HIDE
GRID_STYLE
TRUE
SHOW_BLOG

Acı ve çaresizliğin başkenti Bergamo…

İtalya’da ‘corona’dan ölenlerin sayısı 8 bin 165. Bu sayı salgının başladığı Çin ve Avrupa’da en çok etkilediği ikinci ülke İspanya’nın ...


İtalya’da ‘corona’dan ölenlerin sayısı 8 bin 165. Bu sayı salgının başladığı Çin ve Avrupa’da en çok etkilediği ikinci ülke İspanya’nın ölüm sayılarının toplamından daha fazla. Ülkede virüsten en çok etkilenen Bergamo’da sokaklarda duyulan tek ses aralıksız ambulans sireni.

Bergamo’da 1327 kişi ‘corona’ nedeniyle hayatını kaybetti. Ancak gerçek sayının bunun dört katı olduğu tahmin ediliyor. Yerel gazetelerin kayıp sayfaları ölüm ilanlarıyla dolup taşıyor.

Bir zamanların huzurlu ve varlıklı şehrinin sokaklarında şimdi kapı kapı dolaşıp virüsten etkilenenleri hastaneye taşıyan Kızıl Haç görevlileri dolaşıyor. Burası artık hastanelerinin koridorlarında bitmiş tükenmiş hastaların yattığı bir yer.

Tabut sayısı o kadar fazla ki ordu cenazeleri depolardan alıp yakılmak üzere götürüyor.

Sokaklar İtalya’nın genelinde olduğu gibi bomboş. Sadece yiyecek ve ilaç almaya ya da mecburun işe giden insanlar var. Fabrikalar, mağazalar, okullar kapalı. Köşe başlarında ya da kafelerde sohbet eden insanlar artık yok.

Ambulanslar İtalya’nın hafızasını alıp götürüyor

Ancak hiç durmayan bir ses var: Ambulans sirenleri. Sirenler hiç susmuyor. Anne-babaları, büyükbaba ve büyükanneleri, yani İtalya’nın hafızasını almaya gelen ambulans yaklaştıkça siren sesi de yükseliyor. Torunları evin kapısında durup el sallıyor, eşler, artık boş yataklarının başında yalnız oturuyor. Hastanın ambulansa bindirilmesiyle siren sesi yeniden başlıyor.

Michella Travelli “Bergamo’da duyduğunuz tek şey siren sesi” diye anlatmaya başlıyor. 8 Mart’ta yiyecek teslimatı yapan bir kamyon şoförü 66 yaşındaki babası Claudio Travelli grip benzeri belirtiler göstererek ateşlenmiş. Bir gün öncesine kadar işinin başındaymış. Birkaç gün öncesinde de eşi ateşlenince aile hekimlerini aramış, yaygın kullanılan bir ateş düşürücü alıp dinlemesi tavsiye edilmiş. Bir ay öncesine kadar İtalya’da doktorlar virüsle ilgili karışık tavsiyelerde bulunuyormuş.


Salgını hızlandıran Şampiyolar Ligi maçı

19 Şubat’ta yaklaşık 1 milyon nüfuslu Bergamo’dan 40 bin kadar taraftar Atalanta ile Valencia arasındaki Şampiyonlar Ligi karşılaşmasını izlemek üzere Milano’ya gitmişti. Bergamo Belediye Başkanı Giorgio Gori hafta başında bu maçın salgının hızlandırdığını açıklamıştı.

Travelli ve eşi o zamanlar virüs tehdidini ciddiye almamış. Kızları durumu “Çünkü doktorlar bunu mezara götürecek bir şey gibi anlatmıyordu” diye açıklıyor.

Ancak Travelli’nin ateşi düşmemiş ve durumu kötüleşmiş. 13 Mart’ta göğsünde dayanılmaz bir baskı hissetmiş. Ateşi de iyice yükselince ailesi ambulansı aramış. Eve giden sağlık ekipleri kanındaki oksijen miktarının düşük olduğunu tespit etmiş ancak hastanelerden gelen tavsiye doğrultusunda Travelli’ye evde dinlenmesini söylemiş: “Çok daha kötülerini gördük, hastaneler savaş alanı gibi.”

Evde bir gün daha geçiren Travelli bütün gece öksürük ve ateşle mücadele etmiş. Ertesi sabah gözyaşları içinde “Hastayım, daha faza dayanamayacağım” demiş. Ateşi iyice yükselmiş, teni sararmış.

Bu kez ambulans gelmiş, kızları babalarının pijamalarını, telefon ve şarj aletini koydukları bir çanta hazırlamış. Oksijen seviyesi iyice düşmüş. Ambulansa bindirilirken üç ve altı yaşındaki torunları büyükbabalarına el sallıyormuş. Ve yine sokakta ambulans sireni…

Travelli”yi taşıyan ambulans ekibi güne erken saatte, 7.30’da başlamış. İlk iş olarak ambulansın dezenfekte edilip oksijen stoklarını dolu olduğunu kontrol etmişler. Maske ve eldiven gibi oksijen tüpleri de kısıtlı malzemelerden.

Ambulans ekibinden 41 yaşındaki Kızıl Haç gönüllüsü Nadia Vallati aslında vergi memuru. 15 Mart sabahı ilk aramayı beklemeye koyuldularında çok geçmeden Travelli’nin evine yönlendirilmişler.


Oksijen tüpüyle yemek masasına oturuyorlar

Vallati evlere her zaman oksijen tüpleriyle gittiklerini vurguluyor…

Corona hastaları için en büyük tehlikelerden biri kandaki oksijen oranının düşmesi. Vallati normalde bu oranın 95-100 aralığında olması gerekirken ‘corona’ hastalarında 50’ye düştüğünü gördüklerini anlatıyor. Hastanın dudakları, parmak uçları morarıyor. Hızlı, derin olmayan nefesler alabiliyorlar, akciğerleri zayıf düşüyor.

Vallati bu oksijen tüplerinin doktor tarafından reçetelendirilip kullanıldığı evlere girip çıkıyor. İnsanlar bu tüplerle yemek masasına oturuyor, bu tüplerle akşam koltuğu oturup ülkedeki vaka ve ölü sayılarının verildiği haberleri izliyor.

Bir daha ne zaman göreceklerini bilmedikleri babalarına el salladılar

40 yaşında bir erkek hastayı oksijen tüpüyle koltukta oturur bulmuş. Bulaşır endişesiyle yanına yaklaştırmadığı çocukları onu odanın diğer ucunda izliyormuş. Ambulansa bindirilirken bir daha ne zaman göreceklerini bilmedikleri babalarına el sallamışlar.

‘Ağlamıyorlar çünkü akacak gözyaşları kalmadı’

Sonra Valatti kendini 90 yaşında erkek bir hastanın evinde bulmuş. Torunlarına pozitif bir hastayla teması olup olmadığını sorunca “Evet oğlu, yani babamız. Geçen hafta ‘corona’dan öldü” yanıtını almış. Büyükanneleri ise hastaneye kaldırılmış, durumu kritik. Valatti “Ağlamıyorlardı bile çünkü akacak gözyaşları kalmamıştı” diyor.

‘Eşime veda öpücüğü verebilir miyim?’

Vallati başka bir evde yaşadığı yürek burkan olayı anlatıyor: “80 yaşında bir kadın hastayı ambulansa götürürken onlarca yıllık eşi, ‘Karıma veda öpücüğü verebilir miyim’ diye sordu. Ona ‘Hayır’ demek zornda kaldım, çünkü bulaşma riski çok yüksekti. Biz karısını evden çıkarırken o boş bir odaya girip kapıyı kapattı.”

Bu hastalar hastaneye taşınıyor ancak hastaneler de hiç güvenli değil. Virüs ilk olarak Pesenti Fenaroli di Alzano Lombardo hastanesinde görülse de yetkililer o ana kadar zatürre gibi görünen birçok Covid-19 vakasının hastanelerde olduğunu, başka hastalara ve sağlık çalışanlarına bulaştığını söylüyor. Doktorlar Bergamo’da 70 bin vaka olduğunu düşünüyor.


‘Corona’nın asıl taşıyıcıları hastaneler

Bergamo’da Papa Giovanni XXIII Hastanesi’nin doktorları ‘corona’nın asıl taşıyıcılarının hastaneler olabileceği görüşünde. Hastaneler enfekte hastalarla dolup taştığı için sağlıklı insanları da hasta ediyor. Semptom göstermeyen ama virüs taşıyan sağlık çalışanları da virüsün yayılmasına sebep oluyor. Bu yüzden mobil sağlık ekiplerine kesinlikle gerekli değile hastaları hastaneye getirmeme tavsiyesi veriliyor.

Hastaneye getirilenlere test yapılıyor ancak öksürük, ateş, düşük oksijen miktarı gibi klinik bulgular tanı koymada daha belirleyici oluyor. Çünkü testlerin yüzde 30’u yanlış sonuç vererek negatif çıkabiliyor.

Doktorlardan biri “Bu daha önce görülmemiş bir durum, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olduğunu sanmıyorum. Eğer insanlar evde kalmazsa sistem çökecek” diyor.

Yoğun bakım yatakları yalnızca hayatta kalma ihtimali yüksek olana veriliyor

Yoğun bakım yatakları yalnızca hayatta kalma ihtimali yüksek olan hastalara veriliyor. Yaşlı hastalara resüsitasyon (hayata döndürme) yapılıyor ve yalnız ölüyorlar.

Cenazeevleri bu kadar ölüme yetişmekte zorlanıyor. Bir kısmı çalışanları ‘corona‘dan etkilendiği için kapalı. Bir cenazeevi müdürü durumu şu sözlerle anlatıyor: “Sabahtan akşama kadar hastaneden cenaze alıyoruz. Normalde ölülere saygı gösterir, onları onurlandırız. Ama şimdi sanki bir savaştayız ve tek yaptığımız kurbanları toplamak.”

Hastaneye kaldırılan Travelli’nin durumuna gelince… Test önce hatalı sonuçla negatif, ardından pozitif çıkmış. Hala hayatta. Eşi de evde karantinada. (DİKEN.COM)