Erkekler kadınları öldüremezler. Erkekler, çok kötü yaratıklar oldukları için değil, herkesin dil birliğiyle savunduğu ve toz kondurmadığı genel ahlak öğretilerinin kışkırtmasıyla cinayet işlerler.
O genel ahlak: Kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığını anlatan mitlerle örülü bir dini inanç zincirine saygı duymayı sürdürebilen insanlığın en tehlikeli silahıdır...
KATİL AHLAK
Mesele aşk ve cinsellik olduğunda...
İnsanların büyük bir çoğunluğunun birbirine devamlı yalan söylediği bu dünyada;
Kendisini içinde mutlu olmadığı bir hayata hapseden...
Sıkıştığı yerden kurtulmayı isteyemeyecek kadar korkutulmuş ve sindirilmiş...
Ahlak sopasıyla terbiye edilirken delirtilmiş insanlığın, istekleriyle mecburiyetleri arasına sıkışmış bir ilişkiler dehlizinde...
Bir kadın daha öldürüldü işte.
Pisi pisine.
Hadi birinin hoppalığından bahsedin şimdi...
Diğerinin evli olmasından...
İçkiden bahsedin, gece hayatından, temkinsizlikten...
Öldürülen genç kadın için ağıtlar yakın, öldüren genç erkeğe lanetler yağdırın.
İstanbul Sözleşmesi’ne göndermeler yapın.
İktidara kızın, erkeklere veryansın edin.
Ama yine ahlaktan bahsetmeyin.
Asıl katili yine görmezden gelin.
Bu dünyada kadınları erkekler öldürmez. Ahlak öldürür.
Herkesin körü körüne savunduğu ahlak, sadece tetiği erkeğe çektirir.
Ahlak terörü dünyanın her yerinde ve her insanın zihninde, farklı cümlelerle de olsa, aynı frekansta titrer.
Kendisini aldatan bir kadını öldüren erkek...
Başkasını seven bir kadını öldüren erkek...
Kendisini reddeden kadını öldüren erkek...
Onurunu zedeleyen kadını öldüren erkek...
İstediğini vermeyen kadını öldüren erkek...
Canını sıkan kadını öldüren erkek...
Hepsinin zihnine öfkeyi, eline silahı veren aynı cesaret.
Tanrısını egemen erkekten devşirme bir ahlakla tarif eden insanlık, kadının dini inançların diliyle kimlik sahibi yapılmasını, onun gerçek kimliğini taşımasının engellenmesini, genel ahlakın böylesine sakatlanmış bir iradeyle biçimlendirilmesini hâlâ olağan saymasa...
Erkekler kadınları öldüremezler.
Erkekler, çok kötü yaratıklar oldukları için değil, herkesin dil birliğiyle savunduğu ve toz kondurmadığı genel ahlak öğretilerinin kışkırtmasıyla cinayet işlerler.
O genel ahlak:
Kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığını anlatan mitlerle örülü bir dini inanç zincirine saygı duymayı sürdürebilen insanlığın en tehlikeli silahıdır.
O silahla insanlık kendisini kendi bacağından vurur.
Sonra da yaralı hayvan öfkesiyle kadına karşı köpürür.
Bu döngüden çıkabilmek için önce ahlakının ahlaksızlığıyla yüzleşmek gerekir.
Uymayacağı kurallardan hukuk inşa eden...
Ve gerçekte karşılığı olmayan bir ahlak kurgulayan insanlık kendi kötücüllüğüyle yüzleşmedikçe...
Kadın cinayetleri asla son bulamaz.
Eğer erkekler kadınları öldürmesin istiyorsanız, önce;
Kadın bedeni üzerindeki erkek mülkiyetini onaylamaktan vazgeçin.
Kendi küçük dünyanızda, ahlakı sutyenlerin içine hapsedilmiş memelerle...
Birbirine bitiştirilmiş edepli bacaklarla tarif etmekten vazgeçin.
Aşkı sadakatle tarif etmekten vazgeçin.
Kadın neşesini, kadın cesaretini, kadın özgürlüğünü şiddete davetiye çıkaran bir tehlike olarak kodlamaktan vazgeçin.
Kendi cinselliğinizden korkmaktan vazgeçin.
Başkalarının cinselliğine burnunuzu sokmaktan vazgeçin.
Korkunç bir ahlak üzerine vahşi devletler inşa etmekten vazgeçin.
Kadın cinayetleri, evet, politiktir.
Ama içselleştirilmiş, kanıksanmış ahlak terörü daha politiktir.
Başka bir ahlak için kendi dünyanızda irili ufaklı devrimler yapmanın peşine düşmediğiniz müddetçe...
Görünmez mürekkeple her seferinde sizin de adınız yazılır o upuzun katiller listesine. (MİNE SÖĞÜT - CUMHURİYET)
O genel ahlak: Kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığını anlatan mitlerle örülü bir dini inanç zincirine saygı duymayı sürdürebilen insanlığın en tehlikeli silahıdır...
KATİL AHLAK
Mesele aşk ve cinsellik olduğunda...
İnsanların büyük bir çoğunluğunun birbirine devamlı yalan söylediği bu dünyada;
Kendisini içinde mutlu olmadığı bir hayata hapseden...
Sıkıştığı yerden kurtulmayı isteyemeyecek kadar korkutulmuş ve sindirilmiş...
Ahlak sopasıyla terbiye edilirken delirtilmiş insanlığın, istekleriyle mecburiyetleri arasına sıkışmış bir ilişkiler dehlizinde...
Bir kadın daha öldürüldü işte.
Pisi pisine.
Hadi birinin hoppalığından bahsedin şimdi...
Diğerinin evli olmasından...
İçkiden bahsedin, gece hayatından, temkinsizlikten...
Öldürülen genç kadın için ağıtlar yakın, öldüren genç erkeğe lanetler yağdırın.
İstanbul Sözleşmesi’ne göndermeler yapın.
İktidara kızın, erkeklere veryansın edin.
Ama yine ahlaktan bahsetmeyin.
Asıl katili yine görmezden gelin.
Bu dünyada kadınları erkekler öldürmez. Ahlak öldürür.
Herkesin körü körüne savunduğu ahlak, sadece tetiği erkeğe çektirir.
Ahlak terörü dünyanın her yerinde ve her insanın zihninde, farklı cümlelerle de olsa, aynı frekansta titrer.
Kendisini aldatan bir kadını öldüren erkek...
Başkasını seven bir kadını öldüren erkek...
Kendisini reddeden kadını öldüren erkek...
Onurunu zedeleyen kadını öldüren erkek...
İstediğini vermeyen kadını öldüren erkek...
Canını sıkan kadını öldüren erkek...
Hepsinin zihnine öfkeyi, eline silahı veren aynı cesaret.
Tanrısını egemen erkekten devşirme bir ahlakla tarif eden insanlık, kadının dini inançların diliyle kimlik sahibi yapılmasını, onun gerçek kimliğini taşımasının engellenmesini, genel ahlakın böylesine sakatlanmış bir iradeyle biçimlendirilmesini hâlâ olağan saymasa...
Erkekler kadınları öldüremezler.
Erkekler, çok kötü yaratıklar oldukları için değil, herkesin dil birliğiyle savunduğu ve toz kondurmadığı genel ahlak öğretilerinin kışkırtmasıyla cinayet işlerler.
O genel ahlak:
Kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığını anlatan mitlerle örülü bir dini inanç zincirine saygı duymayı sürdürebilen insanlığın en tehlikeli silahıdır.
O silahla insanlık kendisini kendi bacağından vurur.
Sonra da yaralı hayvan öfkesiyle kadına karşı köpürür.
Bu döngüden çıkabilmek için önce ahlakının ahlaksızlığıyla yüzleşmek gerekir.
Uymayacağı kurallardan hukuk inşa eden...
Ve gerçekte karşılığı olmayan bir ahlak kurgulayan insanlık kendi kötücüllüğüyle yüzleşmedikçe...
Kadın cinayetleri asla son bulamaz.
Eğer erkekler kadınları öldürmesin istiyorsanız, önce;
Kadın bedeni üzerindeki erkek mülkiyetini onaylamaktan vazgeçin.
Kendi küçük dünyanızda, ahlakı sutyenlerin içine hapsedilmiş memelerle...
Birbirine bitiştirilmiş edepli bacaklarla tarif etmekten vazgeçin.
Aşkı sadakatle tarif etmekten vazgeçin.
Kadın neşesini, kadın cesaretini, kadın özgürlüğünü şiddete davetiye çıkaran bir tehlike olarak kodlamaktan vazgeçin.
Kendi cinselliğinizden korkmaktan vazgeçin.
Başkalarının cinselliğine burnunuzu sokmaktan vazgeçin.
Korkunç bir ahlak üzerine vahşi devletler inşa etmekten vazgeçin.
Kadın cinayetleri, evet, politiktir.
Ama içselleştirilmiş, kanıksanmış ahlak terörü daha politiktir.
Başka bir ahlak için kendi dünyanızda irili ufaklı devrimler yapmanın peşine düşmediğiniz müddetçe...
Görünmez mürekkeple her seferinde sizin de adınız yazılır o upuzun katiller listesine. (MİNE SÖĞÜT - CUMHURİYET)