DEN BU YANA BİR DİP DALGA BİRİKİYOR’
Konuşmanızda bir toplumsal muhalefet, değişim talebi olan kesimler var diyorsunuz. Bu Gezi benzeri büyüklükte bir harekete dönüşebilir mi? Böyle bir dip dalga bekliyor musunuz? Yeni partiniz de buna dönük bir hazırlık mı?
Gezi’nin oluştuğu koşullara benzer bir hareket değil ama, biz Gezi’den bugüne bir dip dalganın Türkiye’de birikmekte olduğu tespitini yapıyoruz. Bu çerçevede bu dip dalganın kendisine yatak bulduğu anda aktığını ve bir ses verdiğini görüyoruz. 7 Haziran seçimleri ve 16 Nisan Referandumu'ndaki “hayır” kampanyası bunun bir örneğidir. Bu dip dalganın yatağını bulduğu anda değiştirici ve dönüştürücü bir güç olarak sahneye çıktığını görüyoruz.Toplumsal muhalefetin yükseldiği anda onun bir parçası olabilecek bir sol özneye ihtiyaç var.
‘YENİ BİR KURULUŞ İÇİN BAŞLANGIÇ ADIMI ATIYORUZ’
Bu tartışmalar dışarıya açık yapılamaz mıydı? Çünkü bu tartışmalara dahil olmamış ve bilgisi olmayan bir vatandaş, belki fikirlerini sizinle paylaşacaktı ancak şimdi kendisini dışlanmış hissedecek. Bu yönde bir eleştiriye katılır mısınız?
Tartışma sürecinin içerisinde iki seçeneği tartıştık. Kendi mevcudiyetmize dair yaptığımız değerlendirmeler sonucunda bir özeleştiri de bulunduk ve bir hareket noktası belirledik. 22 Aralık’ta gerçekleştireceğimiz Olağanüstü Kongremiz ile birlikte sol bir seçeneğin yaratılması için tüm kamuoyuna açık çağrıda bulunacağız. Yeni bir kuruluş süreci için başlangıç adımı atıyoruz. Bu açıdan, bir süreci bitirmiyor, aksine yeni bir süreci başlatıyoruz. Kamuculuktan yana, bağımsızlıktan yana, özgürlüklerden ve demokrasiden yana, laiklikten yana bir sol seçeneği birlikte inşa etmeye çağırıyoruz. Bu çağrımızla, kamuoyunu ÖDP’ye değil, yeni kuracağımız sol özneyi birlikte kurmaya çağırıyoruz. (ARTIGERÇEK)
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) 22 Aralık’ta yapacağı Olağanüstü Kongre ile parti ismini değiştirecek. ÖDP İstanbul İl Başkanı Deniz Demirdöğen kongre öncesi Artı Gerçek’e konuştu.
Soldan çeşitli çevrelerin yan yana gelmesiyle 1996 yılında kurulan ÖDP’de bir dönem bitiyor. Beş aylık bir tartışma sürecinin sonucunda geçtiğimiz günlerde yayımlanan ÖDP Parti Meclisi sonuç bildirgesinde Türkiye’de yeni bir dönemin açıldığı belirtilerek “Yeni bir başlangıcı birlikte örgütlemek için herkesi birlikte yürümeye, bu süreci birlikte örgütlemeye davet ediyoruz” denmişti.
ÖDP, kuruluş sürecinde büyük bir umut yaratmış, ancak daha sonrasında toplumdaki beklentilere karşılık verememişti. Çeşitli bölünmelerle bugüne kadar siyasi hayatını sürdüren ÖDP’deki değişimi dünya ve Türkiye’deki değişim ve dönüşüme bağlayan ÖDP İstanbul İl Başkanı Deniz Demirdöğen, süreci "ÖDP’nin kendisini güncellemesi" olarak okuyor.
“Sosyalizm arayışında olan toplumsal hareketler yükseliş içerisinde. Gezi’den bu yana Türkiye’de bir dip dalga var” tespiti yaptıklarını ifade eden Demirdöğen, bu değişimin bir parçası ve sol öznesi olmak için sadece parti isminin değil program, tüzük ve örgütlenme anlayışının da değişeceğinin altını çizdi.
‘İSLAMCI FAŞİZMİN KURUMSALLAŞMASINI DURDURAMADIK’
ÖDP İstanbul İl Başkanı Deniz Demirdöğen, ÖDP’nin 22 Aralık’ta yapacağı Olağanüstü Kongres öncesi yaşanan tartışma sürecini anlattı:
ÖDP Parti Meclisi sonuç bildirgesinde “5 aylık bir tartışma sürecinin sonucunda Olağanüstü Kongre kararı aldığınızı” belirtiyorsunuz. Aslında Gezi eylemlerinden bu yana solda bir değişim dönüşüm tartışması var. Buradan bakılınca ÖDP için geç kalınmış bir tartışma değil mi?
Haziran İsyanı ve Gezi Direnişi'nden itibaren yürüttüğümüz siyasal tartışmaları özetlersem, bu sorunun yanıtı olabileceğini düşünüyorum. Gezi ile birlikte Türkiye’de kurumsallaşmakta olan Siyasal İslamcı Rejime karşı milyonların büyük bir hayır sesi yükselmişti. Akabinde ortaya çıkan büyük halk muhalefeti, 7 Haziran seçiminde, referandumda ‘Hayır’ ile, Adalet Yürüyüşü’nde "adalet" talebiyle belirli dönemlerde itirazını ortaya koydu. Özellikle 2010 anayasa referandumu ile başlamak üzere, Siyasal İslamcı Rejim’in kurumsallaşma adımları attığı bir dönemden geçtik. ÖDP olarak, faşizm ve gericilik tehdidine karşı en geniş cephede bir blok kurma ve bununla birlikte bu inşa edilen rejimi durdurma ve geriletme stratejimiz vardı. Birleşik Haziran Hareketi’yle de bu yaklaşmakta olan tehlikeye karşı en geniş zeminde barikat örmeye çalıştığımızı söyleyebiliriz. Birleşik Haziran Hareketi ile, ‘Laik, Bilimsel Eğitim Boykotu’nda, referandumda ‘Hayır’ siyasetiyle etkin olduğumuz dönemler oldu. Ancak, geniş muhalefet bloğu olarak siyasal İslamcı faşizmin kurumsallaşmasını engelleyemedik, durduramadık.
‘SOLDA BİR KAÇ ÖZNE DIŞINDA ‘CUMHURBAŞKANI ADAYI ÇIKARALIM’ ÖNERİSİNE SICAK BAKMADI’
O günden bugüne değerlendirmelerinizde ne değişti?
Bugüne dair yaptığımız değerlendirmemizde de uzunca bir süredir faşizmi durdurma ve geriletme noktasındaki siyasetimizi, inşa olmuş olan siyasal İslamcı faşizmi yıkma noktasında güncellememiz gerektiği sonucuna vardık. Bu değerlendirmemizi, 2018’de yaptığımız, 9. Olağan Kongremizde kamuoyu ile paylaşmıştık. Akabinde, sol kamuoyuna yönelik olarak, Türkiye 2019’a giderken bir ‘Sol Seçeneği’ birlikte inşa etme çağrısında bulunmuştuk. Bu çağrımız, hem Türkiye’nin geleceğine yönelik bir sol odak oluşturma iddiasını taşımaktaydı, hem cumhurbaşkanlığı seçimlerinde solun ortak adayını çıkartmayı hedeflemekteydi. 20’yi aşkın sol, sosyalist yapı ile gerçekleştirdiğimiz tartışma da bir kaç özne hariç diğer yapılar olumlu yaklaşmadı.
‘SOL ÖZNE TARTIŞMALARI BİR SONUCA ULAŞAMADI’
Neden?
Solun bir bölümü, HDP’nin göstereceği cumhurbaşkanı adayına göre karar vereceklerini ve milletvekili adaylığı noktasında çekincelerinin olduğunu belirtilmişlerdi. Aynı zamanda, yaratılacak sol odağın içinde HDP’nin de olması gerektiğini belirtmişlerdi. Biz, Kürt Hareketi’nin ve sosyal demokratların dışında bağımsız sol bir odak inşa etmemiz gerektiğini ifade etmiştik. HTKP, DİP, TKH, Halkevleri, EMEP, TKP ve diğer sol örgütlerle bu tartışmayı yürüttük ancak dediğim gibi bir sonuç alamadık. DİP ve TKH’lı arkadaşlar sürece olumlu yaklaşmışlardı. Ancak, baskın seçim kararının açıklanması ile birlikte bu önemli tartışma da yürütülemedi.
‘CUMHURBAŞKANI ADAYI ÇIKARILMIŞ OLSAYDI DAHA GÜÇLÜ BİR NOKTADA OLABİLİRDİ’
Cumhurbaşkanı adayı çıkarılmış olsaydı, bugün başka bir sol toplumsal muhalefet olur muydu?
Sosyalist hareketin bugünkü dağınık halinden çok daha iyi olacağımızı söyleyebilirim. Çünkü, rejimin ikinci defa oylandığı o kritik geçiş evresinde sosyalist solun güçlü bir özne olması önemliydi. Bugün, şunu çok net söyleyebiliyoruz; Türkiye’de değişim ve dönüşüm talebi içerisinde olan çok geniş bir halk muhalefeti var. Bugün, geniş halk muhalefetinin sahip çıkacağı ‘devrimci değişim programına’ ihtiyaç var. Sosyalist sol o kritik evrede geniş halk muhalefetinin önüne bir devrimci bir değişim programı ile çıkabilseydi bugün daha güçlü bir noktada olabilirdik.
‘ÖDP’NİN KURULDUĞU DÖNEM BİTTİ, YENİ BİR DÖNEM AÇILIYOR’
'Devrimci dönüşüm'den kastınız nedir? Bizi okuyanların anlaması açısından soruyorum. ÖDP’de ne değişecek tam olarak?
Bizi bu tartışmaya iten bir kaç önemli başlık var. Bir tanesi şu: ÖDP, 1996 yılında reel sosyalizmin yıkıldığı ve sosyalizmin inandırıcılığını yitirdiği, kapitalizmin ise nihai zaferini ilan ettiği bir dönemde kuruldu. ÖDP’nin kuruluşu, aynı zamanda sosyalizmin tarihsel bir döneminin kapandığı ve yeni bir dönemine girildiği bir evrede kitleler nezdinde sosyalizmin yeniden inandırıcılığını kazandırma mücadelesiydi. Şimdi bu bahsettiğimiz dönem geride kaldı. Küresel kapitalizmin tüm dünyada sorgulandığı ve hegemonyasını yitirdiği bir dönemden geçiyoruz. Bunun karşısında ise dünyanın dört bir yanında sokaklarda sosyalizm arayışında olan toplumsal hareketler yükseliş içerisinde.
‘PARTİNİN KENDİSİNİ GÜNCELLEMESİ GEREKİYOR’
ÖDP geride bıraktığımız dönemin partisiydi, şimdi başka bir sayfa açılıyor, ÖDP de bu yüzden dönüşüyor diyorsunuz…
Dünyadaki bu dönüşümle birlikte ÖDP’nin de kendisini güncellemesi gerekiyor. Bununla birlikte ikinci bir neden de, Türkiye’de siyaseten yeni bir döneme geçtik. 2000 yılların başından itibaren, AKP’nin kuruluşu ile birlikte inşa edilmeye başlanan İslamcı, otoriter, neo liberal rejimin kuruluş süreci tamamlandı. Mevcut yeni rejim devletin her kademesini eline geçirmiş olsa da, toplumsal rıza sağlamayı başaramadı. Bu açıdan, kurumsallaşan siyasal islamcı, otoriter rejim ciddi bir hegemonya krizi yaşamaktadır. Bir süredir, Cumhur İttifakı ile MHP’nin desteğini alarak çözmeye çalışmaktadır. Aynı zamanda, yeni alternatiflerle de bu kriz aşılmaya çalışılmaktadır. Ahmet Davutoğlu’nun partisi kuruldu, Ali Babacan’ın partisi de ay sonu kurulacak. Dolayısıyla, sağ siyaset yaşanmakta olan rejim krizine karşı yeni alternatif çözümler üretmeye devam ediyor.
‘DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMDEN YANA MİLYONLAR VAR’
Sağ seçeneğin karşısına sol seçenek yaratma hedefi aslında…
Kurulan bu yeni rejim hegemonya krizini aşmak için arayışlar içerisinde. ÖDP olarak, yeni rejimin kuruluş sürecinde baş çelişkiyi yeni rejime karşı mücadele olarak belirlemiştik. 2010 anayasa referandumundan itibaren inşa edilen Siyasal İslamcı, otoriter rejimi durdurmak için en geniş zeminde muhalefet bloğu oluşturmaya çalıştık. Ortaya çıkan bu yeni dönemde ise, AKP-MHP bloğuna karşı mücadele esas olmakla birlikte, rejimin restorasyonuna yönelik her türlü seçeneğe karşı da ideolojik-politik mücadeleyi veren, 3. bir seçeneği, sol bir seçeneği inşa edeceğiz. Dünyada ve Türkiye’de değişim ve dönüşümden yana milyonların, gençlerin, kadınların sesine ses olacak, sol bir seçeneğin yaratılmasına, 21. yy sosyalizminin inşa edilmesine hiç olmadığı kadar ihtiyaç var.
‘LAİKLİĞİ YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ’
Tartışma başlıkları olarak hangi başlıkları önünüze koydunuz?
Tartışma başlıkları değil belki ama, sol seçeneğin yaratılması için önümüze koyduğumuz belirli başlıklar var. Halk bugün bir çözümsüzlük içinde, bu krize karşı sol bir seçeneği somut şekilde koymamız gerekiyor. Yaşanmakta olan ekonomik krize karşı kamucu bir çözüm önerisi sunacağız. Cemaatlar ve tarikatlar ülkesi haline gelen Türkiye’yi laiklik ekseninde yeniden inşa edeceğiz. Gençlerin geleceklerine dair duydukları kaygıları giderecek umutla bakacakları bir gelecek inşa edeceğiz. Kadınların can güvenliği sorunu yaşadıkları bir ülke değil, özgürce yaşayacakları bir ülke kuracağız. Etnik ve mehzepsel bir ayrımcılığın olduğu değil, eşit yurttaşlık temelinde yaşayacağımız bir ülkeyi kuracağız. Katılımcı ve doğrudan demokrasiyi inşa edeceğiz. AKP’den geri alınan belediyeler halkta umut yarattı, yerel yönetimlerde kazanılan başarıyerel yönetimlerde demokratikleşme adımları ile taçlandırılabilir. Bu çağrılarımızı kongreden sonra tüm kamuoyuna yapacağız.
‘DEĞİŞİM TALEP EDEN ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜ GENÇ VE KADINLARDAN OLUŞAN BİR KESİM VAR’
Yapılan araştırmalarda Türkiye’de kararsız seçmen sayısı giderek artıyor, gençlerin siyasi partilere güveni kalmadığı görülüyor. Örneğin bir genç ÖDP’ye ya da ismini koyacağınız yeni partiye neden katılmak istesin? Ona ne diyeceksiniz?
Bu araştırma bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Öte tarafta sol, sosyalist bir dünya özlemi içinde olan, dünyadaki değişimi takip eden, önemli bir bölümü gençlerden ve kadınlardan oluşan büyük bir toplumsal kesim var. Bunun yanında, havasına, suyuna, doğasına, kentine sahip çıkan güçlü bir ekoloji hareketi var. Bizim, bu toplumsal kesimlerdeki değişim isteğine seslenen sol bir seçeneği yaratma iddiamız var. Bu iddiamızı, 22 Aralık’ta Ankara'da gerçekleştireceğimiz Olağanüstü Kongremizde açıklayacağımız manifestoyla birlikte duyuracağız. Aynı zamanda, yapacağımız isim değişikliği ile birlikte sol bir seçeneğin inşası için tüm kamuoyuna açık bir davette bulunacağız. Akabinde, başlatacağımız olağan kongre süreciyle de birlikte program ve tüzüğümüzü yenileyeceğiz.
‘TÜRKİYE’DE GEZİ’DEN BU YANA BİR DİP DALGA BİRİKİYOR’
Konuşmanızda bir toplumsal muhalefet, değişim talebi olan kesimler var diyorsunuz. Bu Gezi benzeri büyüklükte bir harekete dönüşebilir mi? Böyle bir dip dalga bekliyor musunuz? Yeni partiniz de buna dönük bir hazırlık mı?
Gezi’nin oluştuğu koşullara benzer bir hareket değil ama, biz Gezi’den bugüne bir dip dalganın Türkiye’de birikmekte olduğu tespitini yapıyoruz. Bu çerçevede bu dip dalganın kendisine yatak bulduğu anda aktığını ve bir ses verdiğini görüyoruz. 7 Haziran seçimleri ve 16 Nisan Referandumu'ndaki “hayır” kampanyası bunun bir örneğidir. Bu dip dalganın yatağını bulduğu anda değiştirici ve dönüştürücü bir güç olarak sahneye çıktığını görüyoruz.Toplumsal muhalefetin yükseldiği anda onun bir parçası olabilecek bir sol özneye ihtiyaç var.
‘YENİ BİR KURULUŞ İÇİN BAŞLANGIÇ ADIMI ATIYORUZ’
Bu tartışmalar dışarıya açık yapılamaz mıydı? Çünkü bu tartışmalara dahil olmamış ve bilgisi olmayan bir vatandaş, belki fikirlerini sizinle paylaşacaktı ancak şimdi kendisini dışlanmış hissedecek. Bu yönde bir eleştiriye katılır mısınız?
Tartışma sürecinin içerisinde iki seçeneği tartıştık. Kendi mevcudiyetmize dair yaptığımız değerlendirmeler sonucunda bir özeleştiri de bulunduk ve bir hareket noktası belirledik. 22 Aralık’ta gerçekleştireceğimiz Olağanüstü Kongremiz ile birlikte sol bir seçeneğin yaratılması için tüm kamuoyuna açık çağrıda bulunacağız. Yeni bir kuruluş süreci için başlangıç adımı atıyoruz. Bu açıdan, bir süreci bitirmiyor, aksine yeni bir süreci başlatıyoruz. Kamuculuktan yana, bağımsızlıktan yana, özgürlüklerden ve demokrasiden yana, laiklikten yana bir sol seçeneği birlikte inşa etmeye çağırıyoruz. Bu çağrımızla, kamuoyunu ÖDP’ye değil, yeni kuracağımız sol özneyi birlikte kurmaya çağırıyoruz. (ARTIGERÇEK)